Bodrum Gündem

SALLAMIYORUM, SOKAK BÖYLE KONUŞUYOR (KRAL ÇIPLAK-2)

Proscar order

Hani ?Kurtlar Vadisi? gibi bazı dizi filmlerin başında bir şey yazar, ?Bu dizide anlatılanların gerçek kişi ve kurumlar ile hiçbir ilgisi yoktur. Burada anlatılanlar bir hayal ürünüdür? diye.

Lakin benim bu yazdıklarım sokaklarda konuşulanlardan derlenmiş olup, yazılanların tamamı gerçek kişi ve kurumlar ile ilgili ve alakalıdır. Yazdıklarımın hiç biri hayal ürünü değildir.

Bodrum CHP Demokratik bir seçim ile başkanını seçti. Okan Özsu ve yönetimi ile yeni, yepyeni bir dönem mi başladı? Umuyoruz beklentilere cevap veren, birlik ve beraberliği, parti içi dayanışmayı ve barışı sağlayan bir döneme imza atarlar.

Lakin süreç öyle denildiği gibi yeni yepyeni bir dönem olacağı konusunda kuşkulu, hatta kaygılı.

(Şu an homurtuların yükseldiğini duyar gibiyim, kalemimi bir tarafıma sokmak için hazırlananlarda vardır. Bu benim fikrim desem de, sokağı sesi desem de homurtular susmayacak. Susmasınlar, eyvallah.)

Neden umutlu değil acaba insanlar? Neden kaygılı?

Delege seçimlerinde başlayan ve kongre sürecinde de devam eden kamplaşma ve çaktırmadan belden aşağıya vurmalar şimdilik durdu. Durdu durmasına ama herkes kılıçlarını kınından çıkarmış, bileği taşına sürtüp duruyor.

Sesleri duyuyorsunuz değil mi? Duymayanlar için söylüyorum, sesler sokaklarda.

Delege seçimleri öncesinden, delege seçimlerine, kongrenin başından sonuna, sonrada bu güne kadar sokaklarda konuşulanları dinledim. Bazıları ile sokakta konuşulanları paylaştığımda anlayamadığım ve tam olarak “anlamsız” diyebileceğim bir tepki ile karşılaşıyorum;

?Sokakta konuşulanlar dedikodudan öteye gitmez.? Aynen bunu söylüyorlar.

Siz kitle partisi olacaksınız, seçilmiş olacaksınız, sözü dinlenen, yön verenlerden olacaksınız, delege sahibi olacaksınız (buda anlaşılmaz ya nasıl delege sahibi olunuyorsa) partinin çeşitli kademelerinde yönetici olarak çalışacaksınız ve sonra sokağın sesine kulak kabartmayıp, üzerine birde dedikodu diyeceksiniz. Sanırım sokağın sesine dedikodu diyenler oyları sokaktaki insanlardan değil de ?Büyük Marketler?den satın alıyorlar. (Lafın gelişi söyledim bir şey ima ettiğim yok.)

Her ne kadar sokağın sesine dedikodu diyen CHP?liler varsa da ben ?Sokak ne diyorsa o? cümlesinin doğru olduğuna inanan biri olarak sokakta konuşulanları ?KRAL ÇIPLAK?lığı ile öne sereyim. Alınmak isteyen alınır, duymak isteyen de kulaklarını açar. Görmek isteyenlerinde sokağa çıkmasını tavsiye ediyorum. Sokağın sesine alınmayanlar, duymayanlar ile zaten işim olmaz.

Daha öncesinde yazdığım gibi ilk hedef Bodrum Ticaret Odası seçimleri. CHP Kongresinin ardından ortalık yavaş yavaş ısınmaya başladı. Birkaç isim dolaşıyor ortalıkta. Kesinlik kazanması için isimler sokak kulis çalışmalarına başladılar bile. İki dönemdir başkanlık yapan Mahmut Serdar Kocadon tüzük gereği tekrar başkanlığa aday olamayacak. Bu nedenle de isimlerin ortaya çıkışı nedense gecikiyor. Özellikle CHP?nin destekleyeceği adayın kim olacağı ise oldukça merak konusu. Başarılı Meclis Başkanı Hüseyin Nail Sağat ve Başarılı iş adamı İbrahim Akkaya?nın ismi sokaklarda konuşulmaya başladı bile. Bu arada Hüseyin Anıl’ın da adı BODTO başkanlığı için konuşuluyor. Ak Parti ve MHP kimi destekleyecek o tam olarak belli değil. Ama birkaç hafta içinde belirginleşmeye başlar.

