Bodrum Gündem

ANALİZ Mİ?

ANALİZ Mİ?
01.04.2014
0
A+
A-

Her kafadan bir ses. Herkes seçim sonrası uzman analist kesildi. Benim başım kel mi,(Laf aramızda neredeyse evet!)?

Aha işte,ben de sallıyorum. Şey gibi yani, hani En bi büyük her bi mok’u bilen Nagehan ablamız ne demişti? Mastürb..   he ya, o işte! Sen annadın onu!

Şincik, biraz ciddileşelim;

Bu işi duygularımıza kapılmadan irdelediğimiz de hangi veriler var elde?

AKP 12 yıldır  yapılan tüm seçimleri açık ara kazanıyor.

Neye rağmen?

Demokrat olmadığını açıkça beyan ettiği halde, ana muhalefet partisi eli ile meclise sokulduğu,ne gariptir ki, şimdi yine ana muhalefet partisi tarafından Demokrat olmamak ile suçlanma gerçeği karşısında!

Evet, doğrudur Demokrasinin D’sine dahi yabancı olduğu kesindir. Günümüze geldiğimiz de, kesinlik kazanan şu sıfatlar da BB’ye aittir;

Hırsız, dolandırıcı, yalancı, üç-kağıtçı, Despot ve Faşist!

Seçimlere, partisini temsilen tek başına ve tüm bu sıfatlar ile suçlanarak,ayrıca,mevcut ne kadar yasa,kanun,kural ve benzeri varsa,bir tank gibi üzerinden geçerek,berhava ederek girmiş ve evet ve;

SEÇİMLERİ YENİDEN EZİCİ BİR ŞEKİLDE KAZANMIŞTIR!

Önce şunu bir açıklığa kavuşturalım;

Seçimlerin kaybeden tarafındaki oran %50 değildir!

Bu oran;%28+15+…(Rakamlara fazla takılmayalım,amaç anlaşılsın yeter) dan teşekkül etmektedir.

Ana muhalefet denilen (Portakal içinde sunulmuş erik tir) “sol” değildir!

Ana muhalefet dediğimiz,günümüz de  hangi felsefenin ürünü olduğu belirsiz bir oluşumdur.

Bu iktidarı ana muhalefet var ettikten,daha sonra,anayasa mahkemesi tarafından “odak” suçlamasına rağmen TBMM’sini  terk etmeyerek,paylaşmaya devam ettiği günden itibaren artık yapılabilecek tek  doğru tavır,Demokratik “ tekraren,DEMOKRATİK” eylem(ler) artık meydanları kullanmak idi!

Meydanların asıl bu işler için var olduğu bilinmeyince, o günde,ve halen bu günde,yapılamaması,asıl handikap’ımız dır!

Özellikle de, iktidarın tüm devlet kurumlarını ele geçirmiş olduğu günümüzde!

Buraya kadar esasında ahvali tercüme ve netleştirme çabası idi.

Şimdi asıl soruna gelelim;

Yukarıda anlattığımız şartların muhatapları konusunda problemliyiz!

İnsanlarımız maalesef “Köy enstitüleri” ile başlatılmış olan hareketin önemini kavrayamamış,bu mevhumun buharlaşmasına üstelik te “Atatürkçü” gözükerek,miras tüketmiş ve günümüzün şikayet konusu olan duruma düşmesinin asıl sorumlusu olduğunu kabullenmemiş ve anlayamamıştır dahi!

Oysa;

Günümüzde,hırsıza sahip çıkarak onu yücelten “ treating cancer tumors yedirtmem”diyebilen biatçı  “aidiyet” kavramının doğru ve düzgün kullanabilme zorunluluğunu edindirecek kurumlardı o,köy enstitüleri.

Buyurun;

Ait (benzer) olma ihtiyacı ile tam zıttı olan özgün (farklı) olma ihtiyacı aslında birbirini tamamlar. Biri sağlıklı tatmin edilemiyorsa diğerinin tatmini de sağlıksız olacaktır. Valtrex online

Örneğin eğer aidiyet duygumuzu inandığımız bir din ya da bir futbol takımıyla doyuruyorsak, farklı olma ihtiyacımızın tatminini de kaçınılmaz olarak diğer dinlerden ya da takımlardan farklı olmamızda ararız. Ya şoven milliyetçi ya bağnaz dindar ya da fanatik taraftar oluruz.” http://www.kuraldisi.com/

Ve,

Birey olmak, herhangi bir otoriteye biat etmeden, kararlarını kendi verebilmektir. İnsan için en zor olan şey karar vermek ve verdiği kararların sorumluluğunu üstlenmek, gerektiğinde kendi kendini kısıtlayabilmektir. Birey, toplum içerisinde özgürce tavır takınır. Çağdaş, sağlıklı toplumlar bu tip gerçek bireylerden oluşurlar. Cemiyet hayatına adapte olamamış cemaatleşen sistemlerde birey ya da kimlik yoktur çünkü birey olmak özgür olmaktır get cheap Cialis Soft . Birey olmak; bir disiplin çerçevesinde aklını kullanmak ve aldığın kararların sorumluluğunu da yüklenmektir. Kişiliksizlik, günü kurtarmacılık, erdemsizlik, adam sendecilik, lakaytlık ve işgüzarlık değildir. “Birey olmak insanın kendi olması, kendinin bilincine varması demektir.

Berk YÜKSEL”

http://blog.milliyet.com.tr/birey-olmak/

Vede,

Bireysellik veya bireyselleşme, kendine özgü düşüncelere sahip olma bunları başkalarına söyleyebilme; bu düşüncelerin başkalarından ayıran yönleri fark edip ifade edebilme anlamına gelirken, bağımsızlaşma, başkalarının düşüncelerine açık olup bu düşünceleri kabullenebilme ve söz konusu düşüncelere saygı gösterebilecek düzeyde olgunlaşma anlamına gelmektedir.”

http://psikolojidanismanim.com/

***

Belki, seçtiğinizi sandıklarınızın aslında,bir takım ticari firma ve şirketlerce seçildiğini(Seçim bütçelerini irdeleyiniz!) ve sizin konu mankeni olmaya itirazınızı geliştirmeyi düşünmek ten tutun, hizmetkarınız olduğunu söyleyip,dikte edenlere, ayaklarının üzerine kalkarak itiraz eden insan niteliği mevcut değil ise,ondan bekleyebileceğiniz ne olabilirdi ki?

Ya da,bahis konusu nitelikte olmayan insanlarınız için ne emek harcamadığınızı da,düşünmek isteyebilirdiniz belki!

BOL SEÇİMLER DİLEĞİ İLE!

Necdet Çelikhan/Çarşamba Kahvaltı Müdavimi

ETİKETLER:
Yorumlar

  1. fikret karataş dedi ki:

    Değerli kardeş,
    129 ve 113 yaşındaki yurttaşların, “biz de daha varız!” diyerek sandığa gitmeleri seni de küskünlükten caydırdığına tanık olduk ama bu kadarı da aklımıza gelmemişti doğrusu…
    O yurttaşlar, senin kel dediğin kafanın daha çok yararlı şeyler üretebileceğini öğütlediklerini de bu anlatım kanıtlamış oldu…
    Devamı gelmeli…. Kutlarım!…

    1. necdet çelikhan dedi ki:

      Teşekkür ederim :)))