Bodrum Gündem

Prof. Baskın Oran’ın Ahmet Karataş’ın yazısına cevabı

Prof. Baskın Oran’ın Ahmet Karataş’ın yazısına cevabı
05.11.2011
0
A+
A-

Sevgili dostum Ahmet Karakaş,     

Bu yazını Bodrum Haber?de çıkınca okumuş ve sana epostayla düşüncelerimi kısaca yazmıştım. Arada kaybolmuş olabilir çünkü şimdi de internetten gönderdiği bu yazı o yazı. Onun için düşüncelerimi bir daha yazıyorum; senin 5 maddeyi aynen izleyerek:

1)       Arkeolojik açıdan: Bu bir restorasyon değil. Rekonstrüksiyon. Yani, bina 69?da ?Rumlar buraya döner, İyonya Devleti kurar? diye dinamitlenip tahrip edildiği için, yeniden inşa. Eldeki resimler ve sözlü bilgiler dahil diğer tüm belgelere dayanarak. Bu, mimari açıdan bir sorun değildir; çok yapılmıştır (mesela, İzmir Buca?daki Forbes Köşkü). Kaldı ki, karşı kıyımızda bu kiliseyle ilgili ibadullah bilgi ve belge olduğunu biliyoruz; bu açıdan her türlü desteği vermeye hazır olduklarını da. Burada sorun şu: ?Her şeyiyle yeni olacak bu bina? arkeolojik değil, insanî bakımdan büyük simgesel öneme sahip olacak. Sırf dinleri bizimkinden farklıdır diye ülkeden attığımız bu vatandaşlarımızın bir de kilisesini dinamitledik. Biz şimdi yıkılan binayı değil, yıkılan insanları ve anıları tamir edeceğiz. Bu, Türkiye?de ilk defa yapılacak. Dünyada da çok fazla örneği olduğunu sanmıyorum. Bu, Bodrum için ne büyük bir onurdur, ne büyük bir öne çıkmadır, düşünebiliyor musun? 

2)      Şehircilik ve turizm açısından: Belediye başkanı, benim kendisiyle 13 Ekim 2011 tarihli Radikal?de yaptığım ve birinci sayfanın yanı sıra içeride iki tam sayfa verilen röportajda (bütün vitrinlerde asılı şu anda) çok net biçimde açıkladı: Orman ve gümrük binalarını da yıkacak ve meydanı denize açacak. Aynen senin istediğin gibi. Senin bu yazın bu röportajdan sonra, Bodrum Haber?in Kasım 2011 sayısında yayınlandı. 

3)      Tarihî ve diplomatik açıdan: Burası benim uzmanlık alanım. Mütekabiliyet (karşılıklılık) bir uluslararası hukuk kuralı değildir, bir uluslararası hukuk teamülüdür. Kaldı ki, bu teamül insan hakları konusunda işlemez; 1969 tarihli Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi Md. 60/5 bunu söyler. Üstelik, mütekabiliyet ?negatif? bir teamüldür; uluslararası hukukta hiç iyi çağrışımlar yapmaz. ?O benim camimi yıktı, karşılık olarak ben de onun kilisesini yıkarım? mantığına dayandığı için negatiftir. Eğer kökenini hatırlamak istersen, mütekabiliyet, hukukun henüz mevcut olmadığı taş devrinde insanların ?o da bana yapar? korkusuyla başka insanlara kötülük yapmasını önlemek bağlamında gelişivermiş bir teamüldür. Senin amacının bu olmadığı zaten yazından anlaşılıyor. Ama böyle önemli bilimsel konularda yazarken biraz dikkatli olmayı öneririm. Peki, mütekabiliyet hiç ?pozitif? olamaz mı? Çok nadiren olabilir. Biz bu kiliseyi yeniden inşa ettiğimizde, mesela camisiz Atina?da bir cami inşa edilmesine karşı çıkan Yunanlı bağnazların sesinin nasıl kısılacağını tahmin edebiliyor musun?Bunun yanı sıra, ?bu projenin parasının Kos?tan gelecek olması? diye bir şey yazmışsın. Böyle şeylerde çok çok daha dikkatli olmayı öneririm. Bu, ?dışarıdan beslenme?, hatta ?dışarının paralı adamı olmak? anlamına gelir. Herkes gibi sen de bilirsin ki, yurt dışından gelecek her türlü nakdî ve ayanî katkılar, TC Dışişleri Bakanlığı?nın yazılı onayına bağlıdır. Deprem yardımları bile böyledir. Senin bu yazdığını kötü niyetli biri alıp, ?Bak, Yunanistan bizim ülkemizde kimleri ve neleri besliyor!? diye yazabilir, bir başkası da ondan alır, bu böyle gider. Sevr Paranoyası dediğimiz şey böyle oluşuyor.

