Bodrum Gündem

Vural Öger: Bodrum Kendine Özgü Yapısını Korumalıdır?

28.08.2012
0
A+
A-

Bodrum Kendine Özgü Yapısını Korumalıdır?

?BODRUM BİR MOZAİK TABLODUR, BAŞKA TAŞ KOYARSANIZ BOZULUR?

İki yıl önce Vural Öger ile yaptığımız söyleşiden bu yana Bodrum?da inanılmaz değişiklikler oldu. Bodrum öyle bir hızla büyüdü ki, kabına sığamaz oldu, taştı sel oldu. Bu kadar hızlı büyümenin sonucu, beklenenin aksine maliyetler artarken gelirler de düştü. Bodrum turizminin eski kazançlı günlerine dönmesi için çözüm çok önceden belli idi.  Turizmin duayenlerinden Vural Öger yıllarca bıkıp usanmadan uyardı; Bodrum?da butik turizm yapılsın, kitle turizminden vazgeçsin, özel olsun diye. Bodrum?un Antalya ile asla karşılaştırılmaması ve kendine özgü yapısını koruması gerektiğini savunmaya devam ediyor hala. Yatırımlarını da buna göre dizayn ediyor.

Sizinle daha öncede röportaj yaptığımızda Bodrum?da butik turizminin yapılması gerekliliğini vurgulamıştınız. Bu tartışma da sürüyor hala. ?Bodrum butik turizmi yapmalı? görüşünüzü hala sürdürüyorsunuz değil mi?

Tabi. Bodrum?da zaten gözle görülür bir Life-Style oluştu.  Antalya turizminden apayrı bir turizm oluştu. Yeni sokak ve cadde konumlandırılması, güzel mermer taşlarla yaya kaldırımlarının yapılması, otellere ve restaurantlara verdiği genişlik sayesinde life-style dediğim hayat tarzını oluşturan durumlar ortaya çıktı. Bu iki katle beyaz evler tarzının devam etmesi çok önemli. Bence Bodrum?da, Fransa ?da, Salvatoria ,İtalya?da ki Portofino ile rekabet edebilecek turizm tarzı oluşuyor. Hata yapmamak şartı ile elbette. Bu tip turizmde çok katlı otellere ve binalara girilmemesi lazım. Bugün Fransa?da Salvatoria?da ,İtalya?da Portofino?da çok yataklı otel için izin verilse önce halkı karşı çıkar, sokaklara dökülür.

Gidişatımız çok yataklı, katlı oteller ve kitle turizmine doğru sanki?

Bu anlayış aslında değiştirilmeye çalışılıyor. Özellikle her şey dahil konusu. Bu sefer konsept yok oluyor. Küçük esnaf yok olduğu zaman, bu sefer ekonomide sekteye uğramış oluyor. Her zaman şunu söylemişimdir. Her şey dahil konsepti, 1950?lerde Clup Beditanene kuruluşunda, Polenezya?da, Samoa adalarında, pasifikte uçsuz bucaksız yerlerde uyguladıkları tatil sistemidir. Şimdi bugün Samoa adalarından çıktığında 20-30 km uzağında küçük bir köy. Başka yerde yemek yeme olanağı yok.Onun için böyle yerlerde her şey dahil programı olmak zorundadır. Bu bir konsept. Avupa?da, hatta bütün dünyada şehrin içinde olup, her şey dahil sistemi olmaz. Sadece Türkiye?de gördüm. Çünkü konseptinin ne olduğuna bakmadan, ?Aaa bu iş böyleymiş? diyerek, bu işe soyunuluyor. Bugün Alanya?da bile 3 yıldızlı oteller böyle uygulamalara başladı. Farkında değil misiniz? Şehir merkezindeki turizm ölüyor. Balıkçı restaurantları ölüyor. Çünkü sen milleti otele hapsedersen çıkmaz otelden. Sonra turizm ölür. Bu tarz turizm ucuz turizmdir, o bölgenin ekonomisine çok büyük zarar verir. Bu konsept içinde orta ve orta üstü insanları getirmek çok daha zor bir hal alır. Turist sayısı arttı gelirler azalıyor diyoruz, bunu da yaratan biziz yani.

