Bodrum Gündem

Nezih Demirkent’i Kaybedeli 11 Yıl Oldu

Nezih Demirkent’i Kaybedeli 11 Yıl Oldu

Dünya gibi çok özel bir gazetede ve onun asistanı olarak yanında ve en yakınında çalışmaktan onur duyduğum, Türk basının duayeni olarak kabul edilen Nezih Demirkent, 11 Şubat  Pazar günü sabaha karşı evinde geçirdiği bir kalp krizi sonucu vefat etmişti.

Fatih Bozoğlu/Bodrum Gündem
Nezih Demirkent, gazetecilik yaşamına 1950’de Son Saat gazetesinde muhabir olarak başladı. Daha sonra Yeni Sabah Gazetesi’nde spor yazarlığı, spor sayfası yönetmenliği ve yazı işleri müdürlüğü görevlerinde bulundu. 1964 yılında Yeni Gazete’nin yayın yönetmenliğini yapan Demirkent, 1970 ve 1981 yılları arasında Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği görevini de yürüttü.

Nezih Demirkent, son olarak Gazete Sahipleri Birliği Başkanlığı ve İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyeliği görevlerini yürütüyordu. Demirkent’in ayrıca medyayı eleştirdiği “Medya Medya”, “Sayfa Sayfa Gazetecilik” ve “Salı Yazıları” adlı kitapları bulunuyor. Mesleğin hemen her alanında görev yapan Demirkent, 50 yıllık gazetecilik yaşamı boyunca aralarında Enis Berberoğlu, Erdal Sağlam, Gülçin Telci, Can Dündar, Neşe Düzel, Engin Ardıç, Yavuz Semerci, Emine Munyar, Leyla Şen ve Hıncal Uluç gibi isimlerin de bulunduğu pek çok ünlü gazetecinin yetişmesinde katkıda bulundu. Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi’nin “Gazeteciliğe girdiği günden son nefesini verdiği saniyeye kadar her şeyi ile gazeteciydi” diyerek tanımladığı Demirkent, sahibi olduğu Dünya gazetesinde her Salı günü medya üzerine bir makale yazar, hem son haberleri verir, hem de kitle iletişim araçlarının günümüzdeki yapısal sorunları üzerine düşüncelerini belirtirdi.

Emre Kongar Nezih Demirkent’in ölümünün ardından yazdığı bir makale Demirkent’in gazetecilik ve medya ile ilgili öngörülerinin ne kadar gerçekçi olduğu görülüyor.

Emre Kongar:
6 Şubat 2001 Salı günü bu konuda yazdığı yazdığı son yazı “Medyadan öğrenemedikleriniz internet sitelerinde yazılıyor” başlığını taşıyordu. Bu önemli insanı, bu güvenilir yazarı, bu güzel dostu, yerim elverdiği ölçüde son yazısından alıntılar yaparak anmak istiyorum.
“Türkiye’de olup bitenleri öğrenme şansı kalmadı. Gazete ve televizyonlar sürekli haber çarpıtıyor, bazen sansür uyguluyorlar. Bazen ekranda gördükleriniz bile yanlış aktarılıyor. Çünkü medyanın kimseden korkusu yok. İstediğini yapabiliyor. Eğer bilgilenmek istiyorsanız belli internet sitelerini takip etmeniz gerekiyor. Henüz oralarda sansür yok, buna karşılık sansasyon var, her gün onlarca haber bu sitelerde veriliyor, meraklısı da izliyor.”

“Medyanın ekonomik darboğazda olduğu sırada aksi olamazdı. Yazılı basında tekelci yapı sonunda oluştu. Sabah Grubu dağıtım şirketi Birleşik Dağıtım’ın faaliyetine son verdi, zaten zorla yaşıyordu. Sabah Grubu da Yay-Sat aracılığıyla dağıtılmaya başladı ve bunun sonucu Bir-Yay’ın fazla anlamı kalmadı. Halen Star Grubu dışında kalan tüm gazete ve dergileri Yay-Sat dağıtıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse, Aydın Doğan ve arkadaşları herhangi bir yönlendirmede bulunmuyorlar. Satan kazanıyor, parasını alıyor. İlerisi için bazı endişeler olsa da başka çözüm görünmüyor…”

“Gazetelerin büyük bölümü tek merkezli yönetim altına girince hükümetle iyi diyalog kurmak zorunlu oldu. Sabah Ecevit’in sağ kolu Hüsamettin Özkan’ın gazetesi haline geldi” deniliyor. Milliyet’te Fikret Bila’nın Ecevit’in sözcüsü kimliği kazandığı yazılıyor ve olaylarda taraf olmak kurallaştırılıyor. Buna TRT de katıldı. Meclis televizyonunun kapatılması dönüşüm sırasına geldi, verilen haberlerde devlete değil, hükümete öncelik tanınır oldu”

“… Tek merkezden yönetilen ve taraflı yayıncılığa önem verilen medya dünyasında toplam gazete satışları dört milyonun altında. Televizyonlar izlenmiyor, halkın tepkileri sıkça görülüyor ve biz çalışanlar, bunların hiçbirini önemsemiyoruz. Çünkü önyargılıyız, bize birşey olmaz diyerek kendimizi teselli ediyoruz. Sermaye grupları arasındaki kavgalar sona erdi ve şimdi gazeteciler birbirlerini suçlayarak yok ediyorlar. Bu gidişe karşı çıkılması düşünülmeli. Saygın medya herkese gerekli, güçlü medya gücünü devlete verdiği destekten veya ekonomik güçten değil, halktan alır. Çalışanların bunları bilmesinde yarar var. Kaldı ki; bu düzenin uzun ömürlü olmayacağı görüldü. Mesleği kendi çıkarları doğrultusunda sonuna kadar kullanmak isteyenler kaybetti, mutluluğu bankacılıkta görenler sanık oldu, koca kurumlar sallanmaya başladı ve arınma dönemi henüz bitmedi. Mesleğin kurallarına saygı duyulursa, meslekte başarılı işlere imza atılır, ondan ötesi kısa ömürlü olur. Bunu her gün görüyoruz. İsterseniz internet sitelerini izlemeye devam ediniz. Çünkü her şeyi yazmak mümkün olmuyor.”

Gazetecilik için yaptıkların unutulmayacak, bayrağın hiç düşmeyecek ustam.
Işıklar içinde yat.
Allah Rahmet eylesin…

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.