Bodrum Gündem

E.Büyükelçi Naci Akıncı İle Türkiye Gündemi (ÖZEL RÖPORTAJ)

E.Büyükelçi Naci Akıncı İle Türkiye Gündemi (ÖZEL RÖPORTAJ)
02.04.2013
0
A+
A-

Türkiye?nin gündeminde “Türk”, ?Güneydoğu ve Kürt Konusu? ve buna bağlı olarak ?Başkanlık? sistemi var. Türkiye Gündemi ile ilgili olarak Emekli Büyükelçi Naci Akıncı?nın görüşlerini Bodrum Gündem okurları ile paylaşıyoruz.

treatment with Viagra purchasing Plavix
Fatih Bozoğlu/Bodrum Gündem-2 Nisan 2013

Büyükelçi Naci Akıncı ile ayaküstü birkaç dakikalık bir sohbetimiz olmuştu. Sevgili eşi Zeynep Akıncı?nın meslektaşım olmasından dolayı önce onu ikna edip, çoğunluğu ele geçirerek (Büyükelçi Naci Akıncı?nın iyi bir demokrat olduğunu bildiğim için, bu yöntemin en etkili yol olacağını düşündüm), Sayın Büyükelçinin görüşlerini ve tecrübelerini Bodrumlular ile paylaşmasını rica etmiştim. Akıncı?da memnun olacağını ifade etmiş ve bir süre dış gezileri ve işlerinin olduğunu söyleyerek zaman istemişti. Değerli meslektaşım Zeynep Akıncı ile yine omuz omuza vererek, Sayın Naci Akıncı?nın Bodrum Gündem?de düzenli olarak yazılar yazması, birikimlerini Bodrumlular ile paylaşması için ikna etmek için çalışmalarımız sürmekte. İkna edeceğimize inanıyorum.

Röportajdan önce, Büyükelçi Naci Akıncı?nın biyografisini siz okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Böyle bir biyografiyi okuduğumda, gazetecilik refleksi ile tam soru sorulacak biri demiştim. Sanıyorum okuduğunuzda sizde bana hak vereceksiniz. Umuyorum bundan sonra, belli aralıklar ile Büyükelçi Akıncı?dan görüşler alarak sizler ile paylaşacağız.

Önce biyografi;

Naci Akıncı, 1948?de Ankara?da doğmuş. İstanbul Galatasaray Lisesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) mezunu.

1973 yılı başında Dışişleri Bakanlığı Kültür İşleri Genel Müdürlüğü?nde ?Aday Meslek Memuru? olarak göreve başlamış ve Ekim 1973?de askerlik nedeni ile görevinden ayrılmış.

1975?de Dışişleri Bakanlığı Kültür İşleri Genel Müdürlüğü?nde, üçüncü katip, ikinci katip, 1976 yılında Strazburg Başkonsolosluğu?nda Müavin Konsolos, Konsolos görevlerinde bulunmuş. 1976 yılında Cidde Büyükelçiliği?nde Başkatip, 1981?de Avrupa Konseyi Dairesinde Şube Müdürü, 1983?de Cenevre Ofisi Daimi Temsilciliği?nde Başkatip, Müsteşar, 1987?de Bakan Özel Kalem Müdürü, 1989?da Paris Büyükelçiliği?nde Birinci Müsteşar, 1994?de Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Genel Müdür Yardımcılığı?nda Daire Başkanı, 1995?de Elçi, Avrupa Birliği (ABGY) Genel Müdür Yardımcısı, 1996?da Elçi, Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Genel Müdür Yardımcısı, 1998?de Fas Nezdinde Büyükelçi ve Moritanya?ya akredite Büyükelçi, 2002’de Avrupa Birliği Genel Müdürü, Ocak 2005?de Büyükelçi, Avrupa Genel Müdür olarak görev yapmıştır. Kasım 2005?de Tunus nezdinde Büyükelçi olarak atanmıştır. Kasım 2010’da Tunus’daki görevi sona ermiş ve Merkeze dönmüştür. Takiben, Şubat 2011’de kendi isteğiyle erken emekliliğe ayrılmıştır. Halen Bodrum/Gündoğan’da ikamet etmektedir. Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Zeynep Akıncı ile evli olan Naci Akıncı, bir evlat sahibidir.

