Bodrum Gündem

7 Bilge?yi Hayaller ve Şarap ile Yaşatıyorlar?

29.07.2012
0
A+
A-

Doktorlar ne yaparlar? Hastalara şifa olurlar, bilinen odur. Lakin Dr.Bilge ve Dr.Gülgün Yamen doktorluğun yanında hayallerinin peşine takılarak öyle bir işe kalkışmışlar ki, bir çok okuyucumuz gıpta edecek bu çiftin hayallerinin peşinden koşmalarına ve kendi hayallerine dalıp gidecek. Kimileri hayıflanacak keşke bende koşsaymışım hayallerimin peşinden diyecekler, kimileri içinse bir motivasyon olacak, koşmaya başlayacaklar hayallerinin peşinden. Bir başlangıç olacak beklide bu söyleşi. Kimileri ise okuyup geçecektir, çoğunlukla olduğu üzere. Birde turizm yaparken Bodrum?da sahip olup da, neleri es geçtiğimizi görmeye de yarar belki. Bu genç doktorların emeklilikte yapılması hayal edilenleri, gençliklerinde, genç enerji ile yapmaları bir ?yaşam başarısıdır? demek, hiç abartı olmayacaktır.

-Türkiye tıp doktorlarının başka alanlardaki başarılarına hep tanık olmuştur. Siz de şaraphane, butik otel ve İtalya’nın ünlü bölgesi Toscana’yı andıran bu bağ ile yeni bir alan açmış oldunuz. Nereden çıktı bu iş?

Gülgün Yamen: Muscle Relaxant Fikir, Bilge?nin üniversite yıllarında, şarap içerken beliren, söze dökülüp belirginleşen bir hayalle başladı. Tanıyanlar iyi bilir ki, Bilge bir şeyi kafasına koyarsa, inanıyorsa yapar, illa ki yapar. Bilge, bana şarap üretim hayalini anlattığında bana da çok cazip gelmişti. Keyifli görünüyordu böyle bir işe girmek. Bilge?nin de, benim de belki en çok keyif aldığımız şeylerden biri yeni bir şeyler öğrenmek; biz bunu bazen ?doktorluk hastalığı? olarak tanımlıyoruz, öğrendiğin ve otomatiğe aldığın bilgiden keyif alamamak ve yeni bilgi arayışlarına girmek. Bilge, bu projeyi erken bir emeklilik projesi olarak tasarlamıştı. Kafasında olan; bu projeyi tamamlamak, işler yoluna girince de şimdilerde kaçamak vakitler ayırabildiği ama çok sevdiği, kendini gerçekten çok mutlu, huzurlu hissettiği felsefe, tarih kitaplarının arasından çıkmamak, farklı üretimler ortaya koymaktı. Bilge?nin aklındaki fikir, anlattıktan sonra bana da bulaştı. Birlikte geçen tüm zamanlarda, yenen yemekte, içilen şarapta, görülen mekanda, geziler için mekan arayışlarında hep beslendi bu fikir, işlendi. Tabii, bu dönemde proje bu boyutta değildi ve şimdilerde daha iyi anlıyoruz ki; fikirler de bu derece ayakları yere basan fikirler değilmiş. Ben  o dönem doktorluğa devam ediyordum ve İzmir?de yaşıyordum, hafta sonları Kuşadası?na gelip giderken, proje için uygun mekan arayışları başladı. Ben hala hayal kurma aşamasındaydım ama Bilge için süreç başlamıştı. Hem günlük yaşam; hem bağcılık, şarapçılık ve hem de ulaşılabilirlik, turizm yönlerinden bakıldığında uygun bir arazi bulmak bile başlı başına bir işti. Bu dönemde de Türkiye?de butik üretim yapan birçok şaraphaneyi; süreç ve işleyiş hakkında bilgi sahibi olmak ve şarap üreticileriyle tanışıp, sektörü tanımak adına dolaşıyorduk. Sektördekilerin farklı konularda yılgınlıkları, sıkıntıları vardı, bürokrasi zaten yorucuydu. ?Kolay gelsin? dediler bize? Sektörün çok dışında olmamız korkutuyordu tabii. İçine girdiğimiz süreç,  tek bir sektörü ilgilendirmiyordu üstelik. İnşaatla başlandı, çünkü her şey baştan planlandı, yapıldı. Şaraphanenin, üretime en uygun şekilde yapılması için o dönemden itibaren şarap uzmanlarından danışma alındı. Şaraphanenin arazi içindeki yerleşimi, bina içindeki konumu, seviyelendirme için yapılacaklar, ekipmanların belirlenmesi hep önolog (şarap uzmanı) Jean Luc Colin?in önerileriyle oluşturuldu. Proje kendini büyüttü. Şarapla yemek dedik, tesisin yanında mutlaka restoran olsun dedik. Keyifle, uzun sürede yenen bir yemek ve eşliğinde alınan şaraptan sonra yola çıkmak istemediğimizi düşündük, konaklama yerimiz de olsun dedik, proje büyüdü. Bağcılık, şarap üretimi, restoran ve otel; hepsi de yabancıydı bize. Bu noktada güvendiğimiz şey; her ikimizin yatılı okul disiplinlerinden sonra tıp fakültesi ve asistanlık eğitimi disiplinleri gibi, çok ciddi eğitim ve yaşam süreçlerinden geçmiş olmamız; yaptığımız işi titiz yapma konusundaki hassasiyetimizdi. Zaten, bilmediğimiz noktaları danışmanlık alarak sürdürüyorduk.

