Bodrum Gündem

FOSSEPTİK TAŞTI…

08.08.2011
0
A+
A-

Bosnaya Yardım Paraları Soygunu..

*Süleyman Mercümek Soygunu…
*Genel Başkanın   Altın ve Döviz Stoku…
*Refah Partisinin Hortumlanan 11 Trilyonu…
*Kurban Derileri Yolsuzlukları…
*Yimpaş Soygunu…
*İgdaş Soygunu…
*Bilboard Soygunu…
*Akbil Soygunu…
*İski Yolsuzluğu…
*Personel Taşıma Yolsuzluğu…
*Baraj Yolsuzluğu…
*İmar Uygulamaları…
*Bakan Çocuklarının İnanılmaz Zenginleşmeleri…
*Başbakan’ın Çocuklarına Amerika Bursu…
*Devlet Bankalarından Kredi verdirilerek, Medya sahibi olmak….


Tüm bu pisliklerin,  yıllar öncesinden birbirleriyle kader birliği yapmış ve gönüllerinde, Türkiye’yi  İran tipi bir  İslam Cumhuriyeti” haline dönüştürmek isteyen bir ekip tarafından, Türkiye’nin orta yerindeki bir “Fosseptik Çukuruna” atıldığını, artık net olarak biliyoruz.
Bu örgüt, Türkiye’yi “Dar-ül Harp olarak görmektedir.
Dar-Ül Harp; “Genel olarak, İslam Hukukunda kafir ve İslam düşmanı yöneticilerin hakimiyet ve yönetimleri altındaki toprakları anlatmada kullanılır…”


Her çukurun bir gün dolacağı gibi, bunların da pisliklerini attıkları “Fosseptik Çukuru doldu. Çukuru dolduran ve etrafı dayanılmaz pis kokulara boğan son olay “Deniz Feneri” soygunu idi…


“Almanya Anayasayı Koruma Örgütü” Alman Devletinin en ciddi ve güçlü bir kuruluşudur. Bu kuruluş yayınladığı raporunda;  İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) örgütü eski yöneticisi Prof. İbrahim Vural’ın ifadesine dayanarak, IGMG yöneticilerinin, topladıkları yardım paralarıyla lüks içinde yaşadıklarını ve pahalı otellerde seks partileri yaptıklarını açıkladı. IGMG nin son 10 yılda Avrupa çapında 50 Milyar Avro para topladığı iddia ediliyor. Bu örgütün raporlarında, IGMG nin 2002 seçimlerinden sonra Erbakan’dan koptuğu ve AKP’ye yanaştığı belirtiliyor. Raporlara, IGMG Yöneticilerinin Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’a yardım teklif ettikleri ve bunun Gül ve Erdoğan tarafından kabul edildiği de belirtiliyor. Yine Alman İstihbaratı raporlarında, Tayyip Erdoğan’ın, IGMG yöneticilerine AKP’nin emrinde olacak bir dernek kurmaları talimatı verdiği de belirtiliyor.
IGMG Genel Sekreteri Oğuz Üçüncünün , Tayyip Erdoğan ve bazı AKP Milletvekilleri ile sıkı ilişkiler içinde olduğu bilinmektedir…


AKP Hükümetinin özel izniyle vatandaşlardan para toplama yetkisi bulunan Deniz Feneri Derneğinin,Kanal 7, Yimpaş ve AKP’ye uzanan ilişkiler ağına bir bakarsak, fosseptik Çukurunun nasıl dolduğunu görebiliriz;
Kanal 7, 1995 yılında Almanya’da “Media 7 GmbH” adıyla bir şirket kurdu. Gurbetçileri dolandıran  Yimpaş’tan Media 7 ye, Media 7 den de Kanal 7 ye yüz binlerce dolar aktarıldı. Paralarını Yimpaş’a ve patronu Dursun Uyar’a( Tayyip Erdoğan’ın ve çok sayıda AKP’li Bakan ve Milletvekilinin dostu) kaptıran gurbetçiler perişan olurken, onların paraları ile Media 7 ve Kanal 7 palazlandı. Bu tırtıklama operasyonunu yapanları daha sonra, Deniz Feneri Derneğinin Avrupa Merkezinde yine bir arada göreceğiz…      
Gurbetçilerin paralarını hortumlayan Yimpaş’ın ortak olduğu Media 7, daha sonra iflasını açıkladı. O dönemde şirketin başında İsmail Karahan ile(Tutuklu), dolandırıcılık yaptığını mahkeme de itiraf edip 5 yıl hapis cezası alan Mehmet Gürhan vardı.(Tayyip Bey’in en mutemet adamlarından biri)
Bu isimler aynı zamanda Kanal 7  yönetiminde de görev yaptılar. Çalınan paralar, Kanal 7 ye akıyordu.
Kanal 7, dini içerikli yayınlarda,  Müslümanların yardım hislerini tahrik ederek, daha fazla para toplanmasına aracı oluyordu.  Yani  çark döndükçe, garibanlar soyuluyor, paralar hep aynı yere akıyordu.
Fluoxetine price


“Media 7” iflas edilince yerine “Euro 7 kuruldu. Bu şirketin ortakları, aynı zamanda Kanal 7’nin de ortakları olan İsmail Karahan(Tutuklu), Mustafa Çelik(Tutuklu) , Zekeriya Karaman(Tutuklu- Başbakan Erdoğan’ın akrabası ve 20-25 yıllık arkadaşı)  , Mehmet Gürhan(İtirafçı-Hükümlü), ve Zahid Akman(Tayyip Bey’in Belediye Başkanlığından beri çantasını taşıyan adam-RTÜK Başkanı-Tutuklu…


Ekibe bakar mısınız, aynen üzüm salkımı gibi, seç seç al.
Şirketlerin ismi devamlı değişiyor, şirketler batırılıyor, yenisi kuruluyor ama ekip hep aynı !…
Bu kişilerin İstanbul’da bir şirketleri daha var;  “Beyaz Holding” (AK değil Beyaz)…
Beyaz Holding, İstanbul Belediyesinin tüm ballı ihalelerini alan bir şirket ve bu şirketin sahibi de Kanal 7…  Çünkü kurucuları, ortakları aynı; Zekeriya Karaman, İsmail Karahan,Mustafa Çelik, Zahid Akman…
Aynı kişilere kurdurulan, gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında çok sayıda şirket var. Avrupa da bu şirketlerin üstüne kayıtlı  çok lüks mülkler var…


 Tüm bu ilişkileri düzenlemek, şirketlerde  davayı temsilen bulunacak  sadık ve ağzı sıkı kişileri bulmak tam bir yetenek işi. Bu organizasyonu yapacak kişilerin  siyasi gücü olması, korunması ve dokunulmazlığı olması şarttır…  Bu yüzden Alman Mahkemeleri bu dava için, “Yüzyılın En Büyük Soygunu” ifadesini kullanırlar ve esas elebaşlarının Türkiye’ de olduğunu söylerler.


Bu kadar açık delillere, belgelere rağmen Savcılık ancak 2,5 yıl sonra harekete geçti ve ardı ardına tutukluluklar yaşadık. Tam işaretler, Ankara’nın tepe noktalarını göstermeye başlamıştı ki, Hatay-Amik ovasının yiğit delikanlısı,
buy Cytotec cheap Ali Dibo” lakaplı “Kara Sado” devreye girdi ve Hakimler-Savcılar Yüksek Kurulu iki müfettiş göndererek, Savcıların elindeki belgelere el koydu.


Bundan sonrasını yine beraberce izleyip göreceğiz.
Yalnız kimsenin unutmaması gereken bazı gerçekleri anlatmak isterim;
1) Bu kadar delil, bu kadar belge, bu kadar itiraftan sonra hiçbir kimse, hiçbir makam bu pisliğin üstünü örtemez. Çünkü fosseptik çukuru taştı…
2) Muhtemelen el konulan belgelerin kopyaları, bir yerlerde piyasaya sürülecekleri günü beklemektedirler…
3) Mazlumların, saf Müslümanların sadaka ve hayır paralarını bazı vicdansızlar dolandırdılarsa hem bu dünyada, hem de öbür dünyada en ağır şekilde cezalandırılacaklardır…


Deniz Feneri Davası bu “Organize İşlerin” sadece başlangıcıdır. Bu dava çözüldüğü zaman, Türkiye’yi öyle bir koku saracak ki, şaşıracaksınız…
İşte o zaman, Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkmak ve yerine Şeriat düzenini kurmak amacıyla kurulmuş dış destekli bir suç örgütünün çöküşünü göreceksiniz…


Sizleri, 7 Ağustos 2011 Pazar günü  yani dün “Hürriyet-Pazar” ekinde yayınlanan,  Necmettin Erbakan ve Başbakan Erdoğan’ın Avukatı Faik Işık’ın röportajının bir bölümü ile baş başa bırakıp, yazıyı noktalıyorum;


“Dosyayı çalışırken şunlara şahit oldum. Bizim arkadaşların Bosna’ya yardım diye topladığı paraların rahmetli Erbakan’ın emriyle Körfez ülkelerinde repoya yatırıldığını, daha sonra bir kısmının Erbakan’ın uygun gördüğü yerlere harcandığını, aslında Erbakan’ın Marmara Bank, Exim Bank, TYT Bank gibi bazı batmış bankalarda parasının bulunduğunu, bu bankaların batması nedeniyle tahsilat problemi çektiğini şaşkınlıkla gördüm. Erbakan Hocanın yanındaki birkaç kişiye niçin repo yapıldığını, bunun haram olup olmadığını sorduğumda yanıt şu oldu; ‘Hocamız, Türkiye’deki cihat kazanılmadan başkalarına yardım edilmez’ diyor. Onun için yardımların bir kısmı da burada harcandı…”


Buy Brand Viagra online Ey vicdan, ey ahlak, ey hukuk, ey adalet neredesiniz?…
Ey Türk Milleti, kör müsünüz?…


Sağlık ve başarı dileklerimle 


08 Ağustos 2011


 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.