Bodrum Gündem

CHP İlçe Danışmada Basın Özgürlüğü Kısıtlandı?

04.07.2012
0
A+
A-

17-18 Temmuz tarihinde yapılacak olan ?CHP Büyük Kurultay? öncesi karar birliğine varılması amacı ile CHP Bodrum İlçe Örgütü danışma toplantısı yapıldı. Başlangıçta basına kapalı olduğu bildirilmeyen toplantıda İncilay Sever?in yaptığı eleştiriler sonrası, toplantının basına kapalı olduğu ifade edildi.

Fatih Bozoğlu/Bodrum Gündem

CHP Bodrum İlçe Örgütü Danışma Toplantısı OASİS AVM?de yaklaşık 70 kişilik bir katılım ile yapıldı. Saygı duruş ve İstiklal Marşının ardından, CHP İlçe Başkanı Okan Özsu yönetmeliğine göre danışma toplantısını düzenleyen örgütün başkanın divan başkanlığını yürüteceğinin bilgisini verdi. Daha sonra,  İl Genel Meclisi Üyesi Mükerrem Uyar, Çiğdem Erko ve CHP Bodrum Gençlik Kolları Başkanı Tufan Erkan Yakar?ı divan heyeti için önerdi. Divan oy birliği ile görevlendirildi.

CHP Bodrum İlçe Örgütü Danışma Toplantısına CHP Muğla İl Başkanı Mustafa Öztürk, Bodrum Belediyesi CHP Meclis üyeleri İncilay Sever, Cevat Soysal, Taner Uslu ve Mehmet Özalın, CHP eski İlçe Başkanları Rezzan Karahan, Dr.Kerim Cangır, Osman Öneş, İsmail Sever, Duran Öztürk,  Durmuş Ali Öztürk, CKD Halikarnas Şube Başkanı Dr.Bedriye Gürkan ve partililer katıldılar. Bodrum Belediyesi Başkan vekili Dursun Göktepe ile CHP?li Turgutreis, Bitez, Yalıkavak belediye başkanları ve yarımada belediyelerinde seçilmiş 50 civarındaki meclis üyesi danışma toplantısına katılmadılar.  Yalıkavak belediye başkanı Mustafa Saruhan?ın cenazede olması nedeni ile katılamadığı alınan bilgiler arasında.

Okan Özsu göreve geldikleri 8 Nisandan bu yana yapılan faaliyetleri kronolojik olarak katılımcılara aktarıldı. Tüzük gereği seçilmişlerin öncelikli söz alabileceği ifade edildi.

CHP TARİHİNE SAHİP ÇIKILMALI?

İlk söz alan Ortakent Belde üyesinin parti geçmişinin unutulmaması ve bunun sahiplenmesinin gereğini vurguladı. Dersim katliamını İsmet paşaya mal edilmesinin yanlış olduğunu iddia ederek, Dersim katliamını Celal Bayar’ın yaptırdığını kaydetti. Bunu bir türlü dile getirmediklerini, tarih bilgilerinin yenilenmesini ve araştırılmasını önerdi. CHP?ye küfredenlere cevabın tarih bilgisi ile verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

BU STANDART İLE GİDİLİRSE BAŞARILAMAZ?

Bodrum CHP İlçe Danışma Toplantısında söz alan CHP eski İlçe Başkanlarından Osman Öneş, yerelde ve genelde iktidara gelmek için çok çalışılması gerektiğini vurguladı. Öneş ?Yerel seçimlerde mevcutları koruyarak yeni belediyeler kazanmak hedeflenmelidir. Demokrasiyi, sosyal demokrasiyi öğrenmemiz ve savunmamız  gerekmektedir. Seçimleri kazanmak için stratejik planlar yapmalıyız. Yerel seçimlerde başarı sağlanamaz ise genel seçimlerde başarı çok zor yakalanır. Bu kurultay çok önemli. Türkiye?yi yönetecek kadroların Gençleşmesi gerekiyor. İç kavgaları ve dedikoduları bırakmak gerekiyor. Muğla?dan bir parti meclisi üyesi olması gerekiyor. Bu işi yapabilecek nitelikli bir kişi olmalı. Danışma kurulu toplantısı var ama seçilmiş belediye başkanları ve meclis üyelerimiz ne yazık ki yoklar. Eleştirilerde kızmamak lazım. Seçilmişler ile mutlaka çalıştaylar yapmak gerekiyor. Tüm yarımada da birbirini tanımayan meclis üyeler var. Kısa ve uzun vadeli planlar yapılmalıdır. Eğer bu standart  ile gidersek iyi bir sonuç alamayacağımızı düşünüyorum.? Dedi.

