Bodrum Gündem

KIRLANGIÇ BALIĞININ GÖZLERİNİN GÖTÜRDÜĞÜ YER… / Yılmaz Bozkurt BG Yazıları

KIRLANGIÇ BALIĞININ GÖZLERİNİN GÖTÜRDÜĞÜ YER… / Yılmaz Bozkurt BG Yazıları

yılmaz bozkurt(Yunan Hücumbotundan Kaçış ve Kurtarma operasyonunun Öyküsü )

Tuncer Hoca okulumuzun değerli hocalarından biriydi. Alanına son derece hakim bir coğrafya öğretmeni olmasının dışında balıkçı bir ailenin çocuğu olmasından dolayı çocukluğundan bu yana denizle haşır neşir olmuş, denizlerimizdeki bütün balıkları ve avlanma yöntemlerini bilen bir kişiydi.

Bodrum Türkbükü’nde balıkçı bir ailenin çocuğu olarak doğmuştu. İlkokul, ortaokul ve lise yıllarında sürekli babasının piyade teknesinde ağ ve parekete avcılığı yaparak ailesine yardımcı olmuştu. Ailenin ortanca çocuğuydu. Bir ablası ve kendisinden üç yaş küçük bir oğlan kardeşi vardı.

yılmaz bozkurt yazıları 9 mart 2018 (3)Aile olarak aslen Giritliydiler. Mübadele öncesinde dedesinin babası ailesini tekneyle İtalyan işgalinin yaşandığı dönemde Bodrum’a getirmişti. Bir süre Bodrum’da kalan aile Rumbükü olan adı Türkbükü olarak değiştirilen sahil köyünde devlet tarafından Rumların boşalttığı bir eve yerleştirilmişti. Devlet işlemeleri için giden Rumların arazilerinden bir miktar toprağı aileye vermişti. Tuncer öğretmenin büyük dedesi Girit’in Resmo şehrinden gelmişti. Orada hem berberlik hem de balıkçılık yaparak geçimleri sağlamışlardı. Giritli Rum eşkıyaların saldırıları karşısında can güvenliklerini sağlamak için yelkenli balıkçı tekneleriyle Girit’ten kaçıp Bodrum’a gelmişlerdi. Bodrum’da bir süre kendilerinden önce gelen Giritli hemşerilerinin yanına sığındıktan sonra Türkbükü’ne yerleştirilmişlerdi.

Doğup büyüdükleri toprakların hasretini hep içlerinde taşıyan aile memleket özlemlerini duvara astıkları Resmo şehrinin fotoğrafıyla gidermişlerdi. Tuncer Öğretmenin büyük dedesi ve eşi ölene kadar kendi aralarında hep Giritlice konuşmaya devam ettiler. İlk başta Türkbükü’nde bulunan Rumlarla Rumca konuşmak istemişlerse de tam olarak anlaşamamışlardı. Türkbükü’ndeki Rumların Mübadele sonunda gitmeleri üzerine bu imkan da ortadan kalkmıştı.

Yine de Büyük Dede bu hasretini gidermek için eşek sırtında Bodrum’a gider oradaki handa bir gece kalır ve bu süreçte Resmo’dan ve Kandiye’den gelen diğer Giritli hemşeriyle hasret giderirdi.

Aile topraktan anlamadığı için balıkçılıkla geçimini sağlıyordu. Büyük Dede balıkçı teknesini oğluna devredince Türkbükü’nde bir berber dükkanı açarak berberlik mesleğini sürdürmeye başlamıştı. Büyük Dede bu mesleği çocukluğunda çırak olarak girdiği komşuları olan Rum berberden öğrenmişti.

Aile daha sonra balıkçılığın yanında sünger avcılığına yönelmişti. Özellikle Tuncer Öğretmenin babası balıkçılığın yanında süngercilik de yapmaktaydı. Bodrumlu sünger teknelerinde çalışırken Alanya kıyılarına kadar gittikleri olurdu. Sünger seferinden sonra balıkçılığı sürdürürdü.

Tuncer Öğretmenin babası denizin zorluğunu bildiği için oğlunun okumasını istemişti. Bu yüzden oğlunu 1970’lerin başında henüz o yıl açılan Bodrum Lisesi’nin Orta Okul kısmına kaydettirdikten sonra oğlunu Bodrum Öğrenci Yurdu’na yerleştirerek kalacak yer sorununu da çözmüştü.

1970’li yıllarda Ortaokul ve lise öğrenimini tamamlayan Tuncer öğretmen ilk iki yıl hep yüksek yerleri tercih ettiği için Üniversite sınavını kazanamamıştı. Bu iki yıllık ara ona yaşamında unutamayacağı deneyimler kazandırmıştı. Bu süreçte Mersin’de Ak Denizin uluslararası sularında ,Kıbrıs açıklarında , Gökova , Güllük ve Kuşadası Körfezlerinde açık deniz trol balıkçılığı yapmıştı.

