Güle Güle Gürol Hoca…

24 Mart 2011 Valtrex buy online

Muğla’mın canımdan aziz, aydın düşünceli, uygar insanları; biliyorsunuz ben siyasetçi olmaktan öte bir eğitimci, bir akademisyenim. Bu nedenledir ki, yaşama ömrümce hep insan odaklı, eğitim odaklı, bilim odaklı yaklaştım. Yaşananları bu çerçevede değerlendirdim ve yaşanacaklara bu pencereden baktım.

Buğday başaklarını bilirsiniz. Daneleri dolu olduğunda başakların başları her zaman öne eğilir. Binlerce dolu başak arasında boş başakları rahatlıkla seçebilirsiniz, bunun için sert bir rüzgâra da gerek yoktur; en küçük esintide bile savrulur ve ses çıkarır boş başaklar. Buna karşılık sessizliğin sesidir dolu başaklar. İnsanlar da öyledir; bilgili, görgülü insanlar tıpkı dolu başaklar gibi ağır başlı olur, ağırlığınca değer bulur, her yöne savrulmaz, dağılmaz. Bilgiden, görgüden yoksun insanlar ise boş başaklar gibidir, rüzgâr ne yöne eserse başını oraya çevirir, o yöne savrulur.

Biz, Cumhuriyet Halk Partililer olarak Türkiye topraklarında yeşermiş bire bin veren buğday başaklarıyız. Bizler bu topraklarda kök saldık, başağımızı bir büyük güneşle doldurduk. O güneş Atatürk’tü. Yüzümüzü Atatürk’ün ışığına döndürdük. Karanlık düşünceliler o güneşe bakamaz, o güneşin sıcağında kavrulmaktan korkup kaçarken; biz, gözünün içine, gönlünün içine baktık Atatürk’ün. Yolunu yol bildik. Daha da derinlere saldık köklerimizi. Bu vatanın çocukları olarak, Cumhuriyet Halk Partililer olarak; bu toprakları ve onun düşüncelerini namusumuz bildik.

2002 yılında Sizler, böylesi bir Cumhuriyet Halk Partili olarak bana Muğla’dan milletvekili olma onurunu verdiniz. Adı üstünde vekildim ben, aslolan sizlerdiniz. Vekâletini verdiğiniz onurunuzu temsilen 9 yıl boyunca görev yaptığım Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında Muğla halkının ve Cumhuriyet’e gönül vermiş tüm yurttaşlarımızın sesi olmaya gayret ettim. Özellikle toprağı elinden alınan, emeğine saygı duyulmayan, günden güne fakirleşen tüm çiftçinin sesi olmaya çaba sarfettim.

Çok sevgili dostlarım, hayatta en çok bana güvenenlerin güvenini boşa çıkarmaktan korktum. Mutluyum ki, bugüne kadar hiç korktuğuma uğramadım; hiç mahcup olmadım. İnanmadığım hiçbir şeyi savunmadım; ülkemin ve Türk Milleti’nin aleyhine olan hiçbir konuda suskun kalmadım, ezik davranmadım, gür sesle karşı koydum. Bu vatanın bölünmez bütünlüğü için, şehit kanları ile sulanmış, acılarla yoğrulmuş toprağı için, hiçbir zaman ve hiç kimseye boyun eğmemiş ve eğmeyecek halkımın refahı için, şanlı Türkiye Cumhuriyeti için tüm varlığımı ortaya koydum, bundan sonra da ortaya koymaya devam edeceğim. Ama her şeyin bir sonu olduğunu, olması gerektiğini de biliyorum. Bu nedenle önümüzdeki dönem için milletvekilliğine aday olmadım. Bu yeni dönemde Cumhuriyet Halk Partisi’nin, tıpkı Türkiye Cumhuriyeti Bayrağı gibi al bayrağını, aynı duygularla dalgalandıracağına inandığım bir başka Muğlalı dava arkadaşıma devredeceğim.

Bana verdiğiniz tüm destekler için, gücüme kattığınız güç için Sizlere ve tüm Muğlalı’lara hep şükran duydum. Bugün de tüm Muğlalı hemşerilerime bir kez daha içten, yürekten teşekkür ediyor; önünüzde saygı ile eğiliyorum.