Bodrum Gündem

Yeni Türk Filmleri Haftası Derviş Zaim ile Sona Erdi..

Bodrum Belediyesi ve Cinemarine Sinemaları tarafından düzenlenen Yeni Türk Filmleri Haftası, senarist ve yönetmen Derviş Zaim söyleşisi ile sona erdi.

Yeni Türk Filmleri Haftası Derviş Zaim ile Sona Erdi..
09.10.2011
0
A+
A-

 


  order Cialis super active


Yeni Türk Filmleri Haftası Derviş Zaim ile Sona Erdi…


 Bodrum Belediyesi ve Cinemarine Sinemaları tarafından düzenlenen Yeni Türk Filmleri Haftası, senarist ve yönetmen Derviş Zaim söyleşisi ile sona erdi.


Bodrum Gündem Haber


Bodrum Belediyesi ve Bodrum Cinemarine Sinemaları tarafından 1-8 Ekim tarihleri arasında düzenlenen “Yeni Türk Filmleri Haftası” etkinlikleri, yönetmen Derviş Zaim’in katıldığı söyleşi ile sona erdi. Zaim’in minyatür sanatını anlattığı “Cenneti Beklerken” filmi ile başladığı, hat sanatını vurguladığı “Nokta” filminin ardından, geleneksel Türk Sanatları” üçlemesinin son filmi olan ve Mart ayında gösterime giren Gölge Oyunu’nu işlediği “Gölgeler ve Suretler” filmiyle ilgili merak edilen soruları cevapladı. Yaklaşık 100 sinema severin katıldığı söyleşide Zaim, amaç ve hedeflerini, filmin konusunun geçtiği dönemi ve yeni projeleri ile ilgili bilgi verdi.


TÜRK VE YUNAN SİNEMASI BU DÖNEMİ GÖRMEZDEN GELDİ.


Geleneksel Türk Sanatlarını işlediği üçlemelerin Türk sinemasının zenginleştirmesini sağlayacak filmlerden olduğunu belirten yönetmen “Kıbrıs adasında yaşananları derinlemesine ele alan filmlerin olmadığını düşünüyorum. Kıbrıs ile ilgili daha çok o döneminde ruhuna uygun olarak yapılmış filmler vardı. Çok kolaycı siyahlar, beyazlar vardı. İşi, meseleyi ele alan kavrayış yoktu. Bu nedenle ortalıkta büyük bir boşluk olduğunu düşünüyorum. Bu Türk sineması için böyle. Yunan sineması için de bu daha vahim bir durum arz ediyor. Çünkü onlarda 1960’lı yıllarda Kıbrıs’ta olup bitenleri görmezden gelme eğilimini taşıdılar. Gölgeler ve Suretler, işte böyle bir boşluğu doldurabilme ihtimali olan bir film. Bir çok açıdan değerlendirilebilir bu film ve bu filmi önemli sağlayan şeylerin arasında unutulmuş bir dönemi alıp, bu dönemi gündeme getiriyor olması geliyor. Bir de “Çamur” diye bir filmim var, oda 1974 sonrası ile ilgili film. Bir manada 1974 öncesi ve sonrası filmler olması nedeniyle cümlemi de tamamlayan filmler oldu. Bir sinemanın değeri sadece estetik denemelerle ölçülemez. Bu çok önemlidir. Seyirci sayısı ile de ölçülemez bu da çok önemlidir.  Sinemanın seyirci ile barışık olması gerekir. Bir sinema kendisini kuşatan, sosyal, politik, kültürel meselelere yanıt verebildiği, yeni sorular ortaya atabildiği ölçüde değerlidir. İşte bu filmlerinde böyle bir tarafı olduğunu düşünüyorum. Bizi kuşatan sosyal kültürel, politik ve tarihi meselelere en azından cevap bulabilme, yeni sorular sorabilme ihtimali olan filmler. Bu anlamda bir zenginlik kaynağı olduğunu ve Türk sinemasını zenginleştirmeye yardımcı olan filmler olduğunu düşünüyorum” dedi.


 


Generic Paxil TÜRK SİNEMASININ SOĞUK KANLI YAPIMLARA İHTİYACI VAR.


