Bodrum Gündem

SOĞAN KAVURMALI PAVA, KÜNARLI HELVA?

SOĞAN KAVURMALI PAVA, KÜNARLI HELVA?
09.11.2014
0
A+
A-

purchase Nexium SLIDE

Deniz Üstendeyiz…

Saat sabahın sekizi, teknenin önündeyim. Elimde hediye aldığım yetmişlik kulüp, sırtımda fotoğraf çantam. Ekimin yirmi birinci, yarışın birinci günü. Ayakkabılarımı elime alıp, tekneye giriyorum. Aksona yeni kalkmış. Tenekeci Mehmet’i tanırsın diyerek, teknedeki diğer kişiyle tanıştırıyor beni.

Bodrum da bizler gibi yeni uyanmakta…

Aksona “kafeinsiz espresso gibi bir kahve içerim sabahları, ister misin” deyince, evet diyorum. Mutfaktan kahvelerimizi getiren genç adam en uyanığımız. Teknenin kıçındayız. Masadaki poşet içinde simitler var. Üstünde ” order Baclofen online Aksona Mancorna” yazan fermuarlı yepyeni polarındaki iplikleri temizleyen Murat isimli üçüncü adamın yüz çizgileri beğenmezlik dolu. “Ne bunlar böle g.t gibi” diyerek Aksona da fikrini beyan ediyor.

” Biz teknede sekiz adamız, aramızda bir bayan varsa da O Sicilyalı, anlamıyor. Ben yarışta hanımımı bile tekneye almam diyen Aksona’nın ne demek istediğini anlıyorum (!)

Kahve nefis. Aksona Mehmet, kahvelerimizi getiren temiz yüzlü Bodrum çocuğunu Fatih diye tanıtıyor. Ben de sanıyorum ki, Fatih bize bugün hep servis yapacak.

Fotoğraf makinemi çıkarıp, yakın plan çekimlerle denemeler yapıyorum. Bodrum marinaya çok yakın demirliyiz. İskelemizdeki teknede bir adam sabah gazetesini okuyor, onun iskelesindeki teknede de iki genç denizci iştahlı bir kahvaltıda…

Tenekeci Mehmet teknenin önünden geçen yaşıtı adamı selamlarken, şapkan da pek güzelmiş diyor. Adam hemen başındaki siyah şeritli krem rengi fötr şapkasını çıkarıp, tekneye bağlı asma iskeleye bırakıyor. Yok istemem itirazlarını hiç kale almadan, rüzgarınız bol olsun diyerek uzaklaşıyor. Gün sonunda Mehmet abi diyeceğim Tenekeci Mehmet’le bakışıyoruz. Sabah sabah bu ne güzellik böyle diyorum, bizim insanım böyledir diyor. Masadaki simit poşetinin yanında şimdi bir de şapka var…

Ben içimden sözü edilen bu sekiz adam nerde peki derken , kamarasından bir atom karınca çıkıyor: İşte Sicilyalı!

unnamedSicilyalının bir elinde telefon, bir elinde Turkcell’e ait bir kağıt var. Hat açtırma işlemi için elli lira ödemesi gerektiğini söylüyor. Aksona kahvaltıları bitmekte olan gençlerden birini “gel bir görevin var” diye çağırıp, parayı ve telefon numarası yazan kağıdı genç denizcinin eline tutuşturuyor. Ne gencin yüzünde bir ekşime ne de Aksona’nın yüzünde bir minnet var.Denizciler arasındaki bu yardımlaşma ve dostluk havası beni çocukluğuma götürüyor.

“Vakit tamam” diyor tam o sıra Aksona, ve demir alıyoruz.

