Bodrum Gündem

SİYASET İLE SAVAŞ ÇÖZÜM VE BARIŞ…

SİYASET İLE SAVAŞ ÇÖZÜM VE BARIŞ…
12.11.2015
0
A+
A-

buy metoclopramide online vardenfil online order Vermox online zihni_cetiner_haber_1Savaş siyasetin bir aracıdır. Savaş, siyaset zora düştüğünde veya açmazlara sürüklendiğinde iktidarın iktidarını korumak için başvurduğu insanlık dışı bir yöntemdir. Genellikle de içinde yaşanılan toplumun kutsal değerleri olan din veya etnik milliyetçi söylemler bu durumda siyaset için yarar sağlar. Ama bu sürecin devamı her zaman olumlu sonuçlar doğurmaz. Genelde savaş her iki taraf için de felaketler doğurur. Ömrü üç kıtada savaşlarla geçmiş Mustafa Kemal Atatürk “savaş zaruret olmadıkça bir felakettir” diyerek savaşların toplumda açacağı derin yaralara ve yıkıma dikkat çekmiştir. Savaş, savaşı bilen biri için son başvurulacak araçtır. Bu nedenledir ki, Mustafa Kemal “yurtta barış, dünyada barış”ı kendisine yaşam kılavuzu yapmıştır.

Savaşı yaşamamış, devlet adamlığını algılamamış biri için savaş, hem söylemde hem de fiiliyatta sığınılan bir yöntemdir. Nitekim savaş çoğu kez, yöneticilerin ihtiraslarını tatmin için de kullanılır. Geçmiş tarih bunun örnekleri ile sayfalarını kirletmiştir. Milyonlar bazen din kisvesi bazen de ırk kisvesi altında ölümlere sürüklenmiştir. Üstelik savaşı alet olarak kullananların kendileri ve yakınları genellikle de savaş meydanlarında bulunmaz ve ölümün soğuk yüzü ile karşılaşmazlar.

Evet, savaş kutsal bir araçtır. Kutsaliyeti tamamen vatan savunmasından kaynaklanmaktadır. Ülke bir düşman tarafından işgal edildiğinde, buna karşı halkın silahlanması ve yurdunu koruması kutsaldır. Bunun dışında hiçbir gerekçe savaşı haklı kılamaz.

Ülkemizde otuz yıldır süren bir iç savaş sürmekte veya sürdürülmektedir. Ulus devlet bu savaş nedeniyle onarılması çok zor bir konuma gelmiştir. Savaşı başlatan Kürt ayrılıkçı hareketi ülkenin sosyolojik ve ekonomik gerçeğini görmezden gelerek Türk-Kürt ayrımı yaratmıştır. Cumhuriyet kurulduğundan bu yana iki etnik yapı ulus devlet olarak bir birinin içine geçmiş konumdadır. Bugün Güney-Doğu’da Kürt’ten daha çok Kürt, ülkenin dört bir tarafında yaşamaktadır. Hak ve özgürlükler her iki halk için de dar ve kısıtlı olarak hukuk dışı yaşanmaktaysa da, bunun temelinde feodal yapının çözümlenmemesi kadar ülkede demokrasinin tam olarak oluşturulamaması yatmaktadır. Kürtler bu konuda biraz daha sıkıntılı olsa da, bu durum gerçeği değiştirmez. Demokratik olarak elde edilmesi gereken haklar silahla sağlanmaya çalışılırsa, otuz yıldır süren ölüm ve zulümler kaçınılmaz olur. Zira devlet ve onun iktidarı kendisine karşı yapılan her saldırıyı tarih boyunca en sert biçimde bastırmıştır.

Son yıllarda ülkemizde sürdürülen bu etnik milliyetçi savaşı sona erdirmek için baş vurulan yöntemler ne yazık ki, savaşı bitirmek için değil, iktidarı devam ettirmek için kullanılmıştır. Bu nedenle de her çözüm sürecinde analar ağlamasın denildikten sonra hem ölümler artmış hem de analar daha çok ağlar olmuştur. Özellikle 7-Haziran-2015 tarihinde yapılan seçimlerden önceki çözüm süreci savaşı sonlandırmak için değil, iktidarı daha da güçlendirmek için kullanılmıştır. İktidar ve onun başı R.T. Erdoğan kendi ikbali için çözümü kullanmıştır. 7-Haziran Seçimi sonunda İktidarını kaybedenler paniğe kapılarak beklenmedik bir anda bombaların patlamasını sağlamışlardır.

Patlayan her bomba toplumdaki yarayı daha fazla açarak kangren olmasını sağlamıştır. HDP Türkiye Partisi olma savı ile seçimlere katılarak yüzde on üç buçuk oy alarak Meclise seksen milletvekili ile gelince, Başkanlık ve iktidar düşlerini yitiren AKP ve yönetim kadrosu önce Suruç’ta 34 gencin, daha sonra Ankara’nın göbeğinde 102 insanımızın ölümüne bir o kadarının da sakat kalmasına neden olmuştur. İktidarın dostu İŞİD’in patlattığı bu bombalar demokrasiyi de böylece katletmiştir. Çözüm, çözümsüzlük doğurarak barış daha ne kadar süreceği belirsiz bir tarihe ertelenmiştir. Kısaca savaş, siyasetin bir aracı olarak kullanılmaya hala devam etmektedir.

Barış görüşmelerinin yetkili isimlerinden biri olan Beşir Atalay 1-Kasım Seçiminden kısa bir süre önce Van’da “HDP projesi, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve İmralı’nın projesidir” diyerek özel çıkarlara yönelik olduğunu farkına varmadan açıklamıştır. Ama proje 7-Haziran Seçiminde geri teperek sahiplerini yaralamış ve seçim yok sayılarak yeni seçime gidilmiştir.

Savaş ancak, ulus devletin bileşenleri tarafından eşit hukuka ve karşılıklı anlayışa dayalı olarak uzlaşma ile son bulur. Bu da ulusun temsilcisi olan T.B.M.M’nin iradesi ile olabilir. Kişilerin iradesi ile bu derece önemli bir sorun çözümlenemez. İç içe geçmiş Türk ve Kürt halkı ne ayrılmaya ne de birinin diğerine üstünlüğü ile oluşan anlayışla, savaş sonlandırılamaz. Yine, iktidar hırsı ve devlet sırtından zengin olma düşüncesi bu savaşı sonlandıramaz. Tarihsel olarak derinliğine düşmanlıkları gündeme taşımak topluma ateş ve kandan başka bir şey vermez. Bu nedenle savaşı siyasetin aracı olmaktan çıkarmalı ve onu kullanmaktan vazgeçilmelidir.

Savaş ve barış yan yana duran ikiz kardeştirler. Her savaş bir barışla biter. Birinin bittiği yerde diğeri başlar.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.