KALDIRIMLAR ALTI AYDIR ENGELLİ..

Çıkamadım yine çünkü rampa yok… İnsanlar kum, çimento, çukur dinlemeden yarı bitmiş halde yaya trafiğine açık olan kaldırımı kullanıyorlar. Hatta bazı yerlerine taşıt aracı bile park edebiliyor. Yani kaldırımlar alışılagelmiş sosyal hayatın tam içinde.

Ama ben değilim!

Aylardır toz, toprak ve çukur dolu taşıt yolunu kullanıyordum. Bugün asfalt atılmış dar yolu kullanıyorum. Bilen bilir benim elden kuvvet alan dört çeker tekerlekli sandalyem var. Şartlar zorlayınca Bodrum sanayi sitesinde ona bir de Türk işi arazi vitesi takmayı da düşündüm. Yakında düz yolda kaç basıyor diye laf atanlar da olur diye Porsche motorundan vazgeçtim. Şimdi “Bodrum Jeep” patenti almak için çalışıyorum…

Trajikomik değil mi?   

Artık ben iyice anladım. Bodrum dahil insan odaklı belediyecilik yok ülkemizde. Biz belediyeciliği kelime olarak biliyoruz. Kavram olarak değil. Kavramı Avrupalı biliyor. Biz “mış” gibi yapıyoruz. O yüzden İlk olarak Ortaçağın Avrupa′sında ortaya çıkmış zaten. Derebeyin baskılarına karşı haklarını ve çıkarlarını korumak isteyen kent halkları (ki bunların içinde esnaf, zanaatkar ve tüccarlar da var) Lonca örgütleri kurmuşlar önce. Sonra da kendilerinin ve kentlerinin özgürlüklerini senyörlerden satın almışlar. Ortaya çıkan özgür kentlerin yönetim sorununu çözebilmek için belediyeleri oluşturmuşlar. Ne zaman? Kavimler göçü ile 1453 İstanbul’un fethi arası dönemde. Günümüzde onların şehirlerinde iğne oyası gibi özenle işlenmiş insan hakları, kentsel doku, yaşayan şehir, kamusal alan gibi kavramlar var… purchase Zithromax

Bizde ne var?

Belde halkının huzur, esenlik, sağlık ve mutluluğu için çalıştığını iddia eden belediyeler var. Aylarca yan yana getirilemeyen kaldırım taşları var. Yol ortasına veya kaldırımların üstlerinde dökülen kum tepeleri var. Rüzgarda savrulan çimento torbaları, insanlar üzerine bassın diye inadına serilen çakıl taşları var. Sağa sola gelişigüzel atılmış inşaat malzemeleri var. Bodrum imajının yerle bir edilmesi var. Bunları görüp de normalmiş gibi davranan garip bir halk kitlesi var. Hiçe sayılan sosyal hayatlar, görmezden gelinen insanlar var! Kağıt üzerinde insan hakları, sözüm ona eşitlik, sözde demokrasi var…

Sözde de olsa demokrasi var ya! Ben Bodrum Belediyesi Meclisi üyelerine sesleniyorum; Siz de Bodrumda yaşıyorsunuz. Olanları görmüyor musunuz? Görüp de neden görmezden geliyorsunuz? Siz Bodrumda yaşayan insanlar için orada değil misiniz? Sayın Demokrat Partili üyeler, siz Cumhuriyet Halk Partisinin içinden çıkıp “Yeter söz milletin” demediniz mi? Deyip de iktidar olmadınız mı? Ne çabuk unuttunuz olup bitenleri. Ülkeyi derinden etkileyen olaylar kısa bir dönem için miydi? Bunları sadece seçim mitinglerinde mi anıyorsunuz?

İşinize gelince mağduru oynamasını biliyorsunuz ama sokağın engellerini nedense görmüyorsunuz!

Çıkın bir daha bakın.

Göremezseniz bırakın o koltukları… 

Sayın Cumhuriyet Halk Partili üyeler, unutmuş olabilirsiniz ben hatırlatayım; 9 Mart 1935, Cumhuriyet Halk Partisi Dördüncü Kurultayını açış konuşmasında Atatürk şöyle seslenir:”Uçurum kenarında yıkık bir ülke .. Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar..Yıllarca süren savaş.. Ondan sonra içeride ve dışarıda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet.. Ve bunları başarmak için arasız, devrimler… İşte Türk Genel Devrimi′nin bir kısa diyemi..” Hatırladınız mi? Üzerinizdeki sorumluluğun farkında mısınız? 1938’in 10 Kasım’ından sonra devrimlerin bittiğini mi düşünüyorsunuz? yepyeni bir vatan, yeni değerlere bağlı bir toplum ve yepyeni bir devlet anlayışı da mı bitti? Çalışıp üreterek onurluca yaşamayacak mıydık? Bunu hak etmemiş miydik? Bu ayrım niye? Nerede insan hakları, nerede eşitlik, nerede adalet? Siz kendi kariyeriniz, belirli bir topluluk veya sınıf için orada değilsiniz! Siz her bir bireyin kamusal hakkı için oradasınız. Herkesten önce siz savunacaksınız bunu.

Ne diyor CHP; “CHP Varsa herkes için var.”

Belediyecilk anlayışı herkes için yok mu?

Siz de çıkın bir daha bakın kaldırımlara. Propranolol 40mg

Her şey normalse siz de bırakın koltuklarınızı…

Sn. Bodrum Kaymakamı, Sn Belediye Başkanı, Sn. İlçe Siyasi Parti Başkanları; Engelliler haftasında hep aynı etkinliği yapıyor halkın merhamet duygularına sığınıyorsunuz. Sizin tabirinizle engelli, merhamet duygularıyla değil hukuk kurallarıyla korunur. Kağıt üzerinde haklarını tanıyıp eğitim ve denetimi yapmıyorsanız sıkıntı sizde! Arkadaşları yürütüp halka teşhir etmek insan haklarını tanıyan hangi ülkede var? Fark yaratmak istiyorsanız, farklı engelli kimlikleriyle yürüyüşü siz yapın.

Elinizde “Engelimle değil, yeteneğimle varım”, “Engellilik görünüşte değil” gibi dövizler olsun.

Kamu uyuyorsa uyandırırsınız…

Hem engel yaratıp hem de üzerinden geçemeyenlere engelli diyorsunuz!

Yapmayın bunu artık.

Çünkü çok komik oluyor.