İki yılın sonunda her hangi bir çalışmada bulunmadan girdiği Üniversite sınavında bu kez girebileceği yerleri tercih ederek İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümünü kazanmış ve dört yıllık bir süreçte fakülteyi bitirmişti.

Tuncer Öğretmen her Çarşamba günü balık kamyonu geldiği için , kapalı pazar yerinde bulunan Muğla balıkçısını ziyaret ederdi. Balık tezgahındaki balıkları gördüğünde sanki bir yakınını görmüş gibi sevinirdi. Hemen hepsinin nereden geldiğini bilirdi.

Arkadaşları balık almak istedikleri zaman hep Tuncer öğretmeni yanlarında götürerek hem deniz balığı hem de taze balık almış olurlardı. Tuncer yılmaz bozkurt yazıları 9 mart 2018 (2)Öğretmen barbun ve mercanları gördüğü zaman ‘’Bunlar Güllük Körfezi’nden gelmiş’’ derdi. Aynı şekilde palamuta yaklaşan büyüklükteki sırtı kanlı istavritleri gördüğünde ’’Bunlar Kuşadası Körfezi’nden Doğan bey ile Gümüldür açıklarından, üç tanesi bir kasayı dolduran büyük bakalyarosları ( mezgit), büyük boyutlu peygamber balıklarını ( dülger balığı ) ve büyük kırlangıç balıklarını gördüğünde ise bunlar derin su balıklarıdır. Kuşadası Körfezi’nde Sisam Adası ile Dilek Yarım Adası arasındaki Dar Boğaz mevkiinde 500 metre derinlikte çıkar ‘’ derdi.

O gün Tuncer öğretmen öğleden sonraki dersi az olduğu için okuldan erken çıkmıştı. Günlerden Çarşamba olduğu için arkadaşı Selim hoca ve Tufan hocalarla birlikte balıkçıya gitmek için anlaşmışlardı. Üç arkadaş Muğla pazarındaki balıkçıya geldiklerinde balıkçı kamyonundan balık kasalarının indirilmekte olduğunu gördüler. Balıklar hızlı bir şekilde tezgahın üstüne yerleştirilmekteydi.

Tuncer Öğretmen gördüğü manzara karşısında adeta büyülenmişti. Gözünü ayırmadan tezgahın üstünde duran kemik kafalı, büyük kanatlı sırt tarafları turuncu karınlarının altı beyaz Kırlangıç balıklarına bakmaktaydı. Üst çenelerinde bulunan sert kemik mahmuzları balıklara ayrı bir heybet kazandırıyordu. Ama Tuncer Öğretmeni en çok etkileyen masum bakışlı hafif maviye çalan gözleriydi.

Sanki hipnotize olmuş gibi gözlerini balığın gözlerinden ayıramıyordu. Kırlangıç balıkları sanki uçmaya hazırlanır gibi kanatları açık bir halde tezgahın üstünde duruyordu.

Tuncer öğretmen, bakışları kırlangıç balığının gözlerine sabitlenmiş bir şekilde birden daldı. Henüz öğretmenliğe başlamadığı, ama yeterlilik sınavını kazandığı, atamasının Rize Pazar ilçesine çıktığı bir dönemde balıkçılığının son zamanlarını yaşadığı 1986 yılının 17 Ocak gününe gitti.

O dönemde Kuşadası Körfezi’nde Dar Boğaz mevkiinde Bodrumlu tersaneci rahmetli Erol usta ile kardeşi ve aynı zamanda Bodrum Lisesi’nden arkadaşı olan Ethem Özyurt ‘un babası Mehmet ustanın Turgut Reis adlı trollerinde çalışmaktaydı.

Çalıştığı tekne 1975 yılında İzmir Dikili açıklarında Türk sularında avlanırken Türk Sahil Güvenlik Hücumbotu tarafından yakalanan 20 metrelik bir Yunan teknesiydi. Kıç tarafındaki haç işareti teknenin üstünde hala yer almaktaydı. Bodrumlu Özyurt kardeşler açık arttırma sonunda satılan tekneyi satın alarak Bodrum’a getirmişler ve teknenin yönetimini Mazılı Mustafa ve Duran Karagöl kardeşlere bırakmışlardı.

O gün her zamanki gibi derin suda avlanmaktaydılar. Çalıştıkları yer 500 metre derinlikte olduğundan ucunda ağın yer aldığı teller yatay olarak değil hafif dik olarak durmaktaydı. Çalışma alanlarının üç milin dışında olması zorunluydu. Ama Dar Boğaz mevkiinde Sisam Adası’yla Dilek Yarımadasının arası bir mil bile yoktu.

Denizin üzerinde sınır olmadığı için çoğunlukla Sisam Adası’nın dibinde Yunan karasularında avlandıkları çok olmuştu. Viradan sonra ağlar denizden çıkarılıp boşaltıldıktan sonra ağların denize mola edilmesinin ardından güvertedeki balıkların deniz dibinden çıkan pisliklerin içinden kaşık adı verilen uzun yassı tahta parçalarıyla ayıklanıp kasalanmasına başlanmıştı.

