Bodrum Gündem

BODRUM SENDROMU…

24.06.2011
0
A+
A-

Sayın Kılıçdaroğlunun AK Partiye oy veren seçmen için yaptığı Stockholm Sendromu hastalığı teşhisi haberinin yankısı hala devam ediyor.

Meğer Türkiye’nin %50si hastaymış. Bu hastalık adını, bundan 30 yıl önce Stockholm’deki bir banka soygunundan aldı. Rehineler, soyguncularla geçirdikleri süre içinde, kendi hürriyetlerini kısıtlayan, kendilerine eziyet eden bu soyguncuları savunma, polise karşı onları haklı görme gibi farklı bir davranış içine girerler. Normal koşullarda karşılaşılmayan bu tavır, bir davranış bozukluğu, bir hastalık olarak kabul edilir. İşte o günden itibaren bu ruh hali “Stockholm Sendromu”olarak anıldı. CHP Genel Başkanı’nın Ak Parti’ye oy veren seçmene koyduğu bu hastalık teşhisi diş sökme operasyonundan sonra daha çok tartışılacağa benziyor.        Gerçi Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu teşhisi “AKP’ye oy verenler aptaldır, cahildir, bidon kafalıdır, bir çuval kömüre ve bir paket şekere oyunu satmışlardır” hakaretlerinin yanında çok hafif kalıyor. En azından Stockholm Sendromu geçici bir depresif hadise.      


Peki, Sayın Genel Başkan şunu mu demek istedi?


“8 yıldır AKP iktidarının işkencelerinden zevk almaya başlayan seçmenin yoksullukla, işsizlikle, biber gazıyla ve Ergenekon’la kendisine eziyet eden Recep Bey’e 3.defa oy vermesinin nedeni ancak Stockholm Sendromu” ile açıklanabilir”


Artık iyice kani oldum ki halkı aşağılamak CHP yöneticilerinin geninde var. Çünkü rahmetli İnönü de seçim yenilgisinden sonra halkı suçlamıştı. Ama halk bunları ciddiye bile almıyor. Ne demişler; “Oynayamayan gelin yenim dar dermiş.”


 Şimdi Sayın Erdoğan’ın da yılda birkaç kez tatil için geldiği Bodrum ve partisine %22 oy veren Bodrumlular için “Bodrum-holm sendromu” teşhisi mi koyması gerekir? Aksine iktidarı döneminde Bodrum’a 1,5 katrilyon yardım yapmış küsmemiş, darılmamış. Hatta aldığım bilgilere göre şimdiden harıl harıl çalışmaya başlamışlar. Bodrum’un korku ve endişelerini niçin gideremedik, dezenformasyonu ve diyalog kopukluğunu nasıl önleyebilirim diye şimdiden sosyo-metrik çalışmalara başlamışlar bile. Durum onu gösteriyor ki; sosyo-ekonomik,sosyo-kültürel ve sosyo-politik analizler Bodrum’un bundan sonraki siyasi tercihlerine yön verecek.       


Eğer Sayın Kılıçdaroğlu uzaydan veya Küba’dan seçmen ithal edemeyeceğine göre bugün ruh hastası teşhisi koyduğu seçmenden yarın hangi yüzle oy isteyecek?


%26 oy oranını hangi sihirbazlık oyunuyla %40’lara çıkaracak?


O halde sayın Kılıçdaroğlu’nun Baykal gibi ya iktidar olmaya niyeti yok, ya da bu işi bilmiyor. Sıcağı sıcağına seçmenden özür dilerse belki bir şansı olabilir.       


Söz özürden açılmışken AK Parti’nin de Bodrum’a bir özür borcu olduğunu hatırlatmak isterim.


O da nerden çıktı?


Hem yeterli oy vermedik hem de bizden özür mü dilesin diyebilirsiniz. Bodrum’a 8 yıldır bir çok hizmet gelmiştir ama bir o kadarı da ötelenmiştir. Eğer AK Parti örgütüyle ve adaylarıyla kapı kapı dolaşarak Bodrumluya kendini anlatabilseydi mesnetsiz korkuları, ideolojik baskıları bertaraf edebilseydi ve dahi BODRUM –ANKARA diyaloğu daha güçlü kurulabilseydi, bugün;


1-) Bodrum 250 yataklı modern devlet hastanesine kavuşmuş olurdu


2-) Çekinerek ve utanarak üzerinden geçtiğimiz yarımadayı dolaşan delik- deşik çevre turizm yolları çoktan Bodrum’a yakışır hale getirilebilirdi.


3-) Yaz boz tahtasına dönen 1/25 binlik planı bir yana bırakın çoktan stratejik planımız hayata geçirilebilir,  tesadüflere ve rantlara boyun eğmeden yarımada gelişmesini bu yol haritasıyla yapabilirdi.


4- Bodrum’un su,arıtma,altyapı, katı atık gibi sorunları çoktan bitmiş olurdu.


Ketorolac online

5- İçmeler’de AB standartlarında yeni bir liman,çekek yeri,tersane,yat fuar alanı faaliyete geçmiş olurdu.


6-) Bodrum turizmini 12 aya yaymak için,kongre kültür merkezi,sağlık turizmi,termal turizm gibi bir çok yeni açılımlar ve yatırımlar Bodrum’un turizm ekonomisine en az %40 get Valtrex   gibi katkı sağlardı


7-) Detaylarını sonra açıklamayı düşündüğüm taaa 1998’de teklif ettiğim, “MİNYATÜR TÜRKİYE”, “TARİH TÜNELİ”, “AKVARYUM”,”TELEFERİK”ve “DOĞAL TÜRK YAŞAM KÖYÜ” projeleri hayata geçirilmiş olurdu ve böylece Bodrum bölgemizin cazibe merkezi haline gelirdi.       


buy Plan B online

İşte Bodrum’un kaçırdığı fırsatlardan bazıları. Tabii ki sorunun büyüğü yerelde. Ne demişler; “İş bilenin kılıç kuşananın”. Siz talep etmezseniz “armut piş ağzıma düş” derseniz olacağı bu. Eğer samimiysek başarının şartı; Bodrum’a hizmet aşkıyla yanıp tutuşmak, işi bilmek, talep etmek ve istediğinin ısrarla takipçisi olmaktır.


13 Haziran’dan itibaren artık geleceğe bakalım.Düne bakıp dövünmek yerine önümüzdeki 4 yılı hatta 2023’e kadarki 12 yılı, Bodrum’un en iyi nasıl değerlendirebileceğini tartışmalıyız.        Bodrum diyalog ve hoşgörüde kültürüne yaraşır bir şekilde öncü rolü üstlenmelidir. Turizmin ve çocuklarımızın geleceği siyasi rantlara ve ideolojik paranoyalara kurban edilmemelidir. Bodrumlu hizmeti de, siyaseti de, hoşgörüyü de iyi bilir, yeter ki Bodrumluyu anlayalım.


Bodrum’un her şeyden önce omurgalı,kişilikli,dik duruşlu ve sevgi hamuruyla yoğrulmuş temiz siyasete ihtiyacı var, gerisi kolay…    


Hoşçakalın..

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.