TAŞ MEKTEPLER /Nuran Yüksel yazıları…

Okullar açıldı, Sınıflar doldu. Taş duvarlar ve boş bahçeler çocuk sesleriyle tekrar hayat buldu. Bütün öğrencilere ve öğretmenlere yeni dönemde başarılar ve kolaylıklar diliyorum.

Benim Ceylin Kuşum da artık okullu oldu. Çok mutluyuz, umutluyuz, ayrıca çok ama çok heyecanlıyız.

Ancak benim gözlerimde durduramadığım bir ıslaklık var. Gözlerimde ki bu nem mutluluktan mı, yoksa yüreğimdeki bastıramadığım endişelerin dışa yansıması mı bilemiyorum.

Ülkemizde çok sayıda okul var, ama neredeyse hiçbirinde nitelikli eğitim yok. Bu yüzden sürekli toplum ve ülke olarak kötülüklerle ve olumsuzluklarla uğraşıyoruz.

Evet, okullar açıldı. Açıldı açılmasına ama; 130 bin öğretmen açığıyla, cemaatin bin 200 koleji kapanıp, bin tanesini imam hatibe dönüştürülmesiyle açıldı. Uygulanacak öğretim programları, kitaplar henüz belirlenmeden açılıverdi. Ama ne hikmetse, ilkokul 2. Sınıftan itibaren seçmeli dersin Arapça olmasıyla ilgili yasa acilen çıkarıldı.

Bir eğitimci olarak biliyorum ki; başarı sadece çocuklarımızın çalışkanlıkları ve ailenin ilgisiyle sınırlı değildir. Eğitim sistemi nasıl zihniyet yapısında öğrenciler yetiştiriyor. Bunun görülmesi ve gereğinin yapılması en önemli meseledir.

15 Temmuz’da açıkça görüldü ki; toplumu bir arada tutan unsurlar sadece din ve milliyetçilik değildir. Din ve milliyetçilik toplumun yadsınamaz bir gerçeğidir. Ama farklılıkların bir arada yaşaması ve toplumsal barışın sağlanması ancak demokrasi kültürünün geliştirilmesiyle mümkündür. Buda laiklik olmadan asla sağlanamaz.

Bu nedenle özellikle iktidarların eğitim sistemiyle sürekli oynamaları çok sakıncalıdır. Siyaset kurumları, özellikle son dönem iktidarlar yaz-boz tahtasına benzettikleri eğitim sistemini içinden çıkılmaz bir hale sokmuşlardır. Yıllardır uygulanan yanlış politikalarla çocuklarımızın yarınları çalınmıştır. Bugün uygulanan yine yanlış politikalarla da telafisi mümkün olamayacak, onarılamaz bir belirsizliğe sürüklenmektedir.

Tüm siyasetçiler ve siyaset kurumları, özellikle iktidar sahipleri Atatürk’ün temel ilkelerinden eğitim ve öğretim sistemimizde asla vazgeçilmemesi gerektiğini görerek yol almaları gerekir.

Özgür düşünmeyi öğrenmeyen toplumlarda korku egemen olur. Korkan bireyler kendilerine güvenmezler. İşte o zaman cemaatler, tarikatlar, şeyhler devreye girer. Tıpkı bugün olduğu gibi.

Peki, bugün bir dolu belirsizlikler, korkularla, endişelerle geçirdiğimiz bu süreçte ne yapmalıyız?

Bende bilmiyorum.

Ama mutsuzluklara, umutsuzluklara rağmen içinde yaşadığımız otoriter sistemlere karşı direnmekten asla vazgeçmememiz gerektiğini çok iyi biliyorum. Bu süreç elbette geçecek. Şimdiden nelere mal olacak kestirmek mümkün değil. Yaşayarak hep beraber göreceğiz.

Ancak karanlığın ardından her zaman aydınlığın mutlaka geleceğini asla aklımızdan çıkarmayalım ve ne pahasına olursa olsun değerlerimizden asla vazgeçmeden direnmeye devam edelim.

Sanatın ve sanatçının nasıl, nerede olması gerektiğini her zaman gösteren biriydi. “TAŞ MEKTEP” bu eğitim –öğretim yılına Tarık Öğrenmen’leri olmadan başladı. Filmleriyle, yaptıklarıyla yaşayacak ilk gençlik yıllarımızın heyecanı.

Işıklar yoldaşın olsun sevgili Tarık Akan…

KADIN SİYASETÇİLERE ÖNERİ, İSTEK, ÇAĞRI…

O tekme sadece İstanbul da yaşayan hemşireye atılmadı. O tekme biz kadınlara, kızlarımıza, torunlarımıza, tüm insanlara atıldı aslında.

Kadına karşı yapılan tüm taciz, tecavüz, kötü muamele, saldırı karşısında bundan böyle hangi partiden, hangi görüşten olursa olsun tüm kadınların ortak eylem yapmasının şart olduğunu düşünüyorum. Ortak eylemler için harekete geçmeleri konusunda çağrıda bulunuyorum.

Sosyal barış ve kadın hakları için tüm siyasi partilerin, STK’ların “kadın” konusunda birleşmedikleri, ortak eylem yapamadıkları sürece aydınlığa çıkmamız asla mümkün olamayacaktır.

Kadınlarımızın, çocuklarımızın ve ülkemizin aydınlık yarınlarının en büyük güvencesi, kadınların aynı şarkıyı hep bir ağızdan söyledikleri gün gerçekleşecektir.

NURAN YÜKSEL

20-09-2016