Bodrum Gündem

YİTİK ZAMAN ÇOCUKLARI: MALAKANLAR?

12.04.2012
0
A+
A-

Başrolünde Tarık Akan ve Şerif Sezer?in oynadığı, yönetmenliğini Murat Saraçoğlu?nun yaptığı 2009 yapımı ?Deli Deli Olma? filmi, sinema eleştirmenleri  ve sanat çevreleri tarafından hiç fark edilmemiş. Miyop gözlükle dahi film mercek altına asla alınmamış. Sanki bu memlekette böyle bir film hiç çekilmedi. Filmin öznesi Malakanlar da aynı şekilde ötekiye sayılan bir toplamdı. Malakanlar?ın Türkiye?deki ilk ve tek filmi belki 3 yıldır görmezden gelindi. Ama hayatın içerisinde ?Büyük insanlık? tarafından Malakanlar, 300 yılı aşkın bir zamandır zaten yok sayılıyordu.

buy Vermox

Malakanlar, 1800?lü yılların Rusyası’nın ve 93 Harbi (1877-1878) sonrası Osmanlı?nın vakitsiz kök salmış ayrık otuydu. Ortodokslar?ın haftada iki defadan fazla süt içilmesinin günah olduğu görüşüne karşı çıkanlar, her gün süt içilmesi gerektiğini düşünüyordu. Süt davasına Ortodoksluk?tan kopanlar, Malakan oldular. ?Malak?, süt; ?an? ise içen manasındadır. 1877-1878?de Osmanlı?yı yenen Ruslar, ceza olsun diye Malakanlar?ı, Kars?a yerleştirdi. Topraklarından koparılan Malakanlar, Kars?ta kök salmaya çalıştılar. Ancak onların asıl günahları haftanın her günü süt içmenin de ötesindeydi. Onlar insan öldürmenin en büyük günah olduğunu düşünüyorlardı. Bu nedenle savaşa karşıydılar,  silah almayı reddediyorlardı. Rus Çarı onları Anadolu?da işgal ettiği topraklara sürdü. Hayata sürgün bir hikayenin, masum kahramanlığına devam etti onlar bu zorlu süreçte de. Küsemediler, ayrık otu gibi bağlandılar toprağa, asla ayrılmadılar birbirlerinden ve mazinin barış güvercini olmaktan. Tarık Akan?ın, filmin o sahnesinde piyano çalarken söylediği gibi; görüldüğü yerde koparılan, sarmaşık olmayı düşleyen ayrık otlarıydı onlar. Yani Kars?ı da mekan belleyenler, yer yüzünde adı sanı olmayanlardı.

1917 Büyük Ekim Devrimi ile iktidara gelen Sovyetler Birliği kurmaylığı, işgal edilen tüm topraklardan (Kars da dahi olmak üzere) kendi sınırlarına çekildi. Malakanlar?ın büyük çoğunluğu sosyalizme yatkın olmalarına rağmen, kök saldıkları bereketli topraklar üzerinde kalmayı seçti. Ancak Türkiye Cumhuriyeti, Malakanlar?dan hoşlanmıyordu. Onların katil olmak konusundaki isteksizliği bilindiğinden dolayı göç ettirilmek için TBMM?den yasa çıkartılıyor. Diğer azınlıkların muaf olduğu askerlik, süt içenler için zorunlu hale getiriliyordu. Ve askerliği reddedenler için yine göç yolları görünüyor. Tarihi düş kırıklıklarıyla örülü acılı halkın hatırı sayılır bölümü eski topraklarına; Sovyetler?e, kalanları ise Avustralya ve Yeni Zelanda?ya yol düşürüyor. 

order Fluoxetine

Malakanlar, Türk Hükümeti?nin ilgisine ve bilgisine Kazım Karabekir tarafından servis edilmişti. Karabekir devlete hazır ettiği raporda; Malakanlar?ın Bolşevizm?e ve Türkiye Komünist Partisi?ne ilgi duyduğunu, köylerde nümayişler gerçekleştirerek kızıl bayraklar astıklarını ve çözüm olarak yaşam alanlarından koparılıp göç ettirilmeleri gerektiğini belirtiyor. Sihirli formülü de kendisi buluyor. ?Ruslar zamanında dahi askerliği reddeden Malakanlar?a zorunlu askerlik getirirsek zaten göçerler? diyor Karabekir. 20 Ocak 1921?e dek süre verilen düş sürgünlerine, yeniden yollara düşmekten başka seçenek kalmıyordu.