İki yanımızda demirli kalan tekneler sabah çocuğunu okula gönderen anne şefkatiyle yolcu ediyor bizi. Çocukluğumda Bodrum’da yaşadığım samimiyeti bunca hengamenin, paranın konuştuğu Bodrum’da hala yaşıyor olmak beni sabahın en mutlu insanı yapıyor. Aksona’ya da yeni tanışmamıza rağmen Mehmet abi diyorum bu coşkuyla, belki benden büyük değilsiniz ama diyerek. “Reyhan” değişindeki ses tonu, kendimi zorla kabul ettirdiğim bu tekneyi sığınak yapıyor.

Bodrum limanından çıkarken Aksona piposunu tüttürüyor, aklı daha derin sularda….

Poşet içindeki simidin ve şapkanın yanına Fatih şimdi bir tabak dolusu otlu börek bıraktı. Kamaralarından çıkan İtalyan çifte demlediği mis gibi kokan çayını ikram ediyor. Teknedeki üçüncü Mehmet ve ikinci Murat’la beraber toplam on kişiyiz. Simitler koparılarak, börekler katlanarak, aynı tabak içindeki zeytin ve peynirler elle alınarak tekneye has bir kahvaltı yapıyoruz.

Aksona dümende, Tenekeci Mehmet sağında oturmuş gazete okuyor.

Start çizgisine varmadan Aksona dümeni Fatih’e veriyor ve diyor ki: “Önemli olan güvenliğimiz.” Hem tekne hem bizler için söylenen bu sözün, deneyimlere dayanan ağırlığı hissediliyor. Fatih yanıt vermiyor. Yarış tutkusu onu çok mu sardı acaba diye Fatih’e bakıyorum, hiç renk vermiyor.

Murat rüzgarın o anki durumu ve daha sonraki olasılıklarla ilgili brifing veriyor, şöyle yap böyle yap demeden. Tüm bilgileri değerlendiren Fatih, bildiğini yapıyor. İşin doğrusu da bu olsa gerek, dümen onda. Bir ara Murat, Aksona gibi inatçı işte deyince, Fatih’in Aksona’nın oğlu olduğunu anlıyorum.

Start çizgisine geldik ama gram rüzgar yok, beklemedeyiz. Yelkenleri açmadık bile. “Sıfırladı” diyor Fatih, startın tehir edileceğini söylüyor ve de haklı çıkıyor. Start çizgisi daha açığa alındı, hala rüzgar yok, gene bekliyoruz. “Yanık duru ortalık” diye sesleniyor Fatih bu defa, bu yanık var demek, yanık var da denizciler arasında rüzgar yok demek.

“Gocaman’a söle azcık rüzga göndesin” diye sesleniyor yanımıza yaklaşan teknedeki arkadaşlarına, bitişik duran iki tekneyi göstererek de, “bizimkile çatmışla bak, muhabbet başlamış” diyor.

Aksona o sırada çalan telefonunu açıyor, muhabbet uzayınca yarıştayız dese de karşı taraf anlamıyor, “deniz üstündeyiz” dediğinde ise telefon hemen kapanıyor.

Guletler, tirhandiller en iyi startı alabilmek için seyir halinde. Renkli yelkenleri göz alıyor. İçlerinde bazı teknelerde var ki, bu ne böyle tekne genetiği ile oynanmış dedirtiyor.

Para olan her yerde zevk yok. Tekne tasarımı isteyenler üstünde alem yapılacak alan isterse, nasıl bir tekne yaparsınız ki diyor Murat. Motoryata yelken takılmış gibi duran tekne biraz uzay gemisi biraz Arap işi kokuyor.

Yarış başladı. Yanında üç deneyimli denizci olsa da yetki Fatih’te, güvenliğimiz ona emanet. Fatih bu güveni hiç sarsmadan yarışı tamamlıyor. Önemli olan bitirmek deyince, benden de on numarayı alıyor.

Yarışın birinci gününü tamamladık.

Lasix no prescription 1

Yirmi altı yıldır büyük bir özveriyle sürdürülen bu yarış, ‘eller havaya Bodrum tanıtımları’na karşı tek tabanca. Era Yatçılık’a ve Erman Aras’a Bodrumlular olarak teşekkür borçluyuz.