Ticaret Odası Seçimleri için sessiz bekleyiş sürerken Bodrum Belediye Başkanlığı için sokaklar daha çok kafa yoruyor. Halbuki normalde BODTO seçimlerinin sonucuna bağlı olarak, Bodrum Belediye Başkanlığı tartışılmaya başlanmalıydı. Konjonktür be sefer farklı demek. Ama yine de kesin görüş bu demiyeceğim. Yarın herşey değişebilir. Bekleyeceğiz ve göreceğiz.

Gelelim sokakta en çok konuşulan konuya. Bodrum Belediye başkanı kim olacak. Bodrum Belediye Başkanlığı için konuşulan isimler, özellikle CHP?de çığ gibi büyüyor. Mehmet Kocadon ve Mehmet Tosun?un bu konuda zaten önceden beri hedefleri belli. Uzun zamandır yine adı başkanlık için söylenegelen Dr.Kerim Cangır ise kendini beklemeye almış görünüyor.

methotrexate online

İsterseniz öne çıkan konuşulan isimleri şöyle bir sıralayalım;

İlk isimler Mehmet Özalın ve Taner Uslu. Çok uzun zamandırda konuşuluyordu zaten. Lakin dikkat çekeceğim şey, bu iki isim bir arada konuşuluyor. İki meclis üyesi, iki genç. İş ve siyasi geçmişleri başarılı, gelecekleri de parlak, iki prens. İkisinin de hedefi Belediye Başkanlığı. Bu dönem olmadı bir sonraki. CHP içinde ne yazık ki bu iki genç arkadaşın isimlerini birlikte zikrederek, rekabete sokmaya gayret eden güçler var. Karanlık mı, derin mi, çarıklı mı onu söyleyemem. Hatta seçim yaklaştıkça bu tırnak kaşımaların artacağı ve bu iki arkadaşı birbirine düşürme planlarının daha da yoğunlaşacağı aşikar. Bu iki isimde bu ne idüğü belirsiz güçlerin karşısında dik duracaklarından ve oyuna gelmeyeceklerinden en ufak bir kuşkum da yok. Başkanlığa aday olacaklardır, yarışacaklardır, eğer müzmin adaylar yol verirse tabi.

Erman Aras, CHP üyesi olduktan sonra başkanlık için adı hemen öne çıktı. Başarılı bir iş adamı. Bodrum?u çok seven ve çalışan, tanınan ve başkanlık için her dönem yakıştırılan bir isim. Erman Aras?ın ANAP görüşünden gelmiş olması nasıl bir etki yapacak? CHP içinde nasıl bir tepki ile karşılanacağı ise önümüzdeki günlerde kendini gösterecek. Lakin Bodrum?un hiçte küçümsenmeyecek olan Demokrat Parti kökeni de unutulmamalı. Birleştirici, toparlayıcı bir isim olacağı sokaklarda şimdiden konuşulmakta. Kent konseyine yüksek bir oy ile girmiş olması ve yapacağı çalışmalar ile kendine bir ortam yaratacağı, sürekli gündemde kalacağı da kuşkusuz.

Mehmet Dinçberk Bodrum içinde olmasa da Turgutreis?te konuşulan isimlerden bir tanesi. Onun delege ve kongre dönemindeki hırçın ve etkili çalışması sonucu Okan Özsu ve CHP yeni yönetimi ile yakın olması, ki oğul Süleyman Dinçberk?te yönetimde, Bodrum Belediye Başkanlığı için aday olabileceği görüntüsünü ortaya koymakta. Lakin Turgutreis?in Belediyecilik çalışmaları ve delege seçimleri öncesi ve sonrasındaki tartışmalar ona ne kadar puan kazandırır yada kaybettirir düşünmek lazım.

Durmuş Ali Öztürk?ün yıllardan beri gözü Belediye Başkanlığında olduğunu ?siyaset dışında olanlar? bile biliyor. Her ne kadar bunu dile getirmese de başkanlık için şimdiden çalışmaya başladığı su götürmez bir gerçek. Lakin ilçe başkanlığı sırasında bir çok ayağa bastığı, tuzlu su siyaseti yaptığı, golf sopası ile kovalandığı düşünülürse, hedefine nasıl ulaşacak bilemem. Ama elinde de CHP binası ve aracı kozuda var unutulmasın. Kongrede tarafsız olduğunu söylese de Okan Özsu ve ekibi ile çalıştığı aşikar. (Ben tarafsızım demecini sadece acemi gazeteciler yedi dersek, herhalde daha iyi anlaşılır. Lakin Bodrum?da acemi gazeteci yok) Durmuş Ali Öztürk hatırı sayılır bir delegeye de sahip. Silkinse 80-100 delege oy verir deniliyor. Üzerine de Okan Özsu’da zaten onun devamı diye de ekleniyor. Kongre öncesi de hep öyle denilmedi mi?

12 Haziran seçimlerinde son anda milletvekili olmaktan vazgeçen İl Genel Meclisi Üyesi Mükerrem Uyar ise başkanlık için ortaya çıkacak bir diğer isim olduğu yine sokaklarda konuşulmakta. Özellikle köylere hakim olması ve köy delegelerinin desteğini alarak öne çıkabileceği konuşulmakta. İl Genel Meclisinde öne çıkan bir isim olması, diğer üyeler üzerinde dominant-lider görüntüsü belediye başkanlığı için iddialı isimler arasına gireceğini göstermekte.

Ve son isim Okan Özsu. Onu tanıyanların söylemlerine göre Bodrum Belediye Başkanlığı hayali çok eskiden beri var. İlçe başkanlığını da bir sıçrama tahtası olarak kullanacağı ve Bodrum Belediye Başkanlığı için uğraş vereceği sokaklarda çınlıyor. Okan Özsu ile ilgili yorumlarımızı birkaç ay sonra yapmanın daha doğru olacağını düşündüğüm için izlemeye devam edeceğim.

Tahminim Bodrum Belediye başkanlığı için en az 5 isim daha önümüzdeki günlerde konuşulmaya başlanacaktır.

Peki CHP Bodrum Belediye Başkanlığını kazanabilecek mi?

Yüzde 58 oya sahip bir parti için çok saçma bir soru mu?

Yorum yok. Sadece bir iki tespiti paylaşayım; 2009 Yerel Seçimlerinde de yüzde 4 bile oyu olmayan Demokrat Parti adayı Mehmet Kocadon 8 bine yaklaşan bir oy alarak, yılların CHP?sine 166 oy fark atıp başkan oluverdiydi.

Sokakta şöyle konuşuluyor; Şimdi konjonktür değişti. Bodrum tek belediye olacak. Yarımadanın tamamı Bodrum Belediye Başkanını seçecek. Yüzde 58 oy ile CHP her şartta başkanlığı alır mı? Eğer yüzde 58?i korursa alır elbet. Yüzde 10 oy kaybederse de alır.

Mehmet Tosun MHP ile yola devam edeceğine göre Ak Parti ile bir ittifak olamaz. O zaman Ak Parti çıkaracağı adayına bağlı olarak farklı bir analiz yapılabilir.

Lakin CHP?nin çıkardığı aday beğenilmez ise ne olur? Hani Genel Merkezden filan bir dayatma ile şu olacak denirse? Yada delegeye sahip güçler delegeyi istenmeyen bir isime ikna ederse. (Hadi canım demeyin, daha önce yaşanmadı mı sanki her ikiside. Üstelik bu yorum değil sadece tespit, anımsatma.)

CHP adayı beğenilmez ise ne olur?

(Sokağı sesi) Mehmet Tosun Bodrum Belediye Başkanı olur. Tabi bu arada Mehmet Kocadon hangi partiden seçime gireceği belli olmadığı için bu sonucu çıkıyor. Bir de Ak Parti ile ilgili bir bilgi yok, doğal olarak tespitde yok. Onlarda sürekli anketler ile filan bir aday tespit edeceklerini söylüyorlar, lakin Bodrum?da anketle filan aday belirlenmeyeceğini ?Papua Yeni Gine?dekiler bile biliyor. Görünen Ak Parti zaman kazanmaya çalışıyor. Mehmet?ler ile görüşmelere devam yani.

