Bodrum Gündem

Bodrum’un İlk Üniversiteli Kızı Leman Barut

29.11.2011
0
A+
A-

Leman (Barut) Uzgören  Bodrum’un üniversite okuyan ilk genç kızı. Bütün akrabaları karşı çıkmış okumasına, sadece ailesi ona tam destek verip, kulaklarını tıkamışlar söylenenlere.  O da daha bir hırsla sarılmış okumaya ve idealleri için mücadele etmeye. Bodrum’dan çıkmış, ülkesini Amerika ve Hollanda’da temsil etmiş. Herkes  kara çarşafla beklerken karşılamak için kendisini, o şık tayyörlerle çıkmış karşılarına şaşırtmış insanları.  Genç Cumhuriyetin aydın, bilgili, öz güveni yüksek, Türk kimliğine sahip çıkarak ülkesinin yüzünü ağartmış yurt dışında bir Bodrum’lu olarak. 

Nuran Yüksel /Çiçek Bozoğlu  Bodrum Gündem Özel Röportaj buy misoprostol
Leman Uzören Ali Mehmetlerin Süleyman Barut’la Müşerref hanımın ortanca çocukları. 1920 yılında Bodrum’da doğmuş.  Bütün akrabalarının ? Kız çocuğu okur mu? Okuyup ta ne yapacak? ? tenkitlerine karşı, annesi, babası ve dedesi  okuması için hep desteklemişler kızlarını.  Annesi Müşerref hanım Bodrum’un mal zenginlerindenmiş o zaman. Araya bir cümle sıkıştırıyor hemen Leman hanım ?ama babam çok çalışkan bir adamdı. .  Babam adliyeye ait olan Çelebi adasını 20 seneliğine kiraladı. Hayvanlarını oraya koyar şişmanlatır ve sonrasında Napoli ve Pire’ye  ihraç ederdi? diyor.
Hangi okullarda okudunuz?
Bodrum’da zaten bir tane okul vardı, Tepecik’te okudum. İlkokul öğretmeniniz Türkiye’nin tanıdığı bir hanımmış. İlkokul 3. Sınıfta öğretmeniniz Cevat  Şakir’in eşi Hamdiye hocaydı. Çok iyi bir hocaydı, güzel ders anlatırdı. İlkokuldayken Bodrum’da deprem oldu, okulun tavanı çöktü ve en üst kat oturulamaz oldu.  Biz Tepecik’teki camiinde 1.5 yıl  okumaya devam ettik.   Ölen ya da yaralanan olmadı, fakat bir çok ev hasar gördü, çatladı ve oturulamaz hale geldi. Malum 1.Dünya savaşı , arkasından Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetin kurulduğu dönemlerde okumuş Leman hanım. Bodrum sürgün yeri. Sadece Tepecik’te bir ilkokulu var.  Ortaokul için  Milas’a gönderiliyor. Son sınıftayken Milas’ın en zengin ailesinin oğlu oraya gelen tiyatrocu bir kızla kaçınca bu olay Leman hanımın hayatında İzmir Lisesinin kapılarını açıyor.   Olayı duyan dedesi  ?böyle şehirde okunmaz? deyip İzmir Lisesine yatılı yazdırıyor Leman’ı.   Bütün ülke için zor zamanlar ve güvenlik her yerde tam sağlanamamış.  İzmir Lisesine giden Leman’ı babası gerçekten de eşkıyalar teslim etmiş.
Lise zamanında babanız Milas’tan İzmir’e güvenli gidip gelmeniz için sizi gerçekten eşkıyalara  teslim etti mi?
Bodrum’dan Milas’a yolda 4-5 kere bozulan bir arabayla gitmek lazım. Şimdiki uçak alanına giden Güvercinlik yolundan bir ata o bindi, bir ata ben bindim öyle yol aldık.  Bunu Demirci Efe duymuş, iki  elemanıyla hayvan yollamış Milas’a.  Babam Milas’ta onlara verdi beni.  Onlar  lisenin içine kadar (İzmir Lisesi) götürdüler beni.
O zamanki eşkıyalar bizim şimdi anladığımız eşkıyalar gibi değillermiş. Bize o zamanları anlatır mısınız?
Babam karakol komutanıyken  eşkıyalar  köylülere yiyecek, giyecek her şey verirlermiş.  Halka daima yardım ederlermiş.  Şehre inecekleri zaman karakol kumandanı babama haber yollarlarmış gözükme diye.  Babam da kontrollere çıkacağı zaman onlara haber yollarmış; kontrole geliyoruz, gözükmeyin dermiş. Biz eşkıyaları yol kesip, köylüden haraç alan diye biliyorduk, siz farklı anlatıyorsunuz.Asıl eşkıyalar dürüst ve çalışkan insanlardı.
