Bodrum Gündem

KOCADON, SARIGÜL, ÇANDAR VE DİĞERLERİ

buy doxycycline purchase Clonidine Buy Kamagra Geçtiğimiz günlerde bazı gazetelerin manşetlerinde Kılıçdaroğlu?nun sözleri vardı: ?Gel Kardeşim..!? Bu çağrıyı, CHP?ye geçmek için pazarlıklar yapan, aslen de bir pazarlık adamı olan Mustafa Sarıgül?e hitaben yapmıştı. Sarıgül ?2.000 kişi ile gelirim,? demiş, Kılıçdaroğlu da kendisine ?2.000 değil, istersen 20.000 kişi ile gel,? diye cevap vermişti.

Son yazımın başlığı ?Başkan Nereye?? idi. Kısaca mantıklı olanın, başkanın CHP?ye geçerek önümüzdeki seçimlerde CHP?den aday olması olduğundan bahsetmiştim. Nitekim geçtiğimiz günlerde Kocadon CHP?ye üye oldu ve aday adaylığı için başvuru yaptı. DP?den istifalar sürüyor, sanıyorum ki CHP?ye yeni katılımlar olacaktır.

Şimdi gelelim madalyonun diğer yüzüne, akla takılan sorulara. Bodrum?da yaşanan ilçe yönetim değişikliğinin, Kocadon?un ve diğerlerinin olası CHP transferi ile bir ilgisi var mıdır?

Kılıçdaroğlu ? Kocadon görüşmesinin sadece bir ?nezaket? ziyareti olmadığı gün gibi ortadadır. Belki bir ?teşekkür? ziyaretidir.

Bilemeyiz.

Son haftalarda Muğla milletvekillerinden Tolga Çandar?ın veryansın eden beyanları işin ne boyutta olduğunu gösteriyor sanki.

Olan çok basit: CHP ilçe yönetimine, bölge milletvekilinin karşı çıkışına rağmen, genek merkez onayı ile Kocadon partiye üye yapılmıştır. CHP?de Kocadon?a karşı çıkanların haksız olduğunu kim iddia edebilir? Yıllarca Kocadon?a ve ekibine karşı mücadele et, yolsuzluklarını, beceriksizliklerini ifşa etmek için uğraş, hapiste olduğu dönemde başkan vekilliğini elde ettiğin zaman ilk açıklaman Kocadon dönemi ile ilgili iddialar olsun, sonra da merkez emri ile aleyhinde çalıştığın adam partine gelsin, merkez tarafından baştacı edilsin, aday yapılsın, senden de kendisini desteklemen beklensin. Gerçekten de zor iş.

Peki Kılıçdaroğlu bilmiyor muydu veya farkında değil miydi örgütün bu derece rahatsız olacağını Kocadon?dan?

Aynı şey Sarıgül için de geçerli.

Gürsel Tekin?in Sarıgül ile nasıl bir ilişkisi olduğu ortada iken, nedir bu Sarıgül?e kucak açma merakı?

Kılıçdaroğlu?nu bir ilder olarak beğenmiyorum. Bence oldukça pasif ve halk isteklerini ve ihtiyaçlarını analiz etmede ve cevaplamada yetersiz bir genel başkan. Ancak son 3-4 ayda iki şeyi kendisinden beklemediğim bir şekilde doğru yaptı: Gezi Parkı?nı parti olarak sahiplenmedi, Taksim?de her tür bayrak olmasına rağmen CHP bayrağı yoktu ve seçimlerle ilgili kaybedeceğini öngörerek olabilecek en güçlü adayları kendisine çekmeye çalıştı, çalışıyor.

Eğer başkan Kocadon, bir önceki seçimdeki gibi başkanlığı alabileceğinden emin olsa idi, el üstünde tutulduğu DP?den ayrılır, CHP?ye geçmek için uğraş verir miydi? Hiç sanmıyorum. Aynı şekilde CHP merkez yönetimi, Bodrum?daki seçimi, eski ilçe yöneticilerinden birinin iddia ettiği gibi, kazanabileceğini düşünse idi, ilçe örgütünü ve milletvekilini bu derece karşısına alıp Kocadon?un adaylığı için uğraş verir miydi? Hiç sanmıyorum.

Peki nedir bu olan biten?

Olan, Gezi Parkı?nda insanların gaza tutulmasıdır. Olan, meselenin AKP, CHP, MHP, DP gibi partilerin değil, Atatürk ve Atatürk?ün açtığı yolda yürümek isteyenler ile Zafer Bayramı kutlamayanların, Kurtuluş Savaşı?nın hiç olmadığını ileri sürebilenlerin, Vahideddin?in bir kahraman olduğunun altını çizenlerin, bir yandan İsrail?e posta koyarken diğer yandan İsrail ile ortak harekat yapma peşinde olanların arasında bir ölüm kalım savaşıdır. Bu savaşta saflar hiç olmadığı kadar sıklaşmıştır. Gün hangi partiden, diye sorma değil, hangi saftan, diye sorma günüdür.

Buradan hareketle, her ne kadar CHP?lilere hak versem de, tam da yukarıda bahsettiğim sebepten ötürü savaş baltalarının bir süreliğine gömülerek kenetlenilmesi gerekliliğinin altını çizmek istiyorum.

Diğer taraftan; başkanın davaları halen devam etmekte. Hakkında yolsuzluk iddiaları olan ve soruşturma altında olan bir kişinin belediye başkan adayı olması ne kadar etiktir, tartışılır. Davaların işleyişi sonucunda Kocadon?un aday olamama durumu olabilir mi? CHP ve Kocadon, yolsuzluk iddiaları konusunda seçim çalışmaları esnasında zorlukla karşılaşırlar mı, karşılaşırlar.

