Bodrum Gündem

Bodrum’da Kürdistan Propagandası Yaptı

Bodrum’da Kürdistan Propagandası Yaptı
28.02.2014
0
A+
A-

Muğla ve ilçelerinde ziyaretlerde bulunan HDP Eş Başkanı Sabahat Tuncel, yerel seçim çalışmaları kapsamında geldiği Bodrum’da partililerine seslendi. Tuncel konuşmasında “Türkiye’de ve Kürdistan’da seçime hazırlanıyoruz. Kürdistan’da BDP, metrapollerde ise HDP ile seçime giriyoruz. Halkların meclisini kuruyoruz. Orada yaşayan tüm halkların geleceği için yeniden yönetimi seçecek,  AKP’yi Kürdistan’da tabela partisi haline getireceğiz, yerel yönetimleri demokratik özerklikle kavuşturacağız “ dedi.

Bodrum Gündem/27 Şubat 2014

30 Mart yerel seçim çalışmaları kapsamında bugün Muğla’ya gelen HDP Eş Başkanı Sabahat Tuncel Yatağan ve Milas’taki ziyaretlerinden sonra Bodrum’a geldi. Gümbet Pazar yerinde sabahat_tuncel_bodrum_2HDP Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Ayşe Erdem, HDP Bodrum Belediye Başkan adayı Ayşe Nur Doksat tarafından karşılanan Tuncel, bir süre Ozan Mustafa’nın söylediği Kürtçe şarkıları dinledi.

AKP KÜRDİSTAN’DA TABELA PARTİSİ OLACAK…

Tuncel ardından yaptığı konuşmada AKP Hükümetine yönelik konuşurken Güeydoğu Anadolu Bölgesi için sürekli “Kürdistan”  dedi. Tuncel’in konuşmasının başında “Türkiye’de ve Kürdistan’da seçime hazırlanıyoruz.” şeklindeki cümlesinde, bölgeyi Türkiye’den ayırması dikkat çekti.  Tuncel konuşmasına şöyle devam etti; “Kürdistan’da BDP,  Metropollerde ise HDP ile seçime giriyoruz. Halkların meclisini kuruyoruz. Orada yaşayan tüm halkların geleceği için yeniden yönetimi seçecek,  AKP’yi Kürdistan’da tabela partisi haline getireceğiz, yerel yönetimleri demokratik özerkliğe kavuşturacağız . Türkiye’de işimiz daha zor. Kürdistan’da iş kolay. Halkımız örgütlenmiş, şimdi sırada bu politik mücadeleyi batıya taşımak var.”

sabahat_tuncel_bodrumCHP’Yİ DE ELEŞTİRDİ…

Kılıçdaroğlu ile görüşmelerinden de bahseden Tuncel CHP’nin bozuk düzeni korumaya ve kurtarmaya çalışmakla suçladı. Tuncel Prozac price “CHP bozuk düzeni nasıl kurtarabiliriz diye uğraşıyor, kendisine bir iktidar alanı teşkil etmeye çalışıyor. CHP kendisine sağdan bir yol açtı gidiyor. Kılıçdaroğlu bize dedi ki bizim sizinle yan yana durmamız ikimize de zarar verir. Cemaatle iş birliği yapmak Deniz Gezmişlere laf söyleyen sağcılarla olmak ona zarar vermiyor, yolun açık olsun dedik, onlardan uzaklaştık. AKP’yi bu hale getiren cemaattir, seni ne hale getirir onu bilemeyiz, biz HDP olarak seni uyarıyoruz. İster dikkate al ister alma.” dedi.

sabahat_tuncel_bodrum_1ABDULLAH ÖCALAN DAHİL ZİNDANLAR BOŞALACAK…

Tuncel’in sözleri sık sık “Bıji Serok Apo” sözleri ile kesildi. Tuncel Premarin 0.625mg “Sayın Öcalan’ın dünya kamuoyuna duyurduğu barış manifestosu üzerinden bir yıl geçti. Kürt halkı üzerine düşeni yaptı. AKP ne yaptı barış için adım atacağına bir şey yapmadı El Kaideyi destekledi, çözüm için adım atmadı. Durmadan AKP paketi var diyor. Ama biz bu seçimlerde AKP’yi paketleyeceğiz” Fluoxetine online dedi.