KADIN ve GENÇLERE SÖZDE DEĞER VERİLİYOR?

Bodrum CHP İlçe Danışma Toplantısında söz alan Bodrum Belediyesi CHP?li meclis üyesi İncilay Sever eleştiri dolu bir konuşma yaptı. Sever ?Ne yazıkki CHP Bodrum örgütü kadınlar ve gençlere sözde değer veriyorlar. Ataerkil bir yapı ile hareket ederek kadınları ve gençleri kullanıyorlar, göreve talip olduklarında ise öteleyip yer vermiyorlar? dedi. İncilay Sever eleştirilerine şu şekilde devam etti; ?Bu toplantıda genel konular konuşulacak güya bir karar birliğine varılacak. Bu gibi toplantılar sorunların paylaşılması ve geleceği yaratmak adına çok önemlidir. Bu güne kadar sustum. Ama artık düşüncelerimi açıklamak istiyorum. Partimiz, genç ve kadınları önemsiyor gibi görünüyor, ama uygulamada bu gerçekleşmiyor. Kadınlar hep ötelenmekte ve geri planda kalmaktadır. Sitemlerim sadece erkeklere değil, kadınlara da. Bodrum Belediyesi başkan vekilliği için bir arkadaşım aday olduğunu açıkladıktan sonra, bende aday olduğumu söyledim. Üstelik tek kadın meclis üyesi olarak. Ancak kadınlar ve gençler ile ilgili heyecanlı söylemler söyleyenlerin hiç biri yoktu.Hele kadınlar. Neredeydi kadınlar? Gerçi erkek üyeler yol vermeyecekti. Ama mücadele etmek isterdim. Eğer sadece kadınlar bile yanımda olsaydı yeterdi.? Dedi. İncilay Sever bazı zamanlar yalnız kaldığını ifade ederek ?Çevreye duyarlılığım nedeni ile havadaki elim gibi çoğu kez yalnız kaldım.Bazılarının söylediği gibi kahramanlık sevdam yoktu. Artık  her şey yaşandı ve geçti. Yeter ki iyi niyetle çalışalım. Gün birlik ve beraberlik günüdür. Bu danışma kurulunun yararlı olması diliyorum.? diyerek sözlerini bitirdi.

Haberin devamını siz değerli okuyucularımıza aktaramıyoruz, ÇÜNKÜ ;

BU KONUŞMANIN ARDINDAN BASINA SANSÜR KONULDU? Viagra without prescription

CHP Bodrum Belediyesi Meclis Üyesi İncilay Sever’in devam eden konuşması sırasında, CHP Bodrum İlçe Başkanı Okan Özsu tarafından halkın haber alma özgürlüğüne konan sansür nedeniyle İncilay Sever’in ve diğer katılımcıların bu toplantıda CHP’nin  yapılacak olan Büyük Kurultayı için hangi önerilerde bulunduklarını bilemiyoruz.  Yazı İşleri Sorumlumuz ve köşe yazarımız Fatih Bozoğlu’na  CHP Bodrum İlçe Başkanı Okan Özsu’nun keyfi tavrı nedeniyle uygulanmış olan bu sansürü kınayarak, halkın haber alma özgürlüğüne uygulanan bu baskıcı tavrın seyrini siz değerli okuyucularımıza aktarıyoruz.

İncilay Sever?in konuşmasının ardından CHP İlçe Başkanı Okan Özsu beni yanına çağırarak bu konuşulanları yazmamam konusunda kibarca uyardı. Tarafıma yapılmış bu uyarının ardından yerime geçerken, Okan Özsu  CHP eski İlçe Başkanlarından Duran Öztürk?ü kürsüye alarak söz verdi. Öztürk konuşmasına başlamadan da salonda bulunanlara  bu toplantının  basına kapalı bir toplantı olduğunu söyledi. Böylelikle basın özgürlüğüne sahip çıkan bir partinin ilçe başkanı tarafından sansür edilmek istendik. Bu hareket ile düşünce ve basın özgürlüğüne sahip çıkmak yerine eleştirilerden korkarak basın özgürlüğü ve kamuoyunun haber alma özgürlüğü hiçe sayılmıştır. Bu durumu protesto ettiğimizi ve CHP gibi basın ve düşünce özgürlüğünün yanında olan bir partinin ilçe başkanının basını sansürlemeye yeltenmesini kabul edemediğimizi ifade ederek salonu terk ettik. Eğer toplantının başında basına kapalı olduğu belirtilerek uyarılsaydık, basın ahlak ilkeleri gereği ve parti içi özel durum nedeni ile gereğini yapar, teşekkür ederek salondan ayrılırdık, daha önceleri yaptığımız gibi.

Bu nedenle toplantının devamında neler konuşulduğunu, hangi eleştirilerin yapıldığını siz okurlarımıza iletemiyoruz. Çünkü; Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı Okan Özsu toplantı öncesi basına kapalı uyarısı yapmadan, basın özgürlüğünü ve halkın haber alma özgürlüğünü keyfiyeten kısıtlamış, CHP?nin temel ilkelerine düşünce ve basın özgürlüğüne ters düşmüş, partisine zarar vermiştir. Bodrum CHP?nin hiçbir döneminde böyle bir olay gerçekleşmemiştir. En sert eleştirilerin olduğu dönemlerde bile CHP Yöneticileri ve üyeleri her zaman basın özgürlüğüne sahip çıkmışlardır.

Taki bu güne kadar.

Valtrex prescription Gazetecilik Mesleğimize saygımızdan dolayı bu durumu protesto ederek salondan ayrılmak zorunda kaldık.

Halkın haber alma özgürlüğünü gerçekleştiremediğimiz için okurlarımızdan özür dileriz.

where to buy levonorgestrel

 

ETİKETLER: ,
Yorumlar

  1. Okan Ozsu dedi ki:

    Fatih Bey

    İlçe Danışma toplantıları basına kapalı toplantilardir.
    CHP İlçe Örgütü olarak basına açık etkinliklerimizi ilcemizdeki tüm basın emekçilerine bildiriyoruz.
    Farkindasinizdir ki toplantıda sizden gayri basın mensubu bulunmamaktaydi..Bir CHP üyesi olarak orada bulunmanıza başlangıçta bir olumsuz uyarıda bulunulmamistir.
    Fakat haber amaçlı not almanıza uyarıda bulunulmustur

    Basına kapalı toplantı olduğu tarafinıza kibarca hatirlatilmistir.

    Kamuoyunun bllgisine saygıyla duyurulur.

  2. Basına kapalı yapılan toplantılarda, sorumluluğunu bilen bir gazeteci olarak ve gazetemizin künyesinde de yer aldığı üzere “BASIN MESLEK İLKELERİ” gereğini yaptık.
    Bu güne kadar da bu sözümüzü alnımızın akı ile ve onurumuz ile tuttuk. Bu konuda üyesi olduğum CHP bir yana, Ak Parti, MHP ve DP içinde her zaman Basın Meslek İlkelerinin 7. maddesinde yer alan “Saklı kalması kaydıyla verilen bilgiler, kamu yararı ciddi bir biçimde gerektirmedikçe yayınlanamaz.” ilkesini her zaman koşulsuz olarak yerine getirdik. Şahsınız başta olmak üzere, Bodrum siyasi platformunda yönetici olan kişiler şahidimizdir.
    Lakin siz ne yaptınız? Yapmanız gereken uyarıda geciktiniz.
    İki konuşmacı sırasında da not aldığım halde “basına kapalı oturum” uyarısını yapmadınız.
    Sayın İncilay Sever’in eleştirel konuşmasının ardından, yanınıza çağırarak yaptığınız bu uyarı doğru bir tarzmıdır?
    Eleştiriler başladıktan sonra yaptığınız her uyarı geç kalmış ve sansür anlamını taşıyan bir uyarıdır.
    Böyle bir uyarıyı mesleğime yapılmış bir saygısızlık olarak algıladım ve sizin davranışınızı da protesto ederek salonu terk ettim.
    Şahsınızın yaptığı hatayı kendime değil, mesleğime yapılmış bir hakaret olarak görüyorum. Bir diğer yanlışınız ise salonda sadece gazeteci olarak benim olduğumu ifade ediyorsunuz.
    Sayın Hüseyin Anıl, Sayın Mehmet Özalın, Sayın Ayhan Ongun ve Sayın Ayhan Karahan hangi mesleği icra ediyorlar? Siz onları gazeteci olarak saymıyor musunuz?
    Oradaki herkes not alabilir. Aldıkları notları da basınla paylaşabilir yada servis edebilirlerdi. O zaman ne yapacaktınız?
    Ben toplantıya bir gazeteci olarak geldim, bu en başından belli değilmiydi? Fotoğraf makinası, kamera ve bilgisayarım toplantı başlamadan önce de hazırdı. Ve ben basının her zaman oturduğu yerde tam gözünüzün karşısındaydım. Siz dahil olmak üzere Sayın İncilay Sever’e kadar fotoğrafta çektim.
    Siz yine “Basına kapalı oturum” demediniz.
    Yani ben gazetecilik işimi yapmaya devam ediyordum.
    Ne zaman Sayın İncilay Sever’in konuşmasından ve eleştirilerinden rahatsız oldunuz, benim gazetecilik yapmamı engellediniz.
    Oldumu yani? Yakıştı mı? İnandığımız düşünce ve basın özgürlüğü nerede kaldı? Yoksa siz işinize geldiği zaman mı inanıyorsunuz?
    Fatih Bozoğlu

  3. erol dogan dedi ki:

    SEVGİLİ FATİH MUHTEŞEMSİN BİZLERİ AYDINLATMAN SENİN GAZETECİLİGİNİ GÖSTERİYOR. SABIRLA SENİ TAKİP EDİYORUM

  4. Ümit Baltutan dedi ki:

    Sayın İçe Başkanım,böyle toplantıları ayırım yapmaksızın bütün üyelerinizle mesajla gününü ve saatini paylaşırsanız partimize kişilerin katkısı daha fazla olur,yoksa böyle 20-30 kişiyle yapılmasının ne size ne de partimize bir faydası ve katkısı olur.Orada seslendirilen her şey partimize önümüzdeki seçimlerde yol gösterecektir.Herkese eşit davranan bir İlçe Başkanı ve İlçe yönetimi en büyük dileğimizdir.Saygılarımla

  5. Niyazi Atare dedi ki:

    Hüseyin Anıl,Mehmet Ozalin,Ayhan Ongun haber niteliği için orada değildi.CHP Bodrum Ilçe başkanlığının Büyük kurultay değerlendirmesini dinlemek ve alınan kararları bilmek için parti üyesi kimlikleri ile salondalardi.

    1. Usul gereği genelde yapılan yorumlara yanıt vermem.
      Lakin konu “gazetecilik” olduğunda iş değişiyor.
      Sayın Atare “Gazetecilik” ile ilgili olarak sizin ne kadar bilginiz var bilmiyorum. O nedenle bu değerlendirmenizi sadece siyasi kimliğinizden dolayı yaptığını kabul ediyorum.
      Kısaca şu bilgiyi paylaşmak istiyorum, belki yaptığınız bu yorum ile ilgili tekrar değerlendirme yaparsınız. Gazetecilik bir meslektir. Parti üyesi olmak bir meslek değildir. Gazetecilik mesleğinde muhabirlikten köşe yazarlığına, matbasından dağıtımına kadar bir çok bölümü vardır.
      Muhabirler olayı objektif olarak olduğu gibi yazarlar.
      Köşe yazarları ise olayları yorumlayarak yazarlar, kendi değerlendirmelerini yazıya katarlar. Yazılarını da birikimleri tecrübeleri ve edindikleri bilgileri harmanlayarak oluştururlar.
      Sayın Hüseyin Anıl, Sayın Mehmet Özalın ve Sayın Ayhan Ongun gazetecidir. Gazeteci kimlikleri yaşamlarının her döneminde vardır. Üstelik Sayın Anıl ve Özalın aynı zamanda gazete sahibidir. Bodrum politik ve sosyal hayatına yıllardır yön verdiler, vermeye de devam ediyorlar. Ayhan Ongun da yıllardır, son 5 yıldır Bodrum’da yazıları ile ve TV programı ile renk katmakta, gazeteciliği ile bir çok kez de Bodrum Gündemini oluşturmaktadır.
      Bu üç önemli isim Bodrum politik yaşamında da hep varlar. Hem politik kimlikleri, hemde gazeteci kimlikleri ile. Bunun aksini söylemek onlara hakaret niteliği taşır. (ki sizin kötü niyetli olmadığınızı sadece gazetecilik mesleğini bilmediğinizi düşünüyorum) Sakın bu isimlerin gazeteci kimlikleri hakkında, onlar adına değerlendirme yapmayın. Buna ne sizin nede bir başkasının ne hakkı, nede haddi vardır.
      Eğer olayı eleştirmek istiyorsanız, benim adımı kullanmanız doğru olur. Eleştirilerinizi ciddiyetle değerlendirir, ders almam gereken bir şey var ise mutlaka alırım.
      Çünkü gazeteciler eleştirilerden beslenir, övgülerden değil.
      Gazetecilik ve yorumunuzdaki isimlerin gazeteci kimlikleri ile ilgili Uğur Mumcu’nun gazeteciliğin temel ilkesi olan bir sözü ile bitirmek isterim “Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz”

  6. Ayla Gürpınar dedi ki:

    Haberin başlığı tüyler ürpertici. CHP ve basına sansür….!!
    Haberi ve yorumları okuyunca ” gene – neler oluyor!!!!” sorum kaçınılmaz oldu.
    1) Üyelerle iletişim eksikliği; gerçi internet – iletişim platformu CHP nin yakın programını açıklamıştı ama herkeze ulaşılamadığı ve yönetimin yeterli duyuruyu yapamadığı katılım sayısının azlığından belli oluyor. ( şahsen ben, annemin rahatsızlığı nedeniyle katılamadım)
    2) İkilem; basın katılıyor mu, katılmıyor mu!!! Belliki CHP net davranmamış, toplantının gelişmesine göre tavır takınılmış!!!
    3) Sn. İncilay Sever’in konuşması;
    Kendisine değindiği konular nedeniyle katılmamak mümkün değil. Benim de, Yalıkavak Belediye Başkanlığı, Meclis Üyeliği, ve Bodrum’dan Muğla Milletvekilliği aday adaylığımda, ayrıca İlçe Yönetiminde bulunduğum dönemlerde ve ayrıca her siyasi platformda defalarca dile getirdiğim gibi, Bodrum CHP içindeki kadın siyasetçilere yönelik çifte standartlığı gözardı etmek mümkün değildir. ” Kadınlarsız asla ” diyen Bodrum İlçe yönetimleri, CHP li kadınları seçimlerde görevlendirmiş ama asla karar mekanizmalarının içine dahil etmemiştir ve seçimlerde aday olsalar da desteklemiş gibi görünmüş ama engellemişlerdir. Sn.Sever’in söyledikleri doğrudur. Bu çifte standartlık son genel seçimlerde, geçmiş dönem ilçe başkanı Sn.D.A.Öztürk tarafından, Bodrum’dan iki kadın milletvekili aday adayı için de uygulanmıştır. Hakkımda asılsız söylentiler yayarak, delegelerin akılları çelinmiş, yaptığı basın açıklamalarında, biz ” kadınlar- da ” kontenjanı değil, seçilmeyi tercih ederek seçimde olmamıza rağmen, cinsiyet ayırımı yaparak bizleri yok saymış ve sadece ” …iki tane adam gibi adam, adayımız var…” demiştir. Tüzüğümüze aykırı olarak takınılan bu tutumdan dolayı kendisini Muğla Disiplin Kuruluna vermiş olmama ve konunun takipçisi olmama rağmen ne kendisinden, ne de Muğla’dan bugüne kadar bir cevap alamadığımı da buradan belirtmek istiyorum. Aradan bunca zaman geçti, ancak Sn.Sever’in konuşması bunları tekrar hatırlatmama neden oldu, ayrıca yaşananlar unutulmamalı ve daha iyisi için örnek olmalıdır. Karar mekanizmaları içindeki görevlere talip olan CHP li kadınlara karşı uygulanan bu çifte standartlığı ve ayrımcılığı kürsüden gündeme getirdiği için Sn.Sever’e buradan tekrar teşekkür ederim. Oysa CHP den beklentiler çok büyüktür ve tüm bu antidemokratik durumları CHP kendi içinde aşabilmelidir. Yoksa………herkezin malumudur.

  7. Onur Güzel dedi ki:

    CHP gibi özgürlüklerin savunucusu olması gereken bir partinin böyle haberlerle gündeme gelmesi hiç hoş değil.Artık bu haberlerle değil-icraatlarıyla gündeme gelmelidir CHP. Atı alanın Üskadar’ı geçtiği ortamda artık CHP kendi kendini baltalamaktan vazgeçmeli ve kendine çeki düzen vermelidir.
    Ayrıca Bodrum’a ve CHP’ye gönül vermiş gazeteci Sn.Fatih Bozoğlu da bu yapılanları haketmemiştir diye düşünüyorum.
    CHP de basına sansür uygularsa…
    Tehlikenin farkında mısınız…

  8. Durmuş Ali Öztürk dedi ki:

    SN. GÜRPINAR?A UYARIMDIR.

