Bodrum Gündem

BODRUM, KANARYA ADALARI, KONUT STOKU VESAİRE…

22.03.2010
0
A+
A-

Bugün aslında Homeros 3.Yaş Akademisi H3Anın Çomakdağ gezisinden izlenimlerimi anlatacaktım ki Yarımada gazetesinin manşetine gözüm çarptı.

Neymiş efendim? Bodrum Mimarlar Odası Başkanı Mahmut Yıldırım Bodrumda yapılaşmanın durma noktasına geldiğinden yakınıyor! Muğla Valiliği yayınladığı genelge ile 1 Mayıs- 31 Ekim arasında inşaat yasağı uyguluyormuş ve bu dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir şeymiş! Yazının devamı işçilerin istihdamına ilişkin bir sürü teknik sorun…


 


Ben yaz kış Gümüşlükte yaşamaktaydım. Ekim’in 1′i dedi mi oralarda ağır kaya matkapları, eskavatörler çalışmaya başlar sabahın köründen geç saatlere dek. Yıllarca taaa Haziran ortalarına kadar bu böyle oldu. O bölgede sürekli yaşayan yurttaşların bu tatsız seslere tam gün, tam mesai katlanmaları gerekir. Bu şu anlama gelir hava güzel olsa bile şöyle bir terasınızda, bahçenizde, balkonunuzda sessizlik ve huzur içinde bir kahvaltı edemezsiniz, doğaya bakıp mutluluğu içinize çekemezsiniz. Sürekli çalışan, çimento karılan bir kamyonun içinde o döngüde yaşar gibisinizdir. Etrafınızdaki dünya sürekli titreşim içindedir, bir de o korkunç gürültü yok mu?  Ekskavatörler durduğunda bu kez tam gün, birbiri ardı sıra inşaat sahalarına malzeme taşıyan ağır vasıtalar, ufak depremler yaratarak geçer de geçer… Etraf toz, toprak, ekzost gazı içinde kalır. Yollar deşilir, asfalt çukurlar, ara yollar çamur içinde kalır. Evinizde duramazsınız, yürüyüşe çıkamazsınız: Evinizin içi dışı toz, her yan inşaat molozları, toz, toprak içindedir, yürümek, yaşamak, hayattan tat almak ne mümkün. Bir de karılarını, çocuklarını memleketlerinde bırakarak Batı′ya gelen ucuz işgücü göçmen işçilerin sefaleti…


 


Sayın mimarlar odası başkanını tabii ki vatandaşın bu çeşit sıkıntıları hiç ilgilendirmiyor. Bunlar ′′Fasa Fiso′′ önemli olan bu bölgede para edecek bir şeyler yapmak, rant yaratmaktır. İyi de ben ve benim gibi insanlar sürekli bir şantiyede yaşamak için para döküp almadık ülkemizin bu doğa harikası yöresinde. Emeklilikte, ya da kent ortamlarının gürültülü, yoğun atmosferlerinden kaçarak kafa dinlemeye geldik. cheap Viagra


 


′′Yazlık ve ikinci konut′′  ibaresi de pek bir çekti dikkatimi.  Sanki bu konutlar birilerinin kerhen edindiği, yaşanmayan, tepe tepe kullanılabilecek alanlarmış gibi, boşlayan, önem vermeyen, sallamayan bir ifade.  Ama benzeri inşaatlar üretmekten gelir ummak ta başka bir çelişki. Üstelik bu ifadeler bir mimara ait . Mimarlık yapı sanatçılığı ya da doktorluğu gibidir. Bu işi meslek edinirsiniz ve adeta gizli bir yeminle mesleğin talep ettiği kurallara bağlanırsınız. Mimarlığın en baş kuralı nedir? İnsanları mutlu edecek güzel evler tasarlamak olarak özetlenebilir belki de. Yani insanların huzur içinde yaşayacağı estetik olarak çevreyle ve doğayla uyumlu yapılar yapmak… Geçiniz efendim!  Bunlar demode, tapon görüşler.


