KIYILARA KAÇAN KADINLAR!

KIYILARA KAÇAN KADINLAR!

KIYILARA KAÇAN KADINLAR MI, KIYILARI SEÇEN KADINLAR MI?

“Kıyılara Kaçan Kadınlar” 2005 yılında yayımlanmış bir kitap…

Kitapta Bodrum’a ‘kaçan’ yirmi beş kadının öyküsü var.

Kitabı Seda Arun derlemiş.

Bodrum’a dair yazılan her kitabı her yazıyı okumak isteği ile yıllar önce bir gecede okumuştum.

Okuduğum yıllarda kitapta, Bodrum’dan çok Bodrum’a kaçan kadınların öyküsü var diye düşünmüştüm…

Yanılmışım…

Dokuz ay önce bir gün telefonum çaldı. Arayan fotoğrafçı arkadaşımız Mehmet Uyargil’di. Bir fotoğraf projesi olduğunu;  bu projede olursam sevineceğini, kabul etmezsem de anlayışla karşılayacağını belirtti.

Heyecanlandım; olsam da, olmasam da!

Katılırsam; yıllar önce okuduğum bir kitapta yaşamını, Bodrum’a kaçış öyküsünü benimle içtenlikle paylaşan ‘amozon kadınlar’ı hem tanıyacak hem de onlardan ikisini fotoğraflayacaktım.

Cana Üngün; bu projede olmamı isteyen kadın, sana teşekkür ediyorum!

Ben bu projeye yaşamımın en zor günlerinde dahil oldum. Ailemin sağlık sorunları ile öğlesine doluydum ki…

Kıyılara Kaçan Kadınlar  kitabını yeniden okudum ve Bodrum’dan çok , Bodrum’a kaçan kadınların öyküsü var diye düşündüğüm yıllarda ne kadar toy olduğumu anladım…

Kitapta; Bodrum yalılarına (kıyılarına) kaçan her kadının öyküsüne gizlenmiş o yılların Bodrum’u; duvarları, çiçekleri, mandalin bahçeleri, pancar motorlarının sesi, komşulukları, insanı, sosyal yaşamı ile satır aralarındaydı.

Ve ilk toplantı…

Bodrum Deniz Müzesi’ndeyiz…

Ne çok yağmur yağmakta!

“Kıyılara Kaçan Kadınlar” ve  on üç yıl sonra öyküleri ile onları fotoğraflayacak “Kıyılara Kaçan Kadın Fotoğrafçılar” buluşuyor!

İçimizdeki tek erkekse proje sahibi Mehmet Uyargil…

Mehmet’i yalnız bunun için bile alnından öpmek gerek!

Kura çekilecek ve hangi fotoğrafçı hangi Kıyılara Kaçan Kadın’ı fotoğraflayacak belirlenecek.

U olduk, Bodrum Deniz Müzesi alt salonunda oturuyoruz. Müze Müdürü fotoğrafçı Sema Sagat naif üslubu ile ev sahipliği yapmakta.

Mehmet,  tatlı bir heyecan içinde.

Kurada bana çıksın diye içimden iki isim geçiyor; birincisi yeni tanıdığım, tanıdıkça hayran kaldığım: Sönmez Taner.

En son Fatma Mansur’un ‘BODRUM-Ege’de Bir Kasaba’ kitabını çevirisi ile okuduğumda dedim ki: Sönmez, bu topraklara kaçan değil, seçen kadın…

Belki de bu topraklar bu değerleri çağırmıştır!

İkincisi; dostum, şefkatli kucağım Gümüşlük’ün altın kadını ressam Tülin Bingöl…

İnanması zor ama ikisi de kurada bana çıktı!

Zeus’a teşekkürlerimi iletiyorum!

Biri kütüphaneci, disiplinli; bir o kadar da naif, kırılgan.

Diğeri renkli ışıl ışıl, bir o kadar da naif, kırılgan.

Onlarda tüm bunlardan öte bir şey var!

İkisi de mücadeleci!

İkisi de bu toprakların fanatiği!

Valla öğle lafta değil bu fanatiklik!

Bu kadınlar, Bodrum’u seçtikten sonra bölgenin tarihine ve doğasına saygı duymuş, kültürüne uygun yaşamışlar.

Bodrum’u değiştirmeye değil, korumaya çalışmışlar. Bodrumlu olmuşlar ve bir Bodrumlu gibi yaşamışlar.

Her şeyi geride bırakıp, Bodrum’a yalnız kişisel değerlerini taşımışlar.

Kıyılara Kaçan Kadınların ikisinden söz ettim, tabii her biri ayrı bir değer.

5 Ağustos 2017 saat 19.00 da Dibekli Han’da Kıyılara Kaçan Kadınlar Fotoğraf sergisinin açılışı var.

Aynı akşam saat 21.30’da projenin sahibi ve küratörü Mehmet Uyargil’in Kıyılara Kaçan Kadınlar belgesel filminin gösterimi yapılacak.

Mehmet Uyargil’e bu Bodrum projesi için ne kadar teşekkür etsek az.

Kıyılara Kaçan Kadınlar ve Kıyılara Kaçan Kadın Fotoğrafçılar açılış akşamı orada olacağız, sergi 5-24 Ağustos tarihleri arası açık.

Bekleriz!