HER YER ALEV ALEV…..
Cumartesi günü içimize bir kez daha kor ateş düştü. Artık ülkemizde bu ateşler o kadar çok sıradanlaştı ki insanlar ruhsuz ve duygusuzca yaşamlarına devam edebiliyor durumuna geldiler. Ancak bu cumartesi düşen ateşler daha farklıydı.
En güzel elbiselerini giyerek coşkuyla düğüne gider o gün Gaziatep’in bir mahallesindeki insanlar, ellerine kınalar yakarlar. Gelinin etrafında ‘’hem giderim,hem ağlarım ‘’edalarıyla dönerek mutluluk ağıtları ve türkülerini söyleyerek döner oynar genç kızlar. Çocuklar etrafta koşuştururlar, şeker yiyip eğlenirler.
Ancak bir anda elinde torba olan bir çocuk koşarak dalar gelin alayının içine, çocuk bomba gibi patlar birdenbire. Çocuk kendisi gibi çocuk 30 çocukla beraber 54 kişinin canını alır. Çocuk geride yüzlerce yaralı bırakır. Çocuk aynı anda benim gibi milyonların yüreğine kor ateşi bırakır.
Çocuk…….
Bu sefer canlı bomba çocuk….
Bu sefer yüreğime düşen kor ateş canımı daha çok acıtıyor.
Canlı bomba çocuk,ölenlerin çoğu çocuk….
Çocuklar başka …. Çocuk acılarına yüreğim hiç dayanmıyor.
Her yanımız terör.. PKK terörü, FETÖ terörü, IŞID terörü
Ve TRAFİK TERÖRÜ..
Aynı gün trafik teröründe ALEVimizi yitirdik. Her karşılaşmamızda, telefonla her konuşmamızda kendine özgü hoş sesinin edasıyla ‘’canım arkadaşım nasılsın ‘’diye başlardı konuşmasına, sonunda da ‘’canım arkadaşım hoşça kal ‘’derdi.
Terör nereden ve nasıl gelirse gelsin bir insanlık suçudur. Trafik terörünün de ülkemizdeki kayıp bilançosu neredeyse ülkeler arasındaki savaşlardaki kayıplardan daha fazla maalesef. Ve o gün terör Gaziantep’teki çocuklar gibi sevgili arkadaşımızı da bizden aldı.
Her ölüm erken ölümdür. Ölüm, yok oluş bazı insanların kimlikleriyle asla örtüşmez. Evet canım arkadaşım sana yaptığın her şey çok yakışırdı.ama böyle bir gidiş hiç yakışmadı.beraber daha yapacak çok işimiz vardı. ’’Çalışmalarımız kurumsal olmalı, sürdürülebilir olmalı’’ derdik sürekli. ’’Çocuklarımıza ve geleceğe sorumluluklarımız var, çalışmalarımız ve harcadığımız zaman sadece kendi hobilerimiz olmaktan öte anlamlı olmalı ‘’derdik sürekli. Çalıştığımız siyasi ve sosyal kurumlar içindeki her türlü olumsuzluklara ve yalnızlıklara rağmen asla vazgeçmedik . Her şeye rağmen çözüm üretebilmek için özellikle son aylarda ne hallere girdiğimizi, boğulmamak için derin derin nasıl nefesler aldığımızı hiç unutmayacağım sevgili arkadaşım.
Alevimizi ona yakışan bir şekilde uğurladık. Kendi yaşamının perdesini çok mutlu olduğu sahnede sevenlerinin gözyaşları ve alkışları arasında kapattık.
Ancak ben Alev’i çok iyi tanıyorum. Alev gittiği yerde bedenleri aynı gün paramparça edilen çocukların ruhlarını toparlayıp beklide ‘’Düğün yada davul ‘’oyununu sahneye koymak için çalışmalara başlamıştır bile.
Ahhhh…. Her yer paramparça …. Her yer alev alev arkadaşım, ama sen rahat uyu.. Bu güne kadar yaptıklarımızdan ve hayallerimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Umutlarımızı asla yitirmeyeceğiz. Daha güzel, barış ve sevgi dolu bir dünya için yaşadığımız sürece yaşamın kendi tiyatrosunda bizi yazılan rolü bize yakışan bir biçimde oynamaya devam edeceğiz.