Bodrum Gündem

Güneydoğuda Sürdürülebilir Barış İçin İş, Aş, İhmal Edilmemeli..

17.08.2009
0
A+
A-

Ekonomik kalkınma adımları olmadan Kürt açılımının bir ayağı eksik kalır.

Bölgenin ekonomik sorunlarını, bölge insanının pratik en önemli sorununun işsizlik ve eğitimsizlik olduğunu göz ardı edersek maalesef izlenecek plan sürdürülebilir olmayacak ve bölgeyi kalıcı barışa götürmeyecektir.Bu nedenle sorunun çözümü için aynı anda üç merhemi, (EKONOMİK, KÜLTÜREL ve SİYASAL) aynı anda sürmeliyiz.


 


Özellikle hükümet ve Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından Türkiye’nin en önemli meselelerinin  başında gelen Kürt sorununun çözümü noktasında önemli bir sürecin başladığı işaret ediliyor. Konuyla ilgili kapsamlı ve gerçekçi, bir  çalışma yapıldığını umut ediyor ve herkesin bu sürece katkıda bulunması gerektiğine inanıyorum. Bu bağlamda;  bölgeyi yakından tanıyan bir siyasetçi olarak konuyla ilgili  görüşlerini paylaşmak istiyorum.


 


Öncelikle yanlış bir yaklaşıma dikkat çekerek başlamak gerekiyor. Hem siyasi otorite hem de aydınlar, sorunun sürekli demokratik haklar ve sosyal devlet boyutuna dikkat çekiyor, ‘ekonomik kalkınma’ boyutu fazla gündeme gelmiyor. Bu geçmişte yapıldığı üzere sorunun sadece ekonomik kalkınma ayağını ele alarak; siyasal ve kültürel boyutunu ıskalamak kadar ciddi bir hata.  Bilakis,  demokratik haklar, sosyal devlet ve ekonomik kalkınma aynı sorunun çözümü  için bir arada el ele alınması gereken olmazsa olmaz ayakları. Kürt sorununun çözümü için acil mücadele alanı siyasal ve kültürel olabilir. Ancak, bu müdahalenin sürdürülebilir olması, kalıcı barışa dönüşebilmesi için mutlaka bölgeye ‘ ekonomik kalkınma’ aşısı yapmalıyız.  Aksi takdirde bölgedeki barış ortamı ilk istikrarsızlıkta bağışıklık sistemi zayıf çocuklar misali elimizden kayıp gidebilir.


 


Çözümün adresi Ankara; merkezi Güneydoğu’dur…


 


İkinci önemli hata, fetihçi mantıkla bölgeyi kale olarak görmek ve bizim olanı yeniden fethetmeye kalkmaktır. İktidarın Kürt siyasetinin  kalesi Diyarbakır’ı  alacağız; DTP’nin kaleyi kaptırmayacağız  mesajları demokratik siyasetin söylemleri arasında yer alamaz. Öte yandan bu yanlış mantığın bir uzantısı olarak da Güneydoğu Bölgesindeki demokratik ve kalkınma açılımlarını Kuzey Irak’ta Kürt Bölgesi’nin olası  cazibesine endekslemek olacaktır. Kürt Bölgesinin hızla zenginleşerek Türkiye’deki Kürtler için de bir çekim merkezi olacağı ve bu nedenle hızla harekete geçmek gerektiği iddiaları hem vicdan hem de rasyonalite dışıdır. Vicdan dışıdır; çünkü biz bu açılımları Kürt yurttaşlarımız, bölge insanı diğer tüm yurttaşlarımız gibi evrensel standartlarda yaşamayı hak ettiği için yapıyor olmalıyız. Mantık dışıdır çünkü; AB perspektifinde ilerleyen, GAP gibi önemli kalkınma projeleri olan 2 milyona yakın Kürt vatandaşımızın bir dünya şehri olan İstanbul’da yaşadığı bir Türkiye tam tersine Kuzey Irak’lı Kürtler için cazibe merkezi olacaktır. Ayrıca 29 Mart seçimlerinde bir kez daha gördük ki örtülü de olsa Kuzey Irak lı liderlerin Güneydoğulu vatandaşlarımızın siyasi tercihleri üzerine etkili olma çabaları etkisiz kalmış,bölgede seçimlerini Türkiye içinde büyüyüp gelişen bir parti olan DTP kazanmıştır. Evet, order Cialis   çözümün adresi Ankara;   merkezi Güneydoğu’dur.


 


Suç ekonomide değil, yanlış paket ve uygulamada.