    Sayın GÜRPINAR uzun zamandan beri sosyal medya üzerinden şahsımı kullanarak popüler olmaya çalışmakta olduğunuzu izliyorum. Bu çabanızı önemsemiyorum benimle kişisel yada politik hesaplaşmanız varsa bunun yeri parti kurullarıdır diye hatırlatma yapmayıda gereksiz görüyorum, çünkü partimden milletvekili aday adayı olan bir hanımefendi en azından bunu bilir diye düşünüyordum.
    Ancak;
    Kendinize sağlamaya çalıştığınız popülaritenin kişilik haklarıma ve özellikle partime zarar vermeye başladığını düşündüğümden sizi uyarma gereği duydum. (CHP nin bir tüzüğü vardır, tüzükle yönetilir, ulaşılmasıda kolaydır. http://www.chp.net. Adresinden girip okumanızı salık veririm.)
    1-evet siz geçtiğimiz seçim döneminde milletvekilliği müracaatının son günü müracaat ederek (sizin beyanınızdır) partimin milletvekili aday adayı oldunuz. Seçim yöntemi ?Ön seçim? olduğundan her aday adayı gibi ön seçime katıldınız. CHP bodrum örgütü her aday adayına olduğu gibi sizede eşit servis vermiştir. Talep ettiğiniz her servis sizede verilmiştir. Her arkadaşım gibi ?adaylık açıklamanızı? ilçe binamızda birlikte yaptık. Bunun dışında bir talebiniz olduda karşılanmadımı? (örneğin diğer ilçeleri gezmeyi düşündünüz ve benden yardım istedinizde benmi yapmadım, yoksa gerekmi görmediniz?) bilmeniz gerekirki ön seçimde partinin delegeleri oy kullanır. Delegelere gidip oy istenir ve bu delegelerde muğlanın 11 ilçesinde, 376 köyünde yaşarlar.
    2-Ön seçimler bittikten sonra bütün Muğla delegasyonu içinde aldığınız oy sayısı delege hanım arkadaşlarımızın sayısının bile beşte biri değilse bunun sorumlusu benmiyim?kendi ilçenizdeki hanım delegelerin bile oyunu alamadıysanız bunun sorumluluğunu ilçe başkanına atmanıza kim inanır sizce?
    3- Evet kişisel olarak size oy vermedim. Bunuda ön seçimler bittikten sonra açıkyüreklilikle söyledim. Çünkü sadece ?hanım? olmanız partimden milletvekili olmanız için yeterli değildi benim için. (sadece ben değil hemcinslerinizde böyle düşünmüş olmalıki size oy vermemiş) sizin partim içinde bu güne kadar yeterli çalışmanız ve emeğiniz olmadığını düşünüyorum. Sadece ?kadın? olmanız size bir ayrıcalık sağlamaz bana göre.
    4-Aslan gibi iki adayımız vardı dedim evet, halada diyorum. Çünkü sayın Hüseyin ANIL ve sayın Zeki KÖYLÜ yıllarca partimin her kademesinde çalışmış olmalarından öte tüm ön seçim boyunca Muğla yı en az 3 defa dolaşıp her delegenin elini en az 3 defa sıkmışlardır. Bunun nasıl bir emek nasıl bir çalışma olduğunu sizin anlamanızı elbette beklemiyorum. Ama bu özellikler ve bu çaba 2 abimide ?aslan? gibi görmeme yeter.
    5-Bodrum CHP de hanım arkadaşlarımıza değer verilip verilmediğini bu örgütün içinde ?ter akıtan? hanım arkadaşlarımıza sormanızı tavsiye ederim. Eğer bir hanım arkadaşımız bir yere aday olduğunda hemcinsleri bile ciddiye almıyorsa bunun sebebini kendisinde aramasını öneririm. (emekle değil icazetle gelen, emekçiden değil, icazetçiden nedamet beklemelidir)
    Son olarak;
    Beni disipline verdiğiniz yalanına.
    Baştada söylediğim gibi bi ara CHP tüzüğü nü okuyun. Tüzüğümüze göre sizin beni, ilçe başkanını disipline vermek gibi hakkınızda, haddinizde yok. CHP ilçe başkanları sadece soyadından ötürü bazı insanların hizmetkarı değil, partisinin ve partilisinin hizmetkarıdır. Evet size oy vermedim, sizi milletvekilim olacak düzeyde görmedim. Bi ara haksızlıkmı yaptım acaba diye düşünmüştüm ama şimdi görüyorumki, haksızlık yapmak bi yana son derece isabetli düşünmüşüm.
    Bundan sonraki şahsi popülarite arayışlarınızda şahsımı alet etmeniz durumunda sessiz kalmayacağımı, ?her türlü hakkımı? kullanacağımı bilmenizi isterim.

  9. CHP SEVDALISI dedi ki:

    Sayın Durmuş Ali, bey, sizin CHP de ilçe başkanı olarak görev yapmanız bir talihsizdi? M.V çıkmadıysa bodrumda bunun tek sorumlusu sizsiniz? sayın Gürpınar eleştirisinden dolayı tehdit etmenizden dolayı sizi kınıyorum. Ayrıca partimizin değerli iki isii olan köylu ve Anıl ı kullanarak yaptığınız hatayı örtmeye çalışmayın? söylenecek çok şey var ama?..?

  10. Levent Höcek dedi ki:

    D.Ali Öztürk’ü kınıyorum.
    Her zamanki tehdit ve hakaret içeren uslubunuzu kınıyorum.Bu uslup ve yaklaşım tarzınız maalesef partiye gönül vermiş insanları bir bir uzaklaştırdı.