O zamanlarda sürgün yeri olan Bodrum, Leman hanımın mesleğinde belirleyici rol oynuyor.  Bodrum’da sürgün kalan zamanının hariciyecisi Şükrü Kaya, sürgün sırasında  babasıyla ahbaplık yapmasaymış veterinerlik hayal olurmuş  Leman hanım için. Üniversitede veterinerlik mesleğini kendi isteğinizle mi seçtiniz?
İzmir Lisesini bitirince İstanbul’a gidip Tıp Fakültesine kayıt yaptırdım.  Okumaya başladığımda babam geldi ve ? bak kızım ben şimdiye kadar ne dediysem yaptın. Senin veteriner olmanı istiyorum. Doktor olup da ne yapacaksın? O fakir para almazsın, bu fakir para almazsın. Onun için veteriner ol? dedi. Napoli ve Pire’ye hayvan ihraç ettiği için oradaki veterinerler hep kız olduğu için, orada hoşuna gitmiş ve bu yüzden veteriner olmamı istedi.
Veterinerlik bölümünde kız alınmamasıyla ilgili anınızı bizimle paylaşır mısınız?
O sene Ankara’daki fakültede veterinerlik bölümüne kız öğrenci almıyorlarmış.  Ama babam ben seni aldırırım merak etme dedi. Şükrü Kaya hariciyedeyken Bodrum’a sürgün edilmiş. O zaman Bodrum’da otel yok. Babam evini vermiş, sıkılırsanız dükkanıma gelin sohbet ederiz demiş ve ahbap olmuşlar. Şükrü Kaya  2 aylık sürgünken af çıkmış ve Ankara’ya dönmek için hazırlanmış, babama ne istersen her zaman beklerim demiş.  Her zaman sağlığınızı isterim demiş babam, fakat benim bu olayımdan sonra Ankara’ya telefon etti neden Veterinerlik Fakültesine kız öğrenci almıyorsunuz diye? Şükrü Kaya’nın vesilesi ile fakülteye giriş yaptım.
Veterinerlik bölümünün tek kız öğrenci siz miydiniz?
Tek kız öğrencisiydim, ama imtihan açıp bir kız daha aldılar.  Hayatım hep mücadeleli geçtikçe ben heveslendim.  Sonra İstanbul’da gıda kontrolörlüğü yaptım.   En lüks restoranları ben kontrol ederdim.
O zamanın Bodrum’unu bize anlatır mısınız? 
O zaman Bodrum’da herkes birbirini sever ve sayardı.  Çoluk çocuk birbirini kollardı, kavga dövüş hiç birini duymadım.  Benim çocukluğumda kule evler vardı Bodrum’da. Bahçe içinde, etrafı insan boyundan yüksek duvarlarla çevrili 4 katlı evlerdi bunlar. Çünkü korsanlar yağma yapmaya geldiğinde bu evler çok korunaklı kalıyormuş. En üst kat (tavan) yine insan boyundan yüksek duvarlarıyla küçük gözetleme yerlerinin olduğu  kattı.  Ben 5 yaşındayken 3.kattın cumbalı tarafından düşme tehlikesi geçirince babam Rum mahallesinden 4 evin olduğu bir çıkmaz sokaktaki bütün evleri satın alarak çarşıya taşıdı bizi. Üstelik orası babamın işine de yakındı.
Döndüğünüzde kız arkadaşlarınızla aranızda fark var mıydı? cheap Prozac
Olmaz mı? Düşünce, her şey farklıydı.  Bodrum’dan sadece o dönemde okumaya giden Turgutreis’ten Zeyyat Mandalinci vardı, ağbimin arkadaşıydı.   Bir de Hacıların Mesure Hanımın oğlu vardı okumaya giden, ama o yarıda bıraktı.  Ben Amerika’dan dönünce denize girmek için Bitez’e gittim, ama yurtdışındaki gibi bikini giydim.  O zaman Bodrum’a en yakın köy Gümbet ve Bitez’di. Gümbet denize girmek için pek makbul olmadığı için Bitez’e giderdik. Bodrum’da ilk bikini giyen genç kızdım.  Bitez’de 5 kadar Rum evi ve kahvehane vardı.  Babam oradan arsa alınca insanlar onunla alay ettiler. Babam da zamanı gelince ben de size gülerim dedi.?
 1935-1940’larda Bodrum kalabalık mıydı?
Herkes birbirini tanırdı ve saygılıydı.  Geceleri bile kapı kilitlemezdik.  Ne hırsızlık ne de başka bir şey olmazdı kötü olarak.
Turizm var mıydı? Strattera online
Tek tük yabancı gelirdi?
İzmir’e gitmek için kaç araba vardı?
Sadece bir tane otobüs vardı, o da Milas’a gidene kadar 4 defa yolda arızalanırdı.
Leman hanımın Bodrum denizi rengindeki gözleri,  eşine Amerikalardan İstanbullara hafiyelik yaptırmış.
Eşinizle nasıl tanıştınız?
Amerika’ya devletim tarafından gönderildiğimde, oradaki konsoloslukta bir kokteyl verdiler.  O kokteylde İsmet İnönü’nün iki oğlu, Koraltan’ın oğlu vardı Türk olarak, hanım olarak da ben vardım.  Eşim beni orada görmüş, sonrasında İstanbul’a döndüğüm zaman arayıp beni buldu.
Peki Amerika anınızın yanı sıra, bir de Hollanda’da yaşadığınız bayrak krizini de anlatmadan geçmeyelim isterseniz.
İstanbul’da çalışırken benim laboratu-varım Prof. Gökay beye bağlıydı. Kendisi benim çalışmalarımı beğenirdi.  Bir seneliğine Hollanda’ya giderek tetkikat yapmamı istedi.  Uçaktan inince öyle bakıyorlar, beni çarşaflı zannetmişler, tayyörlü görünce şaşırmışlar.   Yemeğe götürdüler, 20 kişilik büyük bir yemek masasına buyur ettiler. Oturmam dedim. Neden diye şaşırdılar.  O Hollanda bayrağının yanında bir Türk bayrağı olmalıydı dediğimde alkışlar yükseldi.  Hollanda’da kaldığım süre boyunca özel  telsizli, şoförlü bir araba tahsis ettiler.
Siz bütün bunları Bodrum kimliğini taşıyan bir Türk kızı olarak başardınız.
Kökenim Bodrum. Hiç saklamam, iftiharla söylerim.  Çokları kimliklerini saklıyor.
Mesleğinizi hiç Bodrum’da yapabildiniz mi?
Bir sene babam rica ettiği için geldim ve ona yardım ettim. O sene İstanköy’ü aldılar.  Muğla valisi, Bodrum kaymakamı ve hanım olarak da beni seçmişler, beraberce İstanköy’e gittik.  Bizi yemeğe götürüyorlardı ben gitmem dedim.  Önce Türk Cemiyetini görelim, sonra yemek yeriz dedim. Beni tebrik ettiler ve cemiyete gittiğimizde oradaki insanlar çok ağladı. Onları ilk kez bir Türk heyeti ziyaret ediyormuş.
O dönemde bir Türk kadını olarak ülkesini dışarıda temsil etmeye çalışmışsınız ve bu misyonu da üstlenmişsiniz. Peki o dönemin kadınlarıyla, şimdiki Türk kızları, kadınları arasında bir fark var mı?
Daha bilgili ve sual soruyorlar, özgüveni gelişmiş, çok farklı.
Siz okul yokken okumaya gittiniz, olanaklar eksikti, ulaşım yoktu, iletişim yoktu. O yoklukta hakikaten  olmazları başarmışsınız. Şimdi bizim kızlarımız, çocuklarımız bütün bu olanaklara sahipler. Sizce bunları yeterince kullanıyorlar mı?
Sanırım kullanmıyorlar. Çeşitli konulara kapılıp gidiyorlar.
Atatürk’ü en çok Amerikalılardan öğrendim demiştiniz. Bunu açıklar mısınız?
Orada çok büyük bir kütüphane vardı.  Orada bir köşe var, sadece Atatürk’e ait. Atatürk’le ilgili bir çok konuyu oradaki kütüphaneden öğrendim.
Bodrum’daki Giritlilere ait hatıralarınızda neler kalmış?
Benim çocukluğumda iki mahalle vardı. Çarşı bitince Rum mahallesi başlardı. Girit’ten, İstanköy’den  hicret eden vatandaşlar oraya yerleşmiş.  Yerlilerle hicret edenler  birbiriyle kaynaşmış ve oradaki yerlerden ev almaya başlamışlar. Amcam da Halikarnas’ın oradan 2 bina aldı.