Kaliteyi de etkiliyor değil mi?

Hem de nasıl. Tamam bizde mecbur kaldık, Antalya?da her şey dahil sistemini uygulamaya. Ama bu fiyatlara da, Bodrum?daki servisi veremezsiniz. 8 otelimiz var bugün çalıştırdığımız, bakıyorsunuz maliyetler tutmuyor. Bodrum Marina Vista?da yarım pansiyonu bile kaldırdık. Gelen misafirlerimiz Bodrum?un içini, beldelerini dolaşsın, öğleyin bir yerde yesin, akşam Çin lokantasına gitsin, bir gün Türk yemeklerini tatsın. İnanın gelen yabancı turistler, şehri tanımadan, Türkiye?yi tanımadan gidiyorlar. Yiyip içiyorlar, yatıyorlar ve gidiyorlar.

Çinli turistlerin gelme olasılığı var. Üstelik çokta zenginlermiş. Siz ne diyorsunuz?

Sizin gazetenizde de var, 300 milyon Çinli gelecekmiş. Gelmezler efendim. Siz sahilde  güneşlenen bir Çinliye rastladınız mı? Allahtan korkar gibi korkar güneşten. Şemsiyeler tepelerinde. Çinli gelip burada ne yapacak. 3 gün Kapadokya?ya gider, 1 gün Efes?e gider, bir gün Bergama?ya gider, sonra döner. Buralara gelmez, boşuna ümitlenmemek lazım.

Ne yapmak lazım?

Getirmeyelim efendim.  Çinli gelmesin. Venedikliler, Floransalılar daha fazla Çinli getirelim diye uğraşmıyor. Portafino?da böyle bir talep yok.  Santrope hiç istemez. Ne yapsın, Çinli turisti? Ama ne diyor biliyor musun? Hali vakti yerinde olan, kültürlü olan insanlar buraya gelsin. Çünkü ben onlara yatağımı 400-500 avrodan satmak istiyorum. Ama onlara ben iyi şeyler sunuyorum. Onlara bir Fransız hayat tarzı sunuyorum, her köyde bir mişlen yıldızı olan restaurant sunuyorum, çok güzel butikler. Otelden çıktığın zaman başka bir yaşam karşılaşıyor seni. Antalya bölgesinde yarattığımız turizmde otelden çıkınca her şey bitiyor. Tam tersi. Aman daha fazla Ukraynalı gelsin diye çırpınıp duruyoruz. Gelmesin kardeşim. İstatistiklere bakın kimler gelmiş; gelen turistin ağırlığı İngiliz. İngilizler nerede kalmış Gümbet?te. İngiltere?nin nesinden gelmişler?  Kömür ocaklarının bulunduğu, işçi bölgelerinden. Gümbet?te çok düşük fiyatlarla kalmışlar. Ama adam konuştuğunda, İngilizcesinden anlıyorsun, ayrı bir sınıfın insanı. Ne gelmiş Hollanda. Şimdi bakın Hollandalılar ve Fransızlar bireysel insanlardır. Bir Hollandalı, bir Fransız 10 odalı, 20 odalı bir pansiyona gitmekten çok büyük zevk alır. Almanya?da da böyle bir sınıf var.

Ama Almanlar gelmez oldular artık, ne yapmalı?

Onlara Bodrum?u tanıtmamız lazım. Alman piyasası bizi bilmez. Biz bunu devamlı olarak söyledik. Bodrum için reklam yapılsın. Almanlar Türkiye denilince akıllarına, plaj, uzun kumsallar, her şey dahil ve ucuz tatil geliyor. Böyle bir imaj yaratıldı. Bodrum bu imaja uymuyor. Bodrum öyle sabahları şarkı söyleyip dolaşılan, uzun sahilleri yok. Bodrum?un özgün ve farklı yapısından haberleri bile yok. Almanların çevirdiği bir kısa filmlerin bir kısmı Bodrum?da çekilebilir. En direkt olarak Bodrumu tanıtabiliriz.  İllaki afiş asmakla, buroşür dağıtmakla tanıtım yapılmaz.  Almanların ünlü aktörlerini buraya getirilebilir. Bir Alman operası davet edilebilir.