Erman Aras yarışla ilgili görev ve sorumluluklarını önümüzdeki yıl devredeceğini açıkladığında, başarıyla süren, her yıl daha çok ses getiren böylesi bir tanıtımın aksayabileceği düşünerek üzülmüştüm. Ancak sorumlulukların gençlere aktarılması, bu gençlerin de bu denizlerin çocuklarının torunları olması yüreğime su serpti. Gençlerimizin bu bayrağı başarıyla taşıyacağının sinyallerini Fatih Kaptan’ın seyrinde yaşadım. Böylesi bir etkinliğin yaşaması için hepimiz üstümüze düşeni yapmalıyız.

Tüm bunları göz ardı etmeden, ancak yarışın birinci günü gözümüze batanları da konuşmalıyız ki, 27’cisine ışık olsun.

Öncelikle yarış içindeki etkinliklerin yer ve zaman bildirimleri ile yarışmaya katılım koşulları bilgileri eksikti.

Afyon Belediye bandosunun ve yaptığı müziğin böyle bir etkinlikle nasıl bir yeri vardı hala çözemedim. Bence komikti. Bodrum kültürünün, müziğinin tanıtımı için böylesi bir olanağı harcadık. Bunca emek harcayarak kurulmuş ‘yüzer şehir’deki yüzer disko üzerinde Madımak ile göbek atmak nasıl bir zevk anlayamadım.

Gelelim yemek yarışmasına: yarışma jürisi nerdeyse yirmi kişiydi ve her kategorideki her yemeği tüm jüri üyeleri tattı. Bodrum mutfağı konusunda söz sahibi olan Körfez Lokantası sahibi Hasan Subaşı ve Sakallı Köftecisi’nin sahibi Ali Doksan’ın jüride olmaları dışında her şey Bodrum Mutfağı’na yabancıydı. Yarışmaya katılan yemekler de Bodrum-deniz-tekne yemekleri gerçeğinden uzaktı. Aksona’nın çiğ balığı ve Zehra Denizaslanı’nın muhteşem kara sübyesi dışında. Ben yarışa katılsaydım, Bodrum’u ve tekne kültürünü tanıtmak adına, teknede hep yapılan üstü soğan kavurmalı bir ‘pava’ veya gemici usulü pişmiş bir fasulye sunardım. Eğer jüride olsaydım üstü janjanlı renkli bir tatlıya değil, künarlı bir kaşık helvasına oy verirdim. Ama tüm bunlar için sanırım öncelikle bu yarışmanın amacının belirlenmesi ve doğru tanıtımının yapılması gerekiyor. Eksikliklerden biri de, kazananlar açıklandığında yalnızca kişinin ve katıldığı teknenin isminin anons edilmesiydi. Oysa hangi yemek ödül aldı önemliydi.

Bodrum Sağlık Vakfı’nın katkılarıyla bu yıl bir engelli teknesinin yarışta yer alması ve akşamki etkinliklerde engelli bir gencin dans gösterisi anlamlıydı. Ancak etkinliklerin yapıldığı yüzer platforma çıkabilmek engelsizler için bile çok güçtü. O gece kimsenin yaralanmaması büyük şans…

Müziğe gelince; bu geceden beklenti pop müzik değildi. Bodrum türküleri çalınıp-söylenmeli, oynanmalı, yerel saz sanatçıları eşlik etmeliydi. Bu yüzden olsa gerek, Bodrumlu yarışçıların ve konuk yarışçıların geceye katılımı düşüktü.

Gecenin ilerleyen saatlerinde yüzer şehirden aklım yarınki Kalimnos etabında kalarak ayrılırken, teknelerinin kıçında zeybek oynayan üç genç denizciyi görünce yine de yirmi yedinci yarışlar için yüreğim umutla doldu…

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.