TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ 90 YAŞINDA…

Tarihimizde önemli bir dönüm noktasi olan 23 Nisan 1920, varligina kastedilen yüce Türk Ulusu`nun uyanisini; esaret zincirlerini kirarak, kendi yazgisina el koydugu günü simgelemektedir. Büyük Atatürk, baslatmak istedigi kurtulus hareketinin ancak ulusla birlikte basarilabilecegini görmüstür. Proscar buy
Türkiye Büyük Millet Meclisi, ” Egemenlik kayitsiz, sartsiz milletindir ” ilkesinin olusturdugu demokratik rejimimizin temel kurumu, ulusal egemenligin somutlastigi ve ulusal iradenin temsil edildigi yüce bir organdir. 

En degerli varligimiz olan Cumhuriyet, yeni kurulan bir devletin ulusal bagimsizligini kazanabilmek için giristigi essiz bir savasin sonucunda elde ettigi büyük bir kazanimdir. 

Atatürk`ün, ” Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karsisinda zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirligi üzerine kurulmus müesseseler her tarafta yikilmaya mahkumdurlar ” sözü, Türkiye Cumhuriyeti`nin temelindeki çagdas anlayisi en iyi biçimde yansitmaktadir.

Fakat bugün gelinen noktada; Türkiye, 2000′li yillarda beceriksiz iktidarin yanlis gündem ve öncelikleri ile yönetilemeyen bir ülke haline gelmistir. AKP iktidarinin izledigi gizli ayrimcilik politikasi, halki zit kutuplara itmekte ve toplumu bölmektedir. ( Laik-Dinci / Türk-Kürt) AKP′nin yapmakta oldugu açilimlarin sonucu, halk ayrismakta ve kutuplara bölünmektedir. (Alevi-Ermeni-Kürt-Roman)

Türkiye Cumhuriyeti′nin kuruldugu ilk yillardan beri beraber, dostça ve kardesçe yasayan farkli etnik kökenden gelen yurttaslarimiz,  bugün degerler üzerinden siyaset yapma kolayligina kaçilarak, ayni deri rengine, milliyete, dil ve dine ait olmalarina ragmen karsi karsiya getirilmistir.
Ülkemiz ekonomik ve siyasal anlamda bir kriz döneminden geçmektedir. Issizligin en yüksek düzeyde seyrettigi, milli gelirin oldukça düstügü, dis borçlarin her geçen gün arttigi ve içinde ciddi siyasi çatismalar barindiran bir ortamin hakim oldugu bir zamandayiz. 
Sözde demokratik açilim gerçeklestirdigini söyleyen hükümet gerek

 Anayasa Degisikligi gerekse Ekonomik reformlar olsun her konuda aceleci ve dayatmaci davranmaktadir. Kisacasi ulusun egemenligi tek parti tek adam iktidariyla hiçe sayilmaktadir.
23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi′nin açilisini bugün yeni bir bakis açisiyla aslinda tarihte “oldugu sekilde” ve Atatürk′ün mesajlari dogrultusunda kutlayalim. TBMM demek demokrasi demek, TBMM demek “Halkin ve Milletin Temsilciligi” demek. Bütün ulusu, bütün vatandaslari ve bu vatandaslarin kuskusuz hür ve esit yurttaslari olarak gören bir demokratik iradenin temsili demek..TBMM, bütün halki esit anayasal vatandaslik bagi ile ele alan çagdas bir demokrasinin yansimasidir. Yoksa insanlari dilleri, dinleri, mezhepleri ile parçalara ayiran bir yaklasimin karsiligi olmaz.

purchase Accutane Hükümetin toplumsal barisi dinamitleyen sözde açilim projelerinin geldigi noktayi en iyi TBMM′de yasanan çagdisi yumruk yumruga yasanan kavgalar özetlemektedir. Toplumsal huzursuzluk yüce Meclis′e yansimis durumdadir. TBMM, siyasi uzlasinin, saygi ve karsit görüslere hosgörünün sembolü bir kurum olmalidir. Oysa bugün bu durumdan uzaktayiz. Bu nedenle bugün bayramin önemi daha da artiyor.
Amacim, bu sorunlardan bahsedip sonra da olumsuzluk, umutsuzluk ve güvensizlik sarmalinda takili kalmak degildir. Olani fark etmek, anlamak ve yorumlamakla birlikte bugün bir seyler yapmaya çalismaktir. Bugün 23 Nisan, içimizde geçmise yönelik bir özlem olustursa da, TBMM′ nin ilk kurulus yilini ve amacini bir kez daha hatirlayarak, aradan geçen onca zamana ragmen hala günün “özgün anlami” ni korumaya yönelik düsünme ve harekete geçme zamanidir. Çagimiz, bir araya gelme, dayanisma ve çogulculuk çagidir. Bu eksen de biz de; güç birligi ve dayanismayi hedef alarak mevcut demokratik, laik, sosyal hukuk devletini daha çagdas, muasir medeniyetler seviyesine ulastirmak dogrultusunda çalismaliyiz.