Bodrum Gündem

ÖNCE SALONLAR BOŞALDI

rifat_serdaroglu_bodrum_gundem

Oktay Akbal, “Önce Ekmekler Bozuldu” adlı eserine, “Önce Ekmekler Bozuldu, Sonra Her şey” diye başlar. “Çünkü dünyada savaş vardı. İnsanlar sebebini bilmeden, düşünmeden ölüyor, öldürüyorlardı” diye devam eder ve
“Barış günlerinin insanları yok artık. Nice tanıdığım insanların hepsi şimdi bana yabancı geliyor. İyileri kötü, cömertleri hasis, duyguluları katı yürekli oldular. Ah, o ekmeğin bozulması, insanların mayası muhakkak ki ekmektir” diye bitirir.

Akbal’ın henüz 21 yaşında iken ve 2. Dünya Savaşı sırasında yazdığı kitap, onun o günlerde yaşadıklarını, hissettiklerini anlatır…

İlerde bu günleri araştıranlar da Erdoğan ve onun temsil ettiği “ generic Retin-A Antidemokratik Tek Adam” yönetiminin, Türkiye’yi nasıl savaşın eşiğine getirdiğini, belki de önümüzdeki günlerde yaşayacağımız bir “İç Savaş” ortamına nasıl sürüklendiğimizi okuyacaklar ve büyük olasılıkla şöyle düşüneceklerdir;
-Ne oldu Türkiye’nin aydınlık-demokrat-çağdaş insanlarına? Hepsi birden kötülüğün esiri mi oldular?
-Kurtuluş mücadelesi vererek tüm mazlum devletlere örnek olan
Türk Milletine ne oldu? Hepsi birden beyin felci mi oldular?
-Ne oldu bu insanların, vatan sevgilerine, bağlılıklarına, kardeşliklerine?
-Nasıl olur da, milyonlarca aydın genci olan bir toplum, birkaç tane,
get methotrexate “Hırsızlığı meslek edinmiş, devleti ve milleti soymaktan utanmayan, tarikat ve cemaat artıklarının” hakkından gelememiş?
-Ne oldu bu güzel ülkenin aydın-namuslu-vatansever Yargıçlarına-Savcılarına?
-Nerede bu ülkenin yetiştirdiği, her biri dünyadaki muhataplarıyla yarışan bilim insanları?
-Ne oldu bu ülkenin aydın-ilerici-özgür Atatürkçü Kadınlarına?
-Hepsi birden “Demokratik Tepki” nedir, bunu unuttular mı?

Sizin önünüze üç tablo koyacağım ve eminim sizler de ne demek istediğimi net olarak anlayacaksınız;

-AKP Grup Toplantı Salonu;
Erdoğan henüz Başbakan! Salon ağzına kadar çeşitli illerden otobüslere getirilen zavallı gençlerle dolu!
Her üç-beş dakikada bir “Türkiye Seninle Gurur Duyuyor” diye bağırıyorlar!
Erdoğan cevap veriyor; “Biz sizlerle gurur duyuyoruz” ve camdan okumaya devam ediyor!
Milletvekilleri otomatiğe bağlanmış makineler gibi, neredeyse her paragrafın sonunda alkışlıyorlar! Tüm televizyonlar da bu yalakalığı, bu pespayeliği canlı yayınlarla Türk Milletine yutturuyor! Aykırı tek ses yok…

-TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Toplantısı;
Erdoğan kürsüde konuşuyor. TÜSİAD Üyelerinden bazılarına isim vermeden hakaret ediyor. Bankacılık Kanununa aykırı davranıp suç işliyor.
TÜSİAD üyelerini tehdit ediyor, onlara aba altından vergi ve polis sopası gösteriyor. Herkes susuyor, arkadaşlarına yapılan hakaretleri kabulleniyor.
Salondan bir tane ADAM çıkıp da o salonu terk etmiyor! Aykırı tek ses yok…

-Birleşmiş Milletler Genel Kurul Salonu;
Obama konuşuyor, salon dopdolu!
Erdoğan salona davet ediliyor ve konuşmacının bekletildiği koltuğa oturtuluyor, salon yine dopdolu!
Erdoğan kürsüye geliyor, konuşmasına başlıyor, herkes salonu terk ediyor, salon bomboş…

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına yapılan bu protesto, bu demokratik tepki, beni elbette ki çok utandırdı!
Ülkem adına çok üzüldüm, ama kırmadan-dökmeden-yakmadan-yıkmadan “Demokratik Tepki” nasıl gösterilirmiş, demokrasi adına çok sevindim.
Adamlar öz olarak şunu söylüyorlar;
“Bizim için siz Türkiye’yi temsil etmiyorsunuz. Sudan Diktatörünü kabul eden tek lidersiniz. Libya Diktatörü Kaddafi’den madalya alan tek lidersiniz. IŞİD denen katiller sürüsüne yardım eden tek lidersiniz. Siz demokratik dünyayı temsil edemezsiniz. Bu yüzden sizi protesto ediyor, salonu terk ediyoruz…”

İşte demokrasiyi hazmetmiş hür dünya ile bizim aramızdaki fark budur. levonorgestrel price
Türkiye’de konuşması gerekenler konuşmaktan korkuyorsa, diktatörlük özentisi içindeki birine “Yapamazsınız, buna yetkiniz yok. Burada demokrasi var, ben haklarımı biliyorum. Sizin suç işleme özgürlüğünüz yok. Kanunlar sizi de bağlar” diyemiyorsa, daha sırtımıza çok binen olur, çook…

Hele Halkın Avukatı, Halkın Sesi, Halkın ve Haklının Savunucusu olması gereken Siyasi Partiler susuyorlarsa, daha sırtımıza çok binen olur, çoook…

Salonları-meydanları boşaltmasını, diktatörün televizyonlarını izlememeyi, gazetelerini okumamayı, bunlara tek kuruşluk reklam vermemeyi öğrendiğimizde, demokrasi uğruna canımızın acımasına katlanabildiğimizde, şarlatanlar-sadaka dolandırıcıları-tarikat ve cemaat demokratları, geldikleri gibi giderler.
Tercih sizin, çocuklar sizin. Çocuklarınıza nasıl bir Türkiye bırakmak isterseniz, onu bırakırsınız. Çare siz siniz…

Sağlık ve başarı dileklerimle 29 Eylül 2014
Rifat Serdaroğlu

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.