Sizin otelinize gelen yabancı misafirleriniz bu anlattığınız özelliklerde mi?

Bu otele İtalyan geliyor, Fransız geliyor, Hollandalı geliyor. İtalya?dan mimar genç her sene ailesiyle geliyorlar. Eğer bir İtalyan bir Milanolu gelip burada 2 hafta kalıyorsa, demek ki güzel bir şeyler yapılmıştır. İsveç?ten bir armatör geliyor ailesiyle devamlı. Ama biz ona lobiye girdiği zaman 2.Abdülhamit?in maliye bakanı tarafından kullanılan aynaya götürüyoruz. 250 senelik Ermeni kapısı yine lobimizde. İnsanlar bundan hoşlanıyor. Fransızlar, Hollandalılar, İtalyanlar çok düşkündürler böyle şeylere. Alman orta sınıfı ise her şey dahili, ucuzu arar. O halde zorlamayalım. 100 bin Fransız 200 bin Hollandalı, 100 bin İtalyan yeter. Ama gelenler 40 avro ödemesin, en az 200 avro ödesin. Bakın o zaman her şey nasıl değişecek. Yandaki restaurant ve diğer işletmeler de değişir, para kazanırlar. Bodrum bir zevk. Bir life style oluşmuş az da olsa. Ama ne olursunuz 1,5 milyar Çinlinin peşinden koşmayalım. Araplar neden gelmiyor demeyelim, onlar İstanbul?a gitsinler. Onlar için daha uygun oralara. Bodrum?da ne yapacaklar. Bodrum da kadın erkek, müşterek bir yaşam tarzı var. Arap kültüründe kadın erkek sosyal olarak yaşamıyor. Bunu niye zorlayalım. Kimse yanlış anlamasın; Bir bölgeye gelmesi gereken turist profili, her yere gelmeli diye bir şey görmüyorum ben.  Bugün Avrupa?da diyorlar ki; Side, Antalya Alman ve Rusların elinde. Onun için Fransızlar Antalya?ya gitmez. Siz Antalya?da Fransız?a rastladınız mı? Ben şimdi orada ki Alman?ı buraya mı zorlayayım? Bir de kaliteli Türk turistleri geliyor. O konuda çok daha titiz çalışmalar yapılmalı. Türk turist yabancıdan daha iyi para harcar, bunu kimse unutmasın.
Peki eğlence sektörünü nasıl buluyorsunuz? Eğlencenin Çeşme?ye doğru kaydığı konuşuluyor? Sizce bu da bir tehdit mi?

20-25 yaşındakilere hitap eden, disko çok var Bodrum?da. Birde mum ışığında Slow dans seven, tango dans eden  orta yaşlı olan insanlar var. Klasik müzik dinleyenler, sevenler var. Bence bu bir boşluktur. Bunun üzerine gidilmeli. En çok parayı bu gruptakiler harcarlar.  Türk insanı çok uyanıktır, zeki bir milletiz. Aslında farkındalar boşlukların, zamanla buda oluşacaktır. Yani bir zenci getirecekler piyano çalıp, mum ışığında oturmak isteyenlere  lokaller oluşacak.

Bodrum?da bu saatten sonra böyle bir sistem, böyle bir anlayış oluşabilir mi?

Eminim .artık geri dönülemeyecek bir yola girdik. Alaçatı?da güzel bir turizm oluşuyor. Ben çok hoşlanırım bu durumdan . Rekabet olabilir. Ümit ederim Foça?da da böyle şeyler olur ,Ayvalık?ta da olur. Rekabet gelişimi tetikler, yeniliklere açıktır.

Özellikle sosyetenin çeşmeye kayıyor şeklinde söylemler çoğaldı. Bunu tehdit olarak mı görmek lazım? treatment of bipolar disorder

O sosyete dediğin ünlü manken, onla yatmış, bunla kalkmış. Bunlar beni hiç ilgilendirmiyor. Bunlardan bize fayda gelmez. Burjuva sosyete önemli. Burjuva sosyete başka. Sosyeteyi o bir iki manken olarak görmek yanlış olur. Burjuva kültür bazlı olan şeydir. Ben magazin sayfalarında çıkan yerlerin, trend olacağını düşünmüyorum. Çeşme, Alaçatı son 10 senede ortaya çıktığı için, ilgi çeken yer tabi ki. Eski Rum evleri filan çok güzel etki yaratıyor. Ama burada yok mu? Şu yan sokağa girin, Alaçatı?daki evler burada da var. Buyurun oralara soyunun, olayı deniz kenarından daha içerilere sokalım. Sokaklar kısmen trafiğe kapansın. Herkes evinin önüne masalar atsın. Küçük küçük restaurantlar, pansiyonlar olsun. Uzun lafın kısası, 10-20 odalı pansiyonlar, küçük oteller Bodrum?un geleceğidir. Haa bunların içinde yaşamak isteyen Çin burjuvası da gelirse memnun olurum. Ama ne olur şu kitle turizm anlayışını bırakalım.

Yeni yatırımlarınızı butik mi yapacaksınız? buy Robaxin online

Fethiye?de butik otel yaptık. Önümüzdeki senelerde Ayvalık?ta, Bozcaada?da butik otel yatırımı yapacağım. Türkiye genelindeki turizm başka bir olay, bodrumda ki turizm başka bir olay. Türkiye genelinde keşke 300 milyon Çinli 100 milyon Japon, 50 milyon Vietnamlı gelsin, ben memnun olurum.  Ama Bodrum turizminde, bizim bir şeye karar vermemiz lazım. Hem her şey dahil, hem butik olmaz. Hem Rus gelsin, hem Alman, Fransız gelsin, hem de üstüne Çinli gelsin. Yok böyle bir şey. Böyle bir şey olmaz. Bence Bodrum?u ne yapacağımızı sorguladığımız zaman, bir fabrikanın hangi malı nereye satacağı gibi. Bodrumun karakteri özelliği ne olmalı? Hangi kitleye hitap etmeli. Bodrum bence sayısal olarak az, ama parasal gücü yüksek olan turist almalı.

Mavi yolculukla ilgili ne düşünüyorsunuz peki?

Dünyanın en güzel koyları bizde. Ekonomik anlamda da guletlerin, ahşap teknelerin değerlendirilmesi çok önemli. Bambaşka ekonomi ve sinerji yaratıyor. Daha da artsa keşke. Belki onlar için özel bir liman yapılsa. Düşünebiliyor musun yüzlerce gulet var, geliyorlar ve gidiyorlar. Bodrum çok zengin bu açıdan. 2 bin sene 3 bin sene önce insanlar burada dünyanın en büyük medeniyetlerini yaratmışlar. Buranın kendine özgü yapısını öne çıkartabilirsek, Bodrum gittikçe daha iyi isim yapacaktır. Bugün Bodrum Türkiye?de özellikle de İstanbul?da, Ankara?da bir markadır. Belli ülkelerde de marka olmuş durumda, bunu da kabul etmek gerekir. İtalyanlar filan burayı keşfetmiş durumdalar artık. Bazı tercihler yapmalıyız. Fransızlarla Almanlar, aynı yerde tatil yapmak istemezler. Buraya daha fazla Alman getirirsek, Fransız sayısı azalır. İtalyanlarla Almanlar?da aynı yerde yapamıyorlar. Bunun yüzünden ege bölgesinde Fransız, İtalyan, Akdeniz?de ise Alman vardır. Bizim hiçbir zaman ne fiyat açısından, nede tarz açısından Antalya bölgesiyle rekabet etmememiz gerekir.