ETİKETLER: ,
Yorumlar

  1. Yaprak Çetinkaya dedi ki:

    Harika bir röportaj… Ben niye yapamadım diye hayıflandın 🙂
    Daha uzun olsaydı keşke… Emeği geçenlerin ellerine sağlık..

  2. Meltem Ulusoy dedi ki:

    Okurken gerçekten çok duygulandım. Dilerim bir gün hanımefendiyle tanışma fırsatım da olur. Bu gizli hazineyi bizlerle buluşturduğunuz için çok teşekkürler. Haberinizi çok daha fazla kişi okusun, örnek alsın, yalnızca Bodrum içinde kalmasın diye facebook sayfamda da paylaşacağım.

  3. Mediha Küçükyazıcı dedi ki:

    öncelikle bu çok kıymetli röportajı bizlere ulaştıran herkese çok teşekkürler..
    1983 yılında can arkadaşım Gülhan’nın annesi olarak tanıdığım Leman teyzem.
    Bu satırlarda değerini anlatmaya kelimelerin kifayetsiz kalacağı saygıdeğer aydın türk kadını ellerinden öpüyorum.
    Günümüz koşullarında hala kız çocuklarını okutmayanlara örnek olsun….

  4. uğur caner dedi ki:

    tek kelimeyle süper bir kadınmış ellerinizden öperim…..

  5. Gülsüm Dağlı dedi ki:

    Harika bir röportaj. Eskilerin bu mücadele azmi yenilere örnek olsun. Bizi aydınlığa getiren tüm büyüklerimizin ve Leman Teyze’nin ellerinden öpüyorum.

  6. Gulhan Uzgören dedi ki:

    Böyle aydın ve başarılı bir annenin ve aynı başarıda prof. bir babanın kızı olarak dünyaya gelmek hayata şanslı ve bir adım önde başlamak demektir.Ben bu şansın farkında olarak teşekkür ediyor ve annemle gurur duyuyorum.

  7. ilknur özer dedi ki:

    Çok Değerli Bir insan Leman Hanımı bu sayfalarda tanıdım.Ama ben kızı Gülhan’ tanımış olmaktan büyük mutluluk duydum.Ne harika bir insanmış lemen hanım gülhanı tanıyınca anladım..

  8. Nursen Erman dedi ki:

    Arkadaşımız Gülhan’nın annesi Leman teyzemizi tanımış olmak gurur veriyor..yaşama olan bağlılığı ve hayatın önünde ilerleyen yaşına rağmen dimdik durabilmesi ,sevgi dolu yüreği ile bize hep ışık tutacak…tesadüf eseri keşfedilmiş olsada,böylesi geçmiş kültürü tanıyan ve ülkesi için, o zorlu dönemde milli duygularıyla yuğrulmuş yüreğini hep cesurca ortaya koymuş Leman uzgören…ilk karşılaşmamda onu sıkı sıkı kucaklayacağım ve diyeceğim ki, “teşekkürler” bizlere gösterdiğin” ışık ” için ve teşekkürler Bodrum’da bir “yapı taşı” olduğunuz için….

  9. Tuna Avcıoğlu dedi ki:

    Türk kadınını azmiyle gurur duyuyoruz. İşte Atatürk Cumhuriyetinin kadını. Sizi saygıyla selamlıyorum sevgili Leman teyzeciğim.

  10. Filiz Vural dedi ki:

    LEMAN HANIMI VE EŞİNİ YAKINEN TANIDIM ÇOK ÜSTÜN NİTELİKLİ FEVKALADE İNSANLAR LEMAN HANIM TAM BİR ATATÜRK KADINI ONA SONSUZ SAYGILARIMI SUNUYORUM ALLAH ÖMRÜNÜ UZUN ETSİN