Sonuca gelirsek CHP?nin Bodrum Belediye Başkanlığı için çıkartacağı adayın kim olacağı çok önemli.

Kimileri diyor ya ?CHP bu sefer kimi koysa başkanlığı alır?

order Albendazole online (Sokağın Sesi) Kazın ayağı hiç de öyle değil. CHP eğer ?kimi?yi (buradaki ?kimi? herhangi biri yada sevilmeyen istenmeyen biri anlamına geliyor) aday olarak gösterirse, Mehmetlerden biri başkan olur.

Kocadon?mu, yoksa Tosun?mu onu da zaman gösterir.

NOT: “KİMİ” kelimesini sokakta “ODUNU” olarak söylenmekte. Ben cümle arasında bu terimi kullanmak istemedim. Ama demesinler ki hani kral çıplak diyor, ama açıkça odun bile diyemiyor, demesinler diye dip notla açıklayayım dedim.

ETİKETLER: ,
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Mehmet ÜLKÜM dedi ki:

    Fatih Bey;
    Bu yorum ve tesbitler için vakit daha erken değilmi? Bilirsin Bodrum siyasetinde akşamdan sabaha köprülarin altından çok sular akar. Ama değişecek yerel yapı nedeniyle genç birisinin Belediye başkanlığına aday olması veya gösterilme bence çok doğru olur.Çünkü bütün yarım adaya hizmet götürecektir. O enerji olmalıdır.

  2. Taşkın Atılgan dedi ki:

    CHP için çalışmaya başlamanın tam zamanı!

    Çünkü, AKP’nin, Cumhuriyetin temellerini dinamitleme ve onun yerine çağ dışı bir yapının inşa edilmesi işlevi hız kazanarak devam ediyor. Yargı’nın (Anayasa Mahkemesi, HSYK, Yargıtay, Danıştay, Özel Mahkemeler…) yönetimin güdümüne sokulması, demokrasinin olmazsa olmazı olan kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırarak, yürütme gücünün, yargı, muhalefet ve medya tarafından dengelenme ve denetimi ilkesini, büyük ölçüde zedelemiştir. AKP’nin, geçen haftalarda atılan ve çağdaş bir cumhuriyetin en temel ilkesi olan laiklik ilkesini ortadan kaldıracak olan, eğitimle ilgili 4+4+4 adımı, demokratik denge ve denetimin en önemli diğer ayağı olan ana muhalefet partisi CHP’yi, eğitim komisyonu toplantılarından sille tokat, zorla dışarı atarak, tartışılmasına dahi izin vermeyerek, kendi amaçlarına uygun bir şekilde meclisten geçirerek, gerçek niyetini ortaya koymuştur.

    Bodrum’da, CHP’nin genel seçimlerde kazandığı yüzde 58’lik oy, parti ilçe yönetiminin artı hanesine yazılabilecek bir başarıdan ziyade, Bodrumlu Cumhuriyet ve demokrasi aşıklarının (ortasağ aydınlar da dahil!), genel seçimlerden sonra olacak olanları, şimdi gözlerimizin önüne serildiği gibi, görebilmeleri ve bunun, en azından, güçlü bir muhalefetle dengelenip denetlenebilmesi isteğinden kaynaklanıyordu. Bu yüzde 58’lik oyu çantada keklik olarak görenler, kendilerine çekidüzen veremeyenler, sosyal demokrat olduklarını unutanlar, yoksul yığınlarla kucaklaşamayanlar, ne kadar büyük bir hata yaptıklarını, bir defa daha (gelecek yerel seçimlerde) anlayacaklardır, fakat iş işten geçmiş olacaktır.

    Geçen genel seçimlerde CHP genel merkezinin ileri sürdüğü, yoksul yığınların, doğal olarak, çok ilgisini çeken “Aile Sigortası” projesi, yoksul kesimlerden gelen sorulara ve isteklere rağmen, zamanında hazırlanan broşürlerin olmaması ve bu konuda parti içi eğitimin yapılmamasından dolayı, tatmin edici yanıt alamamıştır. Parti yan gelip yatma, koltuklara sarılma yeri olmamalıdır ve teşkilat yoksul yığınların ihtiyaçlarına cevap verecek esnekliğe ve çevikliğe kavuşturulmalı, sosyal demokrat projelerin, ortak aklın yaratılması ve uygulamaya hazır hale gelmesi için seferber edilmelidir.