  11. Zerrin Baydar dedi ki:

    BİZİM bu toplantımız basına kapalı yapılır.Başında basın alınır sonra kapalı yapılır.Bunu her ıl ılcedekı gazeteler tv ler bılr.Sız nıye ınfıal edıyorsunuz anlamadım.Bu da bizim secenegımız.Daha fazla sınır ıhlalı yapmamalısınız.

  12. erol dogan dedi ki:

    GAZETECİLİGİ BİLMEYEN VE OKUMAYANLARA KÜÇÜK BİR HATIRLATMA Türkçe ilk gazete 1828’de Kahire’de yayınlanmaya başlayan Vekdyi-i Misriye’dir. Bugünkü Türkiye sınırları içinde çıkmış ilk Türkçe gazete ise 1831’de yayimlanan Takvim-i Vekayi’dir. Takvim-i Vekayi 11. Mahmud’un isteği üzerine çıkarılmıştı ve devletin resmi sözcülüğünü yapıyordu. Kısa bir süre sonra Osmanlı İmparatorluğu sınırları içindeki azınlıkkların dillerinde örnegin Arapça Farsça Rumca Ermenice Bulgarca Fransızca olarak da basıldı. 1840’ta yayımlanmaya başlayan Ceride-i Havadis de yarı resmi bir gazeteydi.

    Özel girişimce çıkarılan ilk gazete Terciiman-i Ahval’dir. 1860’ta Şinasi ve Agah Efendi yönetiminde yayımlandı. Tercuman-i Ahval’in yayına başlamasından iki yıl sonra smanlı yönetiminde yenileşmeyi savunan Yeni smanlılar hareketinin önderlerinden Şinasi Tasvir-i Efkar gazetesini çıkardı. Gazetenin yayımını daha sonraları Namık Kemal ve Recaizade Ekrem sürdürdü. 1867’de Ali Suavi yönetimi sert bir biçimde eleştiren Muhbir gazetesini yayımladı. Ali Suavi’nin yönetimin baskısı sonucu Avrupa’ya gitmesinden sonra Muhbir gazetesi Londra’da yayımlanmaya başladı ve yurtdışında Türkçe yayımlanan ilk gazete oldu. Bu dönemde smanlı topraklarında yabancı dilde çok sayıda gazete basılıyordu. Ayrıca yalnız gocuklar için 1869’da Mumeyyiz adlı bir gazete yayımlanmaya başlamıştı.

    II. Abdulhamid’in baskıcı yönetimi döneminde (1876-1908) basına uygulanan sıkı sansür yüzünden gazetelerin sayısında azalma oldu. II. Meşrutiyet’le (1908) birlikte gazetecilik büyük ö1çüde canlandı. 1908-09 yıllarında ülkede yayımlanan günlük gazetelerin sayısı 200’u aştı. Ama İttihat ve Terakki’nin yönetime el koydugu 1913’ten sonra uyguladığı baskılar yüzünden gazete sayısı yeniden hızla düştü. Kurtuluş Savaşı öncesi ve savaş döneminde İstanbul’da çıkan gazeteler ikiye ayrıldı. Peyam-i Sabah Alemdar Istanbul gazeteleri padişahı desteklerken Akşam Vakit Yeni gün İleri ise Ankara hükümetinin yanında yer aldi. Mustafa Kemal bu dönemde ilk olarak Sivas’ta İrade-i Milliye gazetesinin çıkarılmasına ön ayak oldu. Bu gazete daha sonra yayımımnı Ankara’da Hakimiyet-i Milliye adıyla sürdürdü.

    Cumhuriyet döneminde yeni çıkanların yanı sıra eski gazetelerin birçogu da varlığını sürdürdü. 1924’te Yunus Nadi tarafindan kurulan Cumhuriyet gazetesi günümüzde de yayımlanıyor ve Cumhuriyet tarihinin en uzun süreden beri yayımlanan gazetesi olma özelliğini taşıyor. 1935’te ülkede 38’i günlük olmak üzere 116 gazete basılıyordu. Cumhuriyet döneminde çocuklar için ilk kez 1938’de (Çocuk Gazetesi çıkarıldı. Ama bu gazete uzun ömu-ürlü olmadı ve beşinci sayıdan sonra kapandı. 1946’da çok partili siyasal yaşama geçişle birlikte basında da bir canlanma görüldü. Ne var ki Demokrat Parti dönemi (1950-60) basın için yeni kısıtlamalarının getirildiği gazetecilere sert cezaların uygulandıgı yıllar oldu. 1960 sonrasında gazeteler gelişen demokratik yaşamın vazgeçilmez bir ögesi olma yolunda önemli adımlar attı. Ama basın özgürlüğü askeri müdahaleler dönemlerinde çeşitli kısıntılara uğradı.