Şimdi de sorular;

-Türkiye otuz yılı aşkın süredir halledemediği önemli bir sorununa çare bulmaya kalkışmış gibi gözüküyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Tabiatıyla ülkemizin karşı karşıya olduğu sorunlar içerisinde en önemlisi terör ve Kürt sorunudur. Bu sorun binlerce yaşamın yitirilmesine sebep olmuş ve Türkiye’de derin yaralar açmıştır. Ayrıca, milyarlarca Dolarlık ülke serveti heba olmuştur. Ancak kanaatimce konuyu Türkiye’de demokratik hakların ve özgürlüklerin genişletilip güçlendirilmesi ihtiyacından soyutlamak mümkün değildir. Bu zaruret Müslim-Gayrımüslim,Sünni-Alevi, şu veya bu etnik grup ayrımı gözetilmeksizin karşılanmalıdır. Bulunacak çözümün adil ve hukuka uygun olması buna kalıcı bir nitelik kazandırabileceği gibi ülkemizde oydaşmanın (düşünce birliği) sağlanmasını da beraberinde getirecektir. Bu meyanda, ülkemizde tüm adaletsizliklere son verilmesi de ayrı bir önem taşımaktadır. Oluşturulacak böyle sağlam bir zemin sadece Kürt vatandaşlarımızın değil, toplumumuzun zenginliğini oluşturan her türlü etnik kökenden gelen tüm vatandaşlarımızın, “çeşitlilik içinde birlik” ilkesine sahip çıkmalarına vesile olabilecektir. Türk Milleti kavramı, kanımca, bu birliğin harcını ve üst yapısını teşkil etmektedir.

-Sizce Türk Milleti kavramı Kürt vatandaşlarımızca benimsenebilir mi?

-Türk Milleti kavramına biraz önce söylediğim  şekilde kapsayıcı bir nitelik ve netlik kazandırıldıktan sonra, Kürt veya başka kökenden gelen herhangi bir vatandaşımızın rahatsızlık ve kuşku duymasına neden olmayacağını düşünüyorum. Etnik kimliğe dayalı olmayan vatandaşlık, din mezhep, dil, ırk, cinsiyet ayrımı yapılmaksızın tüm hak ve özgürlüklerde tam eşitlik, tasada ve kıvançta birliktelik, demokratik ve müreffeh bir toplum idealini paylaşmak gibi unsurların vazgeçilmezliğinin ve bunları sağlayacak koşulların yaratılması gereğinin altını çizmek isterim. Öte yandan, bir soruna kalıcı çözüm bulunabilmesi için, uzlaşı için tüm tarafların hassasiyetlerinin dikkate alınacağı dengeli ve adil bir yaklaşımın benimsenmesi icap eder. Böylece, toplumumuzun bazı kesimlerinde ortaya çıkan sert tepkilerin ve kuşkuların hafifletilmesine yol açılmış olur.

– Bu sözleriniz toplumumuzda yaygın bir hoşgörü kültürü gerektirmiyor mu? Oysa bizler tam ters bir ortamdayız maalesef demek, yanlış olmaz sanırım.

-Bu noktada  ünlü Fransız düşünürü  ve özgürlükçü Voltaire’in bir sözü aklıma geliyor: “Güçle donatılmış cehalet ve hoşgörüsüzlükten daha büyük bir tehlike yoktur”. Buradan hareketle, sertliği doğuran hoşgörüsüzlüğü bertaraf edebilmek için öncelikle çatışmacı bir söylemden tüm tarafların, bu meyanda iktidar ve muhalefet çevrelerinin kaçınması yerinde olacaktır. Dolayısıyla herkese görev düşmektedir.  Kuşkuların ve korkuların azaltılması, empati kurulması hoşgörü ortamının yeşertilebilmesini kolaylaştırabilecektir. Bunun içinde, bilgi eksikliğinin giderilmesi, “çözüm süreci”ne belli bir şeffaflık kazandırılarak ikna yolunun üzerine gidilmesi, serbest tartışma ortamını zedeleyecek dayatmacılıktan katiyetle uzak durulması yerinde olur diye düşünüyorum.

