Bodrum Gündem

BU SEÇİM KADINLARIN…

11.06.2011
0
A+
A-

Dünyayı değiştirenler kadınlardır. Kadınların hakları için mücadeleye başladıkları 19. Yüzyılın ikinci yarısından bu yana dünya çok değişmiş ve çok daha güzel olmuştur.

Cytotec generic M.Ö 3 binli yıllarda başlayan, yaklaşık 5 bin yıllık yazılı tarihe sahibiz. Bu 5 bin yıllık süreçte kadını hep toplumun dışında tutmuşuz. Eğitim ve kişiliğin gelişmesine olanak sağlayacak her türlü olanak sadece erkeklere tanınmış. Kadınlar tarlada ve her türlü işte ırgat gibi kullanılmış, daha fazlası onlara verilmemiş. Irgat olarak çalışmasına gerek olmayan aristokrat ve burjuva kadınlara da eğitim olarak biraz okuma-yazma, felsefi olmayan az din bilgisi, müzik ve elişi öğretmek yeterli görülmüş.
Düşünün,  Avrupa’da tüm Rönesans boyunca bir tek kadın sanatçı çıkmamış ve bu dönemi takip eden akıl ve aydınlanma çağlarında da adını duyurabilen kadın olmamıştır.


Daha sonra yani 18. Yüzyılın sonu ile 19. Yüzyılda alt düzey burjuvaların, özellikle Protestan din adamlarının kızlarına bu okuma yazma eğitiminin biraz daha ciddi verildiği ve bu kadınların, yarım yamalak bilgileri ile aristokrat ve üst düzey burjuva ailelerinin kız çocuklarına mürebbiyelik yaparak hayatlarını kazandıklarını görürüz. Bu kadar sınırlı bir eğitim bile kadınların çiçek açmasına olanak sağlar. 18.Yüzyılın sonu ile 19.Yüzyılın başında Jane Austen’ler, Bronte kardeşler eserler vermeye başlarlar.  Yine 18.Yüzyıldan itibaren özellikle aristokrat hanımların seyahat mektupları, seyahatnameleri yayınlanmaya başlar.


Ancak 19.Yüzyılda hala, her kadın kocasının mülkü sayılmakta, kendine ait serveti üzerinde dahi tasarruf yetkisi bulunmamakta, boşanamamakta,okula gidememekte, mesleki eğitim alamamakta, bağımsız işyeri açamamaktaydı…
Erkek egemen toplumlarda  pek çok yer gibi parlamentolara da dinleyici olarak giremiyorlardı. Ama yılmadılar, daha fazla hak için değil, sadece ve sadece eşitlik için mücadele ettiler ve acılar çektiler.


Kadının yaklaşık 200 yıl önce başlayan mücadeleleri ancak 2. Dünya Savaşından sonra meyvelerini vermeye başladı. Erkekle eşit birey konumuna gelebilmeleri için pek çok ülkede önlerindeki yasal engeller 20.Yüzyılın ikinci yarısında kalkmıştır. Ancak bu ülkelerde dahi kadının ezilmesi, kadının kötü muamele görmesi, kadının sömürülmesi bitmiş değildir.
Bütün bu olumsuz tabloya rağmen kadınların bilimde, sanatta, politikada kısaca toplumsal yaşamın her alanında gösterdikleri başarının sayısal oranlaması yapılırsa, erkeğin 5 bin yıllık gelişiminin çok üstünde bir sonuç ortaya çıkar. Unutmayalım ki bir iki istisnai örnek dışında kadınların üniversitelere kabul edilmeleri 20.Yüzyılın başında olmuştur.


Bizlerin, kadın-erkek olarak unutmamamız gereken gerçek şudur;
Cinsel ayrımcılığın olduğu yerde demokrasi ve insan hakları olamaz..
İşte 21.Yüzyılın ilk çeyreğinde sözde İslam dünyasının kadına bakışı ortada.
 Yanı başımızda İran’da yaşanan olaylar korkunç. Kadın zina yaptığı gerekçesiyle taşlanarak öldürülüyor. Peki,erkek zina yapınca bu recm vahşeti niçin uygulanmıyor?..


