Deniz Kitapları…

Erdal Öz

Can Yayıncılık

19.00.-TL

THKO (Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu) adlı devrimci örgütün önderlerinden Deniz GEZMİŞ, Yusuf ARSLAN, Hüseyin İNAN,  ve arkadaşlarıyla Ankara Mamak Askeri Cezaevi’nde karşılaştım. Deniz GEZMİŞ’in isteği üzerine, onlarla tek tek konuşacak, gerekli birikimi sağlayacak, sonra oturup onların romanını yazmaya çalışacaktım. Heyecan verici, müthiş onurlu bir çalışma başlıyordu benim için. Kimi gizli, kimi açık buluşmalarla bir kısmıyla konuşabildim. Gerekli ayrıntıları yakalamak için, aralıksız sorular sordum, istediğim gibi yanıtlar aldım. Bir roman için böylesi ayrıntılar kaçınılmazdı. Bu tasarı çok iyi başladı, ama ne yazık ki yarıda kaldı. Tam işin içindeyken, hiç beklemediğim anda cezaevinden salıverildim. Elimdeki notlar bir roman için yetersizdi. O güzel insanlar- kimi asılarak, kimi kurşunlanarak- öylesine acımasızca yok edildiler ki, bende kalan notları artık kendimde saklayamazdım. Yıllar sonra oturdum bu kitabı yazdım.  Gülünün Solduğu Akşam, serüven dolu bir roman gibi de okunabilir, ama hüzün yüklü bir kitap olduğu da bilinmelidir. Bu kitaba girmeyen notlarımı, izlenimlerimi, yıllar sonra Defterimde Kuş Sesleri adlı kitabımda topladım. Gülünün Solduğu Akşam’ın devamı da sayılabilir o kitap

DENİZ Bir İsyancının İzleri

Turhan Feyizoğlu

Ozan Yayıncılık

15.00.-TL.

Tarih bilinci, dünü, bugünü ve yarını kapsayan bir süreklilik içinde kavranmalıdır. Gelecekle ilgili kaygılar taşıyan ve/veya geleceğini tasarlayan toplumlar, tarih bilincinden, tarih kavrama iradesinden vazgeçemez. Çünkü tarih, dünü anlayıp bugünü geliştirmekte ve geleceğin nasıl olacağını belirlemekte kullanılan en önemli kaynaktır.

treatment with Dapoxetine  

Bu kitapta, 25 yaşında siyasi bir kararla idam edilen deniz GEZMİŞ’in kısa ama dopdolu yaşamına, mücadeleciliğine tanık olacaksınız.

Deniz’in yaşam öyküsünün, Türkiye’nin toplumsal tarihinin en hareketli dönemini aydınlattığına inanıyoruz.

68’den 78’e Sancılı Yıllar, Kuşatılmış Sokaklar,

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan

Hikmet Çetinkaya

Günizi Yayıncılık

16.00.-TL.

Yeryüzünün en yaşlı ve engin bir tarihe sahip ülkelerinden biri olan Türkiye  için, 1965-1978 yılları arasını kapsayan kısa tarih kesiti nedir ki?  Türkiye’nin yazgısını ele almaya başlayanların  yetiştiği dönem olması ötesinde..

Bu sürece tanıklık eden Hikmet Çetinkaya’nın “Sancılı Yıllar / Kuşatılmış Sokaklar”ı, dünyada olduğu gibi Türkiye’nin de tarihsel bir kesitine  damgasını vuran olay ve olguların tarih bilinciyle anlatılmaktadır.

Hikmet Çetinkaya, keskin gözlemciliği, dürüst gazeteci gözlükleri ve aracı kalemiyle ilk  toprak işgallerini, köylü hareketlerini, grevleri, öğrenci olaylarını ele alırken, günümüz Türkiye’sine de bir  pencere açıyor ve özellikle genç kuşaklara değerli bir belge sunuyor.

Bizim 68’liler

Şükran Soner

Cumhuriyet Yayınları

11.00.-TL.

“..Şimdi yılların ardından, yaşanmışlıkların, tanıklıkların bütünü içinde, hangi gençlik-işçi olayına, hangi toplumsal olaya odaklanırsam odaklanayım, genel olarak ilk akla gelen  ‘bunca acıya, bunca bedele değer miydi? Ne oldu? .’ türünden soruların haksızlığına inanıyorum. İnsan gibi insan, inanmış, sorgulayan, değerleri olan her birey, kendi koşullarının bütünü içinde davranır. Toplumsal dinamikler, reflekslerde öyledir.

1968 kuşağı, bizim 68’liler, aydın-genç insan ülke sorumluluğu üstlendiği toplumsal değerler içinde yetiştiler. Dünyayı, Türkiye’yi, insan haklarını, demokrasiyi sorgulayan sol, sosyal açılımların, örgütlenmelerin içinde yer aldılar. Türkiye ye biçilen don, aydınlanmacı,  sol gençliğin açılımları ile ters düşünce  de , en çok onlara bedel ödetilerek toplumsal reflekslerin köreltilmesi gerekti…

Yaşananların özeti bu olsa gerek

Darağacında Üç Fidan

Nihat Behram

Everest Yayınları

11.00.-TL.

“Biz şahsi hiçbir çıkar gözetmeden, halkımızın bağımsızlığı ve mutluluğu için savaştık”

1968’liler. Yazılı tarihin en barbar asrını en umutlu, en ışıklı, en cesur günleriydi. Coşkun bir devrimci dalganın bütün dünyayı sarstığı, onlarca ülkede milyonlarca insanın ayağa kalkarak, “Gerçekçi ol, imkansızı iste” diye haykırdığı günlerdi.

Böyle bir dünyada, Denizler de özgürlük bayrağını Türkiye’de yükseğe taşıdılar. ABD’ye, NATO’ya, yurtlarını yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekmek isteyenlere en iyi cevabı eylemleriyle, yürüyüşleriyle, cesaretleriyle verdiler.

Ve egemenler, bu özgürlük kabarışının intikamını 12 mart karanlığında üç gençten çıkarmak istediler. Somut hiçbir yasal dayanak olmadan Deniz’i, Yusuf’u, Hüseyin’i ve nice arkadaşlarını idamla yargılayıp, “Asalım, asalım!” çığlıklarıyla darağacına göndererek özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini boğmaya çalıştılar.

İşte Nihat Behram, o günlerin ölüm karanlığını sivil tarihçiliğimize belgesel bir katkı olan bu kitapla yırtmıştır. Denizlerin asılmadan önceki son sözlerinin de ilk kez açıklandığı, yayımlanır yayımlanmaz yasaklanan ve ancak yirmi iki yıl sonra aklanan Darağacında Üç Fidan, içten sesi, ince duyarlılığı ve ödünsüz tavrıyla, bütün iktidarların geçici olduğunu, milyonların kalbinde yaşayacak olanların daima özgürlük savaşçıları olduğunu göstermiştir.

Baskı altında geçen 22 yılın ardından, 60. basımıyla Darağacında Üç Fidan’ı sunarken, bu gün koyu bir karanlığın ve ahlaksızlığın içine itilmek istenen yurdumuzda, gözlerimizde hala bir umut ışığı, darağaçlarında “solmayan” üç fidanın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz…