Bodrum Gündem

TARİH TEKRARDAN İBARETTİR, DERS ALMAK GEREKİR..

18.05.2011
0
A+
A-

Bir hikaye bu. Kısa ama herkesin anlayabileceği bir hikaye bu. Benim aralara koyduğum yorumları boş verin sadece küçük bir hikaye bu…


Biraz yorumlayarak paylaşmakta yarar olduğunu düşündüm. Sakın ola tek bir görüşe yönelik olarak değerlendirmeyiniz. Herkese ve her gruba uyarlanacak kadar ders verici bir hikaye.

purchase Lamisil online
 

Önemli olan neresinden baktığınız yada tuttuğunuz.

 

Bu  küçük öyküdeki ana fikir günümüz ile o kadar benzeşiyor, o kadar örtüşüyor ki ders çıkartacağını beklediğimiz insanlara bir gönderme olsun istedik. Aslında yurt geneli için değerlendirilebilecek bir öykü, lakin yerelde de değerlendirmeye almak dar alanda da karşılaştırma yapmakta çok yarar görüyorum. (Benzeşen, eşleşenler olsa da bu gün ile hikaye olarak okuyunuz yinede)

Gelecek olan tepkilere bakarak, üzerine alanlar olacak mı diye de çok merak ediyorum. Umut ederim üzerine alması gerekenler alır. (Her hikaye bir ders verir, masallar da bir ders niteliğindedir, tarihi olaylar, yani geçmiş bu güne ışık tutar, lakin siz yine de küçük bir hikaye niyetine okuyunuz)


 


“1890′larda Mersin’de valilik yapan Nazım Paşa, Osmanlı Devlet geleneğinin tersine biraz dik başlı bir adamdır.Mevlevi yani Mevlana mürididir. Ama aynı zamanda da ulusalcıdır. Anti Emperyalisttir. Özellikle bu yıllarda iyice abaran ve yabancılara (özellikle de Alman Fransız ve İngilizlere) büyük ayrıcalıklar tanıyan uygulama ve kanunlara büyük tepkisi vardır. Osmanlı topraklarında yaşayan bir İngiliz′in ya da Fransız ′ın Osmanlı yasalarına değil de İngiliz ya da Fransız yasalarına tabi olmasını bir türlü kabullenememektedir.”


 


Bu güne ne kadar çok benziyor değil mi? (Olsun bu bir hikaye)


 


“İşte bu Mevlevi şairlerinden Nazım Paşa′nın Mersin valiliği sırasında bu kentte yaşayan bir İngiliz (ki kendisi bir Lord′dur) pazardan aldığı zerzavatı taşıyan 10-12 yaşlarındaki küfeci çocukla para konusunda tartışmaya girer.


Bir küfeci çocuğun isteyeceği para ne olabilir?


O günün Osmanlı İmparatorluğunda yaşayan 10-12 yaşında küfeci bir çocuğun ufku nereye kadar gidebilir ki?


İstediği para lordun belki de içtiği tek bir puronun maliyeti değildir. Koskoca bir Lord bu üç kuruş para için çocukla tartışır.


Laf uzar… Sonunda Lord efendi bastonunu kaldırır çocuğun kafasına vurur.


Çocuk düşer ölür.”


 


II.Abdülhamid ile ilgili görüşe bazılarının katılmayacaktır. O ismi sembol olarak değerlendirirsek sorun bir nebze çözülür. Zaten burada isimlerden ve kavramlardan daha çok olaya ve özüne odaklanmakta fayda görüyorum.


(İsime takmayınız, silip başka isim de kullanabilirsiniz)

 

“O yıllarda böylesi bir olayın ne önemi olabilir ki… İstanbul′da padişahlık yapan II. Abdülhamid gücü Türklere yeten, arkasına emperyalistleri alan kimseye ses çıkartamayan ama Türk gazeteci ve yazar takımına (mesela Namık Kemal′e) kan kusturan dışarıda kedi, içerde kaplan bir adamdır. Bu nedenle de çocuğu öldüren Lord nasıl olsa herhangi bir ceza almayacak, hatta belki de Lord′a hakaret ettiği gibi bir gerekçe ile ölen çocuk suçlu bulunacaktır.


 


Lakin evdeki hesap çarşıya uymaz. Hesaba katılmayan bir faktör vardır. Bu hesaba katılmayan faktörleri şimdilerde hissediyoruz sanki. İşte o deönemde hesaba katılmayan faktör Nazım Paşa’dır… (Nazım Paşa, Şair Baba Nazım Hikmet usta değildir, sakın yanlış anlaşılmasın. Nazım Paşa dönemin bildiğiniz paşası işte)


 


“Olay olur olmaz Lord’u tutuklar. Ne önemi var ki, diye düşünür herkes… Nasıl olsa İngiltere′nin İstanbul Büyükelçiliği Abdülhamid′i sıkıştıracak ve lordun en fazla bir iki gün içerisinde serbest kalmasını sağlayacaktır. Bunu Nazım Paşa da bilmektedir. Bu nedenle de alel acele bir mahkeme heyeti kurar. Lordun savunması için bir avukat bile tayin eder. Haksız bir yargılama olmaması için gereken her şey yapılır. Hakça adil bir yargılama olur ve Lord idama mahkum edilir. Yine alel acele idamı onaylar, cellat ayarlanır ve Lord aynı günün gecesi sabaha karşı asılır.”


 


İşte dananın kuyruğu burada kopacak. Türkiye’miz açısından da baksanız, Bodrum yereli açısından da baksanız sonuç aynı olacak. (Genel yada yerel ama bu bir hikaye yine de)


 


“Olay üzerine burnundan soluyan İngiliz Büyük elçisi limanda demirlemiş olan İngiliz Donanmasının Mersin′i topa tutmasını bile talep eder ancak Nazım Paşa kentte yaşayan İngiliz vatandaşlarının kenti terk etmesini yasaklayınca kenti topa tutma tehdidi boşa gider.”


 


İntikamı alınsa bile küfeci minik çocuk ölmüştür. Geri dönüşü olmayan, ama birazcık yüreklere su serpen bir sonuç ise Lord’un idam edilmesi olmuştur.


buy Zithromax online  

buy vardenfil

Lakin esas sonuç suçu işleyen Lord’un akibetindedir.


İşte dananın kuyruğu “Lord efendi verdiği kelle ile kalmıştır” (işte bu hakikat)


 


(Ben öykü dedim, lakin tarihin sayfalarında gerçek diye geçiyor, yine de size bağlı hikaye demek yada gerçek)


Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.