Kıbrıs’ın tarihinde rol oynayan kişileri anlatıldığı soğukkanlı işlerin yapılmasını gerekli bulduğunu belirten Derviş Zaim, “Bu kişilerle ilgili soğuk kanlı bir işin yapılması iyi olur. Genç kuşaklar bu tarihi şahsiyetlerle ilgili daha soğukkanlı mesafe alan filmlere kavuşurlar. Bugüne kadar yapılan filmler propaganda filmlerinin önüne geçemedi. Öyle soğuk kanlı filmlerin yapılması beni mutlu eder. İlgili tarihi şahsiyetlere yönelik, mesafe almayı becerebilen filmlerden bahsediyorum. Onları övmek, göklere yüceltmek amacıyla yapılan filmlerden bahsediyorum. Türk belgeselinin yada sinemasının bu Türk soğuk kanlı yaklaşımlara ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Çünkü ilgili tarihi şahsiyetler bizde ya göklere çıkarılıyor yada yerin dibine batırılıyor. Oysa gerçek bana göre gerçek her zaman gridir, ortalarda bir yerdedir. Böyle soğuk kanlı yaklaşımların bir gün otaya çıkacağını ummak isterim” dedi. 


Kırsal kesimde tarım, hayvancılık ve günümüzün değişen koşulları üzerinde oradaki insanların hayatına dair bir çalışma yapmayı planladığını belirten Zaim, bugüne kadar, bu coğrafyanın ve kültürünün dinamiklerinin belirlediği estetikleri ele almak gibi bir niyet içerisinde çalıştığını ve bu projeyi de bu şekilde yapma niyetinde olduğunu söyledi.


Zaim, geleneksel sanatlardan hareket ederek, geleneksel sanatların dilini ele alarak, o sanatların ipuçlarıyla ilgili sinema dilini geliştirmeye çalışan bir niyeti olduğunu belirterek, “Cenneti Beklerken, Nokta ve Gölgeler ve Suretler bu düşünce sonucunda ortaya çıktı. bunların ilki olan “Cenneti Beklerken” de Osmanlı minyatür sanatını ele almıştık. Klasik dönem Osmanlı minyatür sanatının ipuçlarından hareket ederek, filmin hem içeriğini hem de biçimini oluşturmaya gayret etmiştik. İkinci film Nokta filmiydi. Bu filmde de Osmanlı Hat sanatından ele aldık. “Gölgeler ve Suretler” filminde gölge oyunun da yola çıktık. Gölge oyununun estetiğini ve sinemaya nasıl tercüme edilebileceğini düşünmeye gayret ettim. 1963 yılında Kıbrıs’ta Türkler ve Rumlar arasında parlayan Kıbrıs Olayları’nı bir karagöz kuklacısı olan babasından ayrı düşün bir genç kızın gözünden anlatıldı. Ben bir Türk gibi film yapmaya gayret ediyorum, bu üçlemede kendi kültürümüzü, yaşamımızın içine klasik sanatları da ekleyip bu şekilde çalışmalarıma yön verdim” dedi.


 


Sanatın uzun vadede etkili olacağına inanıyorum.


Adadaki gerginlik üzerinde sanatın etkisini kısa sürede göstermediğini ancak filmlerin uzun sürede etkili olacağını belirten Zaim, “Sorunun Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türkler, Türkiye ve Yunanistan arasındaki iletişimsizlikten kaynaklandığını düşünüyorum. İnsanların arasında sağlıklı iletişim kanalları olsa muhtemelen sorun o kadar sert yaşanmayacak, bunun çözümü için atılacak adımlar bu kadar zor olmayacak. Bunları yapabilecek mecra ise sanattır. Sanatın gücüne da çok aşağılamamak ve yükseltmemek gerekir. Gerçekçi bir yaklaşımla yapmak gerekir. Bu filmin uzun vadede etkisini hissettirebileceğini düşünüyorum. Sanat çabuk çorba, sıcak kahve gibi etkisini hızlı göstermez.  Anca çok uzun döneme yayılacak şekilde etkisini gösterir. İşte insanların zihin yapısını özellikle duygu yelpazesinde, bazı soru işaretleri uyandırabiliyorsa ne mutlu bize demek lazım. Ne kadar mütevazı olursak, ne kadar ayaklarımız ere sağlam ve gerçekçi basarsak hayat bize o zaman daha çok ikramlarda bulunur. Bu filmleri yaptım diye hayat birden değişmez. Bunu net bir şekilde ortaya koymak gerekir. Bu filmler olduğu için hayat, ileride daha zengin, daha da güzel olabilir. Bu sadece bizi saran teknik problemlerle ilgili değil, binlerce problem var. Bu meseleleri ele alıp yüzleşmeyi sağlayacak tek bir mecra var oda sinemadır. Sinemanın bu gücüne ben çok saygı duyuyorum benim için büyüleyici bir yanı var” dedi.


  buy Retin-A


Yaklaşık bir saat süren söyleşinin sonunda, Cimemarine Sinemaları Genel Müdürü Cenk Sezgin, senarist ve yönetmen Derviş Zaim’e teşekkür ederek, etkinliğin anısına bir plaket verdi.


 


 

ETİKETLER:
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.