Bodrum Gündem

Kafamızı Kuma Gömerek Önümüzü Göremeyiz!

Kafamızı Kuma Gömerek Önümüzü Göremeyiz!
23.11.2014
0
A+
A-

Kafamızı Kuma Gömerek Önümüzü Göremeyiz Ve Vizyon Sahibi Olamayız!

taşkın_atılgan_bodrum_gundem_yorum

Dr. Taşkın Atılgan – Türkiye’nin de içinde olduğu 34 üyesi bulunan uluslararası OECD (İktisadi Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı), üye ülkelerde ve bazı diğer ülkelerde periyodik olarak matematik, fen bilimleri ve okuduğunu anlama konularında, ülkelerini temsil eden, tipik (rastgele seçilmiş), lise seviyesindeki öğrencilere testler veriyor. Türk öğrencilerin, bu test puanları dikkate alınarak yapılan sıralamalardaki yeri değişmiyor; Türk öğrenciler, yıllardır, 34 OECD ülkesi arasında en düşük puanları alan ülkeler arasından çıkamıyor.

Niçin?

Yıllardır, (ilk ve orta) okula giden çocukları olan Gümüşlük’lü komşularımızdan duyduklarımız, ortaokulu bitiren çocuklarının büyük çoğunluğunun girdikleri testlerde aldıkları puanlarla iyi okullara girmeyi başaramadıkları ile ilgili şikayetler ve yardım talepleri.

İlgili vatandaşlar ve sivil toplum örgütleri olarak bu durumu iyileştirecek neler yapabiliriz?

Türkiye’de bulunan paralı (özel) okullarda verilen eğitimin kalitesi, genel olarak, devlet okullarına kıyasla biraz daha iyi. Bu durumda, bir çözüm olarak çocuklarımızın tümünün özel okullara gönderilmesi önerilebilir (!?). Ancak, şunu da biliyoruz ki, Türkiye OECD ülkeleri arasında gelir dağılımı en bozuk ülkeler arasında. Türkiye’de kişi başına düşen ortalama yıllık gelir 10 bin dolar seviyesinde ve fakat, Türkiye’nin yüzde 70’den fazlasının kişi başına düşen geliri bu ortalamanın çok altında. Yani, Türkiye’de bulunan ailelerin çok büyük bir çoğunluğu, bırakın çocuklarını özel okullara göndermeyi bir tarafa, minimum insani ihtiyaçlarını zar zor karşılayabiliyorlar; milyonlarca insanımız yoksulluk ve açlık seviyesinin altında yaşıyor!

Bu durumda neler yapabiliriz?

Şunları yapabiliriz:

1)      Kaliteli Eğitim: Refah toplumunu yaratabilmenin yolu Bilgi Toplumunu yaratmaktan geçiyor; bunun için de çocuklarımızı, verebileceğimiz, en birincil önceliğimiz olması gereken, en kaliteli ve çağdaş eğitimden geçirme zorunluluğumuzun farkına varmamız gerekiyor. Burada örnek olarak alabileceğimiz ülkeler: Güney Kore, Japonya ve Çin’dir. Bu ülkeler, yukarda bahsettiğimiz OECD testlerinde en başarılı ilk 3 arasına giren ülkelerdir ve ürettikleri ileri teknoloji ürünleri, ihracatlarında çok önemli bir yer tutmaktadır ve bunu ulaştıkları yüksek eğitim kalitesine borçludurlar (Türkiye’nin ihracatları arasında ileri teknoloji payı yüzde 2’nin altında iken, Güney Kore için bu oran yüzde 30 civarındadır).