4)      Amaçlar açısından: Bodrum Belediye Meclisi?nin oybirliği kararının, çarşı esnafının gelirini yüzde kaç artıracağını Kilise yeniden inşa edilince göreceğiz. Ama herhalde en azından Yunanistan?dan on binlerce Ortodoks 365 gün Bodrum?a gelecek, mum yakacak, otellerde en az bir gece konaklayacak, barlarda içecek, lokantalarda yemek yiyecek, belki buzdolabı alıp götürmeyecek ama hatıra eşya dükkanlarını ihya edecek. Fakat bütün bunlar Bodrum esnafı için önemli. Benim için çok daha önemli olan şey şu: 1969?daki barbarlığın tamiri. İnsanlık jesti. Karşı kıyıda elle tutulacak kadar yakında yaşayan insanların, Türkiye kıyısını bundan sonra sevgiyle seyredecek olmaları. ?Papaz mı isteyeceksiniz?? sorusunu da tam anlayamadım. İslam?da ruhban sınıfı olmadığı halde imamsız-müezzinsiz cami olmuyor da, Hıristiyanlıkta papazsız kilise mi olacak? Bu papaz Bodrumluları İslam?dan döndürür mü sence? Bunu soruyorum, çünkü Türkiye?deki paranoyanın bir iddiası da, misyonerlerin bizi dinden çıkaracak olması. Bu vesileyle bir bilgi vereyim, TC İçişleri Bakanlığı 2005?te açıkladı, Türkiye?de son yedi yıl içinde yalnızca 344 kişi din değiştirip Hıristiyan oldu (Milliyet, 22 Mart 2005).

5)      Bürokratik açıdan: Milli Eğitim?den olumlu görüşü Belediye değil, bakanlık alır. Ayrıca, mevcut çirkin binanın mülkiyeti değil, sadece kullanımı Milli Eğitim?e aittir; mülkiyet Hazine?nindir. Hazine de, o zamanki Belediye?ye yapılan ağır baskılar sonucu bu mülkiyeti 10.000 liraya Bodrum Belediyesi?nden devralmıştır. Sevgili dostum, son bir soruna cevap vereyim: Amaç üzüm yemektir. Hem de şimdiye kadar Türkiye?nin hiç görmediği kadar güzel bir biçimde üzüm yemektir. Şimdiye kadar yapılan şeyi, yani bağcı dövmeyi ortadan kaldırmaktır. Bağcı dövmek derken: Bugün kadar hem Yunanistan hem Türkiye, ?soydaşları? için ?vatandaşları?nı harcamıştır. Yunanistan B. Trakya ve adalardaki Müslüman vatandaşlarına zulüm yapmıştır, Türkiye de İstanbul ve Bozcaada-İmroz?daki Hıristiyan vatandaşlarına zulüm yapmıştır. 6-7 Eylül rezaletini anmak yeter. İşte, en yukarıdaki maddede senin ?mütekabiliyet? dediğin olay bundan ibarettir. 

Ben seni tanırım.
Son derece insancıl ve güler yüzlü bir dostsundur.
Bu yazıyı biraz aceleye getirerek yazdığını anlıyorum.
Ama en büyük haslet, ?Hata ettim? diyebilmektedir; bunda da hemfikir olduğumuzu sanıyorum.
Sana selam ve sevgiler iletiyorum.
order albuterol Baskın Oran cheap Tadalafil Strattera No Prescription
(Feyhan Görgün Oran?ın kocası; Derviş Görgün?ün damadı)

ETİKETLER: ,
Yorumlar

  1. Serdar Anlağan dedi ki:

    …bu da benim konum hocam…oraya kilise inşa etmenin Kars’a fallus dikmekten bir farkı yoktur…rekonstrüksüyon falan da değildir…en temizi faşizmin izini kazıyıp, sevgi ve barış için gençlerin serbestçe (LDP) sanat çalışmalarını sergileyebilecekleri yarı kapalı bir meydan yapılmasıdır…saygılarımla… “n*h” kilise inşa edersiniz oraya…

  2. serdar anlagan dedi ki:

    …buradaki yorumumu içindeki” n*h”tan dolayı kaldırmışsın herhalde…kusura bakmayaın…siz kibarlar “daş” dersiniz biz “avuç alaması” deriz…

    1. serdar anlagan dedi ki:

      …aaa duruyomuş…bakalım “mevlâ neyler”…

  3. ecevit gürsoy dedi ki:

    baskın hocam.tespitleri bence doğrudur.destekliyorum hocamı.bağcıyda dövmüyeceğiz.bağdan üzümde yiyeceğiz hatda ezilen üzümden şarap bile üretiriz nimet boşa gitmesin günah..bodrum için hayırlı olur