Bodrum Gündem

BİR POLİS HİKAYESİ / Can Pulak Yazıları…

Topamax online treat erectile dysfunctiГ®n buy Pfizer Viagra online Kendilerine polis süsü veren dolandırıcıların sayıları öylesine arttı ki, kimse gerçek polise bile inanmak istemiyor.

Dolandırıcılar işi çok azıttılar. Akıllı geçinen kişileri bile, kolayca ağlarına düşürüyorlar. Öyle profesörler, hakim, doktor ve işadamları paralarını kaptırdılar ki, akıl alacak gibi değil. Bu yüzden herkes tetikte. Zaten Emniyet Genel Müdürlüğü de devamlı uyarıp duruyor…

-Aman telefonda polis olduğunu söyleyenlere inanmayın. Kimlik bilgilerinizi sakın vermeyin. Para isteyenlere aldanmayın. Türk Polisi kimseden telefonla para filan istemez. Aman ha, dikkatli olun…’’

Son zamanlarda polisler, ifadelerini almak istedikleri vatandaşları öyle yaka paça gözaltına alarak değil, telefonla bilgi vererek karakola davet ediyorlar. Geçmişte çok eleştirilmiş, çok şikayetler olmuş, polisimiz de bunları değerlendirerek, yurttaşlara daha nazik yollarla ulaşmaya çalışıyorlar.

Vatandaş tetikte ya, bu sefer de polisler ifadeye çağırmak istediklerine dertlerini anlatamıyorlar. Örnek mi istersiniz, kendimden vereyim…

İki-üç hafta önce telefonum çaldı…

-Alo Can Pulak mı?

-Evet buyurun..

-Burası terörle mücadele şube müdürlüğü. D bürosundan arıyorum. Hakkınızda bir dosya var. İfade vermeniz gerekiyor. Bunun için..

-Kardeşim dalga mı geçiyorsun? Sıra bana mı geldi. Haydi başka kapıya. Bak canını yakarım sonra..

-Ben gerçek polisim. İnanmıyorsun ama, sana numaramı vereyim, beni telefonla ara..

-Git işine kardeşim, utanmıyor musunuz milleti dolandırmaya? Seni bir yakalatırsam görürsün gününü.

-Vallahi dolandırıcı değilim. Görevli ve şerefli Türk polisiyim. Adam inanmıyor yahu…

-Tabii inanmam. Her gün çok kişinin canı yanıyor, parası gidiyor bu telefonlarla. Hadi kardeşim bir daha beni arama…

Telefonu kapattım, ama acaba doğru mu diye de kuşkulanmadım değil. Neyse, hakkımızda soruşturma varsa, nasıl olsa beni bulurlar. Kimliğimiz, adresimiz, TC numaramız belli. Polis isterse kolayca tespit edebilir. Böyle düşünerek üstünde durmadım. Aradan 5-6 gün geçti geçmedi, bir telefon daha…

-Geçende sizi aramıştım. Ben terörle mücadele şubesinden Erkan. Hani inanmamıştınız, hala ifade vermeyecek misiniz?

-Yine mi sen kardeşim? Bıktım sizden yahu, ifade vermem gerekiyorsa savcılık kanalıyla veririm. Böyle telefonla olur mu? Evrak nerede, dosya nerede, iddia nedir? Bırakın bu hikayeleri, her kuşun eti yenmez. Bak, telefonu dinlemeye aldım. Seni savcılığa şikayet ederim ha…

-Nereye isterseniz edin. Ama bana lütfen inanın. Size bir yol göstereyim, Polis 155’i arayın, terörle mücadele şubesini bağlatın. Belki o zaman inanırsınız. Hem inanmanız için bir ipucu da vereyim. Telefon dinlemesine takılmışsınız, bunun için ifadeniz gerekiyor. Sadece siz değil, doktor Cengiz Aslan, Koruma Müdürü Musa Öztürk, Büyükelçi Kaya Toperi, daha çok kişi var. Bunları tanımıyor musunuz?

-Ooooo, siz işi büyütmüşsünüz. Bunların hiçbirini çarpamazsınız. Genişletilmiş bir dolandırıcılık olayıyla karşı karşıyayız demek. Hadi başka kapıya, bir daha sakın aramayın…

-Siz bilirsiniz, ister inanın ister inanmayın. İşi gücü bıraktık, bir de kendimizi ispatlamaya çalışıyoruz. Şu işe bakın yahu…

Aradım Kaya Toperi’yi, o da ciddiye almamış, ben de almadım, böyle bir ortamda da kimse almaz. Ama iki gün sonra telefonuma, dosya numarası da verilerek, üstelik özel bir de telefon numarası eklenerek ifade çağrısı tekrarlanınca, bir araştırayım dedim. Bunun üzerine Doktor Cengiz Aslan’ı aradım ve olayın içyüzünü öğrendim.

-Ben dün gittim ve polise ifade verdim. 2011 yılında hakimin biri, hepimiz hakkında üç aylık bir dinleme kararı vermiş. Semra Özal hanım, oğulları Ahmet ve Efe, çok sayıda bürokrat bizim gibi dinlenmiş. Sonradan bu dinlemenin usulsüz ve gereksiz olduğu anlaşılmış, karar iptal edilmiş. Şimdi bu kararı veren hakim hakkında şikayetçi olup olmadığımız soruluyor.’’

Müşteki sıfatıyla ifade verecekmişiz yani. Niye şikayet edelim ki, biz kendisine güvenen, yasaların önünde örnek yurttaş konumunda olan kişileriz. Şikayet etsek, niye 3-5 yıl dinlenmedik diye ederiz. Bizi dinleyenler, Türkiye sevdamızdan, yasalara sımsıkı bağlılığımızdan, ülkemizin ve milletimizin iyiliğini ve esenliğini istememizden başka bir şey duyamazlar ki…

Neyse, konuyu öğrenince terör şubesini aradım. Kim olduğumu ve ne için aradığımı söylediğimde, karşımdaki polis bir keyiflendi ki anlatamam…

-Şimdi inandınız mı polis olduğuma. Bak kendiniz aradınız ifade için. Bizi boşuna uğraştırıp durdunuz. Ankara’daysanız gelin, değilseniz neredeyseniz oraya gönderelim dosyayı.

Yerden göğe kadar haklıydı polis memuru. Bir ifade için günlerce dil dökmüş, nefes tüketmişti. Özür diledim ondan ve dosyayı Bodrum karakoluna göndermesini istedim. Siz siz olun, tüm polislerden kuşku duymayın devamlı. Türk polisine saygı gösterin, işini kolaylaştırın. Şüphelendiğiniz bir şey olursa da, anında 155 Polisi arayın. 3-5 şerefsiz, polisimizin adını lekeliyor. Oysa Türk polisi, ülkenin savunma ve güvenliğinde gösterdiği kahramanlıklarla, Doğu ve Güneydoğu’daki üstün performansıyla ve yurt genelinde huzur ve güvenimiz için yaptığı hizmetlerle göğsümüzü kabartıyor.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.