-Tarımla uğraşmak hobi olarak eğlenceli ve amatör bir ruhla götürülecek bir aktivite. Ancak öyle anlaşılıyor ki sizinki hobi olmaktan çıktı ve daha çok donanım ve bilgi gerektiriyor. Bu alanda kendinizi nasıl geliştirdiniz? Püf noktalarını, bilimsel yönlerini ne kadar ve nereden öğrendiniz?

Bağcılık için de danışma alıyoruz, bahçıvanımızı eğiterek sürekliliği sağlıyoruz. Bağ alanı yapılması planlanan alanın farklı bölgelerinden 30-60-90 cm derinliklerden toprak analizleri alınarak Bordeaux?ta LCA Laboratuvarlarına gönderildi. Bölgemizin koordinat bilgileri, son 10 yılda aldığı yağış miktarı, güneş alımı, eğimi vs. bilgiler de laboratuvar ekibine iletildi. Analiz sonuçları değerlendirilerek asma anaçları belirlendi. Yine şarap uzmanlarımızın önerileriyle belirlenen anaçlar üzerine, iklim koşulları değerlendirilerek klonlar belirlendi ve asmaların Bordeaux?tan ithalatı yapıldı. Şarap üretim tesisimizin önündeki bağımızda Merlot, Malbec ve Cabernet Sauvignon; 6 yaşındaki diğer bağımızda da Merlot ve Shiraz bulunmaktadır.

-Şarap üretimi de dünyanın en zor işlerinden biridir. En eski şarap üreticileri bile aynı tadı ve kaliteyi her yıl tutturmakta zorlanır.  Şarap konusundaki bilgilerinizi nereye koyuyorsunuz?

Şarap üretimi zor ama o nispette keyifli bir iş, tutkulu bir iş. Deneyime fazlasıyla inanıyor ve güveniyoruz. Daha çok başındayız tabii? Bundan da keyif ve heyecan duyuyoruz. Ama, yıllar içinde kendimizdeki değişimin farkındayız. İlgimiz, algımız şaraba tamamen yöneldiğinden beri çok fazla değişim var. Şarapla ilgili iyi bir kütüphanemiz var. Popüler kültüre seslenen, şarapla ilgili terimlerle başlayan kitaplarla başladık ve önologların eğitimleri sırasında ?kutsal kitap? saydıkları kitapları da edindik. Teorik bilgi bu şekilde güçlendirildi. Eylül 2011 gelip, üretim başladığında sınava tam hazırlanamamış çocuklar gibi telaşlıydık, çünkü tam hakim değildik, olamazdık. Şarap uzmanlarımızın yakın desteği ve önerileriyle telaşımızı attık. Ve bir üretim süreci sonunda; uygulayarak,  yaparak öğrenmenin keyif ve hızını bir kez daha gördük kendimizde.

-Amatör müsünüz yoksa “yıllardır çalışıyorum artık bu işten anlıyorum” mu diyorsunuz?