2)      Kaliteli Eğitim İçin Sosyal Dayanışma Strattera without prescription : Çocuklarımızın büyük bir kısmı, öğrenmenin çok önemli bir unsuru olan EV ÖDEVLERİNİ yapmada, kendi aile yakınlarından ve yakın çevrelerinden yardım alamamakta ve bundan dolayı da, temelleri sağlam atılamadan, daha üst seviyelerde öğrenebilmeleri için hazırlanamadan, üst sınıflara eksiklerle yükseltilmekte ve bir aşamada da daha ileriye gidebilmeleri, okuduklarını kavrayabilmeleri, imkansız hale gelmekte ve hayat boyu sürebilecek başarısızlığın tohumları atılmaktadır. Yani, Türkiye, Bilgi ve Refah Toplumunu yaratmak için ihtiyacı olan insan yetenek havuzunun büyük bir kısmını israf etmekte, ülkenin geleceğini, kendi eliyle riske atmaktadır. Türkiye’nin, hızla, Gelişmekte Olan Ülkeler kategorisinden çıkıp Refah Ülkeleri arasında yerini alabilmesi için insan kaynaklarının (yeteneklerinin) tümünün, en kaliteli eğitimle eğitilip seferber edilmesine ihtiyacı vardır. Burada, Türkiye’nin çoğunluğu olan, yoksul ailelerin içinden çıkabilmiş, her alanda başarılara imzalarını atmış insanlarımızın önemli bir kısmının Parasız Yatılı okullarda ve Köy Enstitülerinde yetiştiğini, EV ÖDEVLERİNİ, çalışma ve öğrenme disiplinlerini, bu örnek kurumların ve buralarda çalışan üstün yetenekli ve özverili öğretmenlerin yarattığı ortamlarda, ETÜT saatlerinde, kazandıklarını unutmamalıyız.

3)      Sosyal Dayanışmanın Örgütlenmesi: Herkese, çocuklarını daha iyi okullara göndermeye yetecek miktarda para dağıtma imkanımız yok! Fakat etrafımızda, GÜMÜŞLÜK’te, çok iyi yetişmiş, çok sayıda EMEKLİ ÖĞRETMEN ve ÜNİVERSİTE HOCASI, mühendis, mimar, doktor vs. var. Çoğu da, bir eğitim seferberliği için gönüllü olarak görev almaya hazır. Yani, bazı siyasetçiler gibi bencil ve sadece kendi çıkarlarını düşünen insanlar değiller. Başka neye ihtiyacımız var? Çocukların bu gönüllü etüt hocaları nezaretinde EV ÖDEVLERİNİ yapabilecekleri uygun bir MEKANA.

4)      Katılımcı Demokrasi Ruhunun Eksikliği: MEKAN ihtiyacımızı nasıl karşılayabiliriz? Bu ihtiyacımız için, GÜMÜŞLÜK’te en uygun yer Kır Mahallesinde bulunan caminin altındaki Gümüşlük Belediye Kütüphanesi’ydi. Geçen yaz, eski belediye başkanlarımızdan Sayın Mehmet Ülküm, Büyük Şehir Belediye Başkanı Osman Gürün’le görüşebileceğini ve buranın kullanılmasının sağlanabileceğini söyledi. Gümüşlük Muhtarı Sayın Zeki Say, gerekli işlemler tamamlanıncaya kadar burasının geçici olarak kullanılabileceğini söyledi ve biz de buranın temizliğini ve banyo tamiratını yaptırarak kullanmaya başladık. Kaliteli eğitim için veliler seferber oldular, 60 kadarı, kurulmakta olan Gümüşlük Mahalle Konseyi Gençlik ve Eğitim Çalışma Grubunda görev aldılar, talep öyle fazlaydı ki öğrencileri oturtacak yer bulmakta güçlük çektik. Fakat bu aktivite ancak 2 hafta sürdü. Çünkü Kütüphanenin yeri ve tapusu, “Belediye” tarafından Diyanete devredilmişti ve bu yerde, yetişkin kadınlar için Kuran Kursu açılacaktı. Daha sonra, bize kitapların eski Gümüşlük Belediye binasında bir odaya taşınacağını söylediler. Bu kitapların, daha sonra Turgutreis’te bir yere taşındığını söylediler. Gümüşlük Kütüphanesi kapandı! Gümüşlük’te bir kütüphane yok artık! Ve Gümüşlük’te, veliler ve gönüllü öğretmenler nezaretinde ETÜT yapabileceğimiz bir MEKAN da yok! Bodrum Belediyesinden bir memur, eski Gümüşlük Belediye binasında bir salonun, Halk Eğitim’in kullanmadığı zamanlarda, mesela hafta sonlarında etüt için kullanabileceğimizi söylemişti. Daha sonra, buranın kullanımı için bir dilekçeyle başvurdum fakat reddedildi. Okul Aile Birliğinden arkadaşlar Okul Müdürlüğüne bir dilekçeyle başvurabileceğimizi söyledi, bunu da yaptık ve reddedildik. Etüt saatlerimize, şimdilik, sosyal sorumluluk sahibi vatandaşlarımızın pansiyon ve restoranlarının salonlarında devam ediyoruz. Bu ülkede bazı çevrelerde Vatan, Çocuk ve İnsanlık sevgisinin kalmadığını düşünmeye başladım!