Son soru. Mimari yapıya siz de önem veriyorsunuz. Güllük?te, hatta Milas?a kadar, Bodrum sınırları içindeymiş gibi değerlendiriliyor. Sizce bu mimari yapının, imar kurallarının Milas?a kadar uzanması mümkün mü? cheap Colchicine

Ne demek istediğinizi çok iyi anladım. Güvercinlikte yapılan binaya çok üzüntüyle bakıyorum. Yani yapan arkadaşı da, müsaade edeni de kınıyorum. Dünyada her şey para değil. O tabiatın içine yedi sekiz kat nasıl olur? Kimsenin buraları çirkinleştirmeye hakkı yok. Bence de Bodrum Milas bütün yarımadayı korumaya alıp mimari tarzı uygulamamız lazım.

Büyük şehir belediyesine dönüşmenin olumlu bir etkisi olabilir mi, yoksa daha mı kötüye gider?

Olabilir diye düşünüyorum. Yapılaşmada turizm bakanlığına bağlı bir konsey oluşması lazım. Bu konseyin konsept oluşturması ve bunu uygulaması lazım. Bodrum?da en fazla 3 kata kadar çıkılmasına izin verilmesi lazım. Şehir içinde de iki. Yani yapılaşmaya da %10 kadar müsaade etmek. O zaman beton yığını yerine daha fazla ağaçlar, yeşillikler oluşacak. İnsanlar beton istemiyor, bu kadar fazla iç içe oturmak istemiyor. Bunu önlemek için Ankara?nın önleyici tedbirler alması lazım.

Vural Öger Bodrum?u ve turizmi mozaik bir tablo olarak görüyor. 4-5 tane farklı taş koyarsanız tablonun bütün renklerin bozulacağını söylüyor. Kentin girişindeki tabelalarla başlıyor, otellerin önündeki çöp tenekelerine kadar özgün yapıyı korumanın gereğinin üzerine vurgu yapıyor. Bisiklet yollarının artması bir diğer isteği. Eskiden mandalina bahçelerinde turistlerin fotoğraf çektiğini, ama şimdi yerine betonların geldiğini sessizce dile getiriyor, gözleri dalıyor geçmişteki Bodrum?a sanki.  AVM?ler ile ilgili ise yüzümüze bakıp acı acı gülümsemekle yetiniyor. Sözün bittiği yer burası der gibi.

ETİKETLER: , ,
Yorumlar

  1. Ayla Gürpınar dedi ki:

    Çok doğruların söylendiği, güzel bir söyleşi olmuş. Sn.Öger’ i diğer yatırımcılar da dinlemelidir. Bizlerin de söylediği budur. Bodrum Yarımadasının geleceği kaliteli pansiyonculuk ve butik otel zihniyeti üzerine kurulmalıdır. Esnaf korunmalı, kıyılar masif otellerce işkal edilmemelidir.

  2. Salih Sevinç dedi ki:

    Sayın Öger’e teşekkür ederim. Yüksek Lisans Bitirme Projemi Bodrum Turizminin ne olması konusunda yapmıştım.Projem başarılı kabul edildi. Tamamen bu konuyu işledim projemde…Bodrum kendi kimliğine yakışan konseptini, yerel ve merkezi dinamiklerin önderliğinde vede turizm aktörlerininde katılımıyla bir anönce oturtmalı. Zira hem kazandığı trendini kaybedeceği gibi birde kaynaklarını tüketecektir. Buda sürdürülebilir turizm açısından Bodrumun bittiği demektir.

    C. Salih SEVİNÇ

  3. ossymossy dedi ki:

    Sn Oeger Marina Vista’ya çaktırmadan neden kat çıktı o zaman bunu bir tek ben mi sormayı akıl ediyorum???Dedikleri çok doğru ama unutmayın 6 eylül’de kaçak kat çıkmaktan davası var.

  4. eda dedi ki:

    ne kadar pişkinlik inanamıyorum .bu konu da devam eden bır davası var. kendısı neyı korumus yaa