Bodrum Gündem

SİZİN İÇİN…

28.02.2011
0
A+
A-

Ne kadar çok beklentimiz var artık hayattan.

Gelecekten, eşimiz, sevgilimiz, çocuklarımızdan, mucizelerden, şansımız, yarınlarımızdan bekledikçe bekliyoruz. Farkında olmuyoruz belki ama bekledikçe zaman; dünümüzde pişmanlık, yarınımızda ümit oluveriyor. Sabredip bekliyoruz. Pozitif düşünüp yine bekliyoruz. Bugünleri yarınlara erteleyip duruyor, cümlelerimizi umut, kısmet, inşallah kelimeleriyle besliyoruz. Tembellik ve kendine güvensizlik DNA yapımıza işlenmiş sanki. Gazla çalışıyoruz artık. Düşüncelerimizi hareket fikri ile birleştirmeyeli akıl ve zekamız ile şekil vermeyi unutmuşuz. Sınırlarımız ötesindeki bireyleri düşündüğümde onların, büyük birer kumbaraları varmış gibi geliyor bana. Kullandıkça gelişen hareketli bir düşünce yapıları oluşturulmuş gibi. Eylemlerle gerçeğe dönüştürdükleri isteklerini, ulaştırdıkları hedeflerini, yaşadıkları her mutlu günlerini o kumbaraya atıyorlar sanki. Yıl içerisindeki biriktirdikleri günlerini mutlu birer hazineye dönüştürüyorlar. Bireysel adımları, kurumsal bir yapıyla diğer insanları da içine alıyor. Okuyorlar, eğitiliyorlar. Böylece birey, kişilik ve zihin ile beden ve ruh dengesini sağlayabiliyor. Uzakdoğu’da anlamlı bir hikaye anlatılır;   order misoprostol online


Uzakdoğu’da bir Budist tapınağı bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyormuş. Burada geçerli olan incelik; anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekmiş.


Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı gelmiş. Yabancı kapıda öylece durup beklemiş. Burada sezgisel buluşmaya inanılırmış. O yüzden kapıda herhangi bir tokmak, çan veya zil yokmuş. Bir süre sonra kapı açılmış. İçerdeki Budist kapıda duran yabancıya bakmış. Bir selamlaşmadan sonra söz’süz konuşmaları başlamış. Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyormuş. Budist bir süre kaybolmuş sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla dönmüş ve kabı yabancıya uzatmış. Bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz demekmiş. Yabancı tapınağın bahçesine dönüp, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bırakmış. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyormuş.  Su taşmamış. İçerdeki Budist saygıyla eğilmiş ve kapıyı açarak yabancıyı içeri almış.


Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman ihtiyaç varmış…


Biz dış dünyanın değişmesini bekliyoruz. Hiç değişmedi ve değişmeyecek! Rüzgârın nasıl estiğine bakıyoruz. Fark eder mi? Asıl Farkı yaratan, yelkenimizi nasıl açtığımız değil mi?


Yıllar önce Usta şairimiz insanlığa “her şey sizin için” diye seslenmiş. Duyanlar kulak vermişler O’na;

Sizin için, insan kardeşlerim,/Her şey sizin için; buy Xenical online 
Gece de sizin için, gündüz de;/Gündüz gün ışığı, gece ay ışığı;
Ay ışığında yapraklar;/Yapraklarda merak;
Yapraklarda akıl;/Gün ışığın da bin bir yeşil;
Sarılar da sizin için, pembeler de;/Tenin avuca değişi, Buy cheap Topamax 
Sıcaklığı,/Yumuşaklığı;
Yatıştaki rahatlık;/Merhabalar sizin için;
Sizin için limanda sallanan direkler;/Günlerin isimleri,
Ayların isimleri,/Kayıkların boyaları sizin için;
Sizin için postacının ayağı,/Testicinin eli;
Alınlardan akan ter,/Cepheler de harcanan kurşun;
Sizin için mezarlar, mezar taşları,/Hapishaneler, kelepçeler, idam cezaları;
Sizin için;/Her şey sizin için.
 
Orhan Veli Kanık Yaprak,01.05.1949
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.