Bodrum Gündem

BİR İDEALİN PEŞİNDE “Cemile Top”…

cemile top manşetCemile Top, henüz liseyi yeni bitirmişti ki Ali Hocalar’ın Alamancı oğluna gönül vermiş bulundu… Yıl 1988...  Yâr sevdasına, o da düşer Alamanya yollarına. İki evlat doğurur: İbrahim Cenkan ve Ayşe Tuğçe. Gel gör ki vatan toprağına benzer mi elin memleketi? Çocuklar gün be gün büyürken Almanya’da Türktürler, Bodrum’da Alamancı. Gurbet ikileminde yaşamaya çalışan milyonlarca kişiden sadece biriydi Cemile Hoca da...

Çiçek Bozoğlu /BG Dergi Röportajları

cemile top bir idealin peşinden (12)-“Muğlalı Mehmet Efendi derler dedeme. Babam Özkan Atmış, Bodrum’un ilk otel pansiyonlarından Avcı Pansiyon’u işletiyordu. 1969 Eylül ayı doğumluyum. Bodrum Lisesi’ni bitirdiğim sene Ali Hocalar’dan Almanya’da yaşayan bir gurbetçinin oğlu olan Umurça’dan Ali Top’la evlendim.  Tatil için Bodrum’a geldiğinde görüştük ve bir sene sonra da evlendim. Almanya’da 11 yıl boyunca çocuklarımla ilgilendim. Eşim asıl mesleğinin yanında  ek iş olarak spor hocalığı da yapıyordu. Almanya sosyal anlamda çok güzel bir yer ama ne kadar da seni sevseler sen orada bir Türk’sün. Çocuklarım olduktan sonra bu konuda hassas oldum. İki kültür arasında sıkışıp kaldık. Ne Türk olabiliyorsun, ne Alman. Gurbetçi oluyorsun kısaca. Bodrum’a geliyorsun Alamancı, oraya gidiyorsun Türk. Kendi kültüründe büyüyen her çocuk yurt dışına adapte olabilir düşüncesi ile Bodrum’a dönme kararı aldık…”

Sıradan hayatlarımızda aldığımız sıra dışı kararlar yaşam çizgimizin yönünü tayin eder. Cemile Top, 11 yıl yaşadığı Almanya’da pek çok spor dalında eğitimler alarak  kendini Bodrum’a hazırlar. Bodrum’a baba toprağına döndüğünde eşi Ali Top’la birlikte bir idealin peşine düşerler: Bodrum’un ilk Wushu spor salonunu açmak… Hala bile pek çoğumuzun tam olarak ne olduğu hakkında bilgi sahibi olmadığımız bir spor dalını Bodrum’da tanıtmak ve yaygınlaştırmak ikilinin ilk hedefi olur.  

-“Ali, Almaya’daki işlerini düzene soktuktan iki buçuk sene sonra Bodrum’a spor okulu açmak hedefiyle döndük. Eşim Almaya’da iken wushu eğitimi almıştı. Benim basketbol geçmişimin üstüne karate, kickbox eğitimi de eklenince iyi bir ikili olduk. 2002 yılında okulumuz faaliyete başladıktan bugüne kadar da wuhsu’nun Bodrumlular’a tanıtılması konusunda ailece çalıştık. Wushu, Çin savunma sanatlarına verilen genel bir isimdir. Zor teknik ve sanat anlamına gelir. Wushu’da akrobasi ve baleye benzer koreografik hareketler yer alır. Bundan altı sene kadar önce Ali, Tuğçe, Cenkan ve ben aynı turnuvada madalya bile kazandık. Tai Chi kadınlar dalında ben, erkekler dalında Ali Hoca birinciliği hak etmişti. Çocuklarımız mızrak ve çıplak el denilen bölümlerde birinci olmuşlardı. Wushu’nun tüm aile bireylerine hitap edebildiğini göstermek adına örnek bir ekip olmuş olduk. Bilgisayar çağındaki çocuklarımız çok fazla egzersiz yapmadıkları için sıkıntı yaşıyorlar. Bu çocuklar tüm gün bilgisayardan başlarını kaldırmadıkları için fiziksel olarak da problem yaşamaya başlıyorlar. Aynı zamanda karşısındaki ile genelde göz teması kurmadan konuşmak gibi bizim anlamadığımız bir yol seçiyorlar. Yeni nesil çocuklar iletişim kurmada göz göze bakmaktan tamamen yoksunlar. Evet, belki kendilerini gayet güzel ifade ediyorlar ama göz teması yok. Agresifler. Bu çocuklar enerjilerini bir yerlere aktarmak durumundalar. Bunun için çok güzel bir kanaldır wushu. Wushu özellikle öfke kontrolü sağlamada bireyi eğitir. Spor insanın kimliğini değiştirip karşısındakine saygı duymasını sağlar. Spor öz disiplin işidir. Kendine saygısı olan zaten karşısındakine de saygılı olur diye düşünüyorum. Kurulduğumuz günden bu yana wushu konusunda eğittiğimiz öğrenci sayısını hatırlamıyoruz bile. Yüzlerce oldular. Pek çoğu da hem ulusal hem de uluslararası turnuvalarda birincilikler aldı. Onlarla ne kadar gurur duysak az…”