Malakanlar kent hayatını asla benimseyemediler. Köye tutunmak hayatın ta kendisiydi. Kars; değirmende un öğütmeyi, piyanoyu, gravyer peynirini, semaverde çay demlemeyi, düş kırıklıklarında dahi umudu yitirmemeyi, halkların kardeşliğini, dayanışmanın yüceliğini, kardeş sofrasında paylaşmanın lezzetini Malakanlar?dan öğrendi. Vergi vermezlerdi, askere doğaları gereği gitmezlerdi, mahkemelere çıkmazlardı, akrabalığın yedi göbek ötesinde olması gerekirdi evlenebilmeri  için, mülkiyet ayıplıydı, komünal yaşam mutluluktu onlar için. İnatçıydılar, hayatı kirletmemekte ısrarcıydılar. İyi, doğru, güzel olan da usta birer yürek emekçisiydiler.

Muscle Relaxant

Tolstoy kararlı bir Malakan idi. Felsefi bakışında ve dünyayı algılayışında Malakan yaşayışı oldukça etkili olmuştur. Malakan Zheltov ile yazışmalarından hayata dair çok önemli ipuçları yakaladığını ifade eder. Ayrıca o dönem Tolstoy ?Bazı horozlar öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar? şeklinde bir özet de çıkarır. Malakanlar da güneşin doğuşuna tanıklık için, hiçbir horozun ötmesine ihtiyaç duymamışlardır. ?Gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan. Ekmek-gül ve hürriyet günlerinin? farkında olanların, Malakanlar?ın hüzünlü ve bir o kadar da mağrur, insan güzellemesi tarihini fark etmeleri gerekiyor. Yeryüzünde sayıları üç milyon olduğu düşünülen Malakanlar, halen umudu beslemeye devamda kararlı. Onların hüzünlü tarihi, ateş böceği ışıltısı veriyor geceye. O nedenle geceleri her ateş böceği görüşümüzde gökyüzü biraz daha Malakan, biraz daha özgürlük, biraz daha barış, biraz daha umut, biraz daha sevgi kokar.

[email protected]

ETİKETLER: ,
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Emine Göcek dedi ki:

    Çok içim acıyarak okudum Malakanlar’ın hüzünlü maceralarını.Ve gerçekten kendi adıma ilk kez öğrendim bu acı gerçeği.İnsanlık tarihinin en çok mutlu olmayı hakeden ama en çok zulme uğrayan halkmış Malakanlar.Yazıdan sonra google dan baktım Malakanlar’a.Gerçekten onlar üzerine ciltler dolusu kitap yazılabilir.Hadi diyelim resmi tarihçiler işlerine gelmedi diye Malakanlar’ı.Peki objektif tarihçiler niye göremediler merak ediyorum?Ayhan iyiki varsın.Ama bir şeyi daha merak ediyorum.Sen nereden buluyorsun böyle gün ışığı görmemiş gerçekleri.Tebrikler arkadaşım.Yazı dilin gene şiir gibi.

  2. Baki ERİM dedi ki:

    Yoksaymanın ve kendinden olmayana tahammül etmemenin geldiği karanlık noktayı çok güzel gözler önüne seren bir yazı.Aslında yok edilen yada edilmeye çalışılan sadece Malakanlar değil.İnsan olmanın gereği ve zenginliği yok ediliyor.Milliyetçilik ırkçılık çağımızın vebasıdır.Bu vebadan kurtulan insanlık ancak barışı özlemden gerçeğe dönüştürebilir.Şu anda dinsel temeldeki çatışmalar insanlığı bekleyen en önemli tehlike.Yaşanıyorda zaten.Suriye’de Aleviliğe karşı sünnilik ABD tarafından öne çıkarılıyor.AKP de sünni merkezli komplonun tam içersinde yer alıyor.Yazı gerçekten ibretlik.Duygusallaştırdığı kadar da düşündürüyor.

