Bodrum Gündem

12 EYLÜL’DEN GEZİ ‘YE BİR GEZİNTİ?

sabahattin efe

Avukat Sabahattin Efe

     Gezi eylemi sonucunda en gerçek olan sonuç; artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. O ağaçlar bu gençleri tekrar çağırdığı zaman yine orada olacaklar, sadece orada değil, Türkiye’nin her yerinde şehirlerde, kırlarda, ovalarda, dağların başında, denizlerin dibinde  Gezi Gençliği ruhu dolaşacak. 

       Gezi parkını devlet gücüyle boşaltmak kolaydı, ancak bu gençlerin beyinlerini ele geçirmek, susturmak, sindirmek artık kolay değildi, işte bu gerçek,  bu yöntemin başarılı olamayacağı bilindiği halde yönetenleri daha büyük güç kullanmaya yöneltti, iktidarın şiddeti, ayrışma ve kamplaşmayı başlattı.

        12 Eylül 1980 öncesinde, aynı kutuplaşmayı Milliyetçi Cephe (MC) hükümetleri  (1975-1980)  zamanında gördük. 1975 Mart ayında kurulan 1. Milliyetçi Cephe Hükümeti Başbakanı Demirel, koalisyonu yürütebilmek için MSP ve MHP’nin yandaşlarının devlet örgütü içinde kadrolaşmalarına göz yumdu. Bu hükümet döneminde ülkede yoğun terör olayları ve toplumsal hareketler başladı.

         ECEVİT'İN SEÇİM OTOBÜSÜ 1975_0001. MC kurulduğunda Aydın Ortaklar Öğretmen Okulunda yatılı öğrenciydim, hükümet, köy enstitüsünün devamı bu okulları solcu öğretmen yetiştiriyor diye tehlikeli gördüğünden önce liseye çevirdi, her yerden toplama seçme ülkücüleri özel mülakatla öğrenci yaptıkları iki senelik eğitim enstitüsü kurdular, işte tüm kabus bundan sonra başladı,  Cumhuriyet kadar yaşlı laik öğretmenler sürüldü, lise kısmı öğrencilerinin yarısı baskılar, dayaklar yüzünden okulu bıraktı veya başka liseye nakil aldırdı.    

          1977 Haziran seçimi öncesi dağlara taşlara “Umudumuz Ecevit ” yazıldığı günlerdi, bir gün lisemizin önünden geçen Söke yolunda Ecevit’in seçim otobüsünün ardından ağlayanlar bağıranlar kızlı oğlanlı yüzlerce öğrenci ” Kurtar bizi Karaoğlan ” diye koşuyoruz. Ecevit mavi gömlekli, Rahşan hanım  beyaz gömlekli askılı kareli elbise giymiş, ellerini uzatıyorlar, ikisi birden ” Kurtulacaksınız  çocuklar ” diyordu, Söke girişindeki Tekin Köyü Magnesia harabelerine kadar koştuk.

         1977 yılı Ekim ayında üniversite İstanbul’a üniversiteye okumaya gittim, 5 Haziran 1977 seçiminde CHP % 42 ile en yüksek oyu İSTANBULÜNİVERSİTESİ ÖNÜ 1980 beyazıt Sabahattin EFEalmasına rağmen Meclis çoğunluğunu alamadı, Demirel 2.Milliyetçi Cephe hükümetini (AP-MSP-MHP) kurdu. İstanbul’da mahalleler, okullar, yurtlar sağ veya sol grupların elindeydi. İstanbul Hukuk Fakültesi ülkücü grubun hakimiyetindeydi, kendileri gibi düşünmediğini tespit ettikleri Anadolu?dan yeni gelmiş öğrencileri döverek gözünü korkutuyorlardı, güvenlik kuvvetlerine yardımcı olduklarını söylüyorlardı. Devletin polisi ikiye bölünmüştü,  kapıdaki polise şikayete giden, bir de Pol-Bir’li ülkücü polisten dayak yiyordu.

        Sabah okula giderken bakkal önlerindeki günlük gazetelere bakarak gidiyorduk, sağcı tarafın cenazesi varsa okula gitmiyorduk, sık sık okul boşaltılarak Gülhane parkının karşısındaki Adli Tıp’tan Topkapı’ya kadar yürünen cenaze yürüyüşüne götürüyorlardı, ” Savaşımız vurguncu düzenedir, düzene ” diye bağırıyorlardı,   ülke hızla 12 Eylül 1980 darbesine doğru gidiyordu.       

buy Mesalamine online

        Allah rahmetli Ecevit’ ten razı olsun, Söke yolunda verdiği sözü tuttu, 1978 Ocak ayında 11 milletvekili transferi yapan Ecevit hükümeti kuruldu, 2.MC yıkıldı, kapıdaki Pol-Bir’li polisler birden yok oldu, yeni polisler sağcıları Beyazıt’tan, solcuları Süleymaniye?den koruma altında getiriyor, ders bitince geriye götürüyordu. 16 Mart 1978 günü istihbarata rağmen polisin kapı önünde bıraktığı sol grubun üzerine bomba atıldı, 7 öğrenci öldü. 26 Aralık 1978 günü Maraş katliamından sonra ilan edilen sıkıyönetim sınıfta sıralar arasında silahlı askerler oturdu.

        12 Eylül öncesi, özgürlükçü 1961 Anayasası yürürlükteydi, üniversite özerkti, YÖK yoktu, rektör çağırmadan polis içeriye giremiyordu, bilim özgürdü, yani siyasetçinin elinde oyuncak değildi, Türkiye’nin en iyi hocaları ders veriyordu. Kuvvetler ayrılığı tam anlamıyla işliyordu, HSYK bağımsızdı, başkanı Yargıtay üyeleri arasından seçiliyordu. (1982 Anayasasında kurul başkanı Adalet bakanıdır, üyelerin bir kısmını Cumhurbaşkanı seçiyor.) Bu Anayasa Türkiye’nin önünde bir engeldir.   

1978 öĞRENCİ KİMLİĞİ - Ev Adresi olarak başka bir adresi yazıyorduk         1982 Anayasası devlet gücünü sınırlayacak yerde, hak ve özgürlükleri kısıtlamıştır, halka güvensizliği esas alarak yargı bağımsızlığına sekte vurulmuştur, sıkı düzeni kalıcı hale getirilmeye çalışılarak özgürlükçü demokrasiye kıyılması ülkeyi Gezi gençliğinin başkaldırmasına  kadar getirmiştir.  Gezide Cumhuriyet tarihinde ilk defa birbirinden çeşitli kesimler bir araya geldi, heyecan verici bir ortaklık yakalandı. Birleştirici, mizahi ve dirençli yapısıyla karşı koyma yaşandı.

           Türkiye’nin bundan sonraki geleceğine onlar yön verecek, gençliğin isyanı sadece ağaç kesimine değil, evrensel temel hak ve özgürlükleri kısıtlamaya hiçbir hakkının bulunmadığını halen öğrenemeyen iktidara karşı her kesimden gencin katıldığı ortak başkaldırı ülkeyi yönetenleri telaşlandırdı, planda böyle bir şey beklenmiyordu, her şey güllük gülistanlıktı, çizilen rotadan sapmak olmazdı.

ALİ İSMAİL KORKMAZ            Beni en çok Eskişehir’de eli sopalı katillerin kurbanı olan Hataylı üniversite öğrencisi 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ın ölümü üzdü. Hatay’ın bir köyünden okumak için üniversiteye gelen genç, kuytu sapa bir sokakta eli sopalıların hücumuna uğradı. Öldüresiye dayağı atanların bir kısmının resmi devlet görevlisi oldukları yavaş yavaş ortaya çıktı, silahsız savunmasız genç bir öğrenciyi hiçbir direniş veya suç işlemediği halde saf dışı ettikten sonrada bir saate yakın tekrar tekmelerle dövüldü, kameralar kısmen silindi, 38 gün sonra İsmail hastanede öldü.

          Yazık değil mi? Gencecik insanlar öldü. Gözleri çıkanlar başından vurulanlar ve yaralılar fişlenmemek için kayıt dışı tedavi olanlar, yarasını saklayanların durumu, bu filmi daha önce gören bizleri, bizden öncekileri dehşete düşürdü, 12 Eylül 1980 öncesinde lise ve üniversitede okuyan bizler yeteri kadar baskı, terör, hukuksuzluk gördük, gelecek kuşaklar, torunlarımız görmesin diyorum.

.

ETİKETLER: ,
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Palmiye yayınları dedi ki:

    Palmiye yayınları olarak gazeteci, yazar, şair arkadaşlarımıza bir imkân sunuyoruz. Destekli yayıncılık kapsamında yazılarınızı kitaba dönüştürebiliriz. Siz yazın biz basalım yayınlayalım. Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için lütfen iletişime geçiniz.
    İletişim bilgilerimiz:
    [email protected]
    https://www.facebook.com/palmiyeyayinlari
    Tel: 0555 2915061-0539 3602045