Konuşmasının sonunda ise en çarpıcı sözleri söyleyen Tuncel “Türkiye’de Kürdistan’da Nevroz’da özgürlük ateşini yakacağız. Zindanları Abdullah Öcalan dahil boşaltacağız, bu Nevroz özgürlük nevrozu olacak” dedi.

ETİKETLER:
Yorumlar

  1. Ali Alifakıoğlu dedi ki:

    Kürdistan Neresi?

    Tarihte Kürdistan ismi, bir bölge için, ilk defa, Büyük Selçuklu Hükümdarı Sultan Sancar (11-12. yüzyıl) tarafından, Güneybatı İran’da Zagros Dağlarının bir kısmını içine alan bir coğrafi bir bölgede bir alt yönetim birimi olarak örgütlenen bir vilayet için kullanılıyor.
    Basra’dan başlayıp, kuzeye doğru uzanan, kuzey Irak ve Hakkari bölgelerini içine alan ve batıya doğru dönüp Antakya’ya kadar uzanan bölgeye “Mümbit Yay” veya Mezopotamya da deniliyor. Bu bölge, Süryanilerin atası olan Asurilerin ve diğer eski Semitik (Sami) medeniyetlerin ülkesidir. Bu bölgelerde kurulmuş ve yaşayan antik şehirlerin isimlerinin hemen hepsi Süryaniceden gelmektedir (Mesela Amid (Diyarbakır), Urfa, Siirt gibi isimler Süryaniceden gelmektedir).
    Doğu Anadolu’nun büyük bir kısmı tarihi Ermenistandır ve buralardaki tarihi şehirlerin isimleri de Ermeniceden ve buraları yönetmiş Bizans-Roma isimlerinden gelmektedir (Van, Bitlis, Muş, Erzincan, Erzurum gibi). Türkiye’nin diğer bölgelerinde bulunan eski yerleşim yerlerinin, şehirlerin çoğunun ismi de Yunan, Bizans, Roma ve daha eski dönemlerinden kalma isimlerdir (Trabzon, Ankara, İzmir, İstanbul, Adana, Konya, Antalya, Edirne, Sinop, Rize, Malatya, Amasya, Antep, Maraş, Kayseri…. gibi).

    15 ve 16. yüzyıllarda, Avrupalılar tarafından yapılmış haritalarda, Suriye ve Irak’ın büyük bir kısmı, Güneydoğu ve Doğu Anadolu ve İran’ın büyük bir kısmının adı Turkomania olarak geçer. Bunun nedeni de, bu asırlarda buralarda kurulan Karakoyunlu, Akkoyunlu, Dülkadirli, Artuklu, Safevi ve diğer Türkmen devletleridir. Mesela, Diyarbakır uzun yıllar Akkoyunlu devletinin başşehri olmuştur ve uzun yıllar süren Osmanlı-Akkoyunlu rekabeti ve savaşları sonunda, Akkoyunlular Başşehirlerini Tebriz’e taşımak zorunda kalmışlardır. Osmanlı ile Türkmen devletleri mücadelesi, Akkoyunluların devamı sayılabilecek Safaviler döneminde şiddetlenerek devam etmiş ve bu mücadelede, Sünni Osmanlı ve Kızılbaş (Alevi) Türkmen ayırımı ve bu ayırım üzerine inşa edilen kirli propaganda savaşları, maalesef, zamanımıza kadar ulaşmıştır.