– O zaman şöyle diyebilir miyiz: temel unsur toplumumuzu küçümsemeyerek yetişkin olduğunu kabul etmek ve kararlara çoğunluğun katılmasını sağlamak önem taşımaktadır.

-Evet. Bu sorun 30 yılı aşkın bir süredir ülkemizde derin yaralar açmış ve üzerinde açıklıkla konuşulmamıştır. Dediğiniz gibi, toplumumuzun kaydadeğer bir çoğunluğunun çözüm üzerinde mutabakata varması son derece önemlidir ve bu itibarla, bir yandan geçmişin yaralarını tedavi ederken, diğer yandan, çözümü imkansız kılacak yeni yaraların açılmamasına itina göstermek lazımdır.Ancak bu şekilde, ortak bir tarihi paylaşmış, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşunda kader ortaklığı yapmış, Türk, Kürt veya hangi etnik kökenden olursa olsun, milletimizin bütününün, geçmişte yapılmış olabilecek hatalardan da ders çıkartarak, birlikte aydınlık günlere doğru güvenle yol alması sağlanabilecektir.

-Bugünkü duruma bakıldığında, maalesef karşılıklı güven eksikliği görülmektedir. Bunu telafi etmek mümkün müdür?

-Güven ortamını yaratmak için tüm kesimlerin gayret göstermeleri icap etmekle birlikte, kanımca, başta Türkiye’yi yönetenlere görev düşmektedir. Bu itibarla, gerek yeni Anayasa çalışmalarının, gerek “çözüm” diye nitelenen sürecin tartışmalı Başkanlık sisteminin ihdasıyla ilişkilendirilmemesi yerinde olur. Bu yöndeki yaygın algının bertaraf edilmesi ise, böyle bir irtibatın bulunmadığı yönündeki aleni bir beyanla sağlanabilir diye düşünüyorum. Zira, hukukun üstünlüğü ve gerçek demokrasi ilkelerini benimsemiş, bunların eksiksiz gerçekleştirilmesini hedefleyen bir ülkede, vatandaşların bütününün esenliğinin, tüm demokratik hak ve özgürlüklerin tesisinin herhangi bir koşula tabi tutulması tasavvur bile edilemez.

-Sayın Büyükelçim, fikirlerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederim. Retin-A online

-Sağ olun. Bu görüşleri, konunun uzmanı olarak değil, Yurt içinde ve dışında 39 yıl Devletine ve Milletine hizmet etmiş  bir Türk vatandaşı sıfatıyla dile getirmek istedim. Türkiye’nin demokrasi, hak ve özgürlüklerin giderek güçlendiği bir yolda daima ilerlemesini dilerim. 

ETİKETLER: ,
Yorumlar

  1. Zerrin Polat dedi ki:

    Bence, Sayın Akıncı’nın
    “Akil İnsanlar” Heyeti’ne
    alınması iyi olur.
    Bir de, genel söylemlerin
    yanısıra, Kürt işinin çözümüne
    ilişkin ayrıntılar hakkındaki
    görüşlerini aktarsa, daha
    aydınlatıcı olur. Örneğin,
    “Yeni” Anayasa’da, nasıl
    bir “Ulus” tanımı olmalıdır?

  2. Ayla Gürpınar dedi ki:

    Doğru ve sakin düşünenlere ne çok ihtiyacımız var. Kutuplaşmaları yaratanların Türkiye’ yi sevdiklerine hiç inanmıyorum. Sn. Akıncı’nın her kelimesinden bu sevgi akmaktadır. Sn. Akıncı’ ya sizin kanalınızla teşekkür ederim