 


Bölgede  ekonomik odaklı kalkınma  projelerinde yer  almış bir sivil toplum önderi olarak şu noktaya özellikle dikkat çekmek gerekiyor. Bu güne kadar Bölgeye yönelik 21 ekonomik paketin açıklandığı ve bunların hepsinin de  başarısız olduğu doğrudur. Ancak bu başarısızlıkta en az terör sorunu kadar  açıklanan  paketlerin gerçekçi olmaması ve kötü bir şekilde uygulanması etkili olmuştur. Örneğin, Başbakan’ın geçtiğimiz yılın Mayıs ayında çok büyük iddialarla  açıkladığı GAP eylem planını ele alalım. Eylem Planında GAP bölgesindeki 9 ilin sermaye açısından birer cazibe merkezi haline dönüştürülmesi; sağlanacak destekler ile şehirlerin rekabet üstünlüğüne sahip oldukları sektörlerde geliştirilmesi hedefleniyordu. Eylem Planının ilk aşamasında Diyarbakır, ardından Gaziantep,  Şanlıurfa illerine yaygınlaştırılması hedefleniyordu. Böylece 3.8 milyon kişiye istihdam yaratılacağı müjdeleniyordu. Aradan bir yılın üzerinde bir zaman geçmesine rağmen tek bir konuda ilerleme sağlanamadı. Yine doğru bir vizyonla 2007 yılının  son ayların da dönemin Başbakan Yardımcısı  ve UNDP Başkanı ile birlikte açıkladıkları, GAP Kalkınma Platformu ile beraber hazır olan ‘ GAP Rekabet Gündemi’ sadece söylemde kaldı.


 


Siyasiler paketleri heyecanla açıklıyor, başarısızlıkla kapatıyorlar…


 


Yukarıda birkaç örneğini verdiğim sıkıntıların en önemli sorumlusu siyasi sorumluluğu üzerinde taşıyan iktidarlardır. Siyasi iktidarların bu konudaki başarısızlıklarının bir dizi sıralanabilir. Ancak, artık zaman eleştiri zamanı değil  çözüme katkı zamanıdır. Bu noktada bölgeye dönük ekonomik ve kalkınma politikaları kapsamında neler yapılması gerektiğine dair hem genel yaklaşımı ortaya koymak hem de taktik adımları sıralamak büyük önem taşıyor.  Bölgenin kalkınmasına yönelik atılacak adımlarda izlenecek gene yaklaşım kapsamında şunları sıralayabiliriz.



  • Bölgede verilecek teşvikler, istihdam hedefli bölgesel kalkınma odaklı olmalıdır.

  • Bölgedeki yatırım stratejisi düşük sermaye ihtiyacına karşın yüksek istihdam sağlamaya yönelik olmalıdır. Hazır giyim, tarım ve turizm ilk akla gelen sektörler.

  • Devlet bölgeye pozitif ekonomik ayırımcılık yapmalıdır. Devlet hali hazırda bölgeden doğru dürüst vergi toplayamıyor.  Bu nedenle zaten toplayamadığı vergileri gözden çıkarıp, yatırımının önünü açacak teşvikler vermelidir. Asgari ücret üzerinden alınan kesintilerin kaldırılması, belirli büyüklüğün üzerinden istihdam sağlayan yatırımların Kurumlar Vergisinden muaf tutulması, sanayi elektriği üzerinden alınan vergilerin kaldırılması bölgede işsizliği çözecek, yurtdışına kaçan yatırımları bölgeye yöneltecek, Güneydoğu’yu Ortadoğu’nun  yatırım merkezi kılacaktır.

  • Bölgenin rekabetçi olabileceği geleneksel sektörlere kaldıraç sağlanmalıdır. Bölge için büyük önem taşıyan hayvancılığın gıda sektörü ile entegrasyonu sağlanmalı, sektöre destek olunmalıdır.

  • İlk olarak 1999 yılında dönemin ABD başkanı Bill Clinton ‘ın gündeme getirdiği Türkiye’de nitelikli sanayi bölgesi NSB  Propranolol best prices projesi yeniden aktive edilmeli Güneydoğu bölgesinde zaman Kuzey Irak’ı da kapsayan NSB’ler kurulması yönünde çalışılmalıdır.

 


Üç merhem aynı anda ve peş peşe sürülmeli…


 


Son olarak, demokratik haklar ve sosyal devlet başta olmak üzere sorunun çözümü için sorunun bütün boyutlarını kapsayan bir çözüm planı geliştirmeliyiz. Eğer bu noktada bölgenin ekonomik sorunlarını, bölge insanının Cialis   pratik en önemli sorununun işsizlik ve eğitimsizlik olduğunu göz ardı edersek maalesef izlenilecek plan sürdürülebilir olmayacak ve bölgeyi kalıcı barışa götürmeyecektir. Bu nedenle sorunun çözümü için aynı anda üç merhemi ekonomik, kültürel, siyasal aynı anda sürmeliyiz.


 


Bütün Türkiye ve bölge insanı  için barış umuduyla….


 


 


 


 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.