Bodrum Gündem

SİZİN MEMLEKETTE VAGİNA’YA NE DERLER?

Bu gün alışılagelmiş “Bodrum Yerel” yazılarımdan farklı bir yazı yazasım geldi. Bodrum Gündem (kadın) yazarlarından Didem Öneş çok güzel bir yazı yazmış gündeme dair. Cesaretli bir yazı.

(Not: Kadın yazar diye yazdım. Didem Öneşin yazını okuduğunuzda anlayacaksınız.) 

Can Yücel, 1926’da İstanbul’da doğdu. Millî Eğitim Eski Bakanı Hasan Ali Yücel?in oğludur. 1943 yılında, yakın dostu ve Ankara Atatürk Lisesi’nden sınıf arkadaşı Gazi Yaşargil ile birlikte yurtdışı eğitim bursu kazandığı halde, babası dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in ” Bakan, kendi oğluna torpil yaptı derler” diyerek engellemesi nedeniyle yurtdışına gidemedi. Ankara ve Cambridge üniversitelerinde Latince ve Yunanca okudu. Çeşitli elçiliklerde çevirmenlik, Londra?da BBC?nin Türkçe bölümünde spikerlik yaptı. Askerliğini Kore?de yaptı. 1958?de Türkiye?ye döndükten sonra bir süre Bodrum ve Marmaris’te turist rehberi olarak çalıştı. Ardından bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını İstanbul?da sürdürdü.
Son yıllarında Eski Datça?ya yerleşti ve her hafta Leman, her ay Öküz dergilerinde yazıları ve şiirleri yayımlandı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`e hakaretten yargılanan Can Yücel yazılarında, şiirlerinde halk dilini çok iyi kullanırdı. Sohbetlerinde de aynı üslup vardı. Ağız dolusu güler, ağız dolusu küfrederdi.

Yazılarında “göt” kelimesını açık açık kullandığı için mahkemeye verilen Can Yücel, mahkemedeki sözlü savunmasını ?Ne diyeyim hakim Bey? Bizim köyde göte, göt derler? diye bitirir. Can baba savunmasının öncesinde, benimde biraz süsleyerek zenginleştirdiğim bir fıkra anlatır.

Buy cheap Topamax

Nereden mi çıktı bu fıkra anlatma işi?

Çünkü, TBMM Genel Kurulu’ndaki bütçe görüşmelerine, cinsel içerikli tartışmalar damgasını vurdu. TBMM gündeminde cinsel içerikli konular var. Hem erkek, hem de kadına dair üstelik.

CHP Milletvekili Aylin Nazlıaka

Zithromax online order Premarin Hürriyet gazetesinden Umut Erdem?in haberine göre; Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP?li Kamer Genç?e; ?Mesir Viagra değil. Ama senin uçkurunda aklın olduğu için, mesir atıldığı zaman aklına başka şeyler geliyor? dedi. Başbakan Yardımcısı Arınç daha sonra da  CHP?li Aylin Nazlıaka?ya; ?Kürtaj meselesi konuşulurken siz öyle bir söz sarfettinizki benim yüzüm kıpkırmızı oldu. Bir evli, bir bayan, çocuğu olan milletvekili kendisi ile ilgili bir organını nasıl böyle açıkça konuşabilir? dedi.

Yani Başbakan Yardımcısı Sayın Arınç?ın CHP milletvekili Sayın Aylin Nazlıaka?nın ?Vagina? demesinden utandığını söylemiş TBMM Genel Kurulunda. Sayın Nazlıaka çıldırmış tabi. Tartışma karşılıklı sürmüş gitmiş.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Marmaris’te Mesir Macunu Saçarken…

Lakin ?Vagina? denilmesinden utanan Sayın Arınç, benimde katıldığım Marmaris?te Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen ?Yerel ve Bölgesel Medya Buluşması/Yerel Medya:Yarın İçin Digital Çözümler? seminerinin açılış konuşmasında, yaklaşık 300 yerel bölgesel ve ulusal medya temsilcileri ile muhabirlerinin ve kameraların önünde, TRT Genel Müdürü?ne ?Al İbrahim senin buna ihtiyacın var? diyerek Mesir macununu atmıştı. TRT dahil, tüm TV kanallarında da bu sözleri haber olarak yer almıştı.

…………………….?

Yorum yok…

Şimdi, Mesir macunu ile Viagra ilişkisine? Kadın cinsel organına, bilimsel literatürde “Vagina” deniliyorken, bilimsel bir terimden utanılmasına? Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç’ın 300 gazetecinin, ve kameraların önünde, devlet televizyonu TRT Genel Müdürü sayın İbrahim Şahin’e “Senin ihtiyacın vardır” diyerek, mesir macunu atmasına? ne demeli?

Nasıl bir yorum yapmalı?

Ben en iyisi Can Yücel’in savunmasından önce mahkede anlattığı fıkrayı paylaşayım sizlerle, yorumu da yine sizlere bırakayım.

************************

Bir köyde ateşli bir hasta vardır, köylüler kasabadaki doktora götürüler hastayı . Koca devletin koca doktoruna.

Doktor hastaya fitil verir ve köylülere köye döndüklerinde hastaya anüsten fitil vermelerini söyler. Köylüler tabi “Tamam dohktur bey” derler ve köylerine dönerler. Köydeki herkese sorarlar, en bilgelere bile, ama kimse “anüs” ne demektir? bilemez. Bu nedenle bir türlü ilacı da veremezler hastaya. Hastanın durumu da gitgide kötüleşmektedir.