  3. Sennur Çizmeci dedi ki:

    SEVENLERİME VE SEVMEYENLERİME ÖNEMLİ BİR KARARIMI BİLDİRİYORUM: BUNDAN SONRA BU YAZIYI OKUDUĞUM 3-5 SANİYE ÖNCESİNDEN BU YANA MALAKANIM, MALAKANIIIMM, MALAKANIIIMMMMM.BENİ SEVEN BÖYLE SEVSİN ARTIK.SEVMEYENDE MALAKAN OLDUĞUM İÇİN SEVMESİN UMRUMDA DEĞİL.MALAKANLIK İNSAN OLMA FELSEFESİDİR.İNSAN OLAN MALAKANA KÖTÜ BAKMAZ.KÖTÜ BAKANLADA ZATEN BENİM İŞİM OLMAZ.YAZAR PİŞŞŞŞTTTT:))))ELİNE SAĞLIK NE DİYİM?

  4. Ayla Gürpınar dedi ki:

    Ayhan bey, ilgiyle okudum. Düşünce ve paylaşım emeğinize sağlık.
    Dünya, ülkeler, toplumlar……. barış, özgürlük, sevgi ve dayanışmayı taşıyamıyor.
    Güç kavgası tüm bu ” asıl ” ları yok ediyor.
    Malakanlar taviz vermemenin onurunu yaşamışlar ve dediğiniz gibi 3 milyon nufusa sahipseler, halen direniyorlar, en azından yok olmamayı başarmışlar.

  5. Serdar dedi ki:

    Tahakküm ve güç gösterisinin insanlığa mutluluk getirdiği hiç bir zaman görülmemiştir.Tersine insanlığın insan tarafını yoketmiştir bu akıl dışılık.Bu nedenle barışı savunmak insan tarafımızı güçlendirir.Savaş yanlılarının Malakanları yok etmeye çalışması boşuna değildi.Çünkü onlar savaş yanlılarının tekerine çomak sokuyorlardı.Yazarın diğer yazısısnda yazdığı gibi Malakanlar ayrık otuydu,farklıydı.Buna tahammül edemedi kan içiciler.

  6. Neval Serdönmez dedi ki:

    “Kars; değirmende un öğütmeyi, piyanoyu, gravyer peynirini, semaverde çay demlemeyi, düş kırıklıklarında dahi umudu yitirmemeyi, halkların kardeşliğini, dayanışmanın yüceliğini, kardeş sofrasında paylaşmanın lezzetini Malakanlar?dan öğrendi.”BUNCA ZENGİNLİĞİ BİR KENTE KAZANDIRAN BARIŞÇIL BİR TOPLUM ASLA BU EZİYETİ VE YOKSAYMAYI HAKETMEDİ.AMA ZATEN MALAKANLAR DA BİR ŞEY KARŞILIĞI BUNLARI VERMEDİLER.

  7. Cemil dedi ki:

    Unutulmamalıdır ki, katil olan halklar değil devletlerdir. Ve her devlet, en az İsrail kadar katildir. Siyonist İsrail devletinin yıkılmasını ve Ortadoğu halklarının laik-demokratik-ırkçı olmayan bir Filistin devletinde yaşamasını isterken; İslamcılar ve faşistler gibi anti semitizm rüzgarına kapılmamak ve uyanık olmak gerekir. Bizler, halkların değil devletlerin düşmanıyız. Ve insanlığın yanında yer alan her dinden, dilden, ırktan, cinsiyetten, yaştan insanın buna karşı mücadele etmesi gerekir.Birazcık insanlık kaldıysa tabikide.