28959174_10208746524020096_5284145513204023296_nBirden kaptan ‘’Vira,vira ‘’diye bağırmaya başladı.  Hepsi birden oturdukları tahta alçak oturakların üzerinden doğrulduklarında adanın dibinden üzerlerine son sürat gelen Yunan Hücumbotunu gördüler. Hepsi birden koşuşarak görevlerinin başına geçip ağı çekmeye başladılar. Hızla yaklaşan Yunan Hücumbotuna yakalanacakları korkusuyla kaptan birden ‘’ Mayna ‘’ diye bağırdı.

Bu bugünkü parayla 25 .000 TL tutan bütün ağ, halat, çelik teller ve kapıların denize bırakılması demekteydi. Öbür taraftan yakalandıklarında Atina’da cezaevini boylamak da vardı.

Hücumbotun hızla teknenin üzerine gelmekte olduğu sırada Tuncer telsizle Kuşadası sahil radyo aracılığıyla İzmir Sahil Güvenlik Komutanlığı’na bağlanıp durumu haber verdi.

Komutan önce ‘’Onların suyundaysanız bizim suya kaçın ‘’ dedikten sonra Tuncer’e Hücumbotun Bordo numarasını sordu. Matematik dersinden Yunan harflerinin bazılarını bilen Tuncer ters ‘’E ‘’ şeklindeki harfi görünce hemen ‘’ Tetra 54 ‘’ diye karşılık verdi.

Gemicilerin çoğu ateş açılması karşısında kendilerini korumak için hemen makine dairesine inip motoru kendilerine siper edinmişlerdi. Takımların tamamını bırakıp son sürat Türk sularına kaçmakta olan tekneye hücumbot yetişmişti. Güvertede bulunan Yunan askerleri ‘’Gidin ,gidin ‘’ anlamında ellerini sallıyorlardı.

Türk sularına geçtikten sonra rahatlayan kaptan ve mürettebat, büyük bir moral bozukluğu içinde Kuşadası Yat Limanı’na yanaşmışlardı. Teknenin çalışabilmesi yeniden bütün takım taklavatın yenilenmesi gerekmekteydi. Patrona durumu telefonla haber verip vermeme konusunda kararsız olan kaptan elinde bir sandal çapasıyla tekneye döndü.

Akşam tekrardan aynı yere gidip ağları ve diğer takımları kurtaracaklardı. Gece saat 12:00’de ağları bıraktıkları yere varan tekne ve mürettebat hemen kurtarma operasyonunu başlattı. Uçları çengelli sandal çapasını 500 metrelik halatın ucunda denize sarkıtarak denizi taramaya başladılar. Bir saat sonra çapa deniz dibinde bir şeye takılmıştı. Vinçle zorladılar. Ama boşalınca umutları boşa gitmişti.

Dört saatlik bir taramanın ardından çapa kapılara yakın bir yerden çelik halata takılmıştı. Ağır ağır vinçle çekerek çelik halatın bir ucu tekneye alındı.

Bir yandan gecenin ayazı ,bir yandan çalkantılı deniz ,bir yandan uykusuzluk gemicileri bitkin düşürmüştü. Sabah saat altıda kurtarma operasyonu bitmişti.

Kaptan ve gemiciler adanın burnundan iki tane Yunan trolünün ağları bıraktıkları bölgeye doğru Turgut Reis trolünün ağlarını ve takımlarını çıkartmak için gelmekte olduğunu gördüler. Anlaşılan Yunan Hücumbotu Yunan Trolcülerine Türk trolünün ağlarını ve takımlarını bıraktığını haber vermişlerdi. Çünkü o ana kadar bölgede hiç Yunan trolü görmemişlerdi.

Bölge Türk sularına yakın olduğundan Türk Hücum botundan çekinirlerdi. Yunanlıların yakalamış oldukları Türk balıkçı motorlarına karşılık Bizim hücumbotlar birkaç kez Yunan sularından bir kaç Yunan balıkçı motorunu yakalayarak karşılıklı becayişle kurtarmışlardı.

Kaptan ve mürettebat ağları aramakta olan Yunan tryılmaz bozkurt yazıları 9 mart 2018 (1)ollerine elleriyle nah bulursunuz işareti çekip limana yol doğru almışlardı. Kaptan o gün akşam mürettebatı restoranda akşam yemeğiyle ödüllendirmişti.

Tuncer öğretmen dalgınlığından Tufan hocanın omzunu dürtmesiyle uyanmıştı. Tavalık balık isteyen arkadaşlarına birer kilo Bodrum yöresinden gelmiş izmarit balığı aldırtmış, kendisi de Pilaki yapmak için bir iki dakikalığına kanatlarına binip uçup gittiği kırlangıç balıklarından üç tane aldıktan sonra hepsi evlerinin yolunu tutmuştu.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.