Bodrum Gündem

CHP DE DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK!

29.02.2012
0
A+
A-

???????DAHA DOĞRUSU VAR

?CHP değişmez, dönüşmez, kale gibi durur?

CHP? nin yaptığı iki tüzük kurultayının ilk gününde Kemal Kılıçdaroğlu?nun konuşmasından bir alıntı!

Bu yazıda CHP? nin yaptığı tüzük kurultayında yapılan tüzük değişikliklerinden, iktidar çekişmesinden, parti içi yarıştan söz etmek istemiyorum.

Kuşkusuz tüzük kurultayı talep eden muhalif grubun yönetiminde ve bizzat Deniz Baykal?ın talimatıyla tüzüğe sokuşturulan kimi anti-demokratik maddeler değiştirildi ve bazı olumlu eklemeler yapıldı.

Büyük ölçüde muhaliflerin tasfiye edildiği bu kurultaylarda Kılıçdaroğlu? na tek adamlık şansı verildi. Yani sözün kısası artık Sayın Kemal Kılıçdaroğlu? nun hiçbir mazereti kalmadı.

Şimdi ondan beklenen; önce parti içi demokrasiyi yerleştirip, sonra da CHP yi iktidara taşıyacak yenilenme ve değişim politikalarının yaşama geçirilmesi değil mi?

Peki, yukarda ki sözleri söyleyen birinin bunları yapabileceğine, en azından yapma niyetinin olacağına nasıl inanacağız?

Somut politika ve projeler yerine yine ?halkın arasına girmeliyiz? ya da ?iktidarın zulmüne karşı herkesi direnişe davet ediyorum? türünden altı doldurulmamış, günü kurtaracak ajitatif söylemlerle nasıl bir heyecan dalgası yaratacaksınız?

Halkın arasına nasıl, hangi söylemler ya da hangi projelerle girilecek, halka iktidar yolunda somut olarak ne söylenecek?

İktidarın zulmünden kurtulmak için nasıl bir direniş örgütlemeyi düşünüyorsunuz, direnişe davet ettiğin kitlelerden ne bekliyorsunuz?

Özel yetkili mahkemelere karşı çıkarken, yerine neyi öneriyorsun, eğitim sisteminin nasıl olmasını istiyorsun, komşularımızla ilişkiler ve dış politika konusunda neler söylüyorsun?

Suriye? de kan gövdeyi götürürken, mahcup tavırlarla neredeyse Esad? a ve BAAS yönetimine destek vereceksin! Talat Paşa komitesinin başkanlığını yaparak ülkede ermeni düşmanlığını körükleyen Denktaş? a sahip çıkacaksın. 2012 yılında sorunlara 1930 lu yılların akıl ve mantığıyla çözüm arayan, kanser hastasına aspirin verir gibi her sorunun çözümünü Atatürk? de arayan bir zihniyeti sürdürmeye çalışan parti, nasıl evrensel sosyal demokrat ilkeleri hayata geçirebilir?

İki kurultay konuşmasında da bir kez olsun Kürt sorunundan söz etmeyen, artık geçerliliğini yitirmiş altı oku yine kitlelere umut gibi sunmaya çalışan Kılıçdaroğlu, belki CHP ye sahip olabilir ama bu CHP de ancak Cumhuriyetçi-Demokrat bir parti olabilir.

Gündemi kendisi belirlemek yerine, iktidarın belirlediği gündemi takip eden, AKP Genel Başkanı Erdoğan ve yöneticilerine söz yetiştirmeyi muhalefet tarzı olarak kabul eden bir CHP nin bırakın iktidar olmayı, gerçek anlamda iktidar alternatifi bir muhalefet partisi olması bile gerçekten çok zor.

?Başbakan Kemal? sloganları atarak iktidar olunmuyor ne yazık!

İşin daha acıklı yanı, bu anlayışa karşı CHP içerisinde muhalefet edenlerde yaşı yetmişi aşmış kişiler. Dünyada en genç nüfusa sahip bir ülkede hala yetmişli yaşlara gelmiş, siyaset arenasında yeterince yıpranmış bu kişileri umut olarak ortalıkta görüyoruz.