  8. Elkızı dedi ki:

    Nefret suçlarının ardında çok ciddi sayılabilecek şartlandırılmış duygu ve düşünceler yatmaktadır. Önyargı, ayrımcılık, dışlama, yok sayma gibi. Bu duygulardan hareketle nefret suçları genellikle sözlü taciz, tehdit edici davranışlar, nefretli konuşma, mesajla rahatsız etmek, fiziksel saldırı, grupça saldırı, soygun gasp, taciz, tecavüz, gözdağı verme, şiddet, kundakçılık veya bir şekilde zarar verme şeklinde sonu cinayete kadar varan olumsuz bir takım tavır ve tutumlarla kendini gösterir. Türkiye?de nefret suçlarına dönük sonu cinayetlere kadar varan bir dizi vahim olaylar yaşanmasına rağmen hala bu alanda hukuki düzenlemeye gidilmemektedir. Çünkü Türkiye?de hâkim ideolojinin ürettiği zihniyet hala farklı olanı dışlamakta, yok saymakta ve onları birer tehdit unsuru olarak görmektedir. Öncelikle bu duyguların beslendiği kaynaklar gözden geçirilmeli ve bu konuda yapılması gerekenler tartışılmalıdır.

  9. Gürcan Tekinalp dedi ki:

    gerçekten insanın vicdanını yaralayan bir yazı.Bu yazı sayesinde Malakanları öğrendim.İnternetten araştırdım.Ve az sayıda bilgi kaynağından insanlık ayıbı gerçeği gördüm.Unutmayalımki ülkemizdeki Milli Eğitim kitaplarında bunlar görmezden gelindiği gibi nefret suçlarıda teşvik ediliyor.Tarih kitapları nedense bunlara yer vermez.Irkçılık daha çocuklarımız eğitim görürken aşılanıyor onlara.Yazara teşekkürler bu gerçeği bize gösterdiği için.

  10. Funda Köker dedi ki:

    Güçlü olanın güçsüz olana yaptığı zulüm aslında onun kendisini güçsüz hissetmesinden ve her an gücü elinden kaybedeceği korkusundan kaynaklanıyor.Bu sapkın bir durumdur.Mesela çocuk istismarındada çocuğun kendisini savunamayacak olması etkilidir.Yani gücün böyle kullanılmasının onaylanacak yönü olamaz

  11. Süt içenden bir zarar gelmez.Ama helal süt içmeyenden her şeyi beklemek lazım.Malakanlar yazıdan gördüğüm kadarıyla helal süt içmişler.Yazarda Malakan bana göre.Anamızın ak sütü gibi savunmalıyız bu doğruları.Bu memleketin helal süt emmişlere çok ihtiyacı var.

  12. “Ekmek-gül ve hürriyet günlerinin? farkında olanların, Malakanlar?ın hüzünlü ve bir o kadar da mağrur, insan güzellemesi tarihini fark etmeleri gerekiyor. Yeryüzünde sayıları üç milyon olduğu düşünülen Malakanlar, halen umudu beslemeye devamda kararlı. Onların hüzünlü tarihi, ateş böceği ışıltısı veriyor geceye. O nedenle geceleri her ateş böceği görüşümüzde gökyüzü biraz daha Malakan, biraz daha özgürlük, biraz daha barış, biraz daha umut, biraz daha sevgi kokar”. Yazının bu son bölümü çok şey anlatıyor.Bizde eğer hayata iyi ve güzel şeyler verebileceksek biraz Malakan olmayı başarabilkmemiz gerek.

  13. YAZIYI OKUDUKTAN SONRA “DELİ DELİ OLMA” FİLMİNİN CD’SİNİ ALDIM.GERÇEKTEN FİLM CİDDİ BİR SANAT ESERİ OLDUĞU HALDE 3 YILDIR NİYE HABERİMİZ OLMAMIŞ?ÇÜNKÜ BİZLERİN BEĞENİLERİ YÖNLENDİRİLİYOR.BİZE HAZIR OLARAK SUNULANLARA YÖNLENİYORUZ.BU FİLM BİRİLERİNİN İŞİNE GELMEMİŞ OLACAKKİ;BİZLERDEN GİZLENMİŞ.HERKESE BU FİLMİ İZLEMESİNİ TAVSİYE EDİYORUM.YAZARA BU FİLMİ İZLETTİĞİ VE GÜZEL YAZISI İÇİN TEŞEKKÜRLER.