cemile top bir idealin peşinden (9)Futbolu saymazsak her dönemin revaçta olan spor dalları vardır. Bazen güreş, bazen boks, bazen karate. Niyeyse izlediğimiz filmlerden bile etkilenip taktığımız gibi hulahopları televizyon karşısında fit olma çabası mı dersiniz ya da çocuklarımızı potansiyel birer çekirge olarak tayin edişimizi mi…Şu aralarda herkeste bir pilates sevdası, merakı...

-“Bodrum’a döndüğümüzde aerobik ile başladım. O yıllarda Almanya’da bile pilates çok az bilinen bir spor dalıydı. Halbuki geçmişi daha uzundur yıllara dayanır. Bugün kendi spor salonumda dört farklı spor dalını harmanlayarak yeni bir stille öğrencilerime spor yaptırıyorum. Benim için esas Tai Chi’dir. Bunun yanı sıra çigong, pilates ve yogayı da henüz adını koymadığım bir stilde bir araya getirdim. Bu stilin amacı mevcut olan sağlığı korumak ve buna ilaveten kaybettiklerine de tekrar kavuşmak olarak özetleyebiliriz. Yeni bir stil icat edeyim diye çıkmadım yola. Tamamen kendi bedenimi dinleyerek gelişti süreç. Şu sporun şu hareketi buna iyi geliyor, diğerinin şu hareketi vücudumun başka bir sıkıntısına iyi geliyor derken bugün yepyeni bir oluşumun içindeyim. Genele baktığımızda sıkıntılarımız neredeyse aynı. Eklem bölgelerinde ağrılar, bel basen bölgelerindeki fazlalıklarımız, sarkan kol kasları gibi. Güçlü bir kol egzersizi yaptıysak, bir açma egzersizi ile onu yumuşatıyoruz. Ying Yang gibi. Burada bir buçuk saatlik egzersizinin sonunda ilk başta hareketleri yaparken yoruluyorsunuz; ama spor sonunda çıkarken yaptığımız diğer egzersizlerle de masaj salonundan çıkmış kadar rahatlıyorsunuz. Devam eden süreçte yeni geliştirdiğimiz bu yöntemin patentini almak için girişimlerde bulunacağız. Ben bunun adını şifa da koysan başka bir şey de koysan hiç önemli değil. İnsanlar bunu gelip birebir uygulamadığı sürece zaten akıllarında pilates ya da başka bir şey olarak kalacak ismi. Bu yöntem çok uzun vadede kendi rüştünü ispat edecek. Lao Tzu’nun söylediği gibi “Yollardan biri de sabırdır…”

cemile top bir idealin peşinden (13) Yıllarca ilmek ilmek örüp, emek emek büyütürüz işimizi. Mukadderat odur ki eninde sonunda fani varlıklarız. Hiçbir fani de kalıcı değil bu dünyada. Cemile ve Ali çifti bu konuda oldukça şanslı. Oğlu ve kızı akademik eğitimlerini psikoloji alanında tamamlamalarına rağmen spordan hiç kopmamışlar. Cenkan wushu konusunda babasının yükünü üzerinden alıp okuldaki öğrencilere ders verirken aynı zamanda kendi mesleğinden de kopmamış. Tuğçe kızımız da İstanbul’da yoga konusunda eğitimci düzeye ulaşmış bile.

-“Yeni geliştirdiğimiz bu sistemin kalıcı olabilmesi için bu konuda eğitim verecek kişilerin çoğalması gerektiğinin farkındayım. Bir sporu öğretenlerin sayısı çoğaldıkça topluma yayılma olasılığı daha fazla. Biz biraz kendi kabuğumuzda yaşamayı seçtik aslında. Kurulduğu günden bu yana bizim okulun bir aile havası vardı. Butik çalışmayı tercih ettik. Doğrudan gelip bu hizmeti almak isteyenlerle çalışmak daha verimli geliyor. Çünkü ne istediğini bilerek geliyor. Yani 20 öğrencim varken aman 30 olsun, 40 olsun diye ticari bir kaygımız yok. Kar odaklı hareket etmiyoruz. İşimizi mutlu yapmak ve gelen misafirlerimizin, sporcularımızın salonumuzdan mutlu ayrılmasını istiyoruz. Bizim asıl hedefimiz çocuklarımıza mutlu olabilecekleri bir ortam hazırlamaktan başka bir şey değil. Cenkan psikolog ama aynı zamanda okulumuzun büyük bir yükünü de üzerine almış vaziyette, wushu eğitmenliği yapıyor. Kızımız Tuğçe İstanbul’da psikoloji bölümünü bitirdi,  aynı zamanda yoga eğitmenliği yapıyor. Türkiye genelinde  yoga eğitmenliği belgesi almak isteyen herkese gidip dersler veriyor…”

“Bodrum’da çocuk yetiştirmek çok zor, bunun biz de farkındayız. Bu çatının kurulmasının amacı çocuklarımızı olabilecek kötü alışkanlıklardan korumak. Onlara bu çatının altında ev sıcaklığını verebilmek istedik. Daha çok çocuğu bu sıcaklıkla buluşturmak adına önümüzdeki süreçte daha büyük bir komut spor kompleksi kurmak istiyoruz. Gençlerimizi, çocuklarımızı olumsuzluklardan böyle koruyacağımıza inanıyoruz…”

cemile top bir idealin peşinden (8)Bodrum Balıkçısı Cevat Şakir’in “İstanköy altı Bodrum, iki bakkal bir fırın, peynir ekmek yiye yiye ne ağız kaldı, ne burun,”  dediği Bodrum’dan bugüne Bodrumlunun da sporla tanışması ve sporu yaşam biçimi haline getirmesi zaman alır haliyle. 

-“Bundan 11 sene önce kişiler görsellikleri ile ilgili kaygı duyarak gelirlerdi salonumuza. “Simit bölgesinden nasıl kurtulurum, göbek nasıl erir,” ya da “sadece kalçamı eritseniz kafi,” gibi taleplerle geliyorlardı. Ama son üç dört sene içerisinde sporun hayatın olmazsa olmazı olduğunun farkına varan kişi sayısı oldukça fazlalaştı. Lise çağındaki kızını getirip bana teslim ediyor ve kızıma sporu sevdirin diyor. Bodrum’daki genel algı “Bikini mevsimi geldi. Hadi gidip 2-3 kilo vereyim”in ötesine geçti. Bu çok sevindirici. Sabah gün ağarmadan sahil boyu yürüyüş yapan her yaştan Bodrumlu’yu gördükçe çok mutlu oluyorum. İnsanlardaki beklenti, bedenin ruhla beraber sağlıklı biçimde birlikte olmasına döndü. Bireyler artık şu felsefe ile hareketle kendini motive ediyor “Eğer ben kendimi mutlu hissedersem, mutlu bir anneyim. Sen de mutlu bir eşe ve yuvaya sahipsin…”

Cemile Hoca, belki dünyaları değiştirmiyor yaptıkları ile. Hayat çizgisinde bir araya geldiği, temas ettiği herkese küçük dokunuşlarla renk katıyor, farkındalık yaratmaya çalışıyor. Kendi emekleri ile ortaya çıkardığı, daha isim bile veremediği bir spor stilini özümseyerek, inanarak ve en önemlisi de severek öğretiyor. Hayata başka bir pencereden bakabilmek için önce kendini geliştirip değiştirmesi gerekliliğinden yola çıkan, bu yolda mutlu olmayı ve mutlu etmeyi prensip edinmiş içimizden, sokağımızdan biri Cemile Top… 

Yorumlar

  1. Mustafa aksoy dedi ki:

    Taı cı ders almak ıstıyorum bodrumda yasıyorum evım bardakcı da salamlar