Türkiye’deki kadınlar çok şanslıydı. Eğitim hakkı, siyasi hak, mülkiyet hakkı, eşit miras hakkı, çalışma hakkı  kendilerine gümüş bir tepside Büyük Atatürk tarafından sunuldu. Türk Kadını bu haklarını, Avrupa’daki kadınlar gibi savaşarak almadı.  Ama şimdi Atatürk’ün armağan ettiği bu haklar çok ciddi tehdit altında…


Türk seçmeninin  %51 i kadındır. 12 Haziran’da yapılacak seçimde kadınlarımız en önemli rolü oynayacaklardır. Tercih ve seçim kadınlarımızındır.
Ben sadece soru sorup, bazı gerçekleri hatırlatmak istedim. Türk Kadınları kendi haklarına sahip çıkacaklar mı, yoksa bu çağdaş değerlerin ve kazanılmış haklarının  din bezirganları, yobazlar tarafından gasp edilmesine  izin verecekler mi?


*Türk Kadınları gibi mi yaşamak istersiniz, yoksa Arap Kadınları gibi mi?
*Gelenek ve göreneklerine bağlı, ekonomik özgürlüğünü kazanmış, kendi ayakları üzerinde durabilen ve erkekle yan yana yürüyen Türk Kadını gibi mi olmak istersiniz, yoksa İran’daki gibi erkeğin dört adım gerisinden yürüyen köle benzeri kadınlar gibi mi? generic Lithium
*Temelinde sevgi ve saygı olan bir aile mi kurmak  istersiniz, yoksa henüz 14-15  yaşında, başka bir kadının üstüne kuma olarak gitmek utancını mı yaşamak istersiniz?..
*Kadınların tamamına yakınının fiziksel ve cinsel tacize uğradığı Arap ülkelerindeki gibi mi yaşamak istersiniz, yoksa Atatürk’ün yarattığı modern
Türkiye’de mi yaşamak istersiniz?….
*Kadının işgücüne katılımı 1955 yılında %72 idi. 2009 sonu itibarıyla bu oran %24 ye düştü. Gerektiğinde çalışıp, aile ve ülke ekonomisine katkıda bulunmak mı istersiniz, yoksa Afganistan-İran da olduğu gibi eve kapatılmak mı istersiniz?…
*AKP’li,  İstanbul Fatih ve İstanbul Eyüp Belediyeleri  Aile Danışmanı Sibel Üresin isimli kişinin aşağıdaki görüşlerine ve AKP’nin Türk Kadınına biçtiği role ne dersiniz;

“Erkek bir başkasıyla imam nikahı yapacağı zaman karısından izin almak zorunda değil. 4 üncü kadına kadar imam nikahıyla evlenebilir. Çokeşlilik yasallaşmalı. Çokeşlilik dinimizde var. Herkes yapamaz ama, yapana niye yaptın diyemezsiniz, şirke girer. Kuran’da var…”


Saygıdeğer Türk Kadınları;
Yarın oylarınızı kullanacaksınız. Yapacağınız tercih sadece ülkede siyasi iktidarı belirlemek için olmayacaktır. Kendinizin, kız kardeşlerinizin  ve kız çocuklarınızın nasıl bir ülkede yaşayacağını da belirleyeceksiniz. Tercih ve karar sizlerin…


Son Soru; Çağdaş Türk Kadını mı, köle gibi yaşayan Arap Kadını mı ?…..


ÖNEMLİ BİR RİCA:  BU YAZININ OLABİLDİĞİNCE DAĞITILMASINI RİCA EDİYORUM. Lütfen yardımcı olur musunuz?…


Sağlık ve başarı dileklerimle


11. Haziran. 2011
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.