Bodrum Gündem

YORUM SİZE KALMIŞ…

09 Ağustos 2006da Antalyada yapılan Çevre ve Golf Konferansında Tursab Başkanı Başaran Ulusoyun konuşmasının tam metni.

YORUM SİZE KALMIŞ…
10.01.2010
0
A+
A-

Değerli konuklar, Sayın Başkan heyecanınızı doğal karşılıyorum, katılımın az olmasına üzülmeyiniz, eğer katılımın fazla olmasını arzu ediyor iseniz bir golf sahasına 4 manken getirirseniz, katılımcı sayısının ne kadar fazla olduğunu göreceksiniz.


Federasyon olarak yılmayınız, bu tür çalışmalarınıza bizler de her zaman destek veriyoruz.
Hepinizi saygı ile selamlıyorum. Bu konferansta, Golf ve Çevre konusunu gündeme getirmesi nedeni ile, Türkiye Golf Federasyonu′nu tebrik ediyor, teşekkürlerimi sunuyorum.


Çünkü büyük önem verdiğimiz golf turizminin gelişimi için zorunlu olan golf sahalarının açılmasının, çevreye etkileri açısından ele alınmasının da büyük önem taşıdığını düşünüyorum. 31 Mayıs 2004 tarihinde gerçekleşen Türkiye Uluslararası Golf Konferansı′nda belirttiğim üzere, golf imkanları turizm açısından büyük önem verdiğimiz bir konudur.


O zaman bize dağıtılan dokümanlardaki rakamlara göre, dünyada 13 milyon lisanslı, 40milyon lisanssız olmak üzere toplam 53 milyon kişi golf sporu yapmaktadır. Dolayısıyla golf meraklıları büyük bir pazar oluşturmaktadır. Golf imkanları bir kısım meraklılar için tatil destinasyonu tercihinde bir seçim kriteridir. Bir kısım meraklılar için ise golf sporu imkanı, ilave bir cazibe, tatile değer katan bir aktivitedir. Öte yandan golf turizmi yüksek gelir getiren bir turizm türüdür. Golf turizminin bir diğer önemli yönü, yıl geneline yaygın bir aktivite olması ve dolayısıyla, ölü sezonda, konaklama tesislerinin doluluk oranlarına katkıda bulunması, yöreye hareket getirmesidir. Ülkemizde genel bir politika ilkesi olarak, turizm ürün ve pazarlarımızın çeşitlendirilmesini ve ülke turizmi içinde yüksek gelir gruplarının payını artırmayı amaçlıyoruz. Bütün bu yönleri ile golf turizmi, gelişimine büyük önem verdiğimiz bir turizm türüdür. Daha önce de açık bir şekilde ifade ettiğim bu görüşümü burada teyiden bir kez daha vurguluyorum. Tabii golf turizminin olmazsa olmaz koşulu, golf alt yapısının, yani golf sahalarının gerçekleştirilmesidir.


buy retin-a Yine geçen toplantıda dağıtılan bir dokümanda, golf arazisinin seçiminde temel kriterler şöyle belirtiliyor: 
• ortalama 750.000 m2 arazi
• yazın en sıcak zamanında 2.000 m3 su
• ulaşabilirlik, konaklama merkezlerine uzaklığın 60 km′yi geçmemesi
Bu kriterlere göre bir golf sahasının ortalama 750.000 m2 ya da 75 hektar araziye ihtiyacı vardır. Daha somut olarak her golf sahası için, söz gelimi 750m genişliğinde 1000m uzunluğunda yani 1 km′ye yakın bir alana ihtiyacı vardır.


Kanımca işin asıl zor tarafı da bu kriterlere uygun arazinin bulunmasıdır. Hele 100 golf sahasının hedef alınması durumunda iş daha da zorlaşmaktadır. Evet açıkça ifade ettiğim gibi golf turizmine büyük önem veriyor ve destekliyorum. Ancak her türlü gelişimde, son derece önem verdiğimiz yaşamsal addettiğim bir nokta da “çevre ve sürdürebilirlik gelişim ilkeleridir. Sürdürebilir gelişim bugünümüzün ve gelecek kuşakların teminatıdır.


Her tür arazi kaynağından yararlanmada, koruma-kullanma dengesinin gözetilmesi, sürdürülebilir gelişimin temel ilkesidir.


31 Mayıs 2004 tarihinde gerçekleşen Uluslar arası Golf Konferansı′nda yaptığım konuşmada da, bu yaşamsal noktayı aynen şöyle dile getirmiştim:  “Ancak geniş alanlara ihtiyaç duyulan golf sahaları projelerinin gerçekleştirilmesinde ormanlık arazilerin korunması, sürdürülebilir gelişim ilkesinin önemle göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulamak isterim”
Golf sahaları aslında, uygun yerlerde yapıldığında çevreye olumlu katkı sağlayan, estetik yeşil alanlar yaratmaktadır. Ancak bu alanların golf oynayanlara münhasır olarak tahsisi, kullanımı kısıtlamaktadır. Öte yandan büyük açık alanlara ihtiyacı olan golf sahalarının yer seçiminde tabii yerine göre kritik sorunlar, sektörler arası çelişkilerin ortaya çıkması da mümkündür.


