Bodrum Gündem

OKUNAKLI, ORTA BOYLU DEV ADAM…

Uğur!

Babası doğumundan iki gün önce 2 bin 500 liralık ikramiyeden esinlenerek koyuyor adını; Uğur…

buy Indocin uğur mumcu 3Solaklığıyla şaka konusu oluyor ilkokulda Uğur ama sözünü sakınmıyor. Daha o zamanlarda abisiyle kitap okuma yarışı yapıyor, annesi Nadire Hanım ders çalışmadığından yakınıyor, babası Hakkı Bey de okumaktan gözleri bozulacağından. Lisenin hazırcevap, hoş sohbetli ve kıpır kıpır delikanlısının en büyük tutkusu futbol. İyi de bir kaleci o zamanlar Uğur.

Bir başka tutku: Tiyatro, Uğur hep kahraman rollerini üstleniyor.

Bir başka tutku: Şiir, ezberlediği ve okuduğu şiirlerle çevresindekileri kendine hayran bırakmaktan büyük keyif alıyor.

Lise bittikten sonra babasının isteğiyle Teknik Üniversite sınavlarına girmek üzere İstanbul’a gidiyor, ancak son anda karar değiştirerek Hukuk Fakültesi sınavlarına giriyor. Ankara’ya döndüğünde Uğur artık Hukuk Fakültesi öğrencisi.

Sadece derslerde değil ders çıkışlarında da fikir tartışmaları. Bütün gözler bu etkili konuşması ve sağlam görüşleriyle karşısındakini pes ettiren çiçeği burnunda üniversitelinin gözünde.

uğur mumcu sakıncalı piyadeSakıncalı Piyade…

Fakülteyi bitirdikten sonra bir süre Londra’ya gidiyor, döndükten sonra bir süre serbest avukat olarak çalışıyor, daha sonra bütün burs tekliflerini reddederek üniversitede asistan olarak kalıyor. Gazetecilik yaşamına da lisedeki duvar gazetesine yazdığı yazıları saymazsak, bu süreçte başlıyor: Yön Dergisi. Düzenlediği açık oturumlar ve paneller dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın dikkatini çekiyor. Yazdığı yazılarda komünizm propagandası yapma suçuyla tutuklanıyor.

Bir yılı aşkın süre tutuklu kalıyor Uğur. Tutukluluk dönemi Mamak’ta herkes için çaresizliğin, ümitsizliğin engellenemeyen yükselişine sahne oluyor. Ama Uğur neşesini, umudunu, insana güven veren gülümsemesini ve ince esprilerini asla elden bırakmıyor. O dönemde Natrexon price Uğur ile aynı koğuşta kalan Muzaffer Erdost, onun bu yönüyle ilgili olarak şunları söylüyor: ”Uğur’un mahkeme dönüşleri, cezaevinin yüzü gülerdi. Koğuşların önünden keyifle gülerek geçişini görenler, Uğur’un tahliye olduğu haberini yayarlardı. Oysa bu tahliye olmanın değil, duruşmayı, küçük bir meydana savaşına dönüştürmüş olmanın keyfiydi. 12 Martın kimi yargıçlarının ve özellikle kendisine kanca atmış kimi savcıların kasılmalarının militer boyasını birazcık da olsa kazımış olmanın keyfiydi bu.”

Mumcu  146. Maddeyle suçlandığı için “sakıncalı” gerekçesiyle er olarak Patnos’a yollanıyor. Daha sonra askerlik anılarını anlattığı “Sakıncalı Piyade” eseri dönemde ve sonrasında büyük ilgi görüyor. Ali Sirmen’in daha sonrasında kitap hakkındaki yorumları ise şöyle: ”Eğer Sakıncalı Piyade 12 Mart Faşizmini değil de Hitler Nazizmini, İtalyan Faşizmini anlatsaydı, dünya çapında bir eser olurdu.”

Askerliği bitirdikten sonra tekrar üniversiteye dönmüyor Uğur, “Öfkem o kadar büyük ki bir üniversite kürsüsünden haykırmam çok güç” diyerek gazeteciliğe başlıyor. Cumhuriyet Gazetesi’nde “Gözlem” başlığı altında makalelerini yayınlamaya başlayan Mumcu bir süreliğine Milliyet Gazetesi’ne geçiş yapsa da ölümüne kadar Cumhuriyet Gazetesi’nden yazılarını yayımlamaya devam ediyor.

UgurMumcu_4Bilgi Sahibi Olmadan Fikir Sahibi Olunmaz…

İlk gençlik dönemlerinden ölene dek milli bağımsızlık kimliğinden asla vazgeçmiyor. Kıvrak zekası keskin kalemine yansıyor Mumcu buy Nolvadex ’nun. Yaşama çok bağlı, her konuda esprili olmayı becerdiği gibi “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” diyebilecek kadar da bilime, doğruya, gerçekçiliğe bağlı bir gazeteci.

24 Ocak 1993’te kimliği belirlenemeyen kişilerce bombalı saldırıya uğruyor, 6 Mayıs 2000 de faalileri yakalanıyor, bir nebze de olsun 7 yıllık ayıp temizleniyor. Cenazesi için bile 600 km. yol getirtiyor, binlerce insanı tek şemsiye altında saatlerce yürütebiliyor.

Yaşamı boyunca korkmadan yazdı Mumcu, Aydınlıktı, Karanlık tarafından yutulmaya çalışıldı, ama onun mirasına sahip çıkan yeni nesillerle daha da aydınlandı. Sadece bir gazeteci değildi, teorisyendi aynı zamanda, ileri görüşlüydü. Belki de korkusuzdu, çekinmeden yazdı, haksızlığın karşısında asla “bana dokunmayan yılan bin yaşasın”cılık yapmadı, susamadı.

uğur mumcu 5Şimdi 15 Ocak 1976’daki Cumhuriyet Gazetesi’ndeki yazısı her şeyi o kadar güzel özetliyor ki:”…Bir toplum böyle çöker işte. Devletin yerini kaba kuvvet alır, susulur. Yasanın yerini din alır, korkulur. Yolsuzluklar, cinayetler birbirini izler. Eller kollar bağlanıp götürülür. Vuran vurur, öldüren öldürür ve bütün bunlardan sonra bir çete gelir ve devleti teslim alır…” Bu gün yaşananları daha önceden görmüş bir gazeteci Uğur Mumcu.

Ama sanırım Uğur Mumcu’yu en iyi tanımlayanlardan biridir Cemal Süreya:

”Başarıya mahkumdu. Kuşağının aydınının, demokrasisinin sesi oldu çünkü. Her zaman açık yürekli oldu, cesur davrandı, risklerden korkmadı… 68’lerin açık alnı, okunaklı, orta boylu dev adam.”

BURCU KAYA

ÇYDD Genci- Diş Hekimliği Öğrencisi

ETİKETLER: ,
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Meral Saraçbaşı dedi ki:

    Sevgili Burcu Kaya, Uğur Mumcu’yu ne güzel anlatmış. Yüreğine sağlık. Bilgi sahibi olup fikir sahibi olan gençlerimizin çoğalması dileğiyle….