SOMA’DA ACI VAR, GÖZYAŞI VAR, UMUT YOK…(SOMA’DA 8 SAAT)

Fatih Bozoğlu/Bodrum Gündem-15 Mayıs 2014

Soma’ya vardığımda meydanda yüzlerce genç protesto gösterisi yapıyordu. Hani şu meşhur madenci heykelinin çevresinde. Heykeli kara Soma’da yaşları 15 ile 20 arasında yüzlerce gencin her biri bağırıyor, feryat ediyordu. Bu gençlerin etrafında ise sessizce onları izleyen büyükleri vardı.

Anlamaya çalışıyordum söylediklerini, lakin bir türlü anlayamıyordum. Her bir ağızdan başka bir söz çıkıyor ve karşılıklı kavga ediyorlardı. Kimileri bir diğerinin yakasına yapışmış avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Birbirlerini anlamamak için avazları çıktığı kadar bağırıyorlardı. Olayın iç yüzünü daha sonra anladım. Bu gençlerin bir bölümü Soma’nın yerlisi, her birinin evinden, sokağından, mahallesinden en az bir cenaze çıkmış. Bir kısmı ise Soma’ya gelerek protesto edenleri durdurmak için görevlendirilmiş sanki. Sürekli evlerinize gidin acınızı içinizde yaşayın diye bağırıyorlardı. Birisinin çığlığı ise her şeyi anlatıyordu; “Bu yürüyenler Somalı değil” Nasıl bir oyun bu? Somalı gençler acılarını ve öfkelerini dışarı vurmaya çalışırken, birileri (aralarına nifak sokarak) farklı bir mecraya yönlendirmeye çalışıyorlardı. Muhalefeti önlemek, acılı emekçileri ve aileleri korkutmak, sindirmek için her türlü sistemin uygulandığı apaçık görünüyordu.

Araştırmacı gazeteci Uğur Dündar lacivert takım elbisesi ile önce Soma meydanında yurttaşları dinledi, daha sonra da madene geçti. Lakin madendeki işçiler devlet erkanını protesto ettikleri gibi, yakışıklı gazeteci Uğur Dündar’ı protesto ettiler.

Bu ne anlama geliyor?

Yorumu size bırakıyorum.

Öğle saatlerine kadar Cumhurbaşkanı Abdullah Gül madende incelemelerde bulunduğu için, madene ulaşmak mümkün olmadı. Bu süre içinde madendeki çalışmalar durdurulmuş. Özellikle yakınları içeride olduğunu söyleyen madenci yakınları, nutuk atan kimseyi istemiyorlar.

Onlar sadece ve sadece canlarını kurtarabilecek kendilerinden birilerini istiyorlar.

Madenin önüne geldiğimizde ise bir sessizlik var. Önce hortumlar geldi. Sonra traktör ile keresteler geldi. Bir madenciye sordum nedir bunlar? Yanıtını duyunca kanım doldu adeta. Adını vermeyeceğim madencinin ne olur ne olmaz “Arkadaşlarımızı betona gömüyorlar” Nasıl yani dedim? Anlamakta zorlanarak. Sessizce kulağıma söyledi “Kül ve beton sıkıyorlar bacalardan, kül ve su beton olur” İnanılır gibi değil.

Bir başkası ile sohbet etmeye başladık. “Trafo patladı diyorlar. Trafo patlamaz. Zaten trafonun yanında en az 5-10 mühendis ve işçi var. Uzun zamandır çavuşlarımız uyarıyordu, gaz var, alet sürekli ötüyor.” yine inanamadım.  Kaç kişi vardır aşağıda diye sorduğumda o korkunç sayıyı keşke öğrenmeseydim dedim. “Aşağıda 300’den fazla arkadaşımız var, neden yalan söylüyorlar, anlayamıyorum. order cheap Cialis Proscar buy (o konuşurken resmi açıklama 282 madencinin öldüğü yönündeydi) Sanki 5 yüz deseler ne olacak?” diye bana sordu.

Ben yanıt veremedim.

Ya siz verebilir misiniz bu sorunun yanıtını?

Propranolol 20mg Onlarca gazeteci meslektaşım orada zor şartlarda görev yapmaya çalışıyor. Canlı yayın araçlarının konumlarına baktığınızda her şey net ve anlaşılır. Muhalif diye değerlendirilen kanalların araçları madenin en üst kısmında ve araçların arasından görüntü almaya çalışırken, bazı bilinen kanallar ise madenin girişine canlı yayın araçlarını yerleştirmişler ve oldukça rahat bir ortamda görev yapıyorlar.

Soma mezarlığı ise başka bir acı tablo var. Sıra ile kazılmış mezarlar ve kazılmaya devam ediyor. 100 civarında hazırlanmış mezar vardı ve 35 cenaze ise defnedilmiş. Hepsinin kendine özgü öyküsü buraya gömülmüş. Lakin gazeteciler iki mezara çok ilgi gösteriyor. Öykülerini öğrendiğimizde anlıyoruz nedenini.  Burada bir baba ve oğul yan yana yatıyordu. Baba Hüseyin Avkaş madenden canlı olarak çıkıyor. Bakıyor etrafına ve oğlu Ferhat’ı göremeyince yeniden madene dönüyor. Canından can olan Ferhat’ını bulmak için kurtarabilmek için. Lakin baba Hüseyin evladını, oğlunu da kendini de kurtaramıyor. Şimdi onlar yan yana yatıyorlar. Baba oğulun cenazeleri o karanlık toprağın altından çıkartılarak, Soma mezarlığında kendilerine hazırlanmış bu iki metrekarelik mezarda yan yana yatıyorlar.

Geçmiş dönem CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’de madeni ve mezarlık ziyaretinde bulundular. Bildik laflar, bildik söylemler. Baykal “Her şey yönetmeliğe uygun diyorlar, madem her şey yönetmeliğe uygun nasıl oluyor da, 300 insanımız hayatın kaybediyor demek ki yönetmeliklerde hala hatalar ve eksikler var.” dedi. Bahçeli ise 6 mezarın başında dua etti.

Cenazeler defnedilirken, acılar çığlık olarak yükseliyor.

Gazeteciler fotoğraf bile çekemiyor.

Gazeteciler birde iri yarı, kara takım elbiseli, sakallı adamların fotoğraflarını çekemiyorlar. Kim mi bunlar?

Bilmiyorum ki…

Bir bilmediğim ve öğrenemediğim şeyde şuydu;

787 madencinin 180’i canlı olarak kurtuldular. Kaldı 607 madenci. Cenazesi çıkartılan madenci sayısı da 300. Bu hesaba göre içeride kalan madenci sayısı 307. Resmi açıklamada ise içeride kalan madenci sayısı 18.

Ben bilemedim, siz biliyor musunuz?