    Osmanlı-Safevi savaşları Yavuz Sultan Selim ve Şah İsmail döneminde zirve yapmış ve Çaldıran savaşından sonra, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Türkmenlerinin çok büyük bir bölümü buraları boşaltarak İran’a göç etmişlerdir (bununla ilgili bilgiler için Prof. Dr. Halil İnalcık’ın, Prof. Dr. Faruk Sümer’in, “Safevi Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü” isimli eserlerine bakabilirsiniz). Bu asırlarda, Kızılbaş Türkmenlerin Osmanlı altında uğradıkları zulümlere, benzer bir şekilde, İran’da yaşayan Sünni Kürtler uğramışlar ve bir kısmı Horasan’a ve Afganistan’a sürülmüşlerdir (hala oralarda yaşıyorlar), bir kısmı da Türkmenlerden boşalan topraklara, bu bölgeleri sancaklara ayırarak yeniden organize etmekle, Osmanlılar tarafından görevlendirilen İdris Bitlisi tarafından yerleştirilmişlerdir.

    Kürtlerin Güneydoğu Anadolu’ya girişleri, buraların Bizansın elinden alınmasından sonra, 9. ve 10. asırlarda, Abbasi Halifeliği zamanında başlamıştır. Aynı dönemde Irak’a gelmeye başlayan Türkmenler de bu bölgeye girmişler ve 10. ve 11. asırlarda Güneydoğu Anadolu’da devletler kurmaya başlamışlardır (Artuklular (Mardin, Diyarbakır), Zengiler (Musul, Suriye) gibi).

    Osmanlılar, o zamanlarda fazla ekonomik değeri olmayan bu bölgeyi, İran’la aralarında bir tampon bölge olarak, büyük ölçüde kendi haline bırakmışlardır.

    Yani: nasıl ki Anadolu, yıkılması yüzlerce yıl alan, yarı sömürge haline dönüşmüş geri bir imparatorluğun (Osmanlı), Balkanlar’da ve Kafkasya’da, zulme ve soykırıma uğrayan, topraklarından sürülen Müslüman ahalinin sığınağı, son evi olmuşsa, onlardan birkaç yüzyıl önce vuku bulan, mezhep savaşlarına dönüşen Osmanlı-İran mücadelesinde de, yurtlarından sürülen Kürtlere yurt olmuştur.

    Burada en çok ihtiyacımız olan şey: hele Ortaçağ zihniyetinin, bağnazlığın, hırsızlığın, soygunun, rüşvetin, despotluğun, diktatörlük özlemlerinin başımıza bela olduğu bu dönemde; yeni Kürdistanlar, yeni Boşnakistanlar, yeni Çerkezistanlar, yeni Lazistanlar, yeni Arnavutistanlar, yeni Etnik devletlere parçalanmak DEĞİLDİR ve bu hiçbir sorunumuza çözüm olmayacağı gibi, tamamen gereksiz ve kimseye yarar sağlamayan, kaynaklarımızı çarçur eden, içinden çıkılmaz yeni sorunların, düşmanlıkların, savaşların, istikrarsızlığın kaynağı olacaktır! İhtiyacımız: Özgürlüktür, Demokrasidir, Hoşgörüdür, Fırsat Eşitliğidir, İs ve Aştır, İnsanca yaşayabileceğimiz Çağdaş bir ülkedir ve oraya ulaşmak için Sağlıklı ve Çağdaş Eğitimli nesillerdir!!!

