Bodrum Gündem

Bodrum’da Yanık Yanık Andılar

04.07.2014
0
A+
A-

2_temmuz_bodrum_gundem (2) buy Clonidine Online Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te 35 insanın canlı canlı yakılmasının yıldönümünde, Bodrum Alevi Bektaşi Derneği ve bir çok STK’nın desteği ile anma etkinliği düzenlendi.

Bodrum Gündem Haber

21 yıl önce Sivas’ta 2 Temmuz 1993 tarihinde, Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri sırasında dönemin Belediye Başkanı ve gericilerin saldırısı ile kaldıkları Madımak otelinde diri diri yakılmasının 21 yılı nedeni ile anma etkinliği düzenlendi. Bodrum Alevi Bektaşi Kültür Derneği tarafından Bodrum Belediye meydanında akşam saatlerinde başlayan etkinliğe yaklaşık 300 kişi katıldı. Kısa bir süre içinde hazırlanan halk korosu tarafından türküler söylendi, semah dönüldü, şiirler okundu. “Zulme ve zalime karşıyız”, Pir Sultanlar ölümsüzdür”, “Ateşin bile kendinden utandığı gündür 2 Temmuz”, “İnsanlık Suçu unutulamaz” yazılı dövizler taşınırken, Sivas’ta yakılan 35 kişinin ve gezide ölenlerin fotoğraflarının olduğu pankart açıldı. Bir çok STK’nın destek verdiği anma etkinliğine CHP İlçe Başkanı Recai Seymen, ÖDP İlçe Başkanı Osman Öztürk, Bodrum Belediye Meclis üyeleri Niyazi Atare, Abdülmecit Poyraz, Seval Aktaş, Cafer Doğan ve katliamı kınayan Bodrumlu yurttaşlar katıldı.

Akyarlar’da da denize 35 mum bırakılarak Sivas Katliamında yakılanlar anıldı.

HEPSİ YÜREKLERDE…

Bodrum Alevi Bektaşi Derneği yönetim kurulu üyesi Abidin Ayhan, olayda yaşamını yitirenlerin adını tek tek okurken etkinliğe katılanlarda “Burada” diyerek, Sivas’ta katledilen insanları andılar. Abidin Ayhan tarafından okunan basın açıklaması şu şekilde;

“Bugün Sivas katliamının 21. Yıl dönümünde yitirdiğimiz canları anmak ve onları katleden zihniyeti kınamak için bulunuyoruz.

“Bozuk düzende sağlam çark olmaz” diyen, haksızlığa ve zulme başkaldıran PİR SULTAN ABDALI asan ve astıran zihniyet bundan 21 yıl önce 2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak Oteli’ne Pir Sultan Abdal’ı anmak için giden 35 insanımızı diri, diri yakmış ve bu yanışı seyretmiştir.

Geçen bu 21 yıl boyunca yüreğimize düşen acı hiç dinmemiş; maalesef bu acıyı dindirmek için gerekenler de yapılmamıştır.

Sadece Alevilere karşı değil, insanlığa karşı işlenmiş olan bu insanlık suçu unutturulmaya çalışılmış, arkasındaki zihniyet gerektiği gibi sorgulanmamış, ortaya çıkan katillerin bir kısmı bulunmamış, bulunan katillerle ilgili açılan davalar da zamanaşımına uğratılmıştır.

İnsanlık suçu zamanaşımına uğrayamaz!!

İnsanlık suçu affedilemez!!

Sivas katliamı bir insanlık suçudur!!

Sivas’ta işlenen insanlık suçu unutulur mu?

Unutulabilir mi?

Yobazların insanlıktan çıkmış vahşet içerisindeki görüntülerine karşı, canavarlaşmış topluluğu engellemekle görevli güvenlik güçlerinin nazik (!) tavırlarını da,

Ozanlar Heykeli, Sivas caddelerinde sürüklenirken,

Dönemin Belediye Başkanının söylem ve tavırlarını da,

Dönemin siyasilerinin aymazlığını da,

Sanıkların savunmasını yapanları da

Kamu vicdanına ters düşen yargı kararları nedeni ile

Zamanaşımına uğratılan yargılamaları da..

Unutmadık..

Unutmayacağız.

Madımak Oteli’nde diri, diri yakılan canları ve 12 yaşındaki Koray’ı ne tarih unuttu, ne onların yakınları ne dostları ne de sevenleri…

Bunların bir daha yaşanmaması adına da unutulmaması gerekmektedir.

2 Temmuz 1993 günü yaşananlar insanlık suçudur. İnsanlık adına; 2 Temmuz 1993 günü evrensel bir anma günü olarak kabul edilmelidir.

İnsanlık suçu affedilemez.

İnsanlık suçu unutulamaz.

Sivas katliamını gerçekleştiren zihniyet, yeni bir zihniyet değildir.

Anadolu’nun kadim yaşayanlarından olan Aleviler yüzyıllardır katledilmiştir ve katledilmektedir.

Osmanlı döneminde, Alevilerin katledilmeleri için ferman veren zihniyet ile Maraş’ta “Bir Alevi öldüren 5 kez hacca gitmiş sayılır!” diyen imamların vaazlarına kulak verip, anne karnındaki bebeği öldüren zihniyet aynı değil midir?

21 yıl önce Sivas’ta yaşananları da unutmadık, Dersim, Maraş, Çorum ve Gazi Mahallesi’nde yaşananları da…

Bizler zulüm kime yapılırsa yapılsın; kimden gelirse gelsin, zulme, zalime ve haksızlığa karşıyız!

Bu anlamda, Başbağlarda, Roboski’de Reyhanlı’da yapılanları da içimize sindiremiyor, bu zulümleri yapanları kınıyoruz.

