Bodrum Gündem

FEZ LEKELİ BAKANLAR

09.05.2014
0
A+
A-

Fezleke, bir kararın özetinin yazıldığı belge demektir.
Fezlekeyi düzenleyip, dokunulmazlık zırhı sebebiyle elleyemediği “Şüpheli-Sanık” kişilere dokunulması için TBMM Başkanlığına gönderen Adli Makam;
“Ben bu iddiaları ciddi buluyorum. Şimdilik iddiaların özetini gönderiyorum. Ekteki dosyalarda suçlamanın gerekçeleri ve belgeleri var. Yargı erki olarak benim şimdilik dokunamadığım bu kişilerle ilgili iddiaları inceleyip, tekrardan Yüce Divana gönderin” demektedir.

Halk tabiriyle ise;
“Fezlekeye kafayı fazla takmayın. Fezleke ne ki, esas belge ve bilgiler ekteki dosyalarda duruyor. Yani turpun büyüğü heybede, siz oraya bakın.”

Herkes için Fezleke düzenlenebilir. Hakkında her Fezleke düzenlenen kişi suçludur, diye bir kural da yoktur!
Kişi yargılanır, suçsuzsa beraat eder, aklanmış olur.
Kendine güvenen, namuslu-dürüst olduğunu iddia eden, hırsızlık-rüşvet-avanta-yolsuzluk-Kamu gücünü kullanarak dolandırıcılık yapmadığını iddia eden  “Şüpheli” kişi Bakan da olsa şunları söyleyebilmelidir;
“Ben bu iddia edilen suçları işlemedim. Saklayacak bir şeyim yoktur.
Türk Adaletine güveniyorum. Dokunulmazlığımı derhal kaldırın, ben yargılanıp aklanmak istiyorum.”

Korkacak bir şeyi olmayan, kendine güvenen dürüst bir insanın yapacağı tek yol budur. Böyle davranan biri, “Hakkında Fezleke düzenlenmiş, fakat yargılanıp aklanmış kişi” olarak toplum vicdanında saygı görmeye ve iç huzuru ile yaşamaya hak kazanmış, onurlu bir insan olarak hayatına devam eder.

Bunu yapmayıp, dokunulmazlık zırhına sıkı-sıkıya sarılan, belge gösterip kendini Yargıda savunacağına eveleyip, geveleyen kişi, toplum hafızasında ömrü boyunca FEZ Gastrointestinal LEKELİ buy albuterol kişi olarak kalır.
Hem kendisini, hem ailesini, özellikle çocuklarını başı eğik olarak utanç içinde yaşamaya mahkûm etmiş olur.

*Ben, kol saatime her baktığımda aklıma Zafer Başkan gelir. Sanayiciler, Oda başkanlığı sebebiyle ona böyle hitap ederler. Zafer Başkan varlıklı biridir. Ankara kulislerinde, Zafer Çağlayan-İ Melih Gökçek-Rifat Hisarcıklıoğlu-Sinan Aygün ortaklığından sıkça bahsedilir. Özellikle, Alışveriş Merkezleri yapmak ve işletmek, yüksek kule şeklinde lüks konutlar yapıp-satmak, henüz imara açılmamış büyük çapta kupon arazileri önceden kapatmak, sonra her nasılsa imara açmak bu “özel ve güzel” ortaklığın faaliyet alanları içine girmektedir.
Şimdi soralım Zafer Başkana;
-Değdi mi Zafer Başkan? O koluna taktığın saat, artık senin boynuna takılan bir boyunduruk olmayacak mı? Bundan böyle “Haa o avanta saat alan Bakan mı” diye anılacaksın. Gerçekten değdi mi?
Sen artık FEZ LEKELİ birisin…

*Mardin’de çok iyi dostluklarım vardır. Mardin’in saygın siyasetçileri, köklü aileleri, aşiret sahipleri dostlarım arasındadır.
Mardinli olan İçişleri Bakanı Muammer Güler’i ve ailesini de çok eskiden beri tanırım. Atama Kararnamesine imza atmaktan pişman olduğum ender bürokratlardandır. Geçmiş 5 aylık dönemde izlediği tutum utanç verici olmuştur. Debelendikçe batmaktadır.
Tüm Kaymakamlık-Valilik-Kamu Güvenliği Müsteşarlığı- Milletvekilliği-Bakanlık gibi çok önemli ve onurlu makamları, oğlunun aylık kirası 20 Bin Avro (!) olan evindeki kasalara kurban etti, yazıklar olsun.
O da artık FEZ LEKELİ biridir…

*TOKİ’ ci Erdoğan’ı hiç tanımam. Fakat TOKİ kanalıyla yapılan İmar Yolsuzlukları, zengin edilen yandaşlarla ilgili çok ciddi dosyaların hazırlandığını ve TBMM Soruşturma Komisyonuna verileceğini biliyorum. Kişilik olarak zayıf biri görünümü veriyor. Kalbinin ve sinirlerinin bu yıpratıcı süreci kaldırabileceğini sanmıyorum.
Onu FEZ Anti Fungal LEKELİ biri haline getiren Erdoğan’dır…

*“Kısa” kod adlı Egemen Bağış tipindeki kişiler siyasette hep olmuştur. Bunlar “Genel Başkan ve eşine” endeksli siyaset yaparlar. Devletin uçağında Başbakan eşine pastalı-şampanyalı yaş günü partileri düzenlemekte ustadırlar.
TBMM görüşmelerindeki halini görünce ve onu tanıyan eski arkadaşlarının
dediklerini dinleyince “Zaten başka türlüsü olamazdı” dedim.
O şimdi FEZ LEKELİ biridir. Ha utanır mı, bakın orasını bilemem…

“Mahalleye bir tefeci dadanmış. Paraya ihtiyacı olana usulca yanaşarak
istediği parayı verip, garanti olarak da garibanın evini ipotek olarak alırmış.
Yüksek faize dayanamayan zavallıların evlerini teker-teker alırmış.
Mahallenin yaşlılarından Bayram Usta kahvede otururken, önünden geçen
tefeciye seslenmiş; ‘Hey tefeci hele buraya gel.’
Tefeci; Ayıp oluyor beybaba, benim bir adım var, tefeci ne demek?
Bayram Usta; ‘Yaptığın iş senin adını örttü, sen garibanlarının evlerine çöken
zalim bir tefecisin’ demiş.
Tefeci, öyle mi deyip, bir beyaz kâğıt alıp üzerine büyük harflerle TEFECİ diye yazmış, cebinden çıkardığı bir tomar parayı yazının üstüne koymuş ve sormuş;
Şimdi ne görüyorsun beybaba?
Bayram Usta paralara bakmış, bakmış ve püf diye üflemiş, paralar uçmuş ve yazı yine ortaya çıkmış.
Demiş ki; ‘Bak tefeci, önemli olan ömür kâğıdına iyi, güzel şeyler yazılmasıdır.
Sen kendi alnına sürdüğün bu lekeyi, parayla-güçle kapatamazsın. Senin adın bundan böyle tefeci olarak kalacaktır. Haydi yoluna…’

Sizler ne derseniz deyin, artık Türk Milletinin nezdinde FEZ LEKELİ kişilersiniz. Yazık, çok yazık! Hiç olmazsa bildiklerinizi anlatın…

Sağlık ve başarı dileklerimle 09 Mayıs 2014
Rifat Serdaroğlu

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.