Bodrum Gündem

AMATÖRLÜK MÜ, ÇİLEK Mİ?Celal Gürsoy yazıları…

celal-gürsoy

Sporla biraz dahi olsa ilginiz varsa başlıktaki kavramların birbiriyle alakası olmadığını bilirsiniz.

Ben de zaten tam buradan söze başlamak istiyorum. Galatasaray’ın eski başkanlarından Sayın Ünal Aysal’ın spor terminolojimize kazandırdığı “çilek” kavramı stadyuma binlerce seyirciyi toplayacak yıldız futbolcular için kullanılmıştı ve gerçekten de o günlerde çilek kavramına uyan transferlerle stadyum dolmuştu. Binlerce futbolsever bu starları seyretmek için arenayı dolduruyordu.

Günümüzde ise derbilerde dahi statlar dolmuyor, seyirci ilgisini kaybetti, çilekler artık eskisi gibi ilgi görmüyorlar. Bu bütün lig takımlarımız için aynı. Yabancı oyuncu sınırı çok yüksek olmasına rağmen oynanan futbol kimseyi tatmin etmiyor. Televizyonlarda nakledilen yabancı ülkelerin futbol maçlarına bakınca onların sanki başka bir oyun oynadıkları hissine kapılıyoruz.

Buna karşılık basketbolda farklı bir görüntü ile karşı karşıyayız. Basket takımlarımızın maçlarında salonlar sonuna kadar doluyor. Takımlarımız çok başarılı sonuçlar alıyor, bizler de seviniyoruz, takımlarımızla gurur duyuyoruz.

Ancak zamanında sporu amatörce yapmış olan yaşıtlarımla konuştuğumda hafif bir burukluk hissetmekteyim. Çünkü zaferler yaratan basket takımlarımızın ilk beşinde hiç Türk oyuncu yok. Lig maçlarımıza baktığımızda da aynı resimle karşılaşıyoruz. Anadolu takımlarının bile ilk beşleri tamamen yabancılardan kurulu.

Tamam, rekabet üst seviyede, müthiş çekişmeli maçlar seyrediyoruz, salonlar doluyor, sporseverler çilek seyretmeye geliyor ama bunun Türk Basketboluna faydası ne oluyor?

İşte tam burada başlıktaki soruyu tekrar soruyorum. Amatörlük mü çilek mi?

Görüşler ikiye ayrılıyor:

Biri şöyle: Sporseverler salonu dolduruyor, basketbola ilgi giderek artıyor, böylece ülkemizde yetişme çağındaki gençlerimizin dikkati basketbol üzerine çekiliyor, bu sayede alt yapıdan daha çok basketçi yetişmesi bekleniyor.

Diğer bir görüş de böyle: Yabancılardan kendilerine sıra gelmeyeceğini anlayan gençler ön plana çıkabilecekleri başka sporlara ilgi göstermeye başlıyor. Basketbolda milli takım kurmakta dahi zorlanıyoruz. Eskiden yurt dışına çıkacak kalitede basketçi yetiştirirken son senelerde geri kalmaya başladık.

Bu görüşler aynı formatta futbolda ve diğer sporlarda da geçerli.

Seyirci doymaksızın hep yeni çilekler istiyor ama kulüpler borç içinde. Düzgün bir bütçe yapabilen bir iki takım dışında hepsi kredilerini ödemeye çalışıyor. Hatta bazı kulüpler sporcularının aylık maaşlarını dahi ödeyemiyor.

İşin ironik tarafı da futbol dışındaki diğer bütün spor branşlarının “amatör spor” sayılması.

Bu açmazı kim çözebilir?

Kulüplere denk bütçe yapmaları için baskı yapmak işi çözer mi?

Seyircinin çilek isteği ne olacak?

Bir taraftan yabancılara öncelik verirken diğer taraftan Türk sporcularının yetişmesi için ne kadar beklemeliyiz?

Amatörlük kavramını değiştirmenin zamanı gelmedi mi?

Yabancı oyuncu sınırlaması gerekmiyor mu?

Federasyonların görev tanımı nedir?

Bu soruların cevabını bilen varsa buyurun, meydan sizin…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.