Yüzlerce yıldır sürdürülen zulme ve kıyıma rağmen Alevi insanı ve felsefesi yok edilememiştir.

Sayılmayız parmak ile, Tükenmeyiz kırmak ile,

Zulümle, kıyımla başarılamayan, maalesef asimilasyon politikalarıyla yapılmak istenmektedir.

Cytotec generic Alevilik sadece Ali’yi sevmek değildir;

Eline, beline, diline sahip olmaktır,

Yetmiş iki milleti aynı nazarda görmektir,

“İncinsen de incitme” diyerek sevgi felsefesini özümsemek,

İnancın merkezine insanı koymaktır.

Doğa sevgisini kutsamak, kadın erkek eşitliğine inanmak ve tüm canları bir görmektir.

Alevi insanı mağdurdur, mağrurdur, yüce gönüllüdür. Ama aynı zamanda zulme ve zalime karşı olmuş, haksızlığa hukuksuzluğa hiçbir zaman boyun eğmemiştir.

Hazreti Hüseyin gibi, Pir Sultan Abdal gibi, Şeyh Bedrettin gibi…

Bu ülkede haksızlığa hukuksuzluğa direnenler elbet sadece Aleviler değildir; olmamalıdır da.

Baskıcı, ötekileştirici ve ayırt edici, insanı ve doğayı önemsemeyen politikalara karşı toplumsal bir refleks olarak gelişen Gezi direnişi bunun en yakın örneğidir.

Kimliklerini bir tarafa bırakan insanlar bir araya gelerek; zulme ve baskıcı politikalara karşı seslerini tüm dünyaya duyurmuşlardır.

Gezi direnişi sırasında ve sonrasında öldürülen Ali İsmail KORKMAZ’I, Mehmet AYVALITAŞ’I Medeni YILDIRIM’I, Ahmet ATAKAN’I, Hasan Ferit GEDİK’İ , Ethem SARISÜLÜK’Ü, Abdullah CÖMERT’İ,Uğur KURT’U ve Berkin ELVAN’I hasretle anarken, onları öldüren zihniyeti de kınıyoruz.

Bir tarafta evde para sayma makineleri çıkmakta, ayakkabı kutularından Avrolar fışkırmakta; diğer tarafta ihmaller zinciriyle Soma’da yaşanan katliamdan hayatını kaybeden 301 maden işçisinin bir yıllık maaşı bakanın kolundaki saat etmemektedir.

Soma’da hayatını kaybeden maden işçileriyle ilgili olayda ihmali bulunanlar cezalandırılmalı, bu tür kazaların önüne geçilmesi için gerekli tedbirler alınmalı, ailelerin mağduriyetleri giderilmeli, verilen sözler, “sözde” kalmamalıdır.

Yaptığı grup toplantısında Alevileri “Hızır Paşalar asırlar öncesinde kalmıştır. Açılın kapılar Şaha gidelim diye medet arama dönemi de asırlar öncesinde kalmıştır” diyerek bizlerin hak aramasını istemeyen Başbakan, diğer yandan ayrımcı ve mezhepçi söylem ve politikalarla halkı kutuplaştırmaktadır. Alevi katili Yavuz Selim ve Alevilerin katline ferman veren Ebu Suud ile gurur duymaktadır.

İktidar, sözde Alevi açılımıyla bizleri oyalarken, cem evlerini ibadet yeri olarak görmeyip cümbüş evi olarak nitelendirmekte, alevi katili Yavuz Selim ismini köprülere, okullara ve semtlere vermektedir.

Sivas katliamı davasının zamanaşımına uğramasına göz yumulmuş, miting alanlarında alevi kimliği, öldürülen alevi çocukları ve acılı anaları yuhalatılmıştır.

Aciclovir without prescription Aleviler tarafından Aleviliğin tanınması talep edilirken; iktidar tarafından kendilerine göre Alevilik tanımlanmaya çalışılmıştır.

İktidar tarafından Alevilere yönelik ayrımcılık, dışlama ve nefret söylemleri yaygınlaştırıldıkça;

Yargı, Diyanet kitaplarındaki “mum söndü” iftiralarını “fikir özgürlüğü” olarak yorumladıkça;

Açılan Kuran kursları, zorunlu ve seçmeli din dersleriyle asimilasyon politikaları yürütüldükçe, Alevilerin hak arama mücadelesi de sürecektir.

Hızır Paşa bizi berdar etmeden,

Açılın kapılar Şaha gidelim.

Siyaset günleri gelip yetmeden,

Açılın kapılar Şaha gidelim.

İktidarın ve Başbakanın gittiği yol, yol değildir.

Ortadoğu’da yaşananlar, mezhepsel katliamlar vahim derecelere ulaşmıştır.

Reyhanlı’da meydana gelen katliamın, cem evleri önünde işlenen cinayetlerin arkasında kimin olduğu belli değildir.

Ortadoğu’da yaşanan mezhepsel çatışmanın Türkiye’ye sıçramaması için iktidar ve Başbakan ya söylem ve tutumunu bir an önce değiştirmeli, halkı kutuplaştırmayı bırakmalı, ayrımcı ve ötekileştirici politikaları, baskıcı anlayışı terk etmeli; yâda iktidarı terk etmelidir.

Bu topraklara artık nefret, kin, düşmanlık ve ayrımcılık tohumu ekilmemelidir. Buna ne Aleviler ne Sünniler ne de bu ülkenin tüm toplumsal renkleri izin vermemelidir. Yeni acılar yaşanmamalıdır.

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine!

Saat 19.00’da başlayan etkinlik saat 22.00’de sona erdi.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.