Bunun üzerine köylü, doktora, koca devletin koca doktoruna telefon etmeye karar verir, ama kimse buna yanaşmaz. Ne cüret bir köylünün koca devletin, koca doktorunu aramak.

Lakin durumun vehameti üzerine muhtar aramayı kabul eder.

Bütün köylü toplanır santrale, muhtar arar;

“Biz ne yapacaamızı bilemedik dohktor bey anüsü bulamadık” der muhtar. Muhtar can kulağı ile dinlemektedir telefonun diğer tarafındaki koca devletin, koca doktorun. “Anladım” der ve kapatır telefonu.

Biraz şaşkın, biraz tedirgin etrafında merakla bekleyen köylülerine ; “Makattan verin dedi dohktor” der.

Köydeki herkese sorulur “Makat neresidir? diye. Olmaz yakın köylere adam gönderilir. Bilen yok, anlayan yok. Hasta gitti gidiyor. Ateşi yükseldikçe köylüler daha çok telaşlanıyorlar.

İhtiyar meclisi toplanır. Son çaredir koca devletin, koca doktorunu yeniden aramak.

“Kim arayacak?”

Herkes başını çevirir. Kimse armak istemez yeniden koca devletin, koca doktorunu. Köyün en ihtiyarı arasın denir. Yapacak bir şey olmadığından çekine çekine arar 92 yaşındaki Hamza dede koca devletin, koca doktorunu.

Numara çevrilir.

Hamza dede söylenir kendi kendine “Çok kızacak dohtor çok!” diye.

Koca devletin, koca doktorunu alo sesini duyar duymaz ayağa kalkar, askerliğindeki gibi. Bir tekmil vermediği kalmıştır. Çekine çekine, ıkına sıkına anlatır durumu “makat neresidir bilemedik” der, koca devletin, koca doktoruna.

Koca devletin, koca doktoru, sorusunu telefonun diğer tarafından yanıtladığı anda kıpkırmızı olmuştur, Hamza dede. Hazırolunu bozamaz, sesini bile  çıkaramaz. Yüzü kızarmıştır, ak saçları ve ak sakalları bile Barbaros Hayrettin Paşanın sakalı gibi kızıla dönmüştür neredeyse.

Telefonu kapatamadan arkasına, kendisinden koca devletin, koca doktorunun ne dediğini merakla bekleyen köylülere döner; “Ben demiştim size çok kızacak koca devletin, koca dohktoru” der.

Köylüler daha bir merakla sorarlar “Ne dedi? Koca devletin, koca doktoru.”

Hamza dede “Çok kızdı çok. Hastanın götüne sokun, götüne diyor, koca devletin, koca doktoru” der.

NOT 2: Didem Öneşin yazsı için bu linki tıklayabilirsiniz: http://www.bodrumgundem.com/2012/12/13/kadinin-kutusu-pitisi-kukusu%E2%80%A6/

NOT 3: Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Mesir Macunu Saçarken:

[youtube_sc url=”http://youtu.be/RktHuikEQdM”]

ETİKETLER: ,
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Didem dedi ki:

    Sevgili Fatih,

    Mükemmel bir yazı ile beni kıskandırdın :-)) Yeterince cesur yazmadım, eh malum halen geçim derdindeyiz…

    Ama gör bak öyle bir derdimin kalmadığı gün el mi yaman bey mi yaman…

    Şaka bir yana, yerelin gazetesi ve gazetecisini işte bu yüzden seviyorum. Cesur oldukları için, hiç bir maddi kaygı taşımadıkları için emeğe fikire değer verdikleri için…

    İyi ki varsın, iyi ki Bodrum Gündem var…

    Didem Öneş

  2. Kadınların cinselliği Onlar’a Özel’dir! Kadınların Baş Örtüsü Onlar’a Özel’dir.
    Ama beyinlerinin gerisinde takıntıları olanlar; her fırsatta ve ortamda bir yolunu bularak Kadınların Başörtüsü’nü ve Cinselliği’ni kullanmaya bayılıyorlar.
    Halbuki; bu işlerin de Uzmanları var. Bazılarının en uzman olduğu konular ise kullanmak ve kullanılmak.
    Bir de APTAL’A YATMAK diye bir durum var. Yani bildikleri halde, bilerek bilmemezlikten gelenler var.
    Bazıları cinlik yaparak kullanmayı, diğerleri de bildikleri halde bir hiç uğruna, saflığa yatıp ya da gerçekten safça davranıp kullanılmayı yeğlerler.
    En Usta Hırsız; İktidarlarını sürdürebilmek için, bilerek ve her gün değişik Gündem yaratarak, Kadınların Başörtüsünü, ve Cinselliği’ni bile KULLANMAKTAN çekinmeyerek, bir İNSAN için telafisi olmayan en değerli ZAMAN’ı bizden çalanlar değil midir?
    Köy Kahvesi ile Meclis Kürsüsü’nü karıştıranlar, Tarih ile Dizi Film’i ayırt edemeyenler, Sanat ile UCUBE’yi bilmeyenler MUTLAKA ayırt edilmelidir.
    Unutmayalım ki; Her bünye içindeki Yabancı Cisim’i dışarı atmak için Mücadele verir!
    Türk Toplumu da; DEMOKRASİ’yi sadece PARMAK SAYISI zanneden Oy Avcısı bu Ahlak Zavallıları ve Gönüllü Ahlak Bekçileri’ne gerekli dersi verecektir!
    Unutmayalım ki; Karıncanın bile Cinsel Hayatı var. Sözüm, Meclis’ten Dışarı…