Bodrum Gündem

ASLINDA, NE ÇOK İNSAN YORGUN/Didem Öneş Yazıları…

28.11.2013
0
A+
A-

Gözleri uzaklara bakıyordu; yeni başladığı, bir türlü içine çekmeyi beceremediği sigaranın dumanıyla dünyaya uzak bakıyordu.?Çok uzun zamandır yorgunum? ruhum öyle yorulmuş ki, nefes alabilmenin, konuşabilmenin, yutkunabilmenin, yürüyebilmenin tadını ve güzelliğini unutmuşum. Öyle yorulmuşum ki, güneşin doğuşuna, toprağın kokusuna, denizin maviliğine şükretmez olmuşum. Çok uzun zamandır nasıl yorgunsam, kendimi sevmeyi unutacak kadar bitap düşmüşüm?Öyle yorgunum ki yaşamaktan zevk alamayan, bu dünyada kalsam bir türlü gitsem başka türlü diyen kıstırılmış bir ruh haline geldim!? dedi.

Bu cümleleri sarf eden kadın, ben yaşlarda, yani 45lerinde, mihrap yerinde bir sarışın. Güzel bir kadın; ama dahası var, akıllı, yetenekli ve farklı. İçi dışı bir; yani içi dolu, dışı deli bir hatun. Genelde; akıllı, duyarlı, duygusal ve cesur insanlar deli dolu olur; çünkü içleri dolu olan bu insanlar hayata tutunabilmek için deliliğe sığınırlar?

Onu dinlerken ?ne çok insan aslında yorgun? düşüncesi gece gibi birden içime çöktü. Karardım! Çevreme bakıyorum, koşturmanın, ?daha çok? yarışının içinde, yaşama biçilen rollerde kaybolan nice insan var. Yorgunlar, yorgunuz, yorgunum?

Ruhumuzu besleyemez olduk yorgunluklarda, küskünlüklerde, geri duruşlar ve reddedişler ve reddedilişlerde. Unuttuk yaşamayı, yaşatmayı; yabancılaştık insanlığımıza, doğal olana.

Bakıyorum; sevgi, aşk alay konusu olmuş dillere. Alaycı dillerin sahipleri, çoraklaşmış, bahar yağmurlarından nasiplerini alamaz olmuş, dolayısıyla bereketi kaçmış maneviyatın, huzurun, inancın?

İzliyorum; yedekleyerek yaşıyoruz kendimizi. Sanki yedeğimiz varmış gibi. Korkularımızda, ilişkilerin çıkmazlarında, hasetliklerde, özlemlerde yedekliyoruz kendimizi? Bedenimizde ruhumuz hapislik. İşte bu yüzden yoruluyoruz!!! Yorulunca, çevremizi, insanları, dünyayı yoruyoruz? Herkes artık herkesi yoruyor, çünkü kimse korktuğunu itiraf edemeyecek kadar korkak, yalnız! Yaşamaktan korkuyoruz; insanca, aşkla, anlayışla, paylaşarak, azla ama yetinerek yaşamaktan korkuyoruz. Ağlamaktan korkuyoruz, duygusal olmaktan, bütün olmaktan korkuyoruz; içimizi susturmuşuz, sessiz kalıyoruz haksızlıklara, adaletsizliklere ve bozgunlara. Kendiliğinden dünya düzelsin istiyoruz! Kendiliğinden aşk gelsin bizi bulsun istiyoruz? Oysa kendini sevemeyen bir başkasını sevebilir mi? Aşk sevgisizlikte yeşerebilir mi? Sahte bedenlerde, suni yaşam tohumları ekiyoruz. Biçtiğimiz karmaşa, kargaşa, yorgunluk?

Ben de, tıpkı yaşıtım o sarışın hatun gibi, galiba yorgunum! Galiba değil, kesin yorgunum?

Huzurun kıyısında, anlayışın kucağında, aşkın sarıp sarmalamalarında DİNLENMEYİ özledim!

ÇOK ÖZLEDİM!!!

Kim özlemedi ki?

ETİKETLER: ,
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. ZİNNET BAYRAKTAR dedi ki:

    Kalıbı minik, yüreği kocaman arkadaşım,
    Öyle güzel bir yere dokunmuşsun ki…
    Yaşam içindeki koşturmacaların verdiği yorgunluğun kat be kat fazlasını insan insana yüklüyor.
    Bazen geri çekilmek de sorunu çözmüyor ki, işte o zaman bu durum migren, kabızlık vb olarak vücuda geri dönüyor.
    Bütün özlemlerini giderebildiğin günlerin yakın olmasını diliyorum.