Bodrum Gündem

SULAK ALANIN HÜLYA’sı!

06.02.2015
0
A+
A-

order Aciclovir Order Natrexone bodrum_sulak_alanı_göltürkbükü (3)
“ İnsanlık tarihi boyunca yaşamsal ve dinsel etkileri nedeni ile,
toplumlar yaşamlarını sulak alanlar etrafında kurmuşlardır.”

Haluk Ortaç/TEMA Bodrum Gönüllüsü Prozac price

Muğla’nın büyük şehir olması ve Bodrum yarımadasındaki belediyelerin Bodrum Belediye Başkanlığında toplanmasından sonra Bodrum Akdeniz Gölünü ve Gölköy Hurmalarını koruma ve varlığını sürdürme çalışmaları, içinde Mavi Yol Girişimi Platformu ve Bodrum İl Koordinasyon Kurulunun da bulunduğu sivil insiyatifler tarafından kaldığı yerden devam ettiriliyor.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında koruma alanı olarak belirlenmiş olan Akdeniz Gölü veya Gölköy Sulak Alanı , Muğla ili, Bodrum ilçesi, Göltürkbükü mahallesi sınırları içindedir.
Akdeniz Gölü,Gölköy Sulak Alanı devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Sulak alan I. Derece Doğal Sit, kısmen de III. Derece Arkeolojik SİT olarak tescillidir.

İki yönlü drenaj kanalı ile çalışan Gölköy Sulak Alanı, denizle bağlantılıdır. Gölün şiştiği dönemlerde göl sularını denize boşaltan kanal, göl deniz seviyesinin altına düştüğünde denizden göle tuzlu su girişini sağlamaktadır. Göl içinde kaynayan tatlı su kaynakları da gölü beslemektedir.
Bu sulak alanın bir başka özelliği de çevresinde Gölköy Hurma ağaçlarının olmasıdır. Datça Hurması diye bilinen ve benzerinin Girit adasında olduğu bilinen bu tür veya alt türü Gölköy Hurması endemik (belirli bir ülke veya bölgeye ait, yerel, ender ve çok ender bulunan bitki türleri endemiktir.)bir ağaç dır.
Endemik özelliği ile de göle özgünlük kazandıran ve değerini artıran bir türdür, Gölköy Hurmasını daha da ayrıcalıklı kılan bir başka özelliği de bir sulak alan hurması olarak da tek örnek olmasıdır.

Dünyadaki su kaynakları ve varlığı üzerinde,insan faaliyetleri sonucu oluşan ciddi bir baskının bulunduğu ve giderek de arttığını biliyoruz,yaşıyoruz.
Hızlı nüfus artışı,kırdan kentlere göçler,ülkelerin tek tek gıda güvenliklerini sağlama çabaları nedeniyle tatlı su kaynaklarının aşırı kullanımları gibi etkenlere ek olarak,özellikle tarımsal,evsel ve sanayi kaynaklı kirlilik nedeniyle tatlı suyun kalitesini ve varlığını etkileyen baskı unsurlarını biliyoruz,yaşıyoruz.
Tatlı suyun miktar ve kalitesini olumsuz etkileyen insan kaynaklı bu sorunların yanı sıra yine insan kaynaklı,küresel ısınma ve iklim değişikliğinin neden olması muhtemel yağış rejimlerinin değişmesi sorunu da,insanlığın karşı karşıya kaldığı tatlı su sorunlarını artırma tehlikesi içermekte olduğunu da biliyoruz,yaşıyoruz.
Ve, dünya üzerinde toplam 1,4 milyar km3 olan su miktarına karşılık, tatlı su miktarının sadece ve sadece 35,2 milyon km3 olduğunu öğrendiğimizde de ürküyoruz.

Dünyanın bu ürküten tatlı su gerçeğine, yaşadığımız ülke topraklarımızın penceresinden baktığımız da, daha vahim bir tablo ile yüz yüze olduğumuzu biliyoruz.