    Sosyal Demokrat bir parti bir küçük çıkarlar partisi olmamalıdır. Sosyal Demokrat bir parti, işçilerin, gençlerin, yoksul köylülerin, küçük memurların çıkarlarını öne çıkarıp bu çıkarlara hizmet edecek siyasetler üreten ve halkla kucaklaşan ve seçim kazanma potansiyeli yüksek olan bir partidir. Bunu yapabilmek için de çok çalışmak ve yaratıcı olmak, demokrat olmak zorunluluğu vardır. Seçimler, parti koltuklarında oturarak, “küçük olsun benim olsun” diyerek, delege oyunları yaparak kazanılmaz! Son ilçe seçimleri göstermiştir ki delege seçimleri, manipülasyona, geniş Sosyal Demokrat halk yığınlarının dışlanmasına, hizipçiliğe, halkın çıkarlarını gözeten, halkın içinden çıkmış, sevilen ve sayılan liderlerin öne çıkmasına engel olan, çok da demokratik olmayan bir seçim düzenidir. Dışlanan yoksul çoğunluk, “sen benim çıkarlarımı, ihtiyaçlarımı gözeten sosyal demokrat siyasetleri bana da sorarak, benimle beraber geliştirmiyorsan, beni parti içi seçimlerden dışlıyorsan, ben de zamanı geldiğinde, oyumu beni dinleyen veya öyle görünmeyi başaran diğer partilere vererek seni dışlayacağım” der! CHP’nin seçimlerde başarısız olmasının sırrı da burada yatmaktadır!

    CHP’nin Bodrum’da düzenlediği ön seçim süreci bir kaç ay sürdü. Bu zaman zarfında, ilçe başkanlığına aday olanların yerel basında görüşlerini ve takip edecekleri siyasetleri açıklayan bir yazılarına rastlamadım. Bunun bir açıklaması, adayların seçimi kazanabilmeleri için, partililere değil de delegelere yönelik propaganda yapmalarının, seçim kazanmaları için yeterli olacağını düşünmeleridir. Kaldı ki, delegelerin, taa başlangıçta, delege seçildiklerinde, hangi adaya oy verecekleri, o zamandan, tayin edilmiştir; yeteneğe, siyasete değil, dar çerçeveli çıkarlara oy verilmektedir, yoksul halkın çıkarları hiçe sayılmaktadır ve demokratik olmaktan çok uzaktır ve bu aşamada yapılan çarşaf veya blok listeler, isimleri ne olursa olsun, blok listedir ve demokratik değildir!

    Parti yöneticilerinin, tüm parti üyelerinin oylarıyla ön seçimlerde seçilmeleri, partiyle yoksul yığınların kucaklaşmalarına, dertlerini daha iyi anlatmalarına, hep beraber sosyal demokrat çareler ortaya koymalarına, kendilerini partinin bir parçası hissetmelerine, partiye sahip çıkmalarına, oy vermelerine yol açmaz mı? Niçin, parti ağaları dışında kimsenin tanımadığı, onların güdümünde olan, aracı delege aradan çıkarılıp, demokrasinin tam anlamıyla çalışmasına, CHP’nin seçilme şansının ciddi olarak açılmasına izin verilmiyor?

    CHP’nin genel seçimlerde kazandığı yüzde 58’lik oy oranı bir üst sınırdır, Sosyal Demokratların, aydınların, Cumhuriyetçilerin, CHP’ye değil, Cumhuriyet Devrimlerine, laikliğe karşı olanların iktidarına karşı verilmiş oylardır. Önümüzdeki yerel seçimlerde, bu oylara ve daha fazlasına ulaşmak istiyorsanız, Bodrum için, yoksul halk yığınları için, işçiler, köylüler, gençler ve esnaf için hazırladığınız Sosyal Demokrat projeler ve siyasetleri ortaya çıkarmanın, tartışmanın, kucaklaşmanın zamanıdır, erken değildir, geç bile kalınmıştır! Ve de, genel seçimlerde başarının önü yerel seçimlerde açılır (veya kapanır!).

    Bu ortamı yarattığı için Fatih’e çok teşekkürler! Bu tartışma, en azından, CHP yerel ve genel seçimleri kazanana, daha doğrular ortaya çıkarılana kadar devam etmeli.