    1970’lerde gazetecilik alanında önemli teknik gelişmeler görüldü. Ülke çapında yayınlanan birçok gazete renkli ofset basıma geçti. Renkli resimli magazin ekleri veren gazeteler yaygınlaşti. Özellikle 1980 sonrasinda “boyalı basın” da denen bulvar gazetelerinin tirajında büyük artışlar görüldü. Gene bu yıllarda Türk basınında tekelleşmeye doğru bir gidiş başlandı. Bugün günlük basının yüzde 85’i iki büyük sermaye grubunun elinde bulunmaktadır. Türkiye’de günlük basının tiraji yaklaşık 3 milyondur. Günümüzde Türkiye’de yayımlanan yüksek tirajlı günlük gazeteler şunlardır: Hürriyet Posta Sabah Günaydın Bugün Milliyet Radikal Zaman Türkiye Cumhurivet Tercüman. Ayrıca İzmir’de yayımlanan Yeni Asir da 40 binin üzerindeki tirajiyla kentin ve ülkemizin en büyük yerel gazetesidir.

    İlk Türk gazetelerinin yayımlandıgı 19. yüzyılda gazetecilik daha çok yazarların edebiyatçıların devlet adamlarının sürdürdügü işti. Gazeteciler bu meslegi bir egitimden geçerek degil usta-çırak ilişkisi içinde öğrerlerdi. Bu durum Cumhuriyet döneminde ilk gazetecilik okulunun açıldıgı 1948’e kadar sürdü. 1948’de lise düzeyinde açılan ilk özel gazetecilik okulunu 1950’de İstanbul Üniversitesi’nde kurulan Gazetecilik Enstitüsü izledi. Daha sonra 1965’te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne baglı Basın-Yayın Yüksekokulu kuruldu. Bunlardan başka İzmir İstanbul ve Ankara’da özel gazetecilik yüksekokulları da açıldı. Ne var ki 1971’de özel yüksekokullarının devletleştirilmesiyle bu okullar egitim alanrndan çekildiler. Bugün Istanbul Ankara Ege ve Marmara Üniversitelerine baglı basın ve yayın yüksekokullarında gazetecilik egitimi yapılmaktadır.

  13. Ümit Baltutan dedi ki:

    Ya ne alıp veremediğiniz var şu Durmuş Ali Öztürk?ten ben anlayamadım.
    -İlçe Başkanı iken Bodrumun doğasını,bitkisini koruyan,sivil toplum kuruluşlarıyla çok iyi geçinen,emperyalist sporu golfe karşı Bodrum?u savunan başka kimse var mıdır!
    -Partinin milletvekilliği önseçimlerinde milletvekili adayına çalgıcı diyenleri azarlayan partililere kızan tuz koktu diyen bu adamdan ne istiyorsunuz Allah aşkına!
    – Gene partinin önseçimlerinde belediye meydanına rakı masası kuranlara savaş açan içtiğiniz rakı zıkkım olsun diyen o değil midir!
    -Partimizin Ortakent-Yahşi üyelerinin adına sahte imza atılarak CHP?den istifa ettirilmesine karşı üyeleriyle tek tek ilgilenen,onları tek tek arayarak nezaket kuralları içinde tehdit etmeden konuşan Durmuş Ali Öztürk değil midir!
    -Partimizin Ortakent-Yahşi Belde Başkanı olan beni Ümit Baltutanı gece saat 12?de ayık yani içmeden arayarak gece gece hatrını soran Durmuş Ali Öztürk?ten ne alıp veremediğiniz var,ayrıca o saate sadece beni aramamış partimizdeki 2-3 kişiyi daha arayıp gece gece hatrını sormayı başka hangi ilçe başkanı yapar.
    Bana,çevreme ve CHP?mize sayamayacağım onca iyiliği bulunan böyle partili,ahlaklı,doğayı seven bir büyüğümüzden daha ne istiyorsunuz anlayamadım.Durmuş Ali Öztürk bu çalışmalarının karşılığında bence Bodrumdan önümüzdeki Belediye Başkanlığı seçimlerinde veya milletvekilliği seçimlerinde aday olmalıdır ve desteklenmelidir,o varken Bodrum da başka kimseye ihtiyacımız yok.
    Başka Bodrum ve başka Durmuş Ali Öztürk yok.Saygılarımla?

  14. Ayla Gürpınar dedi ki:

    D.A.Öztürk’e cevabımı ” Kamuoyuna açıklama ” başlığı altında bu gazetede haber olarak verdim, bilgilerinize iletiyorum.