1- )Türkiye, içinde yer aldığı iklim kuşağı nedeniyle yaşanan 6 yıllık dönemlerle orta derece de, ve devamım da yaşanan 18 yıllık dönemler de şiddetli meteorolojik kuraklıklar yaşamaktadır. Bilim insanları bu tespitin devamın da 2025 yılına gelindiğinde Türkiye’deki yağışların da yüzde 25 azalacağını söylüyorlar.
2 -) Türkiye’de son 40 yılda yaklaşık 1 milyon 300 bin hektar sulak alanını, üç Van Gölü
Büyüklüğünde bir alanın,ekolojik ve ekonomik işlevini yitirdiğini biliyoruz.
Amik Gölü, Avlan Gölü, Kestel, Gavur Gölleri, Yarma, Aynaz, Hotamış Göllerini,Eşmekaya sazlıklarını kaybettik.
Beyşehir Gölü, Tuz Gölü, Akşehir-Eber Gölleri, Bafa Gölü, Eğirdir Gölü,Kulu Gölü,Sultansazlığı giderek kuruyor ve hızla kirleniyor.Milas Tuzla Sulak Alanı ,Ankara Eymir Gölü rand a karşı direniyor.
Hızla Yeraltı Suları tükeniyor,her yıl su seviyesi 1-2 metre düşüyor.
3 -) Türkiye’de son 20 yılda kişi başına düşen su miktarının 4 bin metreküpten bin 625 metreküpe düştüğünü biliyoruz.Önümüzdeki 10 yıl içinde nüfusun artmasına paralel olarak bu rakamın bin metreküpe düşeceği öngörülüyor.

Bu gerçekler ile de,Türkiye su fakiri bir ülke olma yolunda, hızla ilerliyor.
Yaşanan,bilinen,söylenen ve bilim insanlarının öngörülerine rağmen,dünya da ve memleketimizde tatlı suya olan ihtiyaç gün geçtikçe artmaktadır. Su savaşları yakın gelecekte soğuk savaş dan çıkıp sıcağa dönecektir düşünceleri ve politikaları giderek daha yaygın kabul görmektedir.
“ Ve her m3 tatlı suyu korumak ” daha fazla geç kalmadan, yaşam politikalarına yasalarına dönüştürülmeli,bilinçli bir vatandaşlık gereği sahip çıkılmalıdır,korunmalıdır. Bodrum Göltürkbükü Akdeniz Gölü-Sulak Alanı Bodrum Yarımadasının tek sulak alanı gölü olma özelliğini taşımaktadır.

2009 yılında,Akdeniz Gölünün suyunu,bitki ve hayvan türlerini korumak,varlıklarının devam ettirebilmesi adına fiziken yitirdiğimiz Peyzaj Mimarı Hülya Yolcubay öncülüğünde yola çıkan Bodrum Sivil Toplum Kuruluşlarının çalışmaları halen devam ettirilmektedir.

Sulak Alanlar Günü etkinlikleri kapsamında hız kazanan, Akdeniz Gölü ve Sulak Alanı koruma çalışmalarına Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar 4’üncü Bölge Müdürlüğü ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden ilgili Öğretim Üyelerinden de destek geldi.
Bölge de gerçekleştirilen gezi ve incelemelerin ardından,yapılan toplantıda gerek Bakanlık temsilciliğine gerekse üniversite öğretim üyelerine sivil toplum kuruluşları tarafından hazırlanan görsel sunum ile yapılanlar anlatıldı.Toplantıda, özellikle bölgede yapılması- çıkartılması gereken envanter çalışması ile bölgenin kendine özgü statüsünün ne olacağına karar verilmesinin gerekliliği belirtildi.Ardından mevcut alanın iyileştirilip peyzaj çalışması yapılması ile alanın korunması ve gelecek kuşaklara aktarabileceğinin altı çizildi.

Akdeniz Gölü,Kovalığı,Gölköy Sulak Alanı,Hurmalığı nı korumak “ Hülya ” nın açtığı yolda devam etmektedir,devam edecektir. Onu unutmadığımızı sevgiyle,saygıyla,özlemle andığımızın kararlı bir ifadesi olarak.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.