    1. Aslan Tezel dedi ki:

      Hangi ansiklopediden aldınız bu bilgileri bilmem ama son paragraf sizin görüşümüz olduğu belli.Size göre ihtiyacımız özgürlük, demokrasi vs.dir. O halde Kürtlerin de özgürce tercih yapması, fikirlerini söylemeleri gerekmez mi? HOŞGÖRÜ kelimesinin anlamını biliyor musunuz? Kimseye ve hiç bir düşünceye hoşgörü ile bakma hakkımız yok, ancak saygı duyabiliriz. Hoşgörünün anlamı ‘hata yapıyorsun ama sana bir şey demiyorum, kızmıyorum’ demektir. Artık Başkalarına akıl vermekten hele hele Kürt’lere akıl vermekten vazgeçin, onların fikirlerine sadece saygı gösterin yeter. Önüne gelen akıl vermeye, Kürt’lerin ne yapacağını, ne yapma yapmaması gerektiğini söylüyor. Size soran oldu mu ki? Herkese ve düşünceye saygı. Herkes kendi hayatını yaşar, tercihini yapar.
      Bir sözüm de haberi hazırlayana; ne demek Bodrum’da Kürdistan propagandası? Bu başlık bile provakatif. “Urla’da ne işiniz var”dan farksız. Bodrum’da böyle bir fikir söylenemez mi yani? Saygı herkese, saygı her düşünceye, saygı her eğilime, saygı her tercihe….

      1. ahmet dedi ki:

        bodrumu karıştırma kardeşim,,,bodrumun havası başka kokar

  2. Ali Alifakıoğlu dedi ki:

    Provokasyona Bak: “Türkiye’de ve Kürdistan’da seçime hazırlanıyoruz”muş

    Yazımdaki tarihi bilgiler için şu yazarlardan yararlandım: Prof. Dr. Halil İnalcık’ın “Doğu Batı Makaleleri” isimli kitabı; Bekir Sıtkı Baykal’ın “Uzun Hasan’ın Osmanlılara Karşı Kati Mücadeleye Hazırlıkları ve Osmanlı Akkoyunlu Harbinin Başlaması” isimli makalesi (Belleten, Cilt XXV Sayı 82, Nisan 1957,;Prof. Dr. Faruk Sümer’in “Kara Koyunlular” isimli kitabı; Charles Melville’in “Safavid Persia” isimli eseri; Cengiz Orhonlu’nun “Osmanlı İmparatorluğu’nda Aşiret İskanı” isimli kitabı; Prof. Dr. Faruk Sümer’in “Safevi Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü” isimli kitabı; Bahaeddin Yediyıldız ve Kerstin Tomenendal’ın editörlüğünü yaptığı “Osmanlıdan Cumhuriyet’e Diyarbakır” isimli 3 ciltlik sempozyum bildirileri, Kasım 2006; “1. Uluslararası Oğuzlardan Osmanlıya Diyarbakır Sempozyumu, Diyarbakır 2004” isimli kitap. (Türkiye’de Kürdistan yoktur, Kürtlerin yaşadığı bölgeler vardır!)

    Benim kökenim Güneydoğu Anadoludur; Gaziantep’te, Birecik’te, Urfa’da, Batman’da ve Mardin’de çok sayıda Türk, Kürt ve Arap akrabalarım ve Muş ve Van’da da yakın arkadaşlarım var. Neredeyse her yıl ziyaretlerine giderim ve onlar da ziyaretime gelirler, görüşürüz. İstisnasız hepsi PKK teröründen gına getirmişlerdir ve bir kısmı terörden uzaklaşmak için Batı’ya (Adana, Mersin, İzmir vb.) göç etmek zorunda kalmışlardır. Hepsi, Türkiye Cumhuriyeti yönetimlerinin güvenliklerini sağlayamadığı, özgürlük ve demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan totaliter PKK zihniyetine tutsak bırakıldıkları için kızgınlar ve çaresizler, imkanları olduğu anda bölgeden kaçmak istiyorlar.

    Kürtler hakkında konuşmak kimsenin tekelinde değildir ve Kürt demek PKK demek hiç değildir. PKK terör örgütü, dünyanın başka yerlerindeki benzerleri gibi, yakın veya uzun vadede yok olmaya mecburdur. PKK terör örgütünün palazlanmasının en önemli nedeni ABD’nin Iraka karşı yürüttüğü 2 savaşın ve işgalin bölgede yarattığı boşluktan, İsrail’in ve ABD’nin Saddam’a karşı güçlere sağladığı silah ve paradan yararlanmasını bilmesindendir. Türkiye’nin çapsız ve vizyonsuz Suriye, Irak ve İran politikaları da PKK’nın ekmeğine yağ sürmektedir.