5)      Katılımcı Demokrasi, Birtakım İnsanların Koltuk Sevdasını Tatmin Ettiği Makam Değil, Toplumla Beraber, Toplum İçin Hizmet Edilen Yer Olmalı: Türkiye, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, seçimden seçime sandığa gitme demokrasisinden Katılımcı Demokrasiye terfi etmeye karar vermiş… Muğla’yı Büyükşehir yapan ve 31 Mart 2014 yerel seçimleriyle beraber, Gümüşlük’te Mahalle Konseyi Çalışma Grupları çalışmaları hızlandı. Sık sık toplantılar yapıldı ve 11 Çalışma Grubu kuruldu; amaçlarını, projelerini ve bir yıllık çalışma programlarını hazırladılar, Bodrum Kent Konseyine sundular. Bütün bu çalışmalar olurken, eski belediyelere ait binalar Büyük Şehir ve Bodrum Belediyesi arasında pay edildi, içindekiler YAĞMA edildi ve hiçbir yetkilinin, sivil toplum örgütlerine, KATILIMCI DEMOKRASİYİ Muğla’da hayata geçirmeye çalışan Kent Konseyine, Mahalle Konseylerine sorup, beraberce, onların da ihtiyaçlarını, görüşlerini dikkate almaları akıllarına gelmedi! Sivil toplumun toplantıları için kullanabileceği, kamuya ait bir yer olan, Belediye Toplantı salonunda bulunan sabitlenmiş koltukları dahi söküp götürdüler! Sayın yetkililer, bu binalar bizim ödediğimiz vergilerle yapıldı, kimsenin babasının malı değildir, KAMU mülküdür ve KAMU yararı birinci derece öneme haizdir. Ve çocuklarımızın çağdaş eğitimi, içinde bulunduğumuz şartlarda, bu ülkenin varoluşu veya yok oluşuyla çok yakından ilgilidir. Bundan (Çocuklara etüt yapabilecekleri uygun bir MEKAN bulmaktan!) daha önemli bir KAMU yararı da yoktur! Bodrum Belediyesi ve Muğla Büyük Şehir Belediyesi, Demokrat ve Toplumcu Dayanışma ilkelerine sahip olması gereken Sosyal Demokrat yönetimlere sahiptir ve KATILIMCI DEMOKRASİ fikrine en yatkın bir siyasi görüşe sahiptir diye düşünüyoruz. Biz, gönüllü vatandaşlar olarak, GÜMÜŞLÜK’te, BODRUM’da ve MUĞLA’da, çocuklarımızı ÇAĞDAŞ eğitimin en kalitesi ile eğitmek için seferber olmaya HAZIRIZ! Gelin bu şerefli görev için, ülkemizin ve gençlerimizin aydınlık geleceği için el ele verelim ve tüm imkanlarımızı çocuklarımızın eğitim hizmeti için seferber edelim! Ne diyorsunuz? Çözüm BEKLİYORUZ!

6)      Katılımcı Demokrasi, İçi Boşaltılmış Bir Şekil Olmamalıdır. Eğitimden, Sağlığa, Hukukun Üstünlüğünden Demokrasi ve Özgürlüğe, Tüm Sorunlarını Çözebilen, Sosyal Dayanışmacı ve Toplumcu bir Demokrasi Projesinin Adıdır order Asacol : Gümüşlük’te sorunlar var; hepsi de çözülebilir. İlk yapılması gereken de, seçimden seçime sandığa gitmek değil, uydurma ve şekilci değil GERÇEK Katılımcı Demokrasiyi hayata geçirmek olmalıdır. Bu ne demektir? Bu, vatandaşların çözümünü istedikleri sorunların, Çalışma Gruplarında, gerekiyorsa uzmanları ve ilgili kurumları da çözüm sürecine katarak, ele alıp, çözümlerin Kent Konseyinde ve Yerel Yönetim Meclislerinde tartışılmasının ve kaynak tahsislerinin en şeffaf biçimde yapılmasının sağlanması ve takip edilmesi ve denetlenmesi demektir. Katılımcı Demokrasi Refah ve Bilgi Toplumunu, Aydınlık Türkiye’yi hep beraber yaratmanın, yaşadığımız Ortaçağ Karanlığından ve zihniyetinden kurtuluşun, özgürlüğün yoludur.

Devam edeceğiz! Buy Brand Viagra

 

 

 

Yorumlar

  1. şenay dedi ki:

    Kimsenin umurunda değil.Yazıklar olsun.