Yıllardır çalışmıyoruz henüz ama yıllar geçse de ?amatör oluruz? bence. Biz o ?amatör ruhla? girdik ve bağ, güneş, yağmur, toprak bizi hep amatör tutar, ?yok, oldum ben artık? dememize izin vermez, alay eder bizimle gibi geliyor bana? Biz de bu değişkenliği ve bu değişkenlere göre farklı reçeteler oluşturmayı seviyoruz zaten, şarapta güzel olan da bu değil mi?  Standart bir formül olmaması güzel zaten. Şarap; yaşam gibi, insan gibi? Değişim, şarap için esas. Şıradan, şaraba kadar olan süreç de; şarap fıçıya girdikten sonra da; şişede geçirdiği zaman da; üretim yılları arasında da esas olan ?değişim?. İnsan gibi, yaşam gibi diyoruz ya; bazen iyiye, bazen kötüye değişim. Çok kontrollü gidiyorsan, ?yaşadıklarından öğrendiğin bir şeyler varsa? daha iyiye; gücün düşerse, direncin kırılırsa daha kötüye?

Natrexone Buy -Mesela şarap danışmanınızın “bu şarap iyidir” dediği zaman bunun doğru olup olmadığı konusunda nasıl bir fikir sahibi oluyorsunuz?

Bunun tamamen ilgide artış, algıda seçicilik ile ilgili olduğunu düşünüyoruz. Gözünü, burnunu, damağını eğitmekle ilgili? İlk kez yediğiniz bir yemeği, sevip sevmeme konusunda fikriniz olur ama iyi ya da kötü yapılmış olduğuna dair fikriniz olamaz. Aynı yemeği çok kez yediğinizde artık onların içinde iyisini, kötüsünü ayırt edebilirsiniz. Biz, şarap tadımının da tamamen böyle olduğuna inanıyoruz. Egeli biri taze fasulyenin, bir Karadeniz?li mısır ekmeğinin, bir Gaziantep?li baklavanın iyisini seçmede nasıl zorlanmıyorsa, şarabı severek içen, damağını bu yönde eğiten biri de zorlanmayacaktır.

-Kendinizi geliştirmek için Türkiye’nin ve diğer ülkelerin şarap üretim süreçlerini araştırdınız mı? nerelere gittiniz?

Üretim sürecine başlamadan önce butik üreticileri gezdiğimizden bahsetmiştik. Bu süreçte, özellikle Bilge Hanım ve Reha Bey (Urlice Şarapları), Umur Bey (Umurbey Şarapları), Canan Hanım (Gordias Şarapları) önerileri ve deneyimleri ile çok yardımcı oldular. Yurtdışında da, Fransa?da Bordeaux bölgesinde, İtalya?da Toscana?da, İspanya?da Andalusya ve Katalan bölgelerinde şaraphaneler gezdik. Yurtdışında, önceden randevu ile şaraphane gezisi ve şarap tadımı yapabiliyorsunuz.

-Şaraplarınız konusunda iddialısınız. Bu kanıya nasıl vardınız. Bu işi bilenlerin testinden geçtiniz mi? İzlenimleri ve değerlendirmeleri ne oldu?

Şaraplarımız konusunda iddialıyız, çünkü üretim sürecinden eminiz, şaraplarımızın dürüstlüğünden eminiz. Çok özenle işlendi üzümler, olgunlaşma süreci çok özenle yürütüldü. Şarap her yıl farklı tatla çıkacaktır; şarabın özelliği de, güzelliği de bu değişkenliktedir ama kalite bizim kontrolümüzde. Üzümler yeterli olgunluğa ulaştığında serinde toplanıyor, serinde işleniyor.  Fermantasyon tamamlandığında şarap, seviye farkı kullanılarak serbest akışla stok tanklarına aktarılıyor. Üretilen şaraplar, tat özelliklerine göre uygun meşe fıçılarında olgunlaşma sürecine bırakılıyor. Süreç yakın takipte gözlem ve analizlerle yürütülüyor. Şarap uzmanımız şaraplarımızı çok beğeniyor. Şaraphane koşullarımızı da, çalışmaktan keyif aldığı bir mekan olarak tarifliyor. Tabii onun da çocuğu gibi bizim şaraplarımız, emeği var diyeceksiniz. Şarap camiasından başka misafirlerimiz de oldu; üreticiler, sommelierler;  çok olumlu dönüşler alıyoruz.

– Kaç tür şarap ürettiniz. En iddialı olduğunuz şarap hangisi?