Kadın ve gençlik kotası gibi olumlu değişikliklere rağmen CHP de bir zihinsel değişimin ipuçları ne yazık görülmüyor.

Demokratik, çağdaş bir tüzük elbette önemlidir ama bir partiyi tüzüğü değil; programı, uygulayacağı politikalar, halkın önüne koyacağı projeler ve partisine inanmış, siyaseti meslek olarak görmeyen, inançlı, kararlı kadrolar ancak iktidara taşıyabilir.

Böylesine öemli bir kurultayda bile hala ?CHP, devleti kuran partidir? argumanının ardına sığınıyor, askeri ve bürokratik vesayete karşı olduğuna ilişkin ima yollu bile bir söylemde bulunmuyorsun! Hala Ergenekoncu ve darbecilerle arana bir mesafe koyamıyor, hatta kimi zaman Silivri? ye selam duruyorsun! O zaman niye AKP oylarını artırmasın, niye muhalefetsiz bir ülkede iktidar olmanın rahatlığıyla otoriter tavırlara yönelmesin.

Hocallı katliamını bahane ederek ermeni düşmanlığı yapan ve buradan devamla Hrant Dink davasını destekleyenleri hayasızca suçlayanların mitinginde; bu çirkin pankartların altında konuşma yapan İçişleri Bakanına, MGK toplantısına üyesi olmadığı halde katılıp, generallere yeni eğitim sistemiyle ilgili brifing veren Milli Eğitim bakanına ,?Kürtçe medeni bir dil değildir? diyen Bülent Arınç? a rağmen; AKP yeniden iktidar olur, ülkeyi yönetmeye devam eder.

CHP de daha çok kurultay yapar, ara sıra da AKP yöneticilerinin demeçlerine, açıklamalarına cevap yetiştirmeye çalışırlar.

Sonuç olarak, bu kurultaylardan toplumu tatmin edecek, kitleleri heyecanlandıracak, yeniden umutlanmalarına neden olacak yeni bir durum çıkmadı.

Genel Başkan olarak Kemal Kılıçdaroğlu parti içerisinde gücünü ve tek adamlığını kanıtladı, daha doğrusu kendisine yeni ve üstelik de çok daha uzun vadeli bir kredi açıldı.

Umarız ve dileriz bu krediyi iyi kullanır, CHP de değişim ve yenilenmeden yana politikaların uygulanmasına engel olmaz, ülkemizin yakıcı sorunlarına demokratik çözümler konusunda gerçekçi projeler hazırlanmasının önünü açar, AKP ile kavga etmek yerine, kendi tabanıyla ve geniş halk yığınlarıyla barışık olmanın yol ve yöntemlerini bulurlar.

Her zaman yinelediğimiz gibi bu ülkede faili meçhuller yaşanmasın, darbe planları yapılmasın,28 Şubatlar olmasın, demokratik bir hukuk devleti, tüm kurum ve kurallarıyla yerleşsin istiyorsak; güçlü bir muhalefet partisine her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

Cytotec cheap Buy Prozac Naltrexone online [email protected]

28 Şubat 2012 BODRUM

ETİKETLER:
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Ayla Gürpınar dedi ki:

