Bodrum Gündem

BODRUM GETTOSU/Serdar Anlağan yazıları…

BODRUM GETTOSU/Serdar Anlağan yazıları…

serdar-anlağan-yazıları-1

Bodrum Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerinin sahneledikleri Ghetto adlı oyunun son gösterimi için 28 Nisan 2017’de Herodot Kültür Merkezi’nde bekliyoruz.

Dışarıda kahve-sigara içerken kulağı küpeli keli kaşarlı bir tip, büyük bir olasılıkla belediyeden birilerinin akrabasıgillikten torpille üniforma giydirilmiş ve kültür merkezinin “karşılaması”na memur edilmiş, tarlada davar güder gibi bağıran özbodrumluya, biraz ötede kendi halinde arkadaşını bekleyen, kabarık afro saçlı, koyu tenli bir öğrenciyi göstererek dalga geçiyor “Ya bu neyi bekliyor?…Ehhe…heh he he…” diye. Görevli çoban, keli kaşarlı dallama ve yanında oturan iki yaren tıfıl hepsi beraber, “daşşak geçiyorlar”…Irkçılık yapıyorlar ırkçılık eleştirisi üzerine kurulan bir oyunu izlemek için beklerken. Biz de şahit oluyoruz.

Daha önce öğrencilerin Nejat İşler’in danışmanlığında 10 Kasım’da sahneledikleri bir çalışmayı izlemiştim.

Ama bu bambaşka. Bu bir meydan okuyuş. Uzun, zorlu ve girift bir oyun. Son ana kadar ne olacağını bekliyorsunuz.

Ghetto (1984) İsrailli yazar Joshua Sobol’un, Litvanya’nın Vilnius kentindeki Vilna Getto’sunda, Nazi zulmü altında yaşam mücadelesi veren Yahudileri anlattığı bir oyun. Kittel adlı SS katilin komutasındaki Naziler kentteki 50.000 Yahudiyi toplama kamplarında öldürünce, kalan 16.000 Yahudi bu gettoya hapsediliyor.

Yazarın işinde, Marx’ın tanımlamasıyla “Yahudi Sorusu Üzerine” bir açılım izleği algılanıyor. Nazilerle işbirliği yapan siyonistin pragmatizmindeki yozluk ve milliyetçiliğin zehiri, fırsatçı kapitalistin insansızlığındaki hastalıklı hırs, bundistin pasifizmindeki yenilmişlik ve alıklık ve bir taraftan da İsrail-Filistin sorgulaması ile oyun gündeme oturuyor.

Kuklacı-kukla ya da sanatçı-sanat yapıtı bütünlüğünde, insan sevgisinin pusulasında yol alan gerçeği arayış özgürlüğü ise “gerçek antagonist” karakteri oluşturuyor.

Ve bu “Harlequin” bir türlü öldürülemiyor…

Oyunun sonunda 14 yaşındaki izleyici: “Umut vermiyor finalde…” diyor.

“Hayır vermiyor” diyoruz…”Ne umut verecek…Altı milyon Yahudi, Çingene, komünist, mason, engelli, muhalif, erkek, kadın, çocuk, yaşlı…insan katlettiler…gerçek bu!”

“…Ama” diyoruz…”…Yine de umut veriyor…Harlequin’i bir kez öldürdüğünü sandı ama dirildi…Bir kez daha öldürdü…Yani…yine dirilebilir…işte umut!”

Muğla Üniversitesi Bodrum Güzel Sanatlar Fakültesi 4. Sınıf Mezuniyet Projesi olarak sahneye konulan bu güzel oyunun yönetmeni Selçuk Sazak.

Öğrencilerin sanat aşkı ile tutku dolu, coşkun performansları oyuna adrenalin yüklüyor. Kittel, Gens ve Wesikopf rollerindeki aktörler sürüklüyor. Harlequin rolündeki aktrist kızımız ise tek kelimeyle harika!

Burası artık birtakım sömürücü, züppe burjuvanın ve hödük taşralının otuzbir çektiği, işgal edilmiş, yoz bir “durisdik belde” değildir.

Burada bir kent doğuyor.

Bir üniversite var.

Ülkenin dört bir yanından gelen gençler bu çölde çiçek açıyor.

HÖÖÖ!….KİME DİYOM BEN!

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.