Bodrum Gündem

Dünya Kültür Mirası Bodrum Yarımadası Açıkhava Müzesi…

17 mart günü ÇYDDnin düzenlediği Bodrum konulu söyleşide Murat Şeremetlinin Bodrum ile ilgili konuşmasının tamamını BODRUM GÜNDEM okurları ile paylaşıyoruz.

Dünya Kültür Mirası Bodrum Yarımadası Açıkhava Müzesi…
18.03.2010
0
A+
A-

Bodrum Yarımadası tahmini 2500 yıllık tarihi ile Türkiye′nin Avrupa ve Akdeniz′e açılan kapısıdır. Bu kapıdan Bodrum′a giren bilinen ilk popüler turist, her ne kadar turizmin ruhuyla örtüşmese ve savaş amacıyla da olsa MÖ.330 yılında Büyük İskender olmuştur.


Bundan sonra bu yöre sanatçıların, yelkencilerin, süngercilerin yazar ve şairlerin, Türkiye’nin ve de dünyanın meşhur insanlarının uğrak yeri olmuştur.


Akdeniz insanının konukseverlik anlayışı, toleransı, evrenselliği ve yaratıcı gücü, günümüz teknolojisi ile birleşince bir ailenin bireyleri gibi oluyor insan, dünya küçülüyor, sınırlar kalkıyor.


Bu da çeşitli ülkelerden insanların tarihsel ve kültürel


purchase Indocin zenginliklerinin,birikim ve benzerliklerinin, yüzyıllar öncesine


dayanan dostluk ve kardeşliğinin yeniden canlanmasına


vesile oluyor.


 


İçinde savaş, kin ve  düşmanlık barındırmaması, yalnızca


sevgi, dostluk ve anlayışa yer vermesi nedeni ile turizm


olgusu, tabii doğru uygulandığı taktirde, aslında bizlerin ortak şansı.


Zaten, Avrupa Topluluğu′da bu yüzden 1990 yılını ′ Turizm Yılı′ ilan etmiş ve özellikle genç nesillerin dış ülkelere seyahat etmelerinin teşvik edilmesi gerektiğini vurgulamıştır.


Raporda ” Çünkü,bu gençler gelecekte kendi ülkelerinde önemli yönetici pozisyonlarına gelecekler ve eskiden yaptıkları seyahatlerde yabancı ülke insanları ile kurmuş oldukları ilişkiler karşılıklı anlayışa, toleransa ve dünya barışına önemli katkıda bulunacaktır ,” denmektedir.


Tabii ki, burada, bizim vurgulamaya çalıştığımız Turizm, sadece güneş, kum, deniz ve eğlenceden oluşan Turizm değil, kültür, gelenek, çevre anlayışı, insan sevgisi ve barışın öne çıktığı turizmdir.


 


Bodrum Kalesi, meşhur Sualtı Arkeoloji Müzesi, dünyanın yedi harikasından biri olan Mausoleum, Antik Tiyatro dışında, Mylasa, Labranda, Alynda, Euromos, Heraklia, Magnesia, Ephesus, Milet, Dydima, Priene, Stratonicea Bodrum’dan 1-1,5 saatlik mesafede bulunan ören yerlerinden sadece birkaçı. Tarihin Babası Herodot′un doğduğu yer.


Bir turiste bu kadar çok seçenek sunabilmesi, böylesi doğa ve


kültür zenginliklerine sahip olması da Bodrum′un şansı.


Bu şansı sürdürebilmek için ise, kısa vadeli, kişisel menfaatler ve rant uğruna Yarımada’nın plansız programsız, vahşi batıda yaşanmış Altına Hücum dönemini çağrıştıran, niteliksiz göçlerle İstanbulvari talan edilmesine göz yummamak, UNESCO tarafından DÜNYA KÜLTÜR MİRASI ilan edilmiş bir BODRUM  YARIMADASI AÇIKHAVA MÜZESİ  hedefimiz olmak zorundadır…


Bu hedefe ulaşmak için ise şahsi kanaatimce önce insandan  işe başlanmalıdır..


Her taşın altından tarihi eser fışkıran Yarımadamızda geleceği-


mizin teminatı olan çocuklarımızın bu eserlere sahip çıkabilmelerini, onların değerlerini kavrayabilmelerini teşvik etmek için, yeni açılan Güzel Sanatlar Fakültesinden ayrı yine Muğla Üniversitemize bağlı, çok acil Arkeoloji ve Sanat Tarihi fakülteleri açılmalıdır. 


Bunun yanında okullarla birlikte çalışarak, öncelikle yeni


yetişen nesillerimizi arkeoloji konusunda öğrencileri bilgilendirici ve heveslendirici, Yarımada’nın tarihi ve kültürel mirasları ile ilgili sık sık seminerler, paneller yapılmalı, konunun kıymetli uzmanları konuşmacı olarak davet edilmeli, ancak bu işler kendi ismini Bodrum’dan önce ön plana çıkarmaya özen gösterenlere bırakılmamalıdır.


Bu sayede bir Açıkhava müzesi konumunda olan Anadolu ve Bodrum Yarımadasındaki tarihi eserler pek değer verip, göklere çıkardığımız yabancı uzmanlar yerine, bizlerin


yetiştirmiş olduğu bilim adamları tarafından, kendi ülkesinin tarihine, geçmişine sahip çıkmanın vereceği haz ve heyecanla araştırılıp, gün ışığına çıkarılırlar.


Bu ciddi ve somut önerinin hayata geçirilmesinin dışında, süratle yarımada tarihi envanteri çıkarılmalı ve bu yönde yapılan  etkinlikler görsel ve yazılı dokümanlarla sürekli desteklenmelidir. Bütün Bodrum bilgileri ciddi bir arşivleme ile kayıt altına alınmalıdır. Bu bilgilerin toplanacağı hemşehrimiz Tarihin BabasıHerodot adına bir Kütüphane oluşturulmalıdır. Buna paralel olarak da Yarımada Belediyeleri halkı ve gelecek yerli-yabancı konukları bu yönde aydınlatıcı, bilinçlendirici kampanyalarını yurt içi ve dışında12 ay sürdürmelidirler.


Aynı fakülte bünyesinde su altı arkeolojisi ile ilgili bir bölüme de mutlaka yer verilmelidir. İçmeler’de bir “Denizcilik, Süngercilik ve Bodrum Tekne İmalatı Tarihi” müzesi oluşturulmalıdır.


Yel değirmenlerinin ve  Sarnıçların(Konacık örneğinde olduğu gibi) bakımı, onarımı yapılmalı, bu tarih ve medeniyet tanıkları yeniden faal hale getirilmeli ve ivedilikle ışıklandırılmaları sağlanmalıdır.


Sanayi çarşısının altına hapsedilmiş Halikarnassos şehrinin toprak altındaki değerlerinin açığa çıkarılmasına başlanması yönünde kentin süratle, daha fazla geç kalınmadan uzmanlarca yeniden planlanması şarttır.


Pedasa Kalesi ve çevresindeki antik Leleg yerleşim alanının Prof. Adnan Diler’in Hobi Arkeolojisi proje önerisi doğrultusunda ele alınmalı ve uzman arkeologlar önderliğinde


yerli-yabancı arkeoloji öğrencileriyle birlikte kazı çalışmaları


yapılmalıdır. 12 aya dönük bir hobi arkeoloji turizminin geliş-


tirilmesi, bu vesile ile tarihi değerler gün ışığına çıkartılırken,


ülke ve turizm sektörü olarak da bu işten para kazanılması


işten değildir. Kısaca belki başka bir ülkede görülmemiş bu


proje sayesinde Bodrum Yarımadası dünyanın gündemine,


bu kez Televole,magazin haberleriyle değil kültürüyle yeniden


oturacaktır.


Gün geçmiyor ki, Bodrum Yarımadasında tarihi, doğal veya


kültürel bir değer ortaya çıkmasın.


Hatırlarsınız son olarak bundan birkaç gün önce altyapı çalışmaları esnasında Gümüşlükte mezar odaları, bir süre önce de Akyarlar’da tarihi bir hamamın kalıntıları çıkmıştı ortaya. Belki de tarihin akışını değiştirecek Leleglerin yaşam alanı Konacık’daki Pedasa ve çevresi araştırma ve kazı proje çalışmaları sürmekte. İşte, Aspat kalesi, batık Myndos kalıntıları, yüksek volümlü müzik konserleriyle tahrip ettiğimiz Antik Tiyatro, Myndos Kapısı, Osmanlı Tersanesi, St.Jan şövalyelerinin 16.yy Petrum kalesi, talan edilmiş kaya mezarları ve tabii ki en muhteşemi dünyanın 7 harikasından biri olan Mausoleum.


Ayrıca, estetik harikaları sarnıçlarımız, bazıları ahır olarak


kullanılan içlerine hayvanların pislediği küçük şapeller, manas-


tırlar.


 


Kim bilir yıllardır süregelen inşaat furyası sırasında gözden kaçan başka ne gibi değerler toprağın daha da derinliklerine gömülmüştür ?


 


Su altı zenginliklerimizi, Osmanlı mezarlarını, yel değirmenlerini, Dağbelen, Sandıma, Geriş, Çırkan ve benzeri bir çok köyümüzdeki eski taş evleri falan saymıyorum. Gün ışığına çıkmayı bekleyen Hipodrom, Mars Mabedi vs..


 


İnanın, bu saydığım kültür hazinelerinden bir tanesi başka uygar bir ülkenin hudutları dahilinde olsa, o bölge dünya tarih mirası olarak UNESCO tarafından  koruma altına aldırılır ve bu kuruluşların tarih, kültür ve arkeoloji fonlarının büyük bir kısmı oraya akıtılır.


Bizim Bodrum’umumuza akan ise, bu fonlar ve de tarih ve kültür meraklısı insanlar yerine, çoğu ucuz hesaplar peşinde koşan , şahsi hırs ve menfaatleri yüzünden çevresine, doğaya ve tarihe verdiği zararı umursamayan, büyük şehirlerdeki varoşların yaratılmasının altına imza atmış, estetik anlayışından yoksun bir dolu inşaat ve yap-sat tutkunu, ya da bizim buy Ventolin bir yıllık pasaport uzatma harç bedeline 1 hafta 4-5 yıldızlı otelde her şey dahil tatil yapabilen turistler.


 


Bırakın tarihi eseri, sarp dağlarından başka bir şeyi olmayan purchase Lamisil online


İsviçre bile masal kahramanı Wilhelm Tell ile en mükemmel şekilde ülkesinin tanıtımını yapıyor.


Almanya, Nazi temerküz kamplarını dahi tanıtımına dahil etmiş, her yıl milyonlarca insanı oralara çekebiliyor. Karayiplerde Puerto Rico’da 25 dolara Bacardi içki fabrikasına tur düzenliyorlar. Yani kısacası başka ülkelerde kent ve sivil toplum kuruluşlarının dirayetli yöneticileri, bir yatırımın sadece kişisel avantaj sağlamakla rantabl olamayacağı ileri görüşüne sahip iş adamları ve “ağlamayan çocuğa mama vermezler” demeyen milletvekilleri, bakanlar, hükümetler yoktan bir şeyler yaratarak, uzun vadeli projeler üreterek yörelerine sahip çıkmanın çarelerini arıyor ve buluyorlar.


Biz ise var olanları değerlendiremiyoruz. Bırakın değerlendirmeyi, gelecek nesiller, insanlık için devamını, ayakta kalmasını dahi sağlayamıyoruz..


 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.