  14. Suna Anka dedi ki:

    Ayhan ben senin en önce ablandan öte yoldaşınım.Yazılarını da çok beğendiğimi bilirsin.Kelimelerin duygu kompresörü gibi.Katman, katman kalbe çıkarıyor hissedileni.Ne diyeyim be çocuk sana.Ama aşk olsun…Sen beni ağlattın inanmadığın Allah seni güldürsün.Unutma güzel insan:Acı çekmekte bir var olma biçimidir.Bunu yok sayma.

  15. Besalet dedi ki:

    Sayın yazar sayesinde Malakanlar’ı yeryüzünde uğradığı büyük haksızlığı öğrenmiş olduk.Kimbilir bizim bilgimizin olmadığı Malakanlar gibi haksızlığa uğramış nice halk vardır.Ama dikkat edelim zulüm hep saraylardan verilen kararlarla uygulanıyor bu halklara.Bu nedenle buna karşı çıkıyorsak hedefimiz saraylar olmalıdır.Saraylar yıkılmadıkça Malakanlar gibi nice dramlara şahit olacağız.Ve dikkatinizi çekerim halen o saraylarda senaryolar üretilmekte ve uygulanmaktadır.

  16. Bilge Tibuk dedi ki:

    Aslında zaman mı yitik,yoksa Malakanlar mı? Bence bunu da tartışmak gerek. Çünkü Malakanlar doğrusunu yapmışlar. Ama zaman içersinde erk sahipleri onlara haketmedikleri bir kaderi öngörmüşler. Bence Malakanlar zamanın yitik çocukları değildir. Kazanan onlardır. Kaybeden ise zamanın sahipleridir. Bu nedenle zaman utansın derim. Yazı güzel olmuş. Sağ olsun o SOL ellerin parmakları.

  17. Dün Malakanlar’a uygulanan vahşet bugün Libya’da,Tunus’ta,Mısır’da uygulanıyor.Eğer Malakanların asimilasyonuna engel olmasaydı bugün yeni zulümler yaşanmayabilirdi.Bir yorumcu arkadaşımızın dediği gibi bu insanlık dışı kararlar saraylarda alınıyor.Bunun için sarayları yıkarak işe başlamak gerek.Yazı dramatik bir gerçeği gözlerimizin önüne serdiği kadar da öğretici.Teşekkürler.

  18. Bilgütay Somer dedi ki:

    – Diktatörlüklerde aykırı ses veren basın-yayın kuruluşlarına ağır vergi cezaları yağdırılır. Gazete ve televizyonların yöneticilerine sık sık ?ayar? çekilir.
    – Diktatörlüklerde yolsuzluklardan, usulsüzlüklerden, diktatörlerin ailelerinin köşeyi dönme öykülerinden söz edilemez. Edenin hayatı söndürülür!
    – Diktatörlüklerde ?saray soytarılığı? kurumu olur ve bu kadro silikonlu, botokslu şarkıcı tayfası tarafından gönüllü olarak doldurulur.
    – Diktatörlüklerde sadece yandaş medya değil; yandaş sermaye, yandaş sivil toplum örgütü, yandaş baro, yandaş bilim insanları yaratılır ve desteklenir.
    – Diktatörlüklerde dinci oluşumlar, tarikatlar ve cemaatler özenle korunur ve desteklenir.
    -Diktatörlüklerde malakanlar gibi bir zenginlik yokedilir.Ayhan Karahan gibi doğruları söyleyenler susturulmak istenir.

  19. Haluk Gezgin dedi ki:

    Yazıya aynen diğer yorumcu arkadaşlar gibi şapka çıkarıyorum.Konu ve konunun işlenişi oldukça güzel.Bu zamana dek Malakanları tanımadığım için kendimden utandım açıkçası.