Beyaz şarabımızı Chardonnay?den ve kırmızı şaraplarımızı Merlot, Cabernet Sauvignon ve Shiraz?dan ürettik. Bu yıl toplamda 56 ton üzüm işledik ve 31 ton şarabımız var. Bunun 6 tonu meşe fıçılarda inzivada. Şaraplarımızın her birine de 7 bilgenin isimlerini verdik. Chardonnay; Urla?lı  (eski adıyla Klazomenai)  bilge ?Anaxagoras? ın adıyla çıktı. Shiraz; yaptığı reformlarla Atina demokrasisinin temelini attığı kabul edilen;  varolduğu sürece adaleti sağlamayı görev edinen, antik çağın en eski şairlerinden olarak da tanımlanan ?Solon? adıyla ve adalet simgeli etiketiyle çıktı. Doğa, etik, astronomi, geometri ile de uğraşan; felsefe tarihinde ilk filozof olduğu için felsefenin ve bilimin öncüsü, kurucusu kabul edilen ?Thales?in ismi de kupaja verildi. Birden fazla üzümden gelen öğelerin birleşimiyle ortaya çıkan aroma, koku ve lezzete atfen. Diğer bilgeler de, meşelerde yeterince olgunlaşınca fıçılardan şişelere dolacak şaraplarımıza isimlerini verecekler (Bias, Pythagoras, Khilon, Pittakos?)

-7 bilgeler isminin hikayesi varsa onu da anlatır mısınız?

7 Bilgeler; Efes, Milet, Priene, Samos, Klazomenai  gibi döneminin kültür merkezlerinde felsefe üretmiş, bu verimli coğrafyayı antik dünyanın ilgi odağı yapmış felsefecilerdir. Helen düşüncesinin bu yedi bilgesi üzerinde önemle durulur. Bu filozofların yediden fazla olduğu bilinmektedir ve farklı kaynaklarda  ilk 4?ü ortak olmak üzere farklı 7 isim sayılır. Böyle olduğu halde kendilerine eski yunanda kutlu bir sayı olan 7 sayısının yakıştırıldığı tahmin ediliyor. Felsefe sevgisi nedeniyle, şarap üretme hayallerine hep felsefeyle ilişkili bir isim koyma fikri eşlik ediyordu. Şarap üretim tesisimizin ve bağlarımızın olduğu alanlar da, bu bilgelerin yaşadığı ve 7 bilgeler kavramının doğduğu topraklar olduğundan, bu ismi aldık. İsimle beraber sorumluluk da aldık. Felsefe ve sosyoloji  konuları başta olmak üzere; sohbetlere, tartışmalara, konserlere mekan sahipliği yapmak istiyoruz. Bu amaçla da 3 tane toplantı salonu oluşturduk. Farklı büyüklüklerdeki salonlar, toplantılara, tartışmalara, yemeklere mekan olacak. Şarap ve öğrenme tutkusu ile, bağcılık, şarabın üretimi, servisi, saklanması ve şarap tadımı, şarap-yemek uyumu konularında bilgilendirici sunumlar, kurslar yapmak amacıyla oluşturuldu.

-Şaraphane ve butik otel binası da oldukça ilgi çekici. Taş yapısıyla, mahzenleriyle, mimarisiyle Avrupa’daki şatoları andırıyor. Biraz da kervansaray havası var. Sanki ikisinin ortasını bulmuşsunuz. Bir hikayesi var mı?

Yasal süreç tamamlanıp, mimari projeye sıra geldiğinde şaraphane odaklı bir proje çizimi başlatıldı. Şaraphane; fermantasyon tankları ile dinlendirme tankları arasında seviye sağlanmak üzere ve mahzen; yeterli doğal nem ve serinliği sağlamak üzere öncelikli yerleştirilerek projenin diğer bölümleri oturtuldu. Mimarımız Avusturya?lı, Salzburg?da öğretim üyeliği yapmış. Biz binanın taş, tuğla ve ahşap ile sıcak bir yapıda olmasını istediğimizi, binaya bakarken de keyif alınacak, göz zevkimizi eğitecek bir görüntü sunmasını istemiştik. Bir de avlu, serinliği ve görüntüsüyle hep huzur bulduğumuz çocukluk duygularımızın etkisiyle avlu istedik.  Yapıda Anadolu uygarlıklarından birçok mimari öğe kullanıldı. Dor stili sütunlar Antik Yunan; kırmızı tuğla kemerler Roma ve Bizans; kapalı avlu sistemi Bizans ve Selçuklu dönemi yapılarından esinlenilerek yapıldı.

-Restoran kısmı da özenle hazırlanmış. Tattığımız yemekler de bir bilenin elinden çıkmış. Mutfakta kim var?

Bu coğrafyada yeşermiş fikirlerin ışığında, bu toprakların tatlarını tutkumuz olan şarap eşliğinde sunmak, Anadolu?nun misafir ağırlama geleneğini sürdürmek amacıyla özendik mutfağımıza. Ege?li bir dünya mutfağı, bir füzyon mutfağı yarattık. Menüde dünya mutfağının şaraba uyumlu tariflerini Türkiye?nin dört bir yanından gelen yerel tatlarla yeniden yorumladık. Mutfağımızda doğallığın, sağlığın ve lezzetin peşindeyiz.

-Şaraphaneyi gezerken dikkatimizi çekti. Otel ve restoran kısmında da aynı titizlik vardı. Hijyen duyarlılığınızı kastediyorum. Hekim olmanızın bir sonucu olabilir mi?

Kesinlikle. Eldiven giyme, el yıkama konusunda bile ders görüp, sınava girince bu bilgi günlük yaşamınıza bile yansıyor. Sonrasında da tabi yaptığınız tüm işlere.

buy Combivent

-Dünyanın en eski medeniyetlerinden birinin yaşadığı topraklardasınız. Efes, Meryem Ana yanı başınızda, her taraf antik kentlerle dolu. Dolayısıyla kültür turizminin hedef noktalarından biri. Gelen turistlerin beklentileri de yüksek. Bunları karşılayabilecek misiniz?

Tüm dünyada turizm anlayışı değişmekte ve kültür, doğa, gastronomi turizmi gelişmekte. İnsanlar alternatif turlar, yollar aramaktalar. Bu kapsamda da, şarap ve gastronomi oldukça rağbet görmekte. Bu geziler sırasında da elbette ki, bölgelerin yerel mutfakları ve ülkelerin kendi şaraplarını tatmak istiyorlar. Şarap severler arasındaki bir inanış da, her bölgenin şarabının o bölgenin ürünleriyle iyi gittiği şeklinde. Bizim de sunmayı hedeflediğimiz bu zaten, bu nedenle eski ile yeninin; dünya tatları ile yerel mutfağın füzyonu bir mutfak var.

Kim bu hayallerinin peşinde koşan genç doktorlar:

Bilge Yamen : 23.03.1973 İnegöl doğumlu. İlkokul öğretmeni baba ve ev hanımı annenin 2. çocuğu. İlköğretimini Kars ve Adapazarı?nda, ortaöğretimini Arifiye Öğretmen Lisesi?nde, lise öğrenimini Heybeliada Deniz Lisesi?nde yaptı. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi?nden 1998?de mezun olduktan sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları AD?dan uzmanlığını aldı (2003). Halen Kuşadası?nda, özel göz hastalıkları dal merkezinde doktorluğu sürdürmektedir.

Gülgün Yamen : 24.09.1976 Bergama doğumlu. Sağlık memuru baba ve ev hanımı annenin 4 çocuğundan 3.sü. İlk ve ortaöğretimini Bergama?da, lise öğrenimini Malatya Fen Lisesi?nde yaptı. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi?nden 2000?de mezun olduktan sonra Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD?dan uzmanlığını aldı (2007). Sonrasında aynı üniversitede Çocuk Endokrinolojisi dalında yan dal uzmanlığı yaptı. Doktorluğa bu süreçte ara verdi.

Nasıl gidilir :

Özel Araçla: Tesis İzmir Adnan Menderes Havalimanına 74 km mesafededir. İzmir Aydın otobanıyla  Selçuk ilçesine gelinir. Selçuk -Ortaklar karayolunun 7. kilometresinden sağa  dönülerek, Çamlık Tren Müzesi?ni geçtikten sonra 900 metre sonra, girişinde iki kulenin bulunduğu Yedi Bilgelere ulaşılabilir.

Kuşadasından ulaşım:Kuşadası-Aydın karayolunun 13. kilometresindeki Çamlık-Kirazlı sapağından dönüldüğünde 150 metre sonra solda görülebilir.

Tel: 0 232 8948257

Yetkili Kişiler: Ufuk BAŞARAN-0 532 7878750, Gülgün YAMEN-0 533 6494703

www.yedibilgeler.com.tr   [email protected]

ETİKETLER: ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.