Ama yine de bu tür şeyler olur. Halkı kin ve nefret söylemleri ile bölmekten hüküm giymiş ve hapis yatmış birinin başbakan olduğu, hakkında toplanan trilyonlarca liralık yardım paraları ile ilgili yolsuzluk iddialarının olduğu, beraber yargılandığı kişilerin mahkum olduğu birinin cumhurbaşkanı olduğu ve ?dava arkadaşını? affettiği bir ülkede bunu seçmene anlatmak zor olmasa gerek.

Başar Münir

5 Eylül 2013

ETİKETLER: ,
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. DEGERLENDİRME VE TESPİTLER YERİNDE YAPILMIİŞTIR

    1. Başar Münir dedi ki:

      Teşekkür ederim Duran Bey.

  2. salih sevinç dedi ki:

    Mehmet Kocadon un CHP ye geçmesi ile ölüm kalım savaşı diye öne sürdüğü şeyi aynı kefeye koymakla abartmış bence… CHP ye geçen adayların hepsi de ölüm kalım için geçmemişlerdir… Eğer siz bu yazınızda Mehmet Kocadonun CHP ye geçmesinde geçerli bir bahaneyle seçmeni rahatlatmak istiyorsanız buna gerek yok… Bu evlilik gerekliydi çok da güzel oldu yakışığını buldu iki tarafta… sadece AKP nin ve ayrıca CHP nin içindeki muhalefet nedeniyle gecikti…. Bizim savaşla mavaşla hatta Türkiyeyi kutuplara ayırmayla işimiz yok…. Bilmem anlatabildimmi.

    1. Başar Münir dedi ki:

      Salih Bey,

      Öncelikle yorumunuz için teşekkür ederim.

      M.Kocadon?un CHP?ye geçmesi ve aday olmasını bir ölüm kalım savaşı olarak görmüyorum açıkçası. Kazanır veya kaybeder. Siyaset ciddi bir iştir kuşkusuz, ama insanların hayatlarının merkezinde olmamalı, diye düşünüyorum.

      Sizin de belirttiğiniz gibi, bu evlilik gerekliydi ve oldu. Aşk evliliği olmadığı çok açık. Seçmenler de inanınız herşeyin farkında. Asıl problem, siyaset sahnesindekilerin seçmen eğilimlerine cevap verememeleri ve oyuna bir türlü dahil olamamaları değil mi sizce de?

      Türkiye?yi kutuplara ayırmakla işinizin olmaması harika bir durum. Ama fiili olarak ayrılmış bir ülkede bir şekilde taraf olmaya zorlanıyorsunuz ve olmadığınızda bertaraf olmakla tehdit ediliyorsunuz. Keşke her tür ayrımcılık sona erse. Herkesin kardeşçe yaşayacağı bir geleceği elele yaratacağız.

  3. Ali Dizdar dedi ki:

    Bu politikaya bulaşmayayım diyorum da ar damarım çatlıyor. Arkadaşlar sonunda seçmene yıktınız basiretsizliği. Ben de bir seçmenim, gaza gelmem ve bu söylemlerinize katılmıyorum. CHP li arkadaşların yüzüne söyledim Mehmet Kocadon?dan başka şansınız yok diye. Kolayına kaçıp bana Kocadoncu dediler, Başkan adayınız var mı dedim, ağızlarını bıçak açmadı. İşte sorun burada, seçmenin kimi istediğinde değil.
    Seçimin ne zaman yapılacağı belli siz yıllar öncesinden parti içinde bir aday belirleyip piyasaya sürersiniz o aday her faaliyette boy gösterip, STK larla çalışır, protokole girer, her toplantıda sözü vardır ve seçmen onu tanır. Her fırsatta Bodrum?a dair emellerini empoze eder, politikaların nasıl olmasını anlatır her zaman ortadadır. Halkta ?çok doğru söylüyor, helal olsun, aferin? kanaatlerini oluşturur ve tanınmış olur. Bu kişi aday adayı olduğunda da bu kadar alaveraya, dalaveraya gerek kalmaz, partililer göğsünü gere gere bizim adayımız var diyebilirler.
    Köylerde İhtiyar heyetleri olur, köyün akil adamlarıdır, onlar danışma heyetleridir. Köylerde olurda CHP de neden olmaz, bir konsensüs oluşturdular da doğru dürüst bir aday mı bulamadılar, yoksa birbirlerini yemekten vakit mi ayıramıyorlar. Seçime 4-5 ay kala çıkaracağınız aday meydan konuşmalarından başka ne yapabilir ki. Bu millet meydan konuşmalarına bakmaz adayın geçmişine bakar, yaptıklarını tartar, deneyimine bakar, eksileri ile artılarının ??KENDİSİNE?? buraya dikkat edin topluma yada çevreye değil ??KENDİSİNE?? verdiği zarar fayda tartımını yapar, artılarının fazla olduğuna kanaat getirdiği, elinde denediği biri varsa deneyimsizlerin seçim konuşmaları hava cıvadır. Madur politikası bize sökmez? Daha fazla uzatmıyayım köşe yazısı olmasın, yine ehven-i şer seçeneğine mecbur bırakıldı bu seçmen olan bu. Saygılar.

    1. Başar Münir dedi ki:

      Ali Bey,

      Yorumunuz için teşekkür ederim.

      Meseleyi çok güzel analiz etmişsiniz. Ya cemaat partisi olursunuz, kimi aday gösterseniz seçilecektir; ya da dediğiniz gibi adayı öne çıkarıp, arkasında durup, halka uzun süre tanıtıp, projeleri ile, nasıl yapacakları ile, kadrosu ile tanıtıp öyle girersiniz seçime. Maalesef CHP’de böyle bir problem var. Her yerde böyle ama bu. Maalesef. 🙁