    Ayhan bey yazınızı dikkatle okudum. Umarım başka yorumlar da alırsınız.
    Daha önceki yazılarınızı da okudum. Ve bazı düşüncelerinizde size katıldığımı da yorumlarımla ifade ettim.
    Evet, Sn.Kılıçdaroğlu artık liderliğini ispat etmiştir.
    Muhalefet olarak imza atan 362 kişinin önderleri Sn.Gök’ü öne atarak 1.de olmadıkları gibi 2. ci kurultaya da gelemeyerek, otel veya evlerinden izlemeyi tercih etmişlerdir.
    Bizler artık önümüze bakacağız.
    Yazı başlığınızda diyorsunuz ki ” CHP de değişen bir şey yok “,
    Hayır, artık çok şey değişti. Lafta kalmayacak, yakında Türkiye uygulamalarda da bu değişimi görmeye başlayacaktır.
    Siz sanıyorum ki; 2-3 günde , parti içi demokrasinin gerçekleşeceğini, kadınların %33 ve gençlerin de %10 kotayı dolduracağını…..vs. düşünmüyorsunuzdur! Doğal olarak bu değişim bir vakit alacaktır, tabii ki parti içi gizli muhalefetliklerini sürdürmekten vaz geçmeyecekler veya başka oluşumlara geçecekler veya CHP kuvvetlenmesin diye parti dışından da uğraş verenler çok olacaktır. Ancak bu iktidardan memnunsak, diyecek bir şey yok. Yok eğer bu iktidar ve yaptıkları yanlış diyorsak ve sıkı bir muhalefetin gerektiğini düşünüyorsak, bunu da ancak CHP nin yapabileceğine inanıyorsak, şu dönem sabırla izleme zamanıdır.
    Önümüzdeki Haziran kurultayı genel başkan seçimli kurultay olacaktır. İşte bu adımdan sonra Sn.Kılıçdaroğlu, ağzından çıkan her sözün arkasında rahatça durabilecek ve Türkiye’yi benim çok arzu ettiğim, eminim sizin de istediğiniz, daha çok özgürlük, daha çok adalet, daha çok haklarda eşitlik bağımsız, çağdaş bir ülke olması için yönlendirecek olan sosyal demokrat bir partinin lideri olacaktır.
    CHP de değişim olmuştur ve değişim devam etmektedir. Şimdi kucaklanma ve Türkiye’nin ( yukarıda özetlediğim) ortak çıkarlarını benimseme ve kişisel kaprislerin ve çıkarların dışına çıkılma zamanıdır. Bunu yapabilen her partiliye ve her CHP sempatizanına CHP kucak açmaktadır.

  2. Imran Yildirim dedi ki:

    Yazinizda bir kac cumleye katilmama ragmen, geneline bakinca, “Taraf” gazetesinde bir kose yazisi okuyormus hissine kapildim. Cunki, bilineni bilmezden gelme, bilgi krililigi yaratma konulari onlarin uzmanlik alani aslinda.
    Ozellikle, ?Hala Ergenekoncu ve darbecilerle arana bir mesafe koyamıyor, hatta kimi zaman Silivri? ye selam duruyorsun!? cumlesi, tam bir bilineni bilmezden gelme ornegi.. Ben bir CHP?li degilim. Oyumu da secimden secime, nasil inaniyorsam, oyle veririm ama Kemal Kilicdaroglu?ndan once de, sonra da CHP defalarca gercek darbecilere ve askeri vesayete karsi oldugunu, hem de defalarca acikladi. Sizin bundan haberiniz olmayacagini dusunemiyorum. O zaman akla su soru geliyor; hal boyleyken, bu beyefendi hangi nedenle aksini iddia ediyor? Amaci ne?
    Ote yandan, duzmece kanit ve ne udugu belirsiz yalanci taniklar kullanilarak enterne edilmis muhalifler, gazeteci, yazarlar, bilim insanlari, askerleri ?Ergenekoncu?, ?Darbeci? diye yaftalama, yargilama ve mahkum etme hakkini kendinizde nasil bulabiliyorsunuz? Iktidardaki ittifak ve arkalarindaki gucun 3 yildir ugrasmasina, her tur destege ve ellerindeki tum imkanlara ragmen herhangi bir suclarini, ya da boyle bir orgutun varligini kanitlayamamis olmalari gercegi ortadayken, sizin rahatca boyle bir iddiada bulunmaniz, inanirliginiz konusunda ciddi kuskular uyandiriyor.
    Vicdan muhasebesi ve muhakeme kabiliyetinden yoksun buldugum bu makale, bildik iftira ve teranelerle bir yerlere yaranma amaci gudulmus izlenimi birakiyor yalnizca. Son zamanlarda her yerde ornekleri olan bir dizi bilgi kirliligi ve zaman kaybi.

    Imran Yildirim