    Benim akrabalarımın ve arkadaşlarımın bir tekinin bile, totaliter bir yönetimin hüküm sürdüğü, farklı düşünenlere hayat hakkı tanınmadığı, despotların yönetiminde bir terör devletinde yaşamak zorunda kalmasını ben de kendileri de istemez ve istemiyor. PKK terörünün sona erdiği, özgürlük ve demokrasinin egemen olduğu bir Türkiye Cumhuriyetinde, şayet, ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlarını çözmüş bir Türkiye’de Türkler ve Kürtler ayrı yaşamak istiyorlarsa, ki hiç tahmin etmem, barış içinde ayrılabilirler. Şunu da akıldan çıkarmamalı: Kürtlerin en az yarısı batı bölgelerinde yaşıyor, bu durum, ayrılma durumunda, çok büyük sorunlar çıkarmaya gebedir, bunları da dikkate almak gerek. Yoksa, Çekoslavakya’da olduğu gibi ayrı iki bölge olsa, halklar, terör olmadan, özgür iradeleriyle ayrılmak istiyorlarsa, çözüm daha kolay olur ve bende evet derim.

    Hoşgörü demek, kendin gibi düşünmeyenlerin Görüşlerini HOŞ karşılayabilmek, ona da hayat hakkı tanıyabilmektir. Hoşgörü, özgür ve demokratik düzenin, ortamın ilk adımıdır. Kendi totaliter zihniyetinden farklı görüşlere hayat hakkı tanımayan PKK’nın despot liderliğinin ve terörünün 30-40 yıllık tarihi Hoşgörüsüzlüğün, özgür ve demokrat olamamanın en iyi bir örneğidir. İnsanlığı yakından ilgilendiren, Faşist, Irkçı, Çoğunluk Diktatöryası, Şövenist, Terörist, Farklı düşünenlere yaşam hakkı tanımayan vb. düşüncelere ve eylemlere Hoşgörüyle bakmam ve zerre kadar saygı göstermem! “Kürtlere akıl vermekten vaz geçin” diyorsun, Yani, Kürtlere akıl verme tekeli sadece PKK terör örgütünün ve sempatizanlarının elindedir, bunun dışında kalan Kürtlerin, Türklerin veya başkalarının Kürt sorunu üzerinde düşünmeye, akıl yürütmeye ve bunları özgürce ifade etmeye yaymaya hakları yoktur mu demek istiyorsun? Bravo sana! Bu tarzı PKK’dan öğrenmiş olmalısın! Yani, ifade özgürlüğüne şimdiden son veriyorsun, PKK egemenliğini beklemeden! “Kimseye ve hiç bir düşünceye hoşgörü ile bakma hakkımız yok, ancak saygı duyabiliriz.” diyorsun! Emredersiniz despotum, bundan sonra HOŞGÖRÜSÜZ olacağıma söz veriyorum! Bravo sana!

    “Size soran oldu mu?” diyorsun. Ben sana mı soracağım düşüncelerimi özgürce ifade etmek için? Hadi ordan!

    1. Aslan Tezel dedi ki:

      Ucuz saldırma taktiği; PKK damgası yapıştırmak. Konu, tartışılan haber PKK ile mi ilgili? Konu Yasal, mecliste olan bir siyasi partinin görüşüdür. Cevabınızda BDP veya HDP!nin adı bile geçmiyor.

    2. Aslan Tezel dedi ki:

      Cevabınızda bana sen diye hitap ediyorsunuz ayrıca PKK’lı, despot gibi ifadeler de var, gelecek cevabınızda küfür etmenizi de dört gözle bekliyorum.

  3. Ayhan Karahan dedi ki:

    Aslan’ım, milliyetçi duruşun ayrıca tartışmalı. Hormonlu olmamasını dilerim. PKK’de bu coğrafyada var oldu. Küfür bekleme. Sanırım küfretmez arkadaşım.