Genellikle değerli tarım arazilerinin ve ormanlık alanların golf sahalarının kullanımına ayrılması talep edildiğinde, sektörler arası sorunlarla karşılaşılabilir. Bu konularda kamuoyuna yansıyan tartışmalara da tanık olduk. Bu gibi yaklaşımlarda çok farklı yaklaşımlar ortaya çıkmaktadır.
Örneğin ülkemizde değerli tarım arazileri yaygın şekilde yapılaşmaya açılmış, sonuçta bu araziler yapılaşmış, betonlaşmış, ancak tarımsal üretim ülke çapında büyük kayıplara uğramıştır. order Fluconazole


Turizm gelişimi de bunun istisnası değildir. Birçok değerli tarım arazileri, narenciye bahçeleri özellikle ikinci konut ve bir kısım turizm yapılaşması ile kayba uğramıştır. Ekolojik dengeyi, koruma-kullanma dengesini bozan gelişmeler hep,”şu kadar arazi yapılaşmaya açılsa ne çıkar?” gibi bir zihniyetin ürünüdür. Akarsu pis tutmaz, denizler kirlenmez sözleri, daha bundan 40-50 yıl önce halkın dilinden düşmezmiş. Çünkü akarsular uzun, denizler göz alabildiğine genişti. Adeta sonsuzdu. Yavaş yavaş başlayan bu gelişmeler, hızlı sanayileşme ve kentleşme süreci sonucunda bize, order Tadalafil online
bugün her türlü çabaya rağmen denizine girilemeyen, yüzülemeyen, dünyanın eşsiz deniz kenti İstanbul′u miras bıraktı.


Ormanlarımıza gelince, ben TÜRSAB Başkanı olarak ve aynı zamanda TEMA Vakfı yönetiminde uzun süre görev üslenmiş; turizm dahil hangi tür gelişim olursa olsun “sürdürülebilir gelişim anlayışını” benimsemiş bir kişi olarak, ister bir otel, ister bir konut yatırımı, ister bir golf sahası olsun, ormanlık alanlarımızda yok olacak her ağacı düşünmek zorunda olduğumuz inancındayım.


TEMA Vakfı′ndaki faaliyetlerimizin temelinde de erozyonla mücadele ve ağaçlandırma kampanyaları yer almıştır. Ülkemizde 20,7 milyon hektar ormanlık alan var. Bu devasa görünen büyüklüğün yanında “önemli bir yatırım için”80-90 hektarlık bir orman alanının lafı mı olur? şeklinde bir yaklaşımı doğru bulmuyorum. Bana göre her ağaç, üzerinde düşünülmesi gereken bir değerdir. Bir ağacı düşünmeden yok edersek, yüzlerce, binlerce, on binlerce ağacı yok etmek çok kolay olur. Hareket noktası 20,7 milyon hektar ormanlık alan değil, her ağacın bir değer olduğu noktasıdır. Çünkü bugüne kadar, yanlış arazi kullanımı, dengesiz gelişmeler ekolojik dengedeki bozulmalar, hep bunun aksini düşünmekten, aksine hareket etmekten kaynaklanmıştır.


Buradan şu noktaya gelmek istiyorum. Her zaman vurguladığım gibi büyük önem verdiğimiz golf turizminin gelişimi için olmazsa olmaz koşul olan golf sahalarının yer seçiminde: 
• Sürdürebilir gelişim anlayışı ve ilkelerini göz önünde bulunduran 
• Çok yönlü planlama anlayışına uyan 
• Orman alanlarını koruyan 
• Ekolojik dengenin korunmasına, koruma kullanma dengesine, çevreye önem veren bir anlayışla hareket etmek ve karar vermek gerektiğine inanıyorum.


Bu belki en kolay yol değildir, ancak ülkemiz turizmi, golf turizmi ve ormanlarımız, ülkemizin geleceği açısından kanımca en iyi ve doğru olanıdır. Turizmi geliştirirken, ekolojik dengeyi, çevreyi, tarımı, ormanlarımızı, kısaca insanın sağlık refah ve mutluluğunu etkileyen her konuyu; gelişimin her yönünü düşünmek, konulara entegre, sürdürülebilir bir gelişim anlayışı ile yaklaşmak zorundayız. Sanıyorum sorunlarımıza hep birlikte böyle bir yaklaşım içinde çözüm getirme anlayışını, tüm değerli katılımcılar da paylaşmaktadırlar. Bu anlayışla golf sahaları için pek çok alternatif imkanların bulunacağına ve golf turizmini el birliği ile ileri noktalara taşıyabileceğimize inanıyorum


 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.