MEHMET KOCADON: BODRUM?UN YARAMAZ ÇOCUĞU
Bodrum?a küçük yaşlarımdan beri gelir giderim. Hemen hemen her koyunda yüzmüşlüğüm, her köyünde ayran içmişliğim vardır. Bodrum?un yerlileri kadar olmasa da, ilçenin geçirdiği değişimlere farklı dönemlerde tanık olma şansım oldu. Maalesef her gelişimde Bodrum?u daha çok yapılaşmış, daha çok betonlaşmış ve daha çok kargaşa içinde buldum. Önceleri ?Bodrum evi? konsepti ile yapılan yapılar, daha sonra çeşitli mevzuat açıkları ve ?önden 2 kat arkadan 5 kat? oyunları ile bildiğimiz beton yapılaşmaya doğru hızla değişime uğradı. Gün geldi Torba?dan denize kanalizasyon aktığı haberleri geldi kulağımıza, gün geldi bazı meşhur tesislerin arıtmasızlığı.
Bodrum?a en son 10 yıl önce gelmişim. Dolayısı ile son 10 yılda Bodrum?da yaşanan değişiklikleri ancak gazetelerden ve anlatılanlardan biliyorum. Başkan Kocadon?un Ortakent?te yaptıklarını biliyorum, ancak Bodrum?a getirdiği değişiklikleri henüz görmedim. Kısmetse Eylül ayında bir süreliğine Bodrum?da olacağım, ne gibi değişimler var göreceğiz.
Mehmet Başkan ile ilgili herkesin söyleyecek bir şeyleri var. Bazıları başkanın yaşadıklarına gözyaşları içinde isyan ediyor, hani neredeyse Mehmet Başkan olmazsa Bodrum da olmaz, gibilerinden pek de mantıklı olmayan şeyler söylüyor. Bazıları ise ?ah, siz bilmezsiniz onu,? şeklinde söze girip tam tersi şekilde, Bodrum?un başındaki büyük bela imiş gibi bahsediyor. Seveni de var, sevmeyeni de. Rüşvet aldığını iddia edenler de var, sütten çıkmış ak kaşık olduğunu da.
Her siyasetçinin, yaptığı her şeyi alkışlayan dalkavukları da vardır, yuhalayan müzmin muhalifleri de. Mehmet Kocadon?un gözaltına alınma ve sonrasında tutuklanma sürecinde, bir sahil kasabası belediye başkanının çıkartabileceğinden çok daha büyük bir patırtı koptu. Üstelik Sayın Kocadon tipik bir AKP muhalifi de değil, tam tersi, uzun süredir de AKP?ye geçeceği konuşulan biri.
Tüm bu patırtının sebebi aslında kendisinin bir Bodrumlu olması ve Bodrumlular tarafından seviliyor olması. Hani, evin yaramaz oğlu cam da kırar, bardak da, evin duvarlarını da bir güzel boyar, kızarız ve hatta belki totosuna iki de şaplak atarız, ama komşu aynı şeyi yaptığında bu sefer şahin kesiliriz ya; bu da o hesap. Bodrum?un yaramaz çocuğu Kocadon?a da kızılır, söylenilir, ama dışarıdan bir müdahale olduğunda bu sefer savunmaya geçilir. Yerel siyaset ve yerel siyasette yerel aktörlerin önemi tam da budur işte.
Başkanın Bodrum?daki popüleritesi malum. 2014 seçimlerinde kazanmasını ve belki de aday olmasını engelleyebilecek bir yöntem belirlenmesi bekleniyordu. AKP gelişmelerden memnun, aynı Silivri?de daha iddianameleri bile okunmadan yıllarca hapis yatanların durumu için söyledikleri gibi; ?suçlu ise cezasını çeksin, bağımsız yargılama, vs. vs.? CHP?nin de süreçte pek öne çıkmayan ve suya sabuna dokunmayan tavrından memnun olduğu ortadadır. Seçimle alamadıkları ve Kocadon olduğu sürece pek muhtemeldir ki alamayacakları koltuk, kendilerine altın tepsi içinde hediye edilmiştir. Başkanın yokluğunda yerine vekalet edecek Sn.Dursun Göktepe ve CHP Bodrum ilçe başkanı Sn.Okan Özsu?nun yaptıkları ilk iş bir basın toplantısı düzenlemek ve ?enkaz devraldık,? demek olmuştur. Belediyenin borçları sıralanmış, başkan tutuklanmadan önce verdikleri bir soru önergesine cevap alınmadığı için sızlanılmış, 2009 yılında belediyeyi devrettikleri vakit ne kadar da harika bir belediye yapısı devrettikleri özellikle vurgulanmış ve halka ?emanet emin ellerde,? vurgusu yapılmıştır.
CHP?nin bu olayda tutunduğu tavır en hafif tabirle ?ayıp?tır. Tüm iddialar doğru olsa bile Bodrum?un yaramaz çocuğuna çok ayıp etmişlerdir. Ama Sayın Özsu bu tavırlarını kendi kelimeleri ile açıklamıştır zaten; onlar siyasetçidir. Ve siyaset kirli bir iştir.
Yanlış anlaşılmasın, bu satırları Kocadon yanlısı biri olarak değil, bir CHP sempatizanı olarak yazıyorum. CHP?nin temsil ettiğini iddia ettiği değerleri savunan biriyim. Ancak bu sempatim, sandıktan geleni yine sandıkta yok etmeyi savunmamı engellemiyor. 2009?da Bodrum halkı, Sn.Özsu?nun iddia ettiği harika Bodrum?u görmemiş olacak ki, tercihini Sn.Kocadon?dan yana kullanmıştır. Umarım gazetecileri daha fazla toplantılarından kovmazlar da halk doğruyu yanlışı görebilir ve kendilerine oy verir.
Bir de unutulmamalıdır ki ailelerde her zaman dilden dile evin yaramaz çocuğunun hikayeleri anlatılır, bir köşede oturup abisine biraz hayranlık biraz da kıskançlıkla bakan uslu çocuğunun değil.
Not: Geçen yazımda bizim Deniz?in atından ve bisiklet macerasından bahsetmiştim. Dedesi ?Benim torunum kimsenin bisikletine muhtaç olmamalı..!? diyerek bir Pazar günü elinde harika bir bisikletle geldi. Anlayacağınız, Deniz de artık bir bisiklet sahibi…
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar