BALIKLAR ve KARINCALAR…

“Kimin kimi yiyeceğine sular karar verir. Sular yükselince balıklar karıncaları, sular alçalınca karıncalar balıkları yer.”

·         3.250.000 yoksul aile var.

·         order Ventolin 15.600.00 işsiz var.

·         Son bir yılda artan yoksul sayısı 715.000.

·         Ülkede 9 milyon emekli var %80 i açlık sınırının altında ücret alıyor. Emekliye milli gelir artışından pay verilmiyor. Gelişmiş batı ülkelerinde tüm emekliler sendikalı. Yani örgütlenme bilinci geliştiği için insanca yaşayabilecek ücretler talep ederler. Fransa da emeklilik yaşı 60 dan 62 ye çıkarıldığı için lise öğrencileri eylem yapar.

·         Sendikal haklar hiç konuşulmuyor. Oysa Türkiye İLO sözleşmelerine; grevli-toplu sözleşmeli sendika yasasını çıkarmak için imza atmıştır.

·         1987 yılında Dünya’nın 14. büyük ekonomisine sahip iken 2011 yılında 17. sıradayız.

·         İnsani kalkınmışlık endeksinde 85. sıradayız.

·         Tarımda ve hayvancılıkta dünyada kendi kendine yeten 7 ülke arasında iken her şeyimizi ithal eder duruma geldik.

·         Şeker pancarı, pamuk, ayçiçeği, tütün, pirinç, buğday vb. terör bahane edilerek meralar yok edildi. Meraların yok edilmesi hayvancılığın bitmesi anlamına geliyordu. Öylede oldu. Yurt dışından canlı hayvan ithal eder duruma geldik.

·         Kamuya ait bütün büyük işletmeler tekel, tütün, sigara, rakı, Sümerbank, şişecam,  şeker fabrikaları, Telekom zarar ediyor gerekçesi ile ya kapatılıp çalışanlar kapının önüne koyuldular yada özelleştirme adına eş dost, akrabaya devredildi. Çalışanlar yine kapının önüne koyuldular.

·         1.700.000 öğrenci YGS sınavında şifre skandalıyla sarsıldı. YGS sınavındaki şifre iddiaları yaygınlaşınca öğrenciler hiçbir siyasi görüşün arkasına sığınmadan Türkiye’nin her yerinde haklarını aramak için sokaklara çıktıklarında “Biz istersek 5-10 bin kişiyi sokaklara dökeriz hak aramak bumudur yani” diyen bir başbakan ile karşı karşıya kaldılar.

·         Ankara Tunalı Hilmi caddesinde, okul harçlıklarını çıkarmak için sokakta müzik yapan bir grup üniversite öğrencisini kabahatler kanununa göre cezalandırıp müzik yapmalarını engellediler.

·         Oy pusulalarının basımı için bir kurumla 11 milyon liraya anlaşılıyor daha sonra bu oranın yüksek olduğu gerekçesi ile bir başka firma ile 840.000 liraya anlaşmaya varılıyor. Aradaki uçurumun nereden kaynaklandığı bilinmiyor.

·         Yapılan araştırmalara göre son dönemlerde boşanma oranı oldukça yüksek. Nedeni İŞSİZLİK.

·         Sağlık bakanı 6 çocuklu görme engelli bir işçinin geçinemiyoruz diye yakınmasına “Görmüyorsun ama çalışıyor ve para kazanıyorsun sana iş verdik daha ne istiyorsun” diye verdiği cevap billboardlarda kullanılan engellilere yapılan yatırımlarla çelişiyor.

·         Devletin bütün imkânları seçim kampanyası için seferber edilmiş durumda. Buna Bursa’daki bir ambulans şoförünü örnekleyebiliriz. Miting alanında kalp krizi geçiren bir hastayı ben konvoydan çıkmam deyip hastaneye götürmüyor.

·         İnsan hakları evrensel beyannamesine aykırı olarak insanların yatak odalarına girilip yatak odaları üzerinden siyasetten çekilmeleri için şantaj yapılıyor. Oysa TCK (İzin alınmaksızın özel hayatın yayınlanması suçtur) der

Sonuç olarak seçim sürecinin artık gelişmiş batı ülkelerindeki gibi daha az bütçeyle, görüntü kirliliği, çevre kirliliği ve bu seçim sürecinde harcanan benzin maliyetiyle bile birkaç fabrika açılıp üretime katkıda bulunulacağını ve işsiz sayısının da azalabileceğini söyleyebiliriz.