 


Bugünün anlayışı şöyle. Çevre falan önemli değil, en fazla para getirecek evi yapacaksın! Albenisi olsun, iyi satılsın, gerisi fasa-fiso… Ha çevre zarar mı görüyor, insanlar rahatsız mı oluyor! Eee! ne yapalım işin gereği bu! İşte bu kadar pragmatik!  İnsanı kaale almayan sadece para para diye kıvranan bir anlayış. Böyle bir anlayışın bir mimarlar odası başkanına yakışıp yakışmadığını değerlendirilmesini ben okuyucularıma bırakıyor, Sayın Mimarlar odası başkanına şunları sormak istiyorum: Mimarlar odası olarak Bodrum′un gelecekte nasıl bir biçim alacağını öngörüyorsunuz? Bununla ilgili nasıl projeleriniz var?


Yapıların, inşaatların görüntü kirliliği yaratmaması gerektiğini söylemişsiniz. Bodrum′da yıllardır yapılan inşaatların Bodrum′u ne hale soktukları çok acık bir gerçekken sizce bu kirliliği aşmanın yolu nedir?  Bunu aşmak için nasıl girişimleriniz, samimi yaklaşımlarınız oldu?


 


Ben bunları kafamdan geçirirken Kanarya Adalarını gösteren bir turistik PPS gösterisi geldi bilgisayarıma. Kanarya adalarına turist çekmeyi amaçlayan turistik bir tanıtım.  order Strattera Seyredince ′′İstemem kalsın!′′ dedim içimden ve Bodrum için ciddi ciddi korktum. Anlaşılan rant için gözü dönenler dünyanın bütün nadide güzelliklerini yok etmeye ant içmişler!  Kanarya adaları Afrika kıtasının batısında Atlantik denizindeki harika tropikal adalar. Bunların doğal güzelliği dillere destandır. Gerçekten sunumda adaların iç kısımlarında o güzelliklerin hala yaşadığını anlıyoruz ama ya sahiller?!  Kilometreler boyu kumsalların ardında ve sahile hakim tüm tepelerin üstü beton mezarlığına dönmüş, ağaç falan bırakılmadan her yer yüksek oteller, turistik! tesislerle kaplanmış. Hiçbir karakter, kimlik kalmamış: Standart ucuz turist memnun etme fabrikaları. 19. yüzyıl sanayisi nasıl yaratığı kirlilikle doğayı mahfetti ise, 21. yüzyılda dumansız sanayi turizmin de, anlayış değişmezse dünyanın en güzel köşelerini mahvedeceğini söylemek kehanet sayılmasa gerek.


 


Son olarak! Ekonomik kriz iki yıldır ikinci konut satışlarına sekte vurmuş durumda. Yabancı alıcılar herkesin malumu olan akla gelmedik bin bir yöntemle Türkiye′den ev almaktan o kadar yıldırıldı ki artık dış talep neredeyse sıfıra inmiş durumda. Bu böyleyken, alelacele tüm dağları tepeleri traş ederek çılgınlar gibi oralara doldurulan yapı stokunun tükenebilmesi için, yılların geçmesini beklemek gerekecek gibi görünüyor.


cheap Propranolol

 


Bu böyleyken yeni yapılar üretmek için gösterilen bu heyecan, bu telaşın anlamı ne acaba?


Satılması neredeyse imkansız konutlar, doğayı, çevreyi perişan ederek, insanlar camlarını kırsın, içlerine dışkılasın diye mi üretilir?


Yukarıdaki yöneticiler geleceğe dönük olasılıkları tespit edecek istatistiksel bilgiler üzerinden konut gereksinimine yönelik gerçekçi hesaplamalar yapmazlar mı hiç acaba?


 


Yoksa, bu ülkede hep birilerinin menfaatleri, nedeni, niçini belli olmayan talepler, baskılar, hovardalıklar, açgözlülükler üzerine plansız programsız mı yürüyecek işler?

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.