Bodrum Gündem

MAVİ SÜRGÜN’Ü YENİDEN OKUMAK…

16.02.2014
0
A+
A-

Av.Sabahattin Efe

Hukukçu/Yazar       

Halikarnas Balıkçısı, O Bodrum için toprağa düşmüş bir insan, büyük bir yazar.     1925 yılında Bodrum’a Milas’tan at sırtında geldiği ilk günün akşam üzeri, Kumbahçe’de kiralayacağı bodrumgundem1 Generic Topamax eve giderken gördüğü Bodrum’u anlatıyor ;

Pencerelerde saksı saksı, teneke teneke fesleğen, karanfil şabboy ve başka çiçekler…Kimi evlerin sağından, solundan ya da arkasından hurmalar, yemyeşil fıskiyeler gibi havaya fışkırıyor. Bunlar rüzgarda su gibi fışıl fışıl,”

Where to buy Xenical       “Açık kapılardan ara sıra avlular görünüyor. Tabandaki geniş kayrak taşlarının aralıkları beyaz badanalı. Deniz rüzgarı seren serin, tuzlu. Beyaz memleket. Birkaç ev ötede bir darbuka inliyor, “Şahboylum”, daha sonrası altın havaya, kırlangıç vücutlusuna ve darkubanın uğultusuna karışıyor, hangisinin hangisi olduğu belli değil, Bu muydu sürgün yeri Bodrum ?.. ”

        Kıyıda beyaz evler , pembeleşmiş, denizin mavisi de koyu menekşe olmuştu. Dalgalar eve doğru gelirken , tepeleriyle güneşin son ışığını kapıyorlar, uçlarından kırmızı kırmızı kıvılcımlar savurarak, kapının iki adım ötesine pembe köpükleriyle yalıyorlardı.” purchase Paxil

bodrumgundem6Paris’ten Londra’dan, Sicilya’dan zarf içinde kağıt para gönderip, pire kadar tohumlar getirttin, Bodrum sokaklarına sakallı palmiyeler, begonviller, bella sombralar, kassiyalar,  akasyalar diktin. Evde her yer fide kasası,  eşin,  ” Burası ev mi?  sera mı? yatak odası mı ? diyordu. Onsekiz cins kadar turunçgil çeşitleri getirttin, kendinin bir ağacı bile yoktu, Bodrum’u turunçgil merkezi yaptın, halk biner ikişerbin ağaçlı bahçeler yaptı.

     ” Ektiğim ve diktiğim fidanların gök gürültüsü gibi çiçek ve yemişlerle gürlemesini özlüyordum. Öyle tek tek seyrek bir dizi halinde ekmez dikmezdim, bir çoğunu yan yana kordum ki, cömertçe harıl harıl çiçek versinler.”  

       ”  Yine kat kat kireçle çırpılmış küçük, bembeyaz tertemiz evlerin arasından zeytinlerin gümüşisi, keçiboynuzlarıyla portakalların körpe yeşili ve koyu tirşesi, şurada burada de testi toprağının mercan kırmızısı görünüyordu.”

Diyorsun ki “- Bu Bardakçı  önemli bir yerdir, orası eski Latin Ozanı Ovidius’un Metamorfozlar’ında ve ondan da  çok daha önce ilkçağdan, ta modern edebiyata yer almıştır. Eskiden adı Salmakis’ti. Tanrı Hermes ile Sevgili Tanrıçası Afrodit’in oğlu güzel yeryüzünü gezmeye çıkmış, Karya’ya  varmış. Bardakçı’da gökten düşme bir bir cennet parçası gibi küçücük berrak bir göl varmış.”

bodrumgundem4O geceleri Kumbahçe’den baktığın Salmakis’in taş dorukları, sessiz yıldızlara bakan dik kayalar ” üzerinde bugünün sarı ejderhaları dozerler homurdanıyor, kayaları un ufak ediyor, Ankara’dan imar çıkarmış birileri, Çin Seddi gibi duvarlar üzerine evler yaparak milyon dolarlar fiyatlarla satacaklar. Cevat Amca  siz Bodrum’un taşına, toprağına, havasına bu değeri kazandırmasaydın  böyle bir rant ortaya çıkar mıydı ?.

Acaba o otelleri, yatırımları yapmak için gelenler, işyeri açmaya gelenler, senin mezarının yerini biliyorlar mı ? Hiç Mavi Sürgün’ü,  diğer kitaplarını okudular mı ?  Bodrum’u dünyaya tanıtmış bu Yüce İnsan’a hak ettiği değeri verdik mi ? Yazın Bodrum’a gelen binlerce turisti,  acentalar Efes’e, Pamukkale’ye götürürken birgün olsun Bodrum’u dünyaya tanıtan bu yazarın müzesini, mezarını gösterdik mi ?

 halikarnas balıkcısı sabri       “Sabırlığın çiçeği, beli kırılan çıtkırıldım menekşe çiçeği değildir, sapı on onbeş metre boyunda dimdik bir direktir, her dalın üst tarafında bir dizi sarı alev yanar. İşte sabırlığın mavilere yüklettiği koca şamdan ! Sabırlık bu çiçekle on yıllarca yaradılıştan topladığını yine yaradılışa verir ve bütün canının bir çiçeğe verdiği için ölür ama öldüğü halde üç bin yıldır ölümsüzdür, Çiçeğin sapını  keserler, çardağa direk yaparlar.”  diyorsun, şimdi o sabırlık çiçeği bina ormanı içinde zor bulunuyor.

Şimdi kendi adını taşıyan mahallede Değirmenleri gören tepe üstünde kayraklı merdivenler, anfiteatr bir meydan ve bir odalık Merhaba Müzesi, eski dergiler, nemli gazeteler, tozlu camekanlar arkasındaki fotoğrafların yanında mürekkebi uçup gitmiş soğan zarına dönüşmüş sarı sayfalardaki engin maviliklerin, denizin köpüklerin arasından fışkıran el yazıları, satır aralarına  sokuşturulmuş notlar, bir çağlayan akmış kaleminden, …

Aşağıdaki caddeden sokağın başına her dilden bir levha koysak, basamakları işaretli merdivenlerle ulaştırsak, görseler iyi olmaz mı ? Bodrum’u yönetmeye talip olmuş belediye başkan adayları senin mezarının başında ” Bize bıraktığın Bodrum’un doğasını, çiçeklerini, denizlerini korumaya namusum ve şerefim üzerine ant içerim, ant içerim , ant içerim, ant içerim ” diye üç kere yemin etseler olmaz mı ? Size borcumuzu nasıl ödeyeceğiz ?

 

ETİKETLER: ,
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. nil gürler dedi ki:

    birdaha bodruma gittmek istemiyorum ayvalıktan ders alsınlar şehirden kaçılıp şehirde tatil yapan aymazlar balıkçıya azra erhatta sabatin eyüboğluna yazık

  2. Sabri BÖRÜTECENE dedi ki:

    Sabahattincim,gerçekten çok güzel ifade etmişsin Balıkçının Bodrum’unu…Bir söyleşide sormuşlardı Balıkçı’ya,son zamanlarıydı:”Şiir nedir usta” Balıkçı’nın cevabı müthişti:”İnsan konuşur şiir odur…” demişti.burada bir şeye dikkat çekmek istiyorum.Senin yazılarını daha önceden dergilerden de bilirim,güzel yazarsın,ifade edersin , fakat iyice ustalaşmışsın dostum bunu da